Kişihaqları
Bildirgesi
HİKMET
KİTABI’NIN İLKLERİ,
İLKELERİ
2001
KİŞİHAKLARI
BİLDİRGESİ
1992-2001
Bu
bildirge, Hakîm Kitab’ın -İsa
Mesih’e nisbetli
takvimle, ikibinyıl’ın son on senelik periyoduna tanıklık
eden- samimi
okurları tarafından kaleme alınmıştır..
Okumaktan
ma'ni ne
Kişi hakkın
bilmektir
Çün okudun
bilmezsin
Ha bir kuru emektir
Yunus
Emre
§01
Okurlar,
kendi KİŞİLİKlerini, kendilerini yaratan Rabb tarafından yazıldığına inandıkları
satırları adımlayarak yaratma azmindedirler. Yaratan ile aralarında var olan
rahmet ilişkisinin kesintisiz varlığını sürdürme kararlılığı, onların özgür
iradeleri ile deklere ettikleri bir gerçeklik olup, Rabb“in İsmi’ne izafetle bu
butlan bulmaz Haqq,’ı kulluk olarak ifade ederler. Qul-İnsan,
nisbetli olduğu kaynağa izafeten, alemler içinde devredilemez emaneti yüklenmiş
en özgür varlığın karşılığıdır. Biolojik yaratılmışlığındaki mükemmelliğine
koşut olarak, sosyo-psikolojik KİŞİLİK’inin kuruluşunda Qalem’in yazdıklarını
okuyarak, dipsiz evren içinde kaybolmaz (hüsran), ahsen el-taqvim
standartlarında bir hilafet misyonunu kuşanarak Human’dan
ayrışır. Human’dan ayrılış, Theos’dan, Olympus dağı’nın Zeus’unundan
da, meşhur mitolojinin tamamlayıcı paradigmaları olan Promethus’dan da
kopuş demektir.. Yaşadıkları kıtanın ikibin yılına damgasını vuran Tevrat’ın
Theos’u ve ona karşı diklenen rasyonun izlediği uzlaşması imkansız
kavganın yaşandığı Rönesans yıllarının ürünü olan Humaniter terminoloji, bu
nedenle onları tanımlamada, içeriğe yapılacak mutasyonik ya da evrimci
müdahalelerle de yeterliliğe ulaşamamaktadır. Onlar, Fesad’ın
işçilerince çalınmış tüm yaldızlı kelimelerin dışında, kendilerini Rabb’in
terbiyesine açmışlar, O’nun ayetlerini, O’nun kerimler kerimi klavuzluğu
altında okumayı denemektedirler.
§02
İnsan-oluş’u
gerçekleştirme yerine, insanı-aşma’yı (Übermensch) deneyen bir yüzyılın
kurucularının belleğimize armağan ettikleri binlerce müstağni biyografinin
tanıklarıyız. Fuçuristler, isimlerinin yanındaki kapanan paragrafın eğer tekrar
açılması mukadderse, bunun da kutsala nisbetli olmayan bir bilimsel parametre
içinde varolabileceğinä tahayyul ediyor, hesaba durmayı hesaba katmayan bir
genetik yeniden varoluşu kurguluyorlar. Okurlar için uzak-gelecek, pek
uzak değil; gelecek, şimdi ve geçmişi de içine alan bir kuşatılmışlık, yaratan
Rabb’e dönüş, O’nun mulukiyetine katılış demek.. Bu idrak, tüm soruların
çözümünü barındıran mutmain KİŞİLİK’i yaratır.
İnsanlık ağacının bu çatallanan
dallarını, hem okurluk hayatımızın lineal akışı içinde, hem literal okuyuşumuz
da defaatla gözlemliyoruz.. İçimizdeki Rabbanî sese samimî karşılık verme
cehdimiz, bu harmoninin müzikal neşesini yansıtma hakkımız, şizofrenik
KİŞİLİKlerce, çarpık tabiatları çarpabilecek potansiyel bir tehlike olarak
algılanmaktadır. Allah’a nisbetli bir KİŞİLİK (ubudiyet) tercihi, Big
Brother’in Beyaz-kulları’nca her türlü kabul edilemez baskının nesnesi haline
getirilmiştir. Okurların tercih ettiği çizgi, varmayı amaçladığı hedefin,
hemcinslerine örnekleyerek alternatif sunma isteklerinin, çizgisidir. Zarar
vermeme, zarara uğratmama, haksızlık etmeme, haksızlığa uğramama kararlılığını,
gün ve gecenin belirli dönemeclerinde Rabb’lerine arz etmeyi, kendileri ile aynı
ontolojik paydada birleştikleri varlıklardan gelebilecek her türlü engelleyici
çabaya kurban etmeyecek bir kalkanı kuşanmışlardır: Taqwa.. Müstağnilerin
gadrine uğramış KİŞİLİK sahibleri, bununla tasvir olunurlar.
Dönecekleri Rabb bugün, bu an’da da
onlara beraberdir.. Humaniter söylem, O’nu ötelere itelemekle, ancak kendini
yoksullaştırır. İstiğna, yeterlilikle sonlanmaz, mahrumiyetle tescil
olunur. Allah bütün olanları gözetlemekte, nisbetinin farkında olanları kesin
bir dille senaryonun kendi insiyatifinde olan sonundan haberdar etmektedir. Bu
oyunbozan oyunculuğun taraftarları, bu çirkin oyundan vazgeçmezlerse, kaybeden
kendileri olacaktır. Engellemek istediklerinin kimliklerini tanımlamada, insan
oluşu gerçekleştirmede başarısız kalmalarına güçleri yetmeyecektir. Tekil ya da
topluca yapacakları her negatif aktivite, Rabb’ın kontrolundeki denetimle boşa
çıkacaktır.
Bu bilincin sahibi olan KİŞİ’yi, buna
mugayyir bir yasağa boyun eğdirebilecek hiçbir devasa güç varolamaz. Okumaya,
varoluşunun gerekliliği içinde yerini almaya devam edecek, KİŞİLİK’inin
kuruluşuna her dem bir önceki rekattan daha yakın olacaktır.
§03
Kitabı’nın bağlıları harfleri,
harflere ekleyerek,
o görünmez Qalem’in çizdiği Hikmet deseninin üzerlerine
yağdırdığı nimetin meftunu, mecnunu oldular. Onun muhatab aldığı her bir KİŞİ,
okurlar halkası içinde tüm yapay hiyeşarşileri kemiren kurtçuğu gözlemlemenin
rahatlığı içinde, muhatab alınışın verdiği hazzın sanal (mecnunca) olmadığının
farkında olarak, niğmet sağnağı altında arınmanın yaratacağı yeni-KİŞİLİK’le
varolmaya adaydır. Zaman kimin bu çetin sınavdan başarılı çıktığını
gösterecektir. Rahmetin akıttığı her damla kanla hayat bulanlar, hayat buluşun
hakikatinin tanığı olarak, tekraren üzerlerine yağan harflerin döşediği
patikadan sapmadan, KİŞİLİK’lerin varediliş sürecine bilinçli tercihleriyle
katkıda bulunacaklardır.
Ya ışığa sırtını dönmüşler... Onlar
Mağara’da kalmaya mahkumlar.. Görebildiklerinin bütünü, ışığın mağara duvarına
bıraktığı gölgelerden ibaret der 2400 sene önce Avrupa’nın Kurucu-Kenti’nden bir
bilge.. Mağara’dan dışarıya bakan, ışıkla karyesine dönen her sorumluluğunu
müdrik insanın karşısında , hep o anîd KİŞİLİK dikilmiş.. Gelişmemiş-düşük
idrak, çeperini, her sorgulayan, sorguladığı için farkeden (şu’reden), NEFS’ini
bilen bilgelerin önüne gerer. Tekzip budur.. Tüm çağların ortak oylaması
ile onu tasvir edebiliyoruz. Işık şelalesinin harfleri tekraren üzerine düşmeyen
bu kirli elbise, bugün de çirkin saçakları andıran perçemiyle metropollerimizin
üzerine gerilmiş, global köyümüzü dev bir mağaraya dönüştürmektedir. Ama her
mağara, Hirasını tamamlayan bir Nur dağını doğurmaya gebedir..
Küresel karye’nin BEYAZ EV’i,
ÖZGÜRLÜKLER EVİ’nin, o insanlar için dikilen İLK EV’in, her yıl milyonlarca
bağlısını ağırlayan bu kadirşinas evin karyesinde vucud bulan mesajı
arınlamıştır bir kez. Buharlaştıramadığı yegane bildirge, her gün defalarca
ÜMMÜ’l-QURRA’ya yönelen bağlılarınca rekat be rekat dimdik okunmaktadır.
Yuvarlanıp global köyün asitanesinde eriyen uygarlıklara inat, kendi KİŞİLİK’ini
, olmazsa olmaz açıklamaslarnı sürdürmektedir. İçselleştirilmesi için kurulan
yüzlerce enstitünün profesyonel Rasihûn’una karşın, o top yekün inanırları ile
birlikte MEDİNE OKULU’nun dilini tüm karyelerin göbeğinde seslendirmekte,
sentezlenemeyecek sentaxını şakımaktadır..
MEDYEN’in onarıcı yıllarını geride
bırakmış, azmanların üzerlerine serptiği hiç bir nimetin mihmeti altında
olmayışlarını farkedemeyenlerine farkettirerek, sorgulayıcı yılların parağrafını
açmaktadır:
Yeminlerle takviye edilen yalan
fanusu..
Aşağılık...
Her türkü olumluluğun yasakcısı..
Saldırgan..
Satırların tanıklık ettiği beşbin
yılın katmerlenmiş günahkarı...
Zorba, saygısız...
Grafikler, siyasal ve ekonomik
istiğna duygusunun verdiği tuğyan içindekilerin, rekatların bildirgesini
umursamamayı tercih edeceğini gösteriyor. Bu betimlenen vasıfları tekelinde
tutan gücün , bizden alabileceği ne bir teslimiyet vardır, ne yaptıklarını
tezkiye edebileceğiz bir açıklama.. Ne de orta bir yol.. Ayetleri okumaya devam
edeceğiz.. ‘Yakında’ diyenin bahsettiği yakınlığa olan sonsuz inançla ,
burunların sürtüleceği güne dek tilavetimiz sürecek.
§04
Zamanımıza damgasını vuran Azgın
Yedili, kendileri için cennete çevirdikleri yeryüzünün ilâ nihaye yaşayacak
çatısını çattıklarına yemin ediyorlar. Tabiat ana’nın her veçhesi ile
okuduklarını sandıkları yasası gereğince, şımarık çocuğunu her dem
emzireceğinden eminler. Kutsal Masa’nın dökülen kırpıntılarını süpürmeyip ,
az gelişmişler’e bırakma erdeminin takdir edildiğini gördüklerinde
gözleri yaşarmaktadır. Beş yıllık, elli yıllık planlarında muhtemel gördükleri
hata payları , ihmal edilebilir büyüklükte..
Rekatların
Bildirgesi’ni izleyenler, onların başları üzerinde dolanan Rabb’in tebdil
ve tahvil bilmez yasasının her frekanstan sinyallerini alıyorlar. Gökkubbelerini
yıldızlar savaşına karşı tahkim kılsalar da, Rabb’in nimetini aşırmaya kalkışan
ma’şer’in çelik zırhlı miğferini eritecek bir plan, adım adım gerçekleşecektir.
Yoksul bırakılmışlar’a karşı yürüttükleri istif savaşı’ndan,
yoksun bırakılmış olarak ayrılacaklar.. Zaman zaman içlerinde beliren,
salaha çağıran bir Elçi’nin sesini, cennetlerinin ateşe çevrildiği gün
hatırlanması, ‘sanki daha önce seyredilmiş bir film gibi’ dedirtecek.. Tesbih’i
hatırlamakdır bu..
Işığı kitleyenler, ateşin alevi
sönünce tahrip
ettikleri, yaşanır olmaktan uzak bir çevrenin ortasında iki ellerini başları
arasına alıp, zulumlerini itiraf edebilecekler mi? İtiraf yaygın bir katılıma
kavuşabilecek mi? Ve atlatılan şokun ötesini de ıslah edecek bir ders alışa
dönebilecek mi bu özeleştiri-kendi kendini kınayışlar? Belki yeni bir
bahçeyi daha ateşe çevirmek üzere tarihin değirmen çarkına bir ivme daha
verilecek.. Ta.. bir dahası olmayan gün gelene dek..
§05
Biz, suçluları son-bulmaz-Bahçe’nin
varislerini kıskanır görmekten çok, onun varislerininin de kendileri olacağı
tarzında müstehzi bir iddianın sahibi olarak görüyoruz. Azmanlaşan Kapital’in
bekçileri sanki KİTAP’tan okurcasına bu pişkin savın müddeiliğini yapıyorlar.
Seleksiyon ilahı’nın öteler için kollayacağı Elit’in kendileri olduğu kehanetini
koroya dönüştürüyorlar.
Onları kuruntuları ile başbaşa
bırakıyor, Allah’la murabıt KİŞİLİKLER’in onları Gayb-bilgisi ile donanmışlık
iddialarını küçükseyen, Allah’ın sağlam planına olan güvenle yürüyüşlerine devam
ettikleirni görüyoruz..
İkiyüz yıldır, bin yıldır, bindöryüz yıldır,
ikibinyıldır, ikibindörtyüz yıldır, süresini en iyi DEHR’in sahibinin tahdir
ettiği bir başlangıçtan bu yana devam eden uzun yürüyüş.. BİR SÜRE daha sürecek
yürüyüş.. Çizgimizi çiziyor, yol-haritamızı gösteriyoruz. KİŞİLİĞİMİZ’i
ezdirmeyeceğimiz bu yolculukta, KİŞİLİK bulmalarına katkıda bulunabileceğimiz
ÖTEKİ olmayan BERİKİLER’e KULLUK’a katılım süreclerinde hiç bir paye, karşılık
beklentizi içinde olmadığımızı deklere ediyoruz. KAFFETEN bir BARIŞ’tır bu.
Tanrı ile barışmak, kendi cinsinle varışmak, kendi cinisinin küçüğü, karşıt
cinsi, farklı rengi ile barışmak, doğa ve gök kubbe ile barışmak demektir.. Hiç
barışık olan, suçluluk duygusu içinde olanla bir olur mu? Bu bir-olmayış ile
ÖTEKİ yaratmanın yanlışlığının ayrımındayız. Küreselleşmenin tezeliğine karşı
asimile, entegre edilmeme azmidir KİŞİLİK’li kalma çizgisi..
Evrensel HATIRLATMA’nın hatırına
mecnun denilmişliğe, çılgın denilmişliğe karşı yumuşak olan boynumuz, asla
haksızlığa katlanmak anlamına gelmeyen bir sabırla dik duracaktır. Tarihimizin
bezgin dönemeçlerinin derdini aldığımızı bilmeli yanlış hesaplar içinde
olanlar..
§06
Biliyoruz ağır bir söz o.
Ağırbaşlılıkla sırtlarında taşıyanlardan bize intikal etmiş, bozuk mayalıların
uykusunu kaçıran vakarlı söz.. Küreselleşmenin ‘ortalama insanı’nın
kolayca marjinalinde görebileceği, öyle gösterilebilecek türedi olmayan bir
ümmet’in tahammul takatı dahlinde olan vasat bir söz aslında.. Birilerinin
uykusunu kaçıran bu dehşetamiz sözler, dengesini yitirmemiş mu’tedil Okur’un
neş’den uykusunu kaçırırır.. Bilsin birileri.. Karanlığın ister beşyüz, ister
ikiyüz ister yüz olsun kaç yıl önceki başlangıcından beri bir nice Müzzemmil
Rablerinin bildirdiklerini tertil içreler... Gecenin en koyu noktasında
bu tertille ışıldayan çevheler, ışıldayacak yarınların teminatıdır.
Işık ve karanlığın küresel
tedavüldeki anlamı peşpeşe gelmenin ötesinde, ikisinin aynı anda varoluşudur
da.. Tabiatlarının birini yatağa düşürdüğü saatte diğeri yatağından uyanmış,
önce tertil, sonra tesbihe soyunmaktadır. Bu küresel tesbih’in itidal sahibleri
var oldukça hiçbir gadr süreklilik kazanamazacak, Allah’ın dilemesi müstesna
BAHÇEMİZ’i yakamayacaktır.
Yalnız O’nu vekil deinmiş
tam-bağımsız KİLİŞİKLER coğrafyanın Doğu’sunda da Batısında da aynı ağır sözü
haykıracaklar... Doğu’nun yenik uygarlıklarında da, Batı’nın müstebit
aygırlıklarında da aynı nidanın münadililiği yapacaklar.. Bu evrensel zikr
(zikren lil-alemin) karanlığın aydınlığa avdet ettiği her dönüşüm saatinde
kulaklarımıza seslenmektedir.
Allah’tan başka ilah yok..
Salat, uyku’dan hayırlıdır...
Bu nitelikli söz’ü bize
hatırlatanlara teşekkürler.. Bu rüşd’e çağıran ses, ENGELLEYİCİLER in
engelleyemeyeceği bir yerden gelmektedir. Bu sese tanıklık edenler, bu sesi
bastırmaya çalısanların elîm sonlarına da tanıklık edeceklerdir. Bu ses,
Rabbi’ine giden yola koyulanlar için tezkire (arıtıcı bır kaynak) tır.
§07
Gece ve Gündüz’ün mahkumları, gece ve
gündüzün seyyahları.. Soluk aldığımız evrenin Mimarı, bireysel ve toplumsal
umranımızın imarına davet ediyor bizleri.. Aydınlık uzak geçmişimizi bürüyen
karanlığın ardındaki mutlak aydınlığı hatırlatıyor unutmuşlarımıza..
Müzzemmiller’in üzerlerindeki ağır yükün paylaşımcılarını, o Taife’nin
yerküreye dağılmış görev açılımlarını sunuyor bizlere..
O Taife biziz, biz yerküre okurları..
Hastalıklar bizi yatağa düşürmedikce, yataklara düşürülmüşlerimize şifa sunan
şifahaneleri imar, işimiz bizim. Hasta bedenler ve hasta idrakler için sağıtıcı
rahmet bu Tezkire’de.. Kimi Qıraat düzeneimiz içinde varoluşsal
misyonunu sağıtacak, kimi ayıplarını örtecek yapraklar bulacak onda.. Kimi
imkanlarını topyekün seferber etmiştir, kimi düzenek dışı irtibatını
sürdürmektedir kaynakla.. Okumak, hayat bulmak demektir..
Islah adına yeryüzünü fesada
verenler, arzın nice coğrafyasını kana boyadılar, biliyoruz ki devam da
edecekler.. ‘Topyekün barış’a mesafe koydukca, ilahi barış’ın
rahmeti onları ıslatmayacak.. Küçük haneleri zindanlara çevirenlere, büyük
hanelerinde huzur bahşedilmeyecek. Balkanlar, Kafkasya, Ortaoğu’nun
saldırganları karşısında teslimi silah etmeyecek erler, bizim erlerimiz,
bizleriz.. Onların ‘okuyuşları’ da kendilerince olacak..
Tertil’den muaf okurlarımızdandır
yeryüzünü Allah’ın Fadlı’ndan ibtiga etmek için adımlayanlar..
Kapital’in ‘küresel devlet’ olduğu bir dönemin evlatları, tertil okurlarının
üzerindeki istiz’af’ı, toplu fadl’a dönüştürmenin yolunu arıyorlar. Bu istif
ekonomisi’nin çarklarını tıkayan infak ekonomisi,
Ahsen-Kredi’dir.
Bilir ve bildiririz ki:
Biz salatı ayakta tutanlar,
zekatı gercekleştirenler, KİŞİLİKLER’ini gerçekleştirme azminde olanların
fazlını imkanlı kılmak için Allah’a kredi açanlarız.. Allah’a.. Sanal
devlet’in yerini almaya kalkıştığı Kadir-i Mutlak’a..
§08
Uzun yıllar üzerimizi bürüyen ‘çelik
zırhlı duvar’ın
yıkıldığı bir periyotta, Müddessirler’in mahmurluğu geride bırakarak
birer inzar-umut anıtı halinde bütün yerküreye dikildikleri bilinmeli. “İla-i
Kelimetullah’ için..’
dünyanın etekleri/çağın karekteri’
temizlensin için. Tarihin rafinesinden elenememiş bütün ‘Modern Zaman
Ricsleri’nden uzaklaşabilmek için.. Yalnızca ‘Mutlak İyilik’in
‘teksir’i için.. ‘Kozmik Plan’ın izinde bir ‘uzun
soluklu yürüyüş’le sürecek ‘hikemî uyarı’ için ayaktayız.
Anaların karnından ‘çıplak olarak’
dünyaya gelenlerin, dünyanın nimetlerinin kabuledilemez zalim paylaşımına imza
atarak KİŞİLİK dünyalarının ‘çıplaklığına’ bizi tanık etmeleri, bir yoksunluğun
traji-komik görünümlerine ‘yasallık zırhı’ gecirmeye çalışmaları kabul
edilemez. ‘Vahyî inzar’a sağır sultan kesilenlerin, varolanın
aynı mihval üzre büyümesine adanan ‘tamahları’ , onları sünnetullah’ın
matematik kesinliğindeki yasalarınca ‘eştikleri çukur’a
sürükleyecektir. Küçümsedikleri her ‘alamet’, ‘meşum bir kuş’
gibi peşlerini bırakmayacak. Ayetlerin ‘rahmani’ yüzünü okumada acz
içinde olanlar,
‘hayali ‘a’mal’lerinde KİŞİLİKLER’ini
seyredeceklerdir.
Bu bildirge’nin yazıldığı ‘zamansal
iklim’, ONDOKUZLAR FIRTINASI’nın ONDOKUZ ASIR’dır ektiklerini henüz
biçmemişken, onlarca yıl süreceği kehanetini biçtikleri bir ‘ENDURİNG FREEDOM’
kalkışmasının iklimidir. ‘THE END of HISTORY’ , ‘fitne kalmayıncaya, liberti
yalnız ONDOKUZLAR için oluncaya kadar’ ‘GEİST’i ‘tamamlamaya yemin ediyor.
‘Aydınlanma’nın Nur’unu hiç bir ‘Üçüncü dünya ağzı’nın
söndüremeyeceği konusunda yapageldikleri ‘ölçüp biçmeler’in ‘katiyyet
hesapları’ndan eminler.. ‘Sanallık içre yaşayanlar’ın aynanın
arkasından aynanın önündekilere taktıkları ‘zişan-ı nişan’ın büyü bombardımanı,
üzerini setrettikleri Medeniyet’in çocuklarına, Güneşlerini balçıkla sıvattırmak
istiyor. Sıvanamaz Güneş Balçık’la.. Sıvaların döküldüğü, sınavların çözüldüğü,
yorganlardan sıyrınıldığı, uyanması gerekenlerin uyandığı, yüklenilmesi
gerekenlerin ‘download’ edildiği bir dilime and olsun ki, akibet,
Muttakiler’indir.
§09
Biz
‘Musalliler’, Miskinlerin it'am edilmediği bir dünyanın
dillendiricileri... Dilimiz batıyor birilerine.. ‘el-Haidin'e...
"Gösterilen dünya'ya" balıklamasına dalmayanlar, ‘Mustenfire eşekler’in
üzerine bir kasvet cökertiveriyor. Kendi gölgelerinden korkuyorlar, "Qasvere
Gölgesi"nden bir firardır bu.. Kovalayan değiller hattizatında,
kovalananlar onlar.. Savaştıkları şey ‘Tezkire'nin bizzat kendisi..
"Yevmi'd-din" vurgusunun yapıldığı bir "bildirge"yi kabul etmemeye
kilitlenmişler.. "Son"dan havfedenler'in "Son"a doğru ilerleyen bir
sürecte hep "kudema" kalacağı açıktır. İdraksizliğinin önüne bir perde
gibi germişlerdir "nesredilmis sahifeler" isteklerini.. Oysa
önlerindedir ‘TeZKiRe’. İsteyen her BİREY'in "ZiKRedebileceği" Tezkire..
Zikredebilme potansiyeli taşıyanlardır ancak zikrede-bilecek olanlar..
Allah'ı "Taqwa"nın ve "Mağfiret"in kaynağı
görebilme "sıçrayış noktası"na ilerleyebilenlerdir.. ‘Tezkire’ ne söylüyor?
Eylemleri ile kendilerini özgürleştirmeye çağırıyor "Yemin/Misak"
kaçkınlarını.. Şefaatçilerin şefaatiyle değil, anlamlı eylemlerin gücü ile
kurtuluşa inanan bir "dava" seslendiriliyor. Zorlamıyor, katıldığı
doğrularla "ileri" ya da "geri"yolculuğu tercih edecekleri,
yaklaşmakta olan "yakin"in "gerçekligi ile şoke ediyor. "O Bahçe"
den bakınca görülen "suçluluk" portresinin "derinliği"ne iniyor.
"Saqar"ın
cazibesi ne?
Saqar, "bir başka Tanrı"nın
ordularıyla tahkim edilen bir yer değildir. "Nar"ın da ayakta tutucuları
Allah'ın Melaikesi.. ‘Oluş dünyası’nda karşılaşılan bütün ayetler, bir kazanç/kaybediş
prosesidir.. Utu’l-Kitab ve Mü'minler şüphe hastalığına tutulan ‘Hasta
Kalpliler’ gibi değillerdir. Allah'ın meselleri onları "geride" kalmaktan
kurtarır, ‘ileri’ye sevkeder. Hastalıklı kalpler saparken, onlar
‘’ziyadeleşen iman"la hidayette ilerlerler.. "Beşeriyet için" bir
Zikr olan "Tezkire'yi" izlerler.. Tezkire ordusunun sayıma gelmez
yürüyüşünde bulurlar kendilerini..
§10
Hamd doluyuz, "Alemler" içinde yer aldığımız, "Alemlerin
Mürebbii"ne yöneldiğimiz için. Merhamet'in kaynağı olan bir Mürebbi'nin
terbiyesine katılan KİŞİLİK, bugününden yarınına, ta ‘Yevmiddin'de
O'nun Mulukiyetinde sonlanacak bir "varoluş süreci"nin
özne-nesne'si kılınmanın "Hamd"i ile doludur. Biz yalnız O'nunla
varolur, yalnız O'na açarız noksanlıklarımızı.. Üzerinde kalmak istediğimiz "belirlenmiş
güzargah" budur. Tarihin ta başından beri ‘nimete ermişlerin güzargahı’..
Tüm Rekatlarımız, tüm coğrafyamız bu kararlılık andı ile çınlamaya devam edecek.
Küresel Şaşkınlık, Küresel Sapkınlık'ın "Modern Hattı"nı dışlayan
bir fatiha'dir duamız.. Kitab'ımız onunla başlar, rekatlarımız onunla kurulur.
§11
Alev alev yanan bir
dünyanın ateşine atılmış "İbrahim Milleti".. Dünyanın egemenleri ‘iki
elini’ uzatmış ona.. Dostluk ve diyalog için değil.." Sıkılacak iki el de
bendekiler ", verdiği mesaj bu.. ‘İki El'in sembolize ettiği siyasal ve
ekonomik istikbar’in, Ateş'teki İbrahim'in "direnci" karşısında asla
varolma şansı yoktur. Bütün eylemleri boşa çıkacak, hiçbir etkinliği onu "kendine
yeterli" hale getiremeyecektir. Ateş eken, ateş biçecek, yaktığı alevler
kendisini kuşatacaktır. Bütün işbirlikçi yardımcıları, hamalları, yaktıkları
kendi ateşleriyle başbaşa kalacaklardır.
§12
İlerlediğimiz „Son" bugünden „hazırladıklarımız"la
yüzleşeceğimiz bir kavşağa bırakacak „her bir kişi"yi.. „Kızıştırılan bir
cehennem" ya da „yaklaştırılan bir cennet".. „Hazırladıklarımız"ın
kaydedildiği sahifeler uçuşacak üzerlerimize.. Ve sorulacak „güçsüzler"in
niçin „gadredildiği". „Küresel Roma"nın „ortak bir nefs"
den varedilen „İnsan"ı cinsiyet üzerinden iyonize edip „femin"i iki yönlü
katledişinin seyircisi kalmayacağız.
§13
Karanlığın en koyulaştığı bir „dem"in farkındayız.. Sabah'ın uyanış solukları
meçhulümüz değil.. Kerim Elçi'nin „Söz"ünü, muğlaklaştıracak, onu
„hakikat"inden başka bir saçayağı üzerine oturtacak „komplo"nun bozucularıyız.
Soruyoruz, sorunun gerçek muhataplarına: „Bu gidiş hayra alamet değil, nereye
götürüyor, nereye çekiyorsunuz İnsanlığı?" „Hakikat"in zuhurunun
engellenemeyeceği dersini vermedi mi size tarihiniz? „Siz" yani hala „vazgeçip,
hakikate katılma şansını yitirmemiş olanlar." Qur'an tercihini Hakikat’ten yana
yapmak isteyenler için „Zikr" oluşunu sürdürecek, rekatlarımızdan ufkumuza
doğru, ufkumuzdan dünyamıza doğru hayat vermeye devam edecektir.
§14
Biz "Kimliğimizi" ta İbrahim ve Musa'ya uzanan Sahifelerden beri
aynı şekilde
okuyoruz. Bu „Aidiyet"in „diriltici ses"i olan Qur'an'ın "evvelkiler’in
sahifeleri" için gerçekleştirilen "infaz"a uğratılması onun "okurlar"ı
olduğu müddetçe asla gerçekleştirilemeyecektir. Yaratıp biçimlendiren, takdir
eden bir Rabb'in „tesbih"iyle "hemhal olmuşlar"ın "kolay yolu"nu
„zorlaştırabilecek bir irade"yi tanımıyoruz. Bu „oluş"a katılmak
isteyenler için „Zikr"i canlı tutmak bizim ödevimiz. „Bedbah kalmayı"
tercih edenlerin bu dünyamızı bedbah kılma arzularına seyirci kalmayacağımız
aşikardır. „Tezkiye" bir süreçtir ve sürecektir. „daha baki ve daha
iyi"yi tercih edenler salatla saadete erme kararlılığını sürdürecekler.
§15
§16
§17
§18
§19
§20
§21