Johann Gottfried von Herder

1744-1803

 

            Alman Düşünürü..Eleştirmen, İlahiyatçı, Filozof.

            25 Ağustos 1744’de Mohrungen, Doğu Prusya’da doğdu. 18 Aralık 1803, Weimer, Saksonya’da öldü. Çoşkunluk Akımı’nın Başlıca Temsilcileri’nden biri olarak Tarif Filosofisi’ne ve Kültür’e Yeni bir Anlayış’la yaklaştı. Genç Goetheyle Bağlantısı’nın da Etkisiyle Romantik Hareket’in Öncüleri arasında Yer aldı. 1802 de Soyluluk Unvanı aldı.

            Yoksul bir Aile’nin Oğlu’ydu.Önce Yerel Okullar’da okudu. 1762 Yazı’ndan sonra Königsberg’de (Bugün Kaliningrad) İlahiyat, Filosofi ve Edebiyat Eğitimi gördü. Burada Kant’la ve Aydınlanma’nın Önde gelen Eleştirmenleri’nden Johan Georg Hamann’la Yakın İliki kurdu. Bu Nedenle Kant’ın (ö.1804) Öğrencisi sayılır. Ama Kant’ı (ö. 1804) da eleştirdi. Eleştirici’ydi de. Dil’in Us’a olan önceliğini ileri sürdü. Zaman ve Mekan Kavramları’nın Deney’den Meydana geldiğini savundu. Kant’ın Filozofisini kendi Tarihsel Dünyagörüşüne Karşı bir Tehdit olarak görüyordu. Kant’a Yönelik Eleştirileri’nde Etkili bir Şair ve Romancı olan Christoph Martin Wieland ile Romancı Jean Paul’dan Desdek gördü.

            Çeşitli Öğretmenlikler’de bulundu. Kasım 1764’te Ders vermek ve Vaizlik etmek üzere Riga’ya gitti. İlk Eserleri’ni orada yayınladı.1769 Yazı’nda Riga’dan Nantes’a yaptığı bir Deniz Yolculuğu sırasında kendi Kişiliği ve Geleceği üzerine derinlemesine Düşünme İmkanı buldu. Aralık’ta Paris’te tatamladığı Günce’de, bu Yolculuk sırasında yaşadığı Değişim’in Öyküsü’nü anlattı.

            Eylul 1770’te Holstein Prensi Peter Friedrich Wilhelm’e Eşlik ettiği Strasburg Gezisi’nde Goethe ile tanıştı. Alman Edebiyatı üzerine yaptığı Eleştiriler Goethe’yi (ö.1832)  bile etkiledi.

            Nisan 1771’de Saray Vaizi olarak Bückeburg’a gitti. Burada Kalem’e aldığı Eserler Coşkunluk Akımı’nın Temelini oluşturdu. Herder’in Romantizmi’nde Düşünce’nin Aracı Duygu’ydu.Bu Duygu Dokuma Duygusu’yla karşılaştırılabilirdi. Görme Duyusu Nesneleri belli bir Uzaklık’tan kavrarken Duygu, Birey’in kendi Hayat Enerjisi’ne Tepki gösteren bir Güç olarak kavradığı Gerçekliği doğrudan algılayabiliyorlardı. Ama Birey aynı Zamanda bir Yaşama Gücü’nün kendisini ortaya koyduğu Bedeni’nin de Farkındaydı. Kişi’nin Çevreye Bağımlı olmadan onun kendisine koyduğu Sınırlar’ın Farkına varmasıyla ortaya çıkan Güçler Dengesi içinde, Birey’in Bedeni Bütünsel bir Estetik Yapı’ya dönüşüyor ve Birey’in Gerçeklikle özdeşleşmesi tamamlanıyordu.

            Herder’e göre Bilgi ancak Dil Aracılığıyla oluşabilirdi. Birey ve Dünya, Duygu’da birleşmekle birlikte, her Sözcüğün Nesnel Anlamının kaynaklandığı Amaçlı (bir Nesne’ye Yönelik) Eylemler’de yeniden birleşmek üzere Bilinç Düzlemi’nde birbirlerinden ayrılıyorlardı. Böylece daha önce Duygu Bağlamı’nda Özgüllüğü anlaşılmaksızın Belirsiz Biçim’de algılanan Şeyler açıkça belirleniyordu. Duygu ve Düşünme böylelikle İç içe geçiyordu. Bu Birleşme’yi, aynı zamanda hem Ses hem Anlam olan Sözcük sağlıyordu. Dolayısıyla bir şeyin  taşıyabileceği her Anlam, onu kullananların Özgüllüğünü ve Bakış Açısını yansıtan Duygusal bir Tutum’u da içeriyordu. Sonuç olrak Dil’in Yapısı İnsan Doğası’nın Gerçek bir Görüntüsü’ydü.

            Dönem’in Psikologları Çaba, Duygu, Bilgi gibi İnsan Yetileri’ni Özenle birbirinden Ayırt ederken Herder İnsan Doğası’nın Birliği’ni ve Bölünmez Bütünlüğü’nü vurguladı.Bilinç ve İdrak, yalnızca Hayvansal bir Temel’e eklenmiş, ‚Daha Yüksek’ Yetiler değil, nitelikçe Benzersiz İnsani Arzular ve Duyarlılıklar taşıyan, bir Bütün olarak Birey’in Yapısı’nın Mzellikler’iydi. İnsan’ın İçgüdüleri ve Duyarlılıkları Düşünme’ye Bağımlı olduğuna göre İnsan Birey’i ‚Yaratılış’ın Özgürleşmiş İlk Üyesi’ydi.

            Herder Aydınlanmacılar içinde sayılır. Almanya’da Tarihsel Düşünme’nin Kurucusu sayılır. Herder’in Bugün’ü ve Gelecekteki İhtimalleri değerlendirmek için Geçmiş’ten yararlanma Çabası’ndan kaynaklanan Tarih Felsefesi’de bu Dönem’de biçimlenmeye başladı. Daha önce Fragmente’de, İnsan Hayatı’nın Dönemleri’yle Benzerlik kurarak Tipik bir Tarihsel Gelişme Şemasını özetlemişti. Alman Şiiri’nin o Dönem’deki Konumunu bu Yöntem’le belirlemeye çalıştı. Shakespeare üzerine Denemesi ve Tarih Yazımı’nda Usçuluğa Karşı çıktığı Auch eine Philosophie, Tarihsel Varoluş’u, Bireyselleşme ile Tarih’in Bütünü arasındaki Çelişki’nin Ürünü olarak daha Derin’den kavrama Çabasını yansıtan İlk Yazıları’ydı. Bu Çelişki, Tarihsel Gelişme’nin Mantıksal Temelini oluşturuyordu. Eğer 2 Güç Çatışma halindeyse, bunlardan biri kendi Varlığını koruyarak Bütün’ün içinden Bireysel bir Yapı olarak ortaya çıkabilirdi. Ama Bütün Hiçbir zaman tek bir Biçim’le yetinmiyordu. Tarihsel Felaketler, Bütün’ün, Zaman’ı geldiğinde yeniden dağılmak üzere herşeye Yeni bir Biçim vererek kendini özgürleştirmesini sağlıyordu. Birey, yalnızca bir Son değil, aynı zamanda Tanrı’nın aldığı ya da yadsıdığı Kör, Bağımlı bir Araç’tı.Filozof bile Geleceği ancak Geçmiş Gelişme’nin Örüntüsü’nden Yola çıkarak, Geleceğin Şartlarını araştırarak görebilir ve ona Karşı Tutum alabilirdi.

            Herder’in bu Dönemdeki Diğer Çalışmaları arasında, Eski İbrani Eserleri’ni Konu alan Alteste Urkende.. ve An Prediger.. sayılabilir.  Özellikle Önemli olan, 2 Eser’i Shakespeare üzerine Denemeler’iyle, Goethe ve Çoşkunluk Akımı’nın Öncüleri’nden Justus Möser’in de Katkı da bulunduğu bir Bildiri içinde yayımlanan Auszug...

            Herder, Shakespeare  ve Homeros üzerine Çalışmalar’ında, Gerçek Şiirsel Anlatım’da, İnsan Hayatı’nın  bugüne kadar Gizli kalmış Yönleri’nin Dil’in Yaratıcı İşlevi’yle ortaya çıktığını İleri sürdü.  Ayrıca Şiir Yeteneği’nin Eğitim’le İlgisi olmadığını, bu Yeteneğin  en Arı ve Güçlü Biçimi’nin her Ulus’un Uygarlık Öncesi Dönemi’nde ortaya çıktığını savundu. Herder’in Eski Alman Halk Şarkıları’na, Eski İskandinav Şiiri ile Mitolojisi’ne, Eski Alman Gezgin Şarkıcıları’nın Eserleri’ne, ve Luther’in Dili’ne İlgisi de buradan kaynaklanıyordu.

            Herder, Goethenin Yardımı’yla 1776’da Weimar’da Önemli bir Devlet Görevine getirildi. Buradaki Çalışmalarıyla Genel bir Morfoloji’nin Temellerini attı. Böylece Örneğin bir  Shakespeare  Oyunu’nun ya da Yuhanna’nın İncil’inin, Belirli bir Tarihsel Bağlam’da ortaya çıkmak Zorunda olduğunu göstermeye çalıştı. Herder’in Yöntem’i, Çelişkiler’i saptayarak onları daha Yüksek bir Birliğe kavuşturmayı  öngörüyordu.

            Herder’in Klasikçiliğe Geçişini tamamladığı bu Dönem’in Başlıca Eserleri Vom Erkennen..., Brife,... Von Geist.. , Volkslieder, Adlı Derlemeleri’dir. Herder Şiiri Gerçeklik’le Başa çıkmanın bir Yolu olarak görüyordu. Çağdaşlarının Çoğu için Eğitim’in bir Ürünü ya da bie Eğlence Aracı olan Şiir Herder’e göre Düşünülmüş bir Eylem’den çok, Duygu Aracılığı’yla yaşanan Doğal ve Tarihsel Çevre’den kaynaklanan İstemsiz bir Tepki’ydi. Bu Duygu İnsan ile Dünya arasında Görüntüler’den çok, Sesler’de, Vurgular’da ve Konuşma’nın Temposu’nda Anlatımını bulan Dinamik bir İlişki’nin Organı’ydı. Bu ‘Duygu Sesi’ ancak İnsan’dan be onu yaratan Tarihsel Çevre’den koptuğu, kendi Başına bir Dünya oluşturabilecek kadar bütünlendiği zaman Sanat Konumu’na yükselebilirdi.

            Herder’in Weimar’daki Çalışmalar’ı Zerstreute Blaetter ve Ideen Zur...da Zirvesine ulaştı. Bu Ünlü Eserinde Tarih Filosofisi’ni açıkladı. Goethe’yle İlişkisi’nin Ürünü olan bu eser’inde ve Tarih’in Tek bir Yasalar Sistemi’be Bağımlı olduğunu Kanıtlamaya çalıştı. Toprak’tan İnsan’a uzanan Gelişme Çizgisi’nde, Belirli Biçimler ya da Bireysel varoluşlar türetecek birbirini Debgelemeyi amaçlayan bir Güçler Mücadelesi Geçerli’ydi. Aynı Olgu, çekişen Güçler’in Birbirleriyle uzlaştığı Toplum Hayatı’nda da bir ‘Humanitaet’ Yasası olarak gözlenebilirdi.

Herder’e göre Tarih’in Yasaları, Yüksek Doğa Yasaları’ndan başka bir şey değildir. İnsanlık (Humanitaet, ki O’nun Temel Kavramıdır) , İnsan’ı Diğer Varlıklar’dan ayıran Çizgiler’in Bütünüdür. İnsan olmak bir Erek’tir, İnsan işte bu Humanitaet’e doğru gelişir. İnsanlık Yeryüzü’nde çok Çeşitli Biçimler Uuluslar) olarak görünür, ama her yerde bir ve aynı İnsan Türü’dür. İnsanlığı biçimlendiren iki ana güç vardır: Yaratıcı Doğa ve Eğitici Kültür. Bu Güçler İnsanları, Humanitaet için oluştururlar. Eğitici Güçler, başta Tradition olmak üzere Dil, Bilim, Sanat, Devlet ve Din’dir. İnsan, Soydaşlar’ıyla bir Toplum içinde bulunması yüzünden İnsan olan bir Varlık’tır. İnsanı toplumsallaştıran İlk Faktör de Dil’dir. Us, ancak Dil’le edinilir ve Dil’le gelişir. Öyleyse Dil, her türlü Kültür’ün Temelidir. Tarih, İnsanlık Kültürü’nün Gelişmesidir. O’na göre Eski Ahid’de Yazılı olan herşey Gerçek’tir. Dünya Bible’ın anlattığı gibi yaratılmıştır ve İnsanlar yine orada anlatıldığı gibi oluşmuşlar ve Dil’i Melekler’den öğrenmişlerdir.

            Yaradılış’tan sonra asıl Tarih Sahnesi’ne girer. Bu Sahne O’na göre, Uluslar’ın Humanitaet’e ulaşmak için yaptıkları Savaş ve Uğraşlar’ın Alanıdır.

            Eserin 3.Bölümünde İlkçağ’ı inceler.

            4.ve Son Bölüm’de Avrupa Republikası Adını verdiği Grek-Roma Kültürü Temeli üstünde yükselen Yeni Avrupa Kültürü’nü inceleyerek Ortaçağ’ın Sonu’na kadar getirir. Eser de burada biter.

           Herder, Tarih’in kendi Zamanına kadar olan Bölümünün sadece Planını çizdi, ama yazamadı. Önemli olan Herder’in bütün bunlardan çıkarmaya çalıştığı Sonuç.

            Herder’e göre Doğabilimleri’deki  Mathematik Kesinlik, Tarih Alemi’nde de Geçerli’dir. Tarih Alemi’ndeki Matematik Kesinliğin nasıl bir Minimum ya da Maximum’u varsa, Tarih Alemi’nde de var. Gerçi bu ölçü yere, Zaman’a ve İçinde bulunulan Durumlara göre Çeşitli Kılıklar’a bürünür. Ama bu Ölçü’nün bütün Değişmeler içinde sürüpgiden Norm’u Humanitaet’tir, Yani Us ve Adalet. İnsanlık sürekli olarak değişen Orantılar’da, hep bu Amac’a doğru ilerlemeye çalışır. Bu Amac’a doğru ilerlemeye çalışan Güçler’in Dengesi bozulursa, Büyük Sallantılar ve Sarsıntılar’la da olsa, bu Denge de bizi daima Humanitaet’in daha Yüksek bir Maximumuna doğru götürür. Bu yüzdendir ki, hep İleri’ye doğru yüzülür, Tarih Irmağı içinde Zaman Geri’ye dönmez. İnsan Zekası’nın şimdiye kadarki bütün Çabaları, hep Türünün İnsanlık ve Kültür’ünü daha derin’den kurup daha Geniş olarak yayacak Araçları bulmaya Yönelik’tir.

            Mali Zorluklar, Fransız Devrimi’yle İlgili Görüş Ayrılıkları ve En Önemlisi, Çevresinde kendisinden daha Üstün bir İnsan’ın bulunmasına dayanamayan Aşırı-Güvenli Kişiliği Herder’i Goetheden uzaklaştırdı. Bu Küskünlük, Herder’in Alman şiir ve Filosofisi’ndeki Klasik Akım’ın Tümüne Koyu bir Düşmanlık Beslemesine Yol açtı.

 

            Eserleri:

            -Ideen zur Philosophie die Geschichte der Menschheit, (İnsanlık Tarihinin Felsefesi Üstü’ne Düşünceler),[1] Yarım kalmıştır. Eser her birinde 5 Kitap bulunan 4 Bölüm’den kurulur. İlk ikisi Doğa Alemi’ni, son ikisi de Tarih Alemi’ni inceler. Goethe’yle İlişkisi’nin Ürünü olan bu Eser’de Doğa’nın ve Tarih’in Tek bir Yasalar Sistemi’ne Bağımlı olduğunu kanıtlamaya çalıştı. Toprak’n İnsan’a uzanan Gelişme Çizgisi’nde, Belirli Biçimler ya da Bireysel Varoluşlar türetecek birbirini dengelemeyi amaçlayan bir Güçler Mücadelesi Geçerli’ydi. Aynı Olgu, çekişen Güçler’in birbirleriyle uzlaştığı Toplum Hayatının da bir ‚İnsanlık’ Yasası olarak gözlenebilirdi.

            -Über die neuere deutsche Literatur :Fragmente,[2] (Yakın Dönem Alman Edebiyatı Üzerine :Parçalar) İlk Eserlerinden.

            -Kritische Waelder, oder Betrachtungen die Wissenschaft und Kunst des Schönen betreffend, (Eleştiri’nin Ormanları’nda ya da Güzel’in Bilimine ve Sanatına İlişkin Gözlemler), [3]İlk Denemeleri’nden.

            -Journal meiner Reise im Jahr 1769, [4](1769 Yılındaki Yolculuğumunun Güncesi),

            -Plastik,[5] 1778 Metafizik görüşlerini özetler,

            -Ürsprung der Sprache,[6](Dil’in Kökeni Üzerine Deneme), Dil’in İnsan Doğası’ndan ileri geldiğini savunur.

            - Auch eine Philosophie der Geschichte zur Bildung der Menscheit, [7](İnsan Türü’nün Gelişimine İlişkin bir Tarih Filosofisi),

            - Alteste Urkende des Menschengeschlechts, [8](İnsan Soyu’nun En Eski Kayıtları),

            - An Prediger:Fünfzehn Provinzialblaetter,[9] (Vaizlere:Dar Kapsamlı 15 Tez),

            - Auszug aus einem Briefwechsel über Ossian und die Lieder alter Völker, [10](Ossian ve Eski Halklar’ın Şarkıları’na İlişkin bir Mektuplaşmalar’dan Parçalar),

            -Vom Erkennen und Empfinden der Menschlichen Seele,[11] (İnsan Ruhu’nun Bilinmesi ve Duyumsanması Üzerine),

            -Brife, das Studium der Theologie betreffend,[12] (İlahiyat Araştırmaları Üzerine),

            -Vom Geist der ebraeischen Poesie,[13] (İbrani Şiiri’nin Ruhu),

            -Volkslieder,[14] (Halk Şarkıları),

            - Zerstreute Blaetter, [15](Dağınık Tezler),

            -Gott:einige Gespraeche,[16] (Tanrı, Birkaç Söyleşi),

            -Einige Gespraeche über Spinozas System,[17] (Spinoza’nın Sistemi üzerine birkaç Söyleşi), Bu eser Gott: Einige Gespraeche’nin 2.Baskısı’dır. Burada Leibniz, Spinoza ve Shaftesbury Kontu Anthony gibi Usçular’ın Görüşlerini birleştirmeye çalıştı.

            -Briefe zu Beförderung der Humanitaet,[18] (İnsanlığın İlerlemesi İçin Mektuplar),

            -Adrastea,[19] Tarih, Filosofi ve Estetik üzerine Tezler içerir. Şiir’in Didaktik Amacını vurguladı. Böylece daha önce kendisinin yerleştirdiği Sanat Eseri’nin Özerkliği Kuramına Karşı çıktı.

            -Christlische Schriften,[20] (Hriztiyan Yazıları),

            -Metakritik zur Kritik der reinen Vernunft,[21] (Saf Rasyon Eleştirisinin Eleştirisi),

            -Kalligone,[22] Kant’ın Yargı Gücünü eleştirdi..


 


[1]          1784-91,

[2]              1767,

[3]              1769, 1846 Ös.

[4]              1769,

[5]              1778,

[6]              1772,

[7]              1774,

[8]              1774-1776,

[9]              1774,

[10]             1773,

[11]             1778,

[12]             1780-1781,

[13]             1782-1783,

[14]             1778-779,

[15]             1785-1797,

[16]             1787,

[17]             1800,

[18]             1793-1797,

[19]             1801-1803,

[20]             1794-1798,

[21]             1799,

[22]             1800,