NASIRALI İSA
MÖ 4-MS 26
İbranice Yeşu
(Grelçe İesous, Latince Iesus) olan adı ‘Yehova’nın
Yardımı’) Anlamındaki Yehoşua (yah: Yehova ve
Hoşia:Yardım)
Mesih
(İbranice Maşiah, meshedilmiş, Kutsal Yağ’la kutsanmış,
Gr. Hristos, Latince Christos) Adı,
İsrailoğulları’nın Davud Soyu’ndan gelecek Yeryüzü’nde
Tanrı’nın Egemenliği’ni kurmasını bekledikleri Kurtarıcı Kral’la
özdeşleştirilmesinden kaynaklanır.
Yahuda Kralı
I.Herodes (Büyük) Dönemi’nde Beytlehem’de Davud
Soyu’ndan gelen Yusuf’un Bakire Nişanlısı
Meryem’in
Oğlu olarak doğdu. Herodes’in Ölümü’nden (MS 4) sonra
Ceile’deki Nasıra Kenti’ne getirilmiş, 30 Yaş’larında
Vaftizci Yahya tarafından Şeria Nehri’nde Vaftiz edilmiş,
Celile dolayları’nda Mucizeler gerçekleştirerek Öğretisini
yaymaya başlamış, Kudüs’de Yahudiler’in en Yetkili Kurulu
Sanidrin’in Suçlu bulması üzerine Romalı Yahuda Valisi
Pontius Pilatus’un Kararı’yla Çarmıh’a gerilmesi
emredilmiştir.
Matta’ya
göre MÖ 5/4 de
doğdu, 25/26 da kayboldu.
Düşünceleriyle
Dünya’nın Büyük çoğunluğunu etkileyen Yahudi İnançlarını diğer
Halklar’a açan, Ahmed a.ı (ö. 632) müjdeleyen
Meryem
oğlu Mesih.
İsa, Düzeni
bozulan Yahudi Toplumunu Irkçı Temayülleri’nden ayıklayarak
Eşitlik İlkesi’yle yeniden düzenlemeye çalıştı. Irk ve
Hertürlü Köken Farkını gözetmeksizin Bütün İnsanlar’ın
Kardeşliği’ne dayanan Atası İbrahim’in İnançları’nı
yeniledi.
7.Saat’in
Sonu’nda O’nu anlatan Muharref Siyer Kitapları’nda Mesajı Değişik
Şekiller’de yorumlandı:
‘İnsanlar’ın Tümü Baba Tanrı’nın
Çocukları’ydılar. Demek ki Kardeş ve öyleyse Eşit’tiler.
Birbirlerine bağlanmaları gerekirdi. Birbirlerine ancak
Sevgi’yle bağlanabilirlerdi, Sevmek içinse Eşit
olmak gerekiyordu. Oysa Toplumsal Eşitlik bozulmuştu,
bu Eşitliği yeniden kurmak gerekiyordu. Bu Eşitliği
Yoksulluk’ta Birleşme kuracaktı. Marksistler,
‘İsa’nın, Çağının Bilgileri’yle Sınırlı olarak, tek,
ama Zorunlu Yanılgısı budur’ derler.
Bu Bakış Açısı’na göre O Çağda, İnsanlar’ın Varlıklılık’ta da
eşitlenebileceğini düşünemiyordu. Bundan ötürüdür ki, ‘Bir
Deve’nin İğne’nin Gözü’nden geçmesi, bir Varlıklı’nın Tanrı
Ülkesi’ne girmesinden Kolay’dır.’ diyordu. İnsanlar’ın,
Yüzler’ini bile göremeyeceği Mirasçılar’ı için Para
biriktirmelerini Saçma buluyordu. Bundan dolayı da şöyle
diyordu:
‘Gökteki Kuşlar’a
bakın: ne ekerler ne biçerler, ne Kilerler’i ne Anbarlar’ı
vardır, oysa Baba, onları yeterince beslemektedir. Kır’daki
Çiçekler’e bakın, ne çalışırlar ne İplik eğirirler, oysa Baba
onları yeterince giydirmektedir.’
Biri sevilip diğerine
Yüz çevrilmeden iki Efendi’ye Kulluk edilemezdi, ya Tanrı’ya
Kulluk, ya da Mamon’a Kölelik’ten birini seçmek
gerekirdi. ‘Marta, Marta.’ diyordu,
‘Ne çok Şey istiyorsun, oysa gereken sadece bir Şey’dir’.
Dünya Kötülükler’le
Dolu’ydu. Krallar Peygamberler’i öldürüyor, Din Bilginleri
başkalarına buyurduklarını kendileri yapmıyordu. Oysa Göklerin
Melekutu gelmek üzereydi. Baba (Rabb) , İyiler’e Düşman
olan Dünya’dan , İyi Çocukları’nın (Salih Kulları’nın)
Öc’ünü alacaktı. Gökler’in Melekutu, İyi Balıklar’la
Kötü Balıklar’ın bir arada kaynaştığı Büyük bir Ağ’ın
savrulmasıydı. İyi Balıklar ayıklanarak, Kötü Balıklar
yeniden Deniz’e atılacaktı. Göğün Melekutu, İyi Bitkiler’le
Kötü Bitkiler’in birbirlerinden ayrılacakları Saat’i.
Karamuğun Buğday’dan ayrılacağı An gelmek üzereydi.’
O, İlahi Mesajlar’ın
Tarih’e ve Coğrafya’ya yayılan Tohumlar’ını yeniden
filizlemeye çalıştı . Siyerler O’nun bu Çaba’sına da Tanıklık
ederler, kendi Tahrifler’ine de.. Ruhlar’ın Özgürlüğü
Düşüncesi’ne, Antik Grek’te de rastlanır. Peygamber Danyal,
Göklerin Melekutu’ndan Söz açmıştı. Sirakh oğlu İsa,
Gamaliel, Soho’lu Antigone, Hillel gibi
Yahudi Düşünürleri benzer Sözler ettiler. İbnu
Sirakh, ‘Din’in İyilik etmekten ibaret olduğunu’
söylemişti. Ama bu Sözler İsa’nın uyandırdığı Etki’yi
uyandırmadı. Çünkü İsa, hiçbir Ayrılık gözetmeksizin,
Sol Jargon’la söylenirse ‘Dünya’nın Bütün Yoksulları’na
sesleniyordu. Onlar da öylesine çoktular ki..
İsa’dan sonraki ilk
Yüzyıllar, Yoksulluğu en Büyük Erdem sayan
Yüzyıllar’dır. Ortaçağ’ın Sonları’na kadar, Dünya’nın her
yerinde, Yoksul Anlamı’nda Ebion Sözcüğü’nden türetilen
Ebionist’ler
oluştu. Ortaçağ, Sail Mezhepleri ile Dolu’dur. İncil,
Yoksullar’ın, Fraticelle’ler, Begard’lar,
Bonhomme’ler gibi.. İsa’nın en Gerçek İzleyicileri
olduğunu ileri sürdüler. İcad ettikleri Ruhbanlık
üzerinden bir Dünya vareddiler.
Yoksulluk’tan ileri
giden bir Çeşit Dilencilik, Yüzyıllar boyunca, En Büyük
Ermişlik, varılması gereken Erdem sayıldı. Sonunda
aynı Öğreti içinden Ters bir Çizgi’de Üretim Araçları’nı
Ellerine geçiren küçük bir Azınlığı sınırsızca
zenginleştirecek olan Üretim Düzeni
Pavlus Öğretisi’nin
Bağlıları tarafından gerçekleştirildi.
Tarsuslu Yahudi
Pavlus (10-67) Din’e bugünkü Akidevî Yapı’yı
kazandırdı. İlk Kiliseleri kuran, Hristiyanlığın
Dogmaları’nı, ilk Günah’ı ileri süren O’dur. İsa ve
Havarileri İnanç ve Özlemleri ile Yahudiliğin İlahî Çizgisi’nde
kalmışlardı.
Pavlus, Hristiyanlık’ta
Musa Yasaları’nın Yürürlük’ten kalkmasını sağlamıştır.
İsa’nın Genellikle
kullandığı Dil muhtemelen Aramice’ydi. Bu Dil, o Zamanda
Filistin’de yaşayan Yahudiler’in ve Suriye ile Mezopotamya’nın
birçok Bölgeleri’nde oturanların Anadili’ydi. İbranice ve
Arapça ile Akraba Samî bir Dil. Grekçe İnciller de bu Dil’e
İsa’nın Konuşmaları zaman zaman korunmuştur. İsa,
Yair’in Kızı’nı Ölüm Döşeği’nden kaldırırken ‘Talita
kum’ (Kızcağız kalk) dedi.
Sağır ve Dilsiz Adam’a İşitme ve Konuşma yeteneğini geri
verirken ‘Effala!’ (açıl!) diyerek ah çekti.
İsa’nın özellikle Allah’a Hitap etmek için kullandığı
Abba (Baba) Sözcüğü daha sonra Grekçe Konuşanlar’ın
Diline geçti.
İsa Çarmıh’ta Elem çekerken 22.Mezmur’un 1.Ayeti’nin
Aramice Çevirisi’nden gelen şu Sözleri tekrarladı :’Elohi,
Elohi, lama şevaktani?’ (Allahım, Allahım, beni
niçin bıraktın?’)
İsa
Mesih’in ilk Öğrencileri’nden çoğu da Aramice
konuşurlardı, onların da Aramice Deyimleri’nden bazısı
korunmuştur. Özellikle Marana-ta (Rabbimiz, gel!) Sözü.
Bu, birbirleriyle paylaştıkları Yemek’te İsa’ya Hazır
bulunmasını yalvardıkları Dua’ydı.
Kaynaklar:
Hristiyanlık Dışı
İlkçağ Kaynakları’nda İsa’dan çok az Söz edilir. Romalı
Tarihçi Tacitus MÖ 110’da Kalem’e aldığı Annales’te
(Yıllıklar) Christianus Adı’nın ‘İmparator Tiberius
Dönemi’nde Vali Pontius Pilatus’un İdam ettirdiği
Christus’tan kaynaklandığı’nı bildirir. Genç Plinius
111 de İmparator Traianus’a gönderdiği bir Mektup’da
Mesih’e ‘bir Tanrı gibi’ İlahiler adayan ‘Hurafeciler’den,
Tarihçi Suetonius da De vita Claudii’de (MÖ
100 den sonar:Claudius’un Hayatı) ‘Mesih’in
Kışkırtıcılığı yüzünden Huzursuzluk çıkaran Yahudiler’den söz
eder. Daha bu Tarihler’de Mesih Sözcüğü’nün İsa
için kullanılan bir Özel Ad’a dönüştüğü görülüyor. İmparator
Domitianus’un Sarayı’nda Görev yapan Yahudi Tarihçi
Flavios İosephos’da İoudaike arkhailogia
(Yahudilerin Tarihi) Adlı Eserinde MS 62’de ‘Mesih
denen İsa’nın Kardeşi Yakub’un taşlandığını
yazar. Talmud’da MS 1.ve 2.yy Hahamlar’ından aktarılmış
birkaç İfade’ye gore ise Panther Adlı Romalı bir Asker’in
Gayri Meşru oğlu olan İsa Büyücülük’le uğraşmış,
Bilgeler’le Alay etmiş, Halkı saptırarak Karışıklıklar
çıkarmış ve Pesah Arifesi’nde asılarak ya da Çarmıh’a
gerilerek İdam edilmiştir.
En erken MS 70-100
da Kalem’e alındığına inanılan İnciller’de İsa’yla
ilgili Objektif Olgular’la İnançları birbirinden ayırmak çok
Güç’tür. Hristiyanlığın biçimlenmesinde Belirleyici Rol
oynayan, İsa’nın Ölümü’nden sonraki Pazar Günü dirildiği,
40 Gün Süre’yle çeşitli Yerler’de Havarilerine gözüktüğü ve
ardından Göğe yükseldiği İnancı 4 İncil’de de yer alır.
İncil ve Yeni Ahid Yazarları’nın İsa’yı tanımlamak
için kullandığı ‘Tanrı’nın Oğlu’ (Matta 16/16, Yuhanna
1/14, 3/16, Galadyalılar’a 2/20, Markos 1/1),
Söz (Logos;
Yuhanna 1/1, 1/14, Vahiy 19/13),
Mesih, Rab
gibi Terimler İsa’nın Göğe Çıkışı inandı temelinde
olgunlaşan İlk Hristiyan Öğretisi’ni yansıtır. İsa’nın
İncil Metinleri’nde kendi Ağzından Yer alan Sözler’inde
kullanıldığı ‘İnsan Oğlu’ Adı ise Eski Ahit Geleneği’nde
(Daniel 7/13-14) Yeryüzü’nde Saltanat verilecek Gizemli bir
Varlığı belirttiği için Hristiyanlarca ‘Mesih’le
Eşanlamlı sayılmıştır. Oysa İsa bu adı genellikle
Üçüncü Kişi olarak ve Gelecek için kullanılır; bazı Yerler’de
kendisini ‘İnsan Oğlu’yla özdeşleştirdiği bile
Belirsiz’dir.
Hristiyan Kilisesi,
özellikle İsa’nın Dirilişi’ne ‘Tanıklık ederek’
Havarileri arasına sonradan katılan Sant
Pavlus’un Yeni
Ahid’te Yer alan Mektupları’nın Etkisiyle İsa’nın
Tanrısal Görevi ve Kişiliği’yle İlgili Karmaşık bir İlahiyat
geliştirmiş, daha Havariler Amentüsü’yle Birlikte İsa’nın
‘Başlangıçta’ Yaratılış’tan Önce Tanrı’yla birlikte ve Tanrı
olduğu, Tanrı’nın tek Oğlu olarak Kutsal Ruh Aracılığı’yla
Bakire Meryem’de Dünyaya geldiği, Yeryüzü’ne
yeniden inerek İnananlar’ı ve İnanmayanlar’ı yargılayacağı
Dogmala’rı biçimlenmiştir. 300ler’den sonra Nikaia,
Kostantinopolis ve Khalkedon Konsilleri Tanrı’nın Tek olan
Özü’nde Üç Kişilik’in bulunduğu, Oğul’un Baba’dan türediği ve
onunla Aynı Tözü paylaştığı, İnsanlığı Baba’yla barıştırmak ve
Bütün Yaratılışı onunla Kusursuz Uyum’a kavuşturmak üzere
Mesih’de bedenleştiği, Yaratılış’ın onun Aracılığyla
Sonsuz Olgunluğa erişecek Tanrı’ya döneceği Dogmaları’na
bugünkü Temel Biçimi’ni kazandırmıştır. Buna gore, Tanrısal
Doğa’yı Eksiksiz Biçim’de taşıyan Oğul, bedenleşme Gizemi’yle
aynı zamanda Eksiksiz bir İnsan Doğası’na bürünerek İnsanlığın
Yazgısını bütün Sonuçlar’ıyla üstlenmiş ve Çarmıh’ta Bütün
İnsanlık Adına Baba’ya sunduğu Kurban’la İnsanlığı Sonsuz
Hayat Kayrası’na kavuşturmuştur.
Doğumu, Vaaz
Öncesi Hayatı:
İsa’nın Doğum
Tarihi’ne İlişkin en Güvenilir Kestirim, Luka İncili’nin
(2/1) Mesih’in Dünya’ya Gelişini İmp. Augustus’un
MÖ 6’da Yahuda’da yaptırdığı İlk Sayım’la ilişkilendirilmesine
dayanır. 500ler’de Dionysos Exiguus, İsa’nın
Doğum Tarihi’ni Roma’nın Kuruluşu’nun 754.Yılı’nın Başı olarak
belirlemiş ve bu Tarih Miladi Takvim’in Başlangıcı
sayılmıştır.
1800ler’de MS 4-5
ile MÖ 5-4 Tarihleri’nin daha doğru Kestirimler olduğu öne
sürüldü. 1900ler’de ise İncil Metinleri’nde İsa’nın Doğumu
Sırası’nda Beytlehem Üzerinde görüldüğü anlatılan Yıldız’ın
Tarihlenmesine bağlı olarak, Halley Kuyrukluyıldızı’nın
gözüktüğü MÖ 12, Mars-Jüpiter-Satürn Kavuşumu’nun gerçekleştiği
MÖ 7, Oğlak Novası’nın ve Kartal Kuyrukluyıldızı’nın
gerçekleştiği MÖ 2 gibi Tarihler’de birer Varsayım olarak
ortaya atıldılar. MS300 ler’de Kilise’nin Mesih’in Doğumgünü
olarak belirlendiği 25 Aralık ise Roma Dini ile Mithra
Kültürü’nün Ortak bir Güneş Şenliği’nin Tarihi’yle çakışır.
Markos
İncili’nde (1/24, 10/47, 14/67, 16/6) sık sık ‘Nasıralı’
biçimde anılan İsa’nın Doğum Yeri’nin Matta
(1/18-25) ve Luka (2-1-7) İncilleri’nde
Davud’un
Yurdu Beytlehem olarak gösterilmesi onu Mesih’le
özdeşleştirme Çabasıyla İlişkili’dir. 1986’da Sovyet Astronomu
Alexandr Reznikov, İsa’nın, MÖ 12’de Halley
Kuyrukluyıldızı’nın Başucu Noktası’nda bulunduğu Zabulon’da
doğmuş olabileceğini öne sürdü. Matta (1) ve
Luka (3/23) İncilleri’nde İsa’nın Soyu’nu
Davud’a bağlayan, ama birbirlerinden çok Farklı iki Soyağacı’yla
yer alır. Bu İnancı Bakire Meryem Öğretisi’yle bağdaştırabilmek
için Matta’daki Soyağacı Yusuf’tan İsa’nın
Babası değil, ‘Meryem’in Kocası’ Biçiminde Söz eder.
Luka’nın Soyağacı’nda ise İsa’nın Yusuf’un
Oğlu ‘sanıldığı’ belirtilir. Buna Karşılık İncil Metinleri’nde
Meryem’in Bakireliği ile İsa’nın Tanrı Oğlu olduğu
İnancı arasında herhangi bir Bağ kurulmaz.
Meryem’in
Bakireliği burada henüz Helenistik Yahudiliğin Tanrı’nın ve
onun Ruhu’nun Yaratıcı Gücü’yle ilgili İnançları’nı yansıtır.
Bu İnanç Eski Ahid’in İlk Grekçe Çevirisi Septuagint’te
‘Bakire’ Anlamında ‘parthenos’ Sözcüğü’yle
karşılanmıştır) Dünya’ya geleceği Kehanet’iyle sonradan
bütünleşmiştir. Buna Karşılık Qur’an’da
Meryem’in
Evliliği’nden hiç Söz edilmez; İsa’nın Annesi’nin
Adem, Nuh ve İbrahim’in Soyu’ndan İmran’ın
Kızı olduğu ve Yahya Peygamber’in Babası
Zekeriyya’nın
Himayesi’nde yetiştiği anlatılır (Ali İmran 33-37).
Markos
İncili’nde İsa’nın 4 Erkek Kardeşi (Yakup, Yusuf,
Yahuda ve Simon) ile Kız Kardeşleri olduğundan ve
Marangozluk yaptığından Söz edilir. Yine Markos’a
(3/31-35) gore İsa’nın Annesi ve Kardeşleri Başlangıç’ta
onun Öğretisine katılmamışlar, hatta ondan Uzak durmuşlardır.
İncil Metinleri’nde, Yurttaşlar’ın İsa’ya sık sık ‘Rabbi’
ya da ‘Rabboni’ biçiminde seslenmesi, Gençliğinde bir
Yahudi Eğitimi’nden geçtiğinin Göstergesi sayılır. İsa,
Ailesi’yle birlikte birkaç kez Kudüs’e de Hac Ziyareti’nde
bulunmuş olmalıdır (Luka 2/41).
Peygamberlik:
İsa’nın
Peygamberlik Görevi’nin, Vaftizci
Yahya’nın
Tevbe Çağrısı’yla aynı Tarihler’de başladığı varsayılır.
Luka İncili’nin (3/1) Tiberius’un
İmparatorluğu’nun 15.yılı (MS 28/29) olarak belirlediği bu
Tarih başka Kaynaklarca da doğrulanır. İsa, kendi
Ağzından aktarılan Sözler’de Yahya’yı Bütün
Peygamberler’den Üstün sayar ve kendisinin Habercisi olarak
tanımlar (Matta 11/10-13, Markos
9/11-13, Luka 7/27-28, Qur’an’da
Yahya’dan
‘Allah’tan olan Kelime’yi doğrulayan bir Peygamber’ (Ali İmran
39) biçiminde Söz eder. Yahya’nın uyguladığı Su’yla
Vaftiz’in MÖ 100 lerde Lut Gölü Dolayları’nda Kudüs’deki
Ruhban Zümresi’ne karşı İnzivacı bir Tepki Biçiminde ortaya
çıkan, ama Ruhbanlık ve Şeriat’a Bağlılık Geleneği’ni Katı
Biçim’de sürdüren Esseniler’ce de de uygulandığı bilinmektedir.
Bu nedenle Vaftizci Yahya’nın ve İsa’nın
Esseniler’den geldiği Öne sürülür. Ama İsa Peygamberlik
Görevini Vaftizci Yahya gibi Çöl’de değil,
Celile’nin Köyleri’nde, Beytsayda, Horazin ve Kefernahum gibi
Kentler’de Halk arasında karışarak, sıradan İnsanlar’ın
Hayatını paylaşarak sürdürmüştür.
İncil Metinleri’ne
gore İsa’nın Öğretisi’nin Odağı’nda, Tanrı’nın
Krallığı’nın Yakın olduğu bildirisi ve Tevbe Çağrısı yer
alıyordu. Onun Öğretisi’nde Tanrı’nın Krallığı ne yalnızca
Bireysel bir Ruh Durumu, ne de Dünya’nın içkin bir Evrim
Süreci’nin Sonu’nda ya da İnsan Çabası’yla ulaşabileceği bir
Gaye’ydi. Tanrı’nın Krallığı’nın Yakınlığı, Tanrı’nın
İnsanlığın Yanı Başında olduğu, Sonsuz bir Sevgi’yle ona
yaklaştığı, Işığıyla Bugün’den Dünya’yı aydınlattığı anlamına
geliyordu. Tanrı artık kendi Yüceliğinin ve Görkeminin Tutsağı
değildi. Yüreği Şefkat’le taşan bir Baba ve Kurtarıcı olarak
Egemenliğini kanıtlıyordu. İsa’nın gerçekleştirdiği
Mucizeler ve getirdiği Sevgi Yasası Tanrı’nın Egemenliği’nin
İnsanlığa Doğru uzandığının Kanıtı’ydı:’ Eğer Ben Tanrı’nın
Hükümranlığı Sizlere kadar gelmiş demektir’. (Luka
11/20). İsa’nın Tevbe Çağrısı, İnsanlar’ı Geçmiş’e ya
da kendine Yöneltme’yi değil, Geleceğe, Tanrı’nın Krallığı’na
hazırlanmayı amaçlıyordu (Matta 4/17). Bu
nedenle İsa, Eski Ahid’in Şeriatı’nı Biçimsel
Kuralcılığı’ndan sıyırarak bazen Şerait’ın Biçimsel Hükümleri’ne
Karşın (Markos 10/1 vd) onun Kaynağı’ndaki Tanrı
İradesi’ni gösteriyordu. Artık Şeriat, İnsan’ın Tanrı İradesi’yle
İlgili Tek Bilgi Kaynağı, Tanrı ile İnsanlık arasındaki Tek
Aracı değildi. Tanrı ile İnsan Soyu’ndan, yalnızca kendisini
Şartsız ve Bölünmez Biçimde Tanrı’ya sunmasını, Baba’nın
Sonsuz Sevgisi’ne Şartsız bir Sevgi’yle Karşılık vermesini
bekliyordu.
Dönem’in Yahudi
Toplumu’nda, Romalı Yöneticiler’le Yakın İlişkileri bulunan
Yüksek Ruhban Zümresi Sadukiler’in Karşısı’nda, genellikle
Halk’dan ve Yazıcılar’dan oluşan Ferisiler Sözlü Geleneği Bağlayıcı
sayıyor, Şeriat’ın Bütün Biçimsel Kuralları’na uyulmasını
savunuyordu. İsa Öğretisi’ne en Büyük Tepki, ona göre
Şeriat’ın Sözü’nü korurken Öz’ünü öldüren bu Kesim’den geldi.
Yine Ferisiler arasından Yandaş toplayan bir başka Grup,
Zelotlar, Romalılar’ın Putperest Düzeni’nin yıkılması ve
Yahudi Şeriatı’na dayalı bir Devlet’in kurulması için Çağrı’da
bulunuyordu. Bazı Yorumcular’a gore İsa’nın Çarmıh’a
gerildiği Pesah Günleri’nde Kudüs’te bir Zelot Ayaklanması
Kanlı bir Biçim’de bastırılmış, muhtemelen İsa da
Ayaklanmacılar’dan biri olduğu Gerekçesi’yle yargılanmıştı.
Ama İnciller’in aktardığına gore, onun Öğretisi Zelotlar’dan
Temelden ayrılıyordu. İsa’ya göre Tanrı’nın Yeryüzü’ndeki
Krallığı İnsanlar’ın Çabasının Sonucu’nda değil, yalnızca
Tanrı’nın Etkinliğiyle kurulacak, ve Bütün İnsanlar’a Kurtuluş
getirecekti. İsa’nın ‘Caesar’a ait olan’I
Caesar’a ve Tanrı’ya ait olanı Tanrı’ya verin (Markos
12/13-17) Sözleriyle Roma’ya Vergi Ödenmesini onaylaması,
İmparator’u yüceltmemekle beraber Ona karşı Ayaklanma’yı da
Açıkça reddettiğini gösteriyordu. İsa’nın Kudüs’e Son
Yolculuğu’nun Amacı muhtemelen Pesah dolayısıyla orada
toplanan Bütün İsrail Halkı’na Tanrı’nın Krallığı Bildirisi’ni
iletmekti. Kudüs’de Mabed’e girerek orada Alışveriş için
toplananları dışarı atıp Sarraflar’ın Masalarını, Güvercin
Satıcıları’nın Sandalyeleri’ni devirdiğine ilişkin Kıssa (Matta
21/12, Markos 11/15) Yahudi Toplumu’nun
Önderleri’yle, özellikle Sadukiler’le de Çatışma’yı Göze
aldığını göstermektedir. Romalı Yöneticiler’den çok Yahudi
İlerigelenleri’ni Hedef seçen İncil Metinleri’ne göre
Pontius Pilatus İsa’yı Suçlu bulmamış Karar’dan
kaçınmak için onu Celile Tetrarkhes’i Herodes
Antipas’a göndermiş , Herodes’de İsa’yı
Suçsuz bulup geri gönderince Yahudiler’in Baskıları Sonucu’nda
onu Çarmıh’a gerdirmeye Razı olmuştur. Metinler arasındaki
Tutarsızlıklar’ına Karşın, İsa’nın Roma Yanlısı Din
Adamları ve Sanidrin’in Saduki Üyeleri’nce yakalatılarak
Gayrıresmi Biçim’de yargılandığı ve Ayaklanma Önderi olduğu
suçlamasıyla Platus’a Teslim edildiği yönünde
birleşmektedir.
Mesih’in
Çarmıh’a gerilmesinin onun Tanrısal Görevi’nin Temel Taşı olduğu
İnancını yansıtan İnciller’e gore İsa’nın kendisini
bekleyen Yazgı’nın ve Acılar’ın Tam Bilinci’nde olarak Kudüs’e
gelmiş, Yahuda İskariyot tarafından Ele verilmeden önce
Havarileri’yle birlikte yediği Son Akşam Yemeği’nde Ekmek ve
Şarab’ı kutsayarak Komünyon Ayini’ni kurumlaştırmıştır. 4
İncil Metni’de İsa’nın Cuma Günü Çarmıh’a gerildiğinde
birleşir. Ama İlk 3 İncil bunun için Pesah’ın İlkgünü olan 8
Nisan Tarihi’ni, Yuhanna İncili ise 7 Nisan Tarihi’ni verir.
Kilise’nin Kabul ettiği Geleneksel Tarih Kudüs’te Güneş
Tutulmasının göründüğü 3 Nisan 33’dür. 1974 de ABD li
Araştırmacı Roger Russk İsa’nın 6 Nisan 30 Cuma
Günü Çarmıha geridliğini öne sürmüştür.
İsa’nın
Hayatı’nın Başlıca Olayları Hristiyanlığın İlk Dönemleri’nden
bu yana Kilise’nin Yortu Takvimi’nin Temeli’ni oluşturmuştur.
İsa’nın Doğumu, İsa’nın Vaftiz Edilişi, İsa’nın
Kilise’nin Anahtarları’nı Petrus’a Vermesi, Çarmıh’a
Geriliş, İsa’nın Mezar’a Konması ve İsa’nın Göğe
Çıkışı Hristiyan Sanatı’nın En yaygın Konuları arasında yer
alır.
Bak:
Rivayet
İlimleri II