Arthur Schophenhauer

1788-1860

 

            Alman Düşünürü..

Berlin ve Frankfurt Üniversitesi Profesörü.. Volontarist İdealizm’in Kurucusu..

22 Şubat 1788’de, Danzig (Bugün Gdansk)’da doğdu. 21 Eylül 1860’da Frankfurt am Main’de öldü. Hegelist İdealizm’e Tepki olarak  Metafizik bir İstem Öğretisi savunmuş, Eserler’iyle daha sonra Varoluşçuluğu ve Freudcu Psikoloji’yi etkilemiştir.

 

               Gençliği ve Eğitimi:

               Varlıklı bir Tüccar olan Babası ile sonradan Roman, Deneme ve Gezi yazılar’ıyla ünlenen Annesi, 1793’te Danzig Prusya Egemenliği’ne girince  Özgür Hamburg Kenti’ne taşındı. Orada İyi bir Eğitim aldı. 1798-1800 Arası’nda Le Havre’de Babası’nın bir İş Arkadaş’ının Ev’inde kalarak Fransızca öğrendi. Hamburg’a dönünce Özel bir Ticaret Okulu’na gitti. 1805’te Ticaret’le uğraşmaya başladı.

               1809 Sonbaharı’nda Göttingen Üniversitesi’be Tıp Öğrencisi olarak girdiyse de 2.Dönem’de Beşeri Bilimler’e geçerek Platon ve Kant’ın Görüşler’ini incelemeye başladı. Aldığı Dersler Sonucu’nda  Filozofi’deki Kant Sonrası Gelişmeler’i reddetmesi Zihinzel Gelişimi açısından Belirleyici oldu. 1811 Sonbaharı’nda gittiği Berlin Üniversitesi’ndeki J.G.Fichte’nin Friedrich Schleiermacher’in Dersler’ini izlediyse de aradığı Aydınlatıcı ve İnandırıcı Sonuçlar’ı Filozofi Dersleri’nde değil, Friedrich August Wolf ve August Böckh gibi Klasik Filoloji’nin Temsilciler’inde ve Doğa Bilimleri üzerine Seminerler’de buldu.  Fransız Devrim ve napolen Savaşları’nın Etkisi’yle Berlin’den ayrılmak Zorunda kaldı. 1813 Yaz’ında Rudolstadt’ta tamamladığı Über die Vierfache Wurzel des Satzes vom zuerreichenden Grunde (Yeter Sebeb Önermesi’nin 4 Kökü) Adlı Tez’i Jena Üniversitesi’nce Doktora Çalışması olarak Kabul edildi.

 

               Olgunluk Dönemi:

               1813-1914 Kışını Weimar’da Goethe’yle Yakın İlişki içinde geçirdi. Onun Farbenlehre (Renkler Kuramı) Çalışmaları’na Yardımcı oldu. Çok çeşitli Konular’daki Filosofi Konuşmaları’ndan Büyük Ölçüde yararlandı. Aynı Kış, Herder’in  Öğrencisi Oryantalist Friedrich Majer’den Eski Hint Öğretileri’ni ve Veda Filozofisini Öğrendi. Sonraları kendi Filozofi Sistemi’nin Temel’ini Upanishadlar’la Platon ve Kant’ın Görüşleri’nin oluşturduğunu belirtti.

               Mayıs 1814’de Annesinin Davranışlar’ı yüzünden çok sevdiği Weimar’dan ayrılarak 1818’e Kadar Dresten’de yaşadı. Ara sıra Dresdener Abendzeitung’un Yazarlar’ıyla görüştüğü bu Dönem’de Newton’a Karşı Goetheyi desdekleyen Über das Sehn und die Farben Adlı Kitab’ını bitirdi. İzleyen 3 Yılı’nı Tümüyle Die Welt als Wille und Vorstellung Adlı Temel Eser’ine ayırdı.

               Mart 1820’de  İlk İtalya Yolculuğu’nu yaptı. Hegel’e Karşı girdiği bir Tartışma’yı kazandıktan sonra Berlin Üniversitesi’nde Ders vermeye başladı. Üniversite’de 24 Dönem kaldıysa da, Dersler’ini ısrarla Hegel’inkiler’le Aynı Saat’e koyduğundan yalnızca İlk Seminer’ini verebildi. Kitab’ı da Az İlgi gördü. İtalya’ya 1 Yıllık 2.Yolculuğu’ndan sonra hastalandı ve 1 Yıl Münih’te kaldı. Mayıs 1825’te Berlin’e dönmeyi denediyse de bir Sonuç alamayınca Çeviri yapmaya Ağırlık verdi.

 

               Frankfurt Yılları:

               Geri kalan Ömrünü ancak Kısa Süreler’le uzaklaştığı Frankfurt’ta geçirdi. Üniversite Profesörlüğü’nden ayrıldı. Kendini Araştırma ve Yazılar’ına vererek Münzevi bir Hayat sürdü. Kent’in Doğa Bilimleri Koleksiyonlar’ından yararlanarak Deneysel Bilimler’deki İlerlemeler’i izledi. Zaman’ını Platon, Aristoteles, Horatius ve Seneca gibi Klasik Yazarlar’a, Shakespeare ve Calderon de la Barca gibi daha Yakın Dönem’in Yazarlar’ına, Fransız Ahlak Bilimcileri ile Psikologlar’ına ve Aydınlanma’nın Etkili Savunucuları’na vererek Eski İlişkileri’ni ve Dostları’nı kaybetti.

               1836’da, 19 Yıllık bir Sessizlik’ten sonra Über den Willen in der Natur’u yayınladı. 1837-1839 Norveç ve Danimarka Bilim Kuruluşları’nın desdeklediği 2 Akademik Yarışma’ya katıldı. 1839’da sunduğu Über die Freiheit des menschlichen Willens ile Birincilik Ödülü kazandı. Über das Fundament der Moral ise Diğeri Kadar Başarılı olamadı. Daha sonra bu 2 Deneme’yi Die Beiden Grundprobleme der Ethik Başlığı altında yayınladı ve Kitab’ın başında 2.Deneme’nin Başarısızlığı’ndan Söz etti.

               Bu sıralar 3 Yayıncı’nın Yeni bir eser’ini Geri çevirmeleri Schophenhauer’in Adı’nın Önemsizliğini gösterir. Sonunda pek tanınmamış Berlinli bir Kitapçı’nın Herhangi bir Bedel ödemeksizin yayınlamayı Kabul ettiği bu Kitap Onun Dünya Çağı’nda Tanınmasına Yol açtı. Daha önce Tek tek Ele almadığı Önemli Konular’a yöneldiği 6 Yıllık çalışma’sının Ürünü olan bu Kitap Parerga und Paralipomena Başlığıyla 2 Cilt halinde yayınlandı.

              

               Filozofisi:

               O’na göre Evren’i yöneten Kör ve İrrasyonel bir İrade’dir. Doğa’da ve Toplum’da hiçbir Yasallık yoktur, Bilimsel Bilme’de İmkansız’dır. Tarihte İlerleme yoktur. Halk tiksinilecek bir Topluluk’tur. İnsanlar’ın Ülküsü Budhacılar’ın  Nirvana İdeal’ı olmalıdır. Böylece Yaşama İradesi yerini Mutlak Sukunet’e bırakır.

               Şöyle der:’

               'Ben bir Deneyler ve Gözlemler Dünyası içindeyim. Ne İlk, ne de Son’la uğraşmam. Benim bulabileceğim ancak bu Deneyler ve Gözlemler Dünyası’nın Gerçeğidir. İlk ve Son, bu Dünya’nın Dışında’dır. Ben, Deneyler ve Gözlemler Dünyamın Işığı’nda bütün olup bitenlerin bir İrade’den, bu da Var olma İsteği’nden olduğunu görüyorum. Deneyler’im ve Gözlemler’im bana bu Sonuc’u veriyorlar. Önce Beden’ime bakıyorum. İşte Beden’im bu İrade’nin Ürünü’dür. Beden’im, Olaylaşan İrade’mdir. Beden’im Var Olma İsteği’mden doğdu. Bunu sadece kendi Beden’imde değil, Gözlemler ve Deneyler Dünya’mın Bütün Objeler’inde görüyorum. İri Dişler parçalamak isteği’nin, Çevik Bacaklar kaçmak isteği’nin, Kocaman Gözbebekleri Karanlık’ta görmek İstediğinin, Uzun Gagalar Sürüngenler’le beslenmek İsteği’nin Ürünü’dür. Bu Buyrultu, bu İstek hangi Yön’e çevrildiyse Yaratma ona Uygun oldu. Kendimden Yol’a çıkarak Evren’e doğru yürüyor, Evren’in de bu istekle var olduğunu görüyorum.

               Kendim için edindiğim Düşünce, Dışımdakiler için de bana bir Dikir verir. Çünkü Ben sadece bir Süje olsaydım, Objeler’i hiç bir Zaman bilemezdim. Ben, başka Düşünceler’in Objesi olduğum gibi, kendi Düşünce’min de hem Süjesi hem Objesiyim. Şu halde kendim için de bir Obje’yim ben. Bundan da şu Sonucu çıkarabilirim: Bütün Objeler, benim olduğum Şey’dir.

               Ben bir Süje ( Düşünen) olarak, Dışımdaki Objeler’i ( Düşünülenler’i) nasıl İdrak ediyorsam, kendimi de öylece İdrak ediyorum. Bir Kuş’u, bir Ağac’ı, bir başka İnsan’ı gördüğüm gibi görüyorum kendimi de. Şu halde, ben, kendim için de, dışımdaki bir Kuş, bir Ağaç, bir başka İnsan gibiyim. Obje olduğumun İdraki bana, bütün Objeler’in, Objektifleşen Alem’in, Evren’in Gerçeğini de vermektedir. Benim Yapı’m, onların da Yapı’sıdır. Evren, Ben’den başka Türlü olamaz.

               Öyleyse Bütün Objeler de, Evren de aynı var olma isteğinin, aynı Buyrultu’nun Ürünü’dür. Temel, bütün Akılcılar’ın savundukları gibi Düşünce değil, İrade’dir. Düşünce, İrade’den sonra gelir ve onun bir Gösterge’sidir. Biz, Öz olarak İrade’yiz. Evren de Öz olarak İrade’dir. Evren’i Var eden, Yaşamak İsteği’dir. Mantar Işığa ulaşmak için Taş’ı parçalar. Bu İstek öylesine Güçlü bir İstek’tir.

               Ya Ölüm?.. Ölüm bir Görünüş’ten başka bir Şey değildir. Gerçekte Ölüm yoktur, yaşamak Var’dır. Ölüm de yaşamak içindir. Ölüm’ü önemsemeyişimizin Nedeni, Doğum’u önemsemeyişimizdir. Doğum da, Ölüm de Yaşamak İradesi’nin birer Görüntü’sünden İbaret’tir. Yaşamak İradesi ölmez. Görünüşler ne olursa olsun yaşamak sürüp gitmektedir. Ölüm kendi Objemiz için pek Önemli görünmektedir ama İnsan Objesi’nin Yaşama İsteği için Zorunlu’dur. Sonsuz sürekliliğin bir parçası oluşumuz bizi avundurmalıdır. Kendilerini öldürenler sadece acı çeken Bedenler’inin Acısına Son verebilirler, Sonsuz Süreklilikleri’ne Engel olamazlar.

               Evren, Sonsuz birbirini yiyenlerin yeridir. Şu halde Asıl olan Erdem değil, Erdemsizlik’tir. Dünya, Leibniz'in (ö.1716) sandığı gibi Mümkün olan Alemler’in en İyisi değil, tersine en Kötüsüdür. Acı, Sevinç’ten çoktur. Parçalanan Hayvanlar’ın Acıları’yla onları parçalayanların Sevinçler’ini karşılaştırın. Erdem’i; Madenler, Bitkiler ve Hayvanlar’ın dışında, sadece İnsanlık Alanı’nda değerlendirmeye kalksak bile Öldürmeler, Yalanlar, Yağmalar, Entrikalar arasında boğulup kalırız. Tarih’in bir Yaprağını okuyan hepsini okumuş demektir. Erdem, bir Düşünce olarak, Evren Düzeni’ne Aykırı’dır. Yaşama İradesi Açısından Erdem’i aramak boşunadır, çünkü onu böylesine bir Boğuşma içinde bulamayız. Ölçüler, kendini yenme Çabaları, Çalışma Sevgisi, İncelmiş bir Bencillikten başka bir Şey değildir. Bu İncelmiş Bencilliğe ( Splendida vitia) Erdem Adını vermekle yetinmeliyiz.

               Erdem denmeye değer Tek Eğilim Acımak’tır. Acımak’tan başka Erdem Adına bürünen Bütün Değerler’in Gizli Amacı, Yaşama ve Var olma İsteği’dir. Acımak her Türlü Bencil Tutku’nun dışında bir Eğilim’dir. Gülmek ve Ağlamak gibi Acımak da İnsan’a Özgü’dür. Madenler gülmez, Bitkiler ağlamaz, Hayvanlar acımaz. İnsan acır ve büsbütün Mutsuz olur. İşte Erdem’in İnsan’a kazandırdığı.'

               Budizm’in Ahlaki İlkesi Acımak ve Sevmek’tir. Son Sözü de Vaz geçmektir. Her Türlü İstekler’den, Tutkular’dan, gerektiğinde de Yaşamaktan Vaz Geçme.. Bu Vaz geçiş İnsan’ı nirvanalaştırmaktadır.

               Schopenhauer de Hristiyanlığı bu Açı’dan eleştirir ve onu Doğu’dan aldığı bu İlkeler’den  dolayı Doğru, Yahudilik’ten aldığı İlkeler’den dolayı Yanlış bulur. O’na göre Yahudiler Bütün Irklar içinde, Yaşamaya sıkıca yapışmış ve yaşamaktan ne Pahasına olursa olsun Vaz geçmemeye Karar vermiş Tek Irk’tır.

               Şöyle der: ‘Hiç doğmamış olmak, doğmuş olmaktan çok daha İyi’dir. Var olmak Acı çekmek Anlamını taşır. Olumlu Mutluluk Sonsuz bir Kuruntu’dur. Olsa olsa Olumsuz bir Mutluluğa kavuşabilir İnsan. Bu Olumsuz Mutluluk da Acılar’ının Kısa Süreler’le azalmasından İbaret’tir. Parmağımıza bir İğne batar, Acı duyarsınız. İğne’yi çıkarır, Acınızı dindirerek sevinirsiniz. Mutluluğunuz bu kadarcıktır, daha Çoğunu beklemeyin. Bin bir Yeni bela Sizleri hiç bir zaman rahat bırakmayacaktır. O Belaları birer birer Yok etmeye çabalamakla geçecek Ömrünüz. Birini yok edince de, ardında ikincisinin sizi beklediğini düşünmeden, Mutlu sanacaksınız kendinizi. Bu yüzdendir ki Cinsiyet’i yaymak Büyük bir Kötülük’tür. Bilinciniz bu Kötülüğün Utancını taşır. Evlenmek, kendini yenmek gücünü gösteremeyenlere, Acıma’dan  dolayı verilmiş bir İzin’dir. İsa'nın Babasız Doğuşu’nun İnce Anlamı da buradadır. Çünkü İsa, böylesine Utanç Verici bir Kötülüğü işleyen bir Adam’ın Oğlu olamazdı. Düşünce Gücümüz, Tutkular’ımızın Eğilimler’imizin Boşluğunu anlamak içindir. Bunu anladıktan sonra Vaz geçmeler’e doğru yöneliriz. İçimizde Çevre’dekilere karşı bir Acıma başlar, Adalet Duygumuz gelişir.'

Kant'ın (ö.1804) Ding an sich, noumen, yani Nesnelerin Zati Yanı dediğimiz bilinemez diye ileri sürdüğü yanı, İrade olarak keşfetti. O’nun Sisteminin Hint İdealizmi ile benzeşen Yanları vardır. Kötümser’dir, Ateist Determinist’tir. Rasyonalizmin yerine İrade Filosofisi’sini koydu.

 

Son Yılları :

 

               Schopenhauer'in de Eleştirel Gücü Önmli bulunur. O Hayran olduğu Kant'taki (ö.1804) Simetrik Düşünce Eğilimi’ni eleştirmiş ve onun Görel Bilgi Eksikliğini bir Eser’inin Sonunda 200 Sahife’de vurgulamıştır.

   Schopenhauer'in Platon'un Ölümsüz ve Bağımsız İdeler’ine dayanan Sanat Görüşüne göre, Sanatçılar bir An için, İrade’nin Fayda’ya Yönelik Egemenliğinden sıyrılarak, bir Vecd’in içinde, bir Dünya Gözü olarak Gerçekleri görenlerdir, Sanat Eserleri’nin Kalıcılığı buna dayanır.

   Fransız Devrimi’nin Yaşıtı olan Shopen Kendini ancak Hayatının Son Yılları’nda Kabul ettirebildi.

Nisan 1853’te İngiliz Eleştirmen John Oxenford The Westminster Review’da yazdığı ‚Alman Filozofisi’nde Put Kırıcılık’ Başlıklı Yazı’sıyla Hegelist Filozofi’ye Etkili bir Saldırı başlattı. Ardından Schophenhauer ve Kuram’ı üzerine Değerlendirme, Deneme ve daha Geniş İncelemeler birbirini izledi. 1857’de Bonn ve Breslau’da Schophenhauer’in Filozofisi Üzerine İlk Dersler verildi. Leipzig Üniversitesi Görüşler’i üzerine İlk Bilimsel yarışma’yı düzenledi. Eserler’inin Fransızca Çeviriler’i ve Övgüler yayınlandı; İtalya’nın Önde gelen Eleştirmen’i Francesco de Sanctis, bir Diyalog’unda Schophenhauer’le İtalya’nın Karamsar Şair’i Kont Giacomo Leopardi arasında gördüğü Benzerlikler’i Dile getirdi. Frankfurt Münzevisi birdenbire Ziyaretci Akını’na uğradı. Richard Wagner 1854’de Der Ring des Nibelungen’i (Nibelungen Halkası) ona İthaf ederek yolladı. Ünlü Sanatçılar Resimler’ini yaptılar.

   Son Yılları’nda Eserler’inin birçoğunu Gözden geçirdi.

  

   Etkisi:

 

               O’nun Muakipleri Fechner (1801-1887), Nietzsche (ö.1900), Eduart Hartmann (1842-1906), Wundt (1832-1920),  gibi Filozoflar’dır. Hitler (ö.1944) in Ortamı’nı oluşturdu.

               Wundt’a göre Filosofi, Çağ’ın Bilimi’nin bulduğu Gerçekleri, bir Sistem Haline getirir. Filozofik Sistemler’in eskimesini biz bunda görüyoruz. Her Yeni Bilimsel Buluş 200 Yıl’da bir Değişme’ye uğrar, onunla dayandığı Temeller bazen tamamen, bazen de kısmen çöker, buna göre Filozofi Sistemleri’nin bu Yazgısı önlenemez. Bazı Görüşleri de Devamlı bir Değişme içinde olan Hayat Tekzip eder, İnsanlar’ın İhtiyaçları’na Cevap veremez hale gelen Sistemler Yeni Çağ’ın İnsanı’yla Uyum sağlamazsa yok olmaya Mahkum’dur.’

               Tin ve Us’tan uzaklaşıp Sezgi, yaratıcılık ve Usdışı’na yönelen Düşüncesi Nietzsche’nin de Aracılığı’yla Vitalizm, Hayat Filozofisi, Varoluşçuluk, ve Antropoloji’nin Düşünce ve Yöntemler’ini etkiledi. Öğrencisi Julius Bahnsen ve Eduard von Hartmann’ın savunduğu Bilinçdışı Filozofisi Aracılığı’yla Görüşler’i Modern Psikoloji ve Sigmund Freud’a bağlanabilir Durum’a geldi. İsviçreli Kültür Tarihçisi Jacob Burckhart’ın tarih Filozofisi’ni, Alman Kültürü’nün Richard Wagner, Hans Pfitzner, Wilhelm Busch, Gerhard Hauptmann, Frank Wedekind ve Thomas Mann gibi Çok Değişik Sanatçılar’ı etkiledi.

               Frankfurt am Main’daki Schophenahuer Derneği 1911’den bu yana Schophenhauer’in Filozofisi’nin araştırılması, Açıklanması ve Yorumlanmasına Yönelik Çalışmalar’ını sürdürüyor.

              

 

               Eserleri:

   Ölüm’ünden sonra Julius Fraunstaedt, Eserler’inin Genişletilmiş Yeni Baskıları yapıldı. 1783 Somları’nda  İlk Eksiksiz Baskı’sını 6 Cilt Hali’nde yayınladı.

               -Über die vierfache Wurzel des Statzes vom Zureichender Grunde, (Yeterli Neden’in Dörtlü Kökü)[1] Eser’iyle Doktora Tezi verdi. Burada İlliyet İlkesi Tartışmalar’ında  Aristoteles’in Bilgi Sebebi’yle Varlık Sebebi’ni ( causa fiendi) birbirine karıştırmasına Mukabil, o bu Ayrılığı gösterdi.

               -Über das Sehn und die Farben , [2] (Görme ve Renkler Üzerine),

               -Die Welt als Wille und Vorstellung, [3] (İrade ve Tarasım Olarak Dünya), Eser’in Bazı Bölümler’inden oluşan İrade Felsefesi Alem İrade ve Tasavvur 1962 de Türkçe’ye çevrildi. Bu Çalışması’nda Başlık’ta özetlediği Ana Düşünce’yi  Bilgi Kuramı, Doğa Filozofisi, Estetik ve Etik Konular’ına ayırdığı 4 Kitap’ta El’e aldı. Kant’ın Düşüncesi’ne getirdiği Yeni Yorum’u Ek bir Bölüm olarak verdiği bu Çalışması Filozofisi’nin En Olgun İfadesi oldu. 1844’de 2.Kez basıldı.

               -Über den Willen in der Natur, (Doğa’da İrade Üstüne), [4] Bu Kısa İncelemesi’nde, Doğa Bilimleri’nin kendi İrade Görüşü’nü desdekleyen Bulgular’ını Ele aldı. İlk kez bu Çalışması’nın Önsöz’ünde ‘Şarlatan’ Hegel ve Kliği Hakkındaki Yargısını açıkça Dil’e getirdi.

               -Über die Freiheit des menschlischen Willens, (İnsan İradesi’nin Özgürlüğü Üstüne), [5]

               -Über das Fundament der Moral , (Moral’in Temeli Üzerine),

               -Die beiden Grundpropleme der Ethik, (Etik’in  İki Temel Sorunu), [6]

               -Parerga und Paralipomena, [7] 1935, 1983 de Aşkın Metafiziği Adıyla Türkçe’ye çevrildi. Eser Filozofi tarihi’ne İlişkin Über die Universitaets-Filosophie (Üniveriste Filozofisi üzerine) , Tranzendente Spekulation über die anscheinende Absichtlichkeit im Schicksale des Einzelnen (Bireyin Yazgısında Görünür Bir Amaç Olması Üzerine Aşkın Düşünce), Parapiskoloji Konusu’nda  İlk Sorgulama, Sınıflandırma ve Eleştirel Düşünme Örneği olan Versuch über das Geistersehn und was damit Zusammenhaengt’ (Hayalet Görme ve İlişkili Yönleri Üzerine Deneme) ve Uzun Hayat’ından Yol’a çıkarak yazdığı Aphorismen zur Lebensweisheit (Hayat Bilgeliği Üzerine Aforizmalar) gini parçalar’ı içeriyordu. Paralipomena’da ise Yazı ve Uslup, Kadınlar, Eğitim, Gürültü ve Ses ile Başka Konular’daki Denemeler yer alıyordu.

               -Sağduyu Üstüne Özdeyişler, [8] Ölüm’ünden Sonra yayınlandı.


 

[1]        1813,

[2]              1816,

[3]        1819,

[4]        1836,

[5]        1839,

[6]        1841,

[7]        1851,

[8]        Fr.ç. ‘Aphorismes sur la Sagesse dans la Vie’