Friedrich Wilhelm Joseph von Schelling

1775-1854

 

 

            Alman Düşünürü.. Eğitimci. Kant Sonrası Alman İdealizmi’nin Önde gelen Temsilciler’inden.. 1806’da von Unvan’ı verilerek Soylu yapıldı.

27 Ocak 1775’te Leonberg, Stuttgart Yakınları, Württemberg’de doğdu. 20 Ağustos 1854’te Bad Ragaz, İsviçre’de öldü.

Doğu Dilleri Profesörü olan Lutherci bir Papaz’ın Oğlu’ydu. Eğitim’ine Tübingen Yakınları’nda Bebenhausen’de başladı. 8 Yaş’ına geldiğinde Klasik Diller’i öğrenmiş bulunuyordu. 15 Yaş’ında Tübingen’deki  Teoloji Okulu’na girdi. O Dönem’de Tübingen’de Öğrenim veren Gençler Fransız Devrimi’nin Etkisiyle İlahiyat Öğretisi yerine Filosofi’ye yöenliyorlardı. Bu Yıllar’da Kant’ın Fichte’nin ve Spinoza’nın Düşünceleri’nden etkilenerek İlk Fliosofik Eser’ini yayınladı : Über die Möglichkeit einer Form der Philosofie überhaupt. Bunu, Vom Ich als Prinzip der Philosophie izledi. Her 2 Eser’de de El’e aldığı Temel Kavram Mutlak idi. Ama bu Mutlak, Tanrı olarak tanımlanamazdı; her Kişi’nin kendisi, Mutlak ‚Ben’ olarak ‚Mutlak’tı. Ebedi ve Zamandışı olan bu ‚Ben’, Duyusal Sezgi’nin tersine, Zihinsel bir Edim olarak nitelenebilecek Dolaysız Sezgi ile kavranabilirdi.

               Kant'a göre (ö.1804) Son Gaye Ahlak’tı. Fichte'de (ö. 1814) Başka Yollar’la buna katılmıştı. Schlelling ise Sanat diyecektir.

               İnsan, Son Gayesi’ne, Sanat’ın Yaratmaları’nda varır. Estetik Rasyon, Kant'ın Teorik Rasyon’uyla Pratik Rasyon’unun bir Bireşimi’dir. Teorik Rasyon’un Verileri’yle Pratik Rasyon’un Verileri, Estetik Rasyon’da birleşirler ve aralarındaki Uçurum’u kapatırlar. Sanatçı, kendi kendisini aşan bir Varlık’tır. Sanatçı’nın içinde kendini aşan, kendinden Üstün bir Ses vardır. Bu Ses, bir bakıma, Bilinçsiz bir Ses’tir, Sanatçı’yı peşine takıp sürükler. Sanatçı, bir Çeşit, İnsanüstü’dür. Bilinçsiz Yaratma’yla Bilinçli Davranış, o tek Alan’da, Sanat’ta kucaklaşırlar. Doğa’yla Özgürlük de Sanat’ta birleşmektedirler. Sanat, Doğa’nın Kopya edilmesi değil, Doğaüstü bir Yaratma’dır. Sanat, Gerçek İdeler’e varmaktır, Erdem, Sanat’tır.

               Kant, Mutlak Alan’a girmiyordu. Schelling bu Alan’a Sanat Yolu’yla girilir der. Fichte, Düşünen’le Düşünülen’in İkiliğini, her ikisinin de aynı Us’un Yaratısı olmalarından  dolayı kaldırıyordu. Schelling bu İkiliği Karşıtlar’ın Ayniyeti İlkesi’nden  dolayı kaldıtır (Bak: Herakleitos). O’na göre Mutlak, Gaye’yle Gerçeğin Birliği’ndedir, buysa Sanat’la belirmektedir. Filosofi Tanrı’yı tasarlar, Sanatsa Tanrı’dır. Bilim Tanrılığı’nın Gayesi’dir, Sanatsa Gayesidir.

               Evren’de Durgun olan hiç bir Şey yoktur. Evren, Sürekli bir Yaratma Alanı’dır. Evren’de Herşey, Etki ve Tepkiler’in Sürekli olarak gidip gelmeleriyle belirir. Filosofi, bir Çift Görünüş içinde, Mutlak’ın Bilimi’dir. Mutlak’ın Alanı’na girmeyecekse ne söyleyecek Filosofi?

               Özgürlük, Bilinc’ine varılmış Zorunluluk’tur.

               Özgürlüğü Gündelik Diller’inde kullananlar ondan bir Başı Boşluk Anlamı çıkarmaya çalışırlar. Birçokları için Özgürlük, hiç bir Etki’ye bağlı olmadan her istediğini yapabilmek Anlam’ındadır. Böyle olunca da Özgürlük Zorunlu olarak, Zorunluluk'un Karşısı’na konur; Özgürlüğün Zorunluğa karşı Savunması’na girişilir, birinin  diğerine Bağımsızlığı’nı gösterecek Kanıtlar aranır. Schelling ilk Defa bu Çatışma’yı Sona erdirdi. [1] Hegel de onu tamamladı. Bu Açıdan Fichte, Schelling, Hegel bu Diyalektik Çizgi’nin Önemli Üçlüsü’dürler.

               Şöyle der: ‘Doğa’da Herşey, Karşı Etki arasında Sürekli bir gidip gelmedir, aynı Zamanda Karşıt ve birbirine Bağlı iki İlke’nin Savaşı’dır. ( Bak: Herakleitos'un Oplemos'u).

               Ne Ben ( Ruh) Ben olmayanı ( Madde), ne de Ben olmayan Ben’i Meydana getirir. Ben’le ben olmayan, Düşünce ve Varlık, Ruh ve Madde, Karşıtlar’ın Birliği İlkesi’nden gelir. Her ikisi de birlikte olarak birbirlerinin Nedeni’dirler. Zorunluk’la Özgürlüğün Birlikteliği de bu yüzdendir.

               Ben nedir? Ben, Ben olmayan’ı kavrayan Zeka ile Ben olmayan’a direnen İrade Karşılıklı Çatışma ve Etkiler’iyle gerçekleşir. Bunların Çatışma ve Karşılıklı Etkileri, İnsan Türü’nün Hayatı olan Tarih’i Meydana getirir. Ben, önce Duyum’du. Sonra İç ve Dış İdrak’a ulaştı. Daha sonra da Aklı Tecrit Çizgisi’ne vardı. Ben’in Gelişmesi bu 3 Basamak’la gerçekleşmiştir. Organik Gelişme’nin bu 3 Basamağı’na Karşı Tarih de 3 Çağ’da gelişmektedir.

               1.Eskiçağ, Duyum Çağıdır. Bu Çağ’da İradesiz bir Zeka Egemen’dir. Ben olmayanlar Duyular’la kavranır, ama onlara karşı direnilemez. Bu yüzdendir ki, bu Çağ’da Kadercilik Güçlü’dür. Ben, Ben olmayanlar’a Boyun eğmektedir ( Tez).

               2.Yeniçağ, İç ve Dış Algılar Çağıdır. Romalılar’ın açtığı bu Çağ’da Kaderciliğe Karşı Tepkiler başlamıştır. İrade Zeka’yla çatışmaktadır. Ben, Ben olmayanlara direnmektedir. ( Antitez).

               3.Gelecek Çağ, Akli Soyutlama Çağı olacaktır. Ben’le Ben olmayan ( Ruh ve Madde, İnsan ve Doğa, Düşünce ve Varlık) gittikçe, uyuşmuş bir Birlik Hali’nde kucaklaşacaktır. Düşünce, gittikçe, gerçekleşecek ve Gerçek, gittikçe, idealleşecektir. İdeal’le Gerçeğin Birliği belirecektir. ( Sentez)

               'Tarih bir Süre İşi’dir. Süre’yse Sonsuz’dur. Öyleyse bu İlerleme de Sonsuz bir İlerleme olacaktır. Bu yüzdendir ki, gerçekleşmiş İdeal, hiç bir Zaman erişilemeyecek bir Sonuç, yani  Sonsuzluğun Sonucu olarak görünmektedir. Oysa Düşünce, kendisini Meydana getiren İkiliğin üstüne yükselebilir. İnsan’a, Akli Seziş’le Kişisel Rasyon’un Üstüne çıkabilir, kendisinde Kişileşen Rasyon’uyla Evren’de Evrenselleşen ( Objektifleşen) Us’la birleşebilir. İnsan, kendisinden çıktığı Mutlak’a yeniden ulaşabilir. Ama İnsan bu ulaşmayı, Zeka ve İrade’yle değil, ancak Sanat Yolu’yla gerçekleştirebilir. Mutlak, ancak Güzellik Duygusu olarak kavranabilir. Sanat ve Din bir ve aynı Şey’dir.'

               Bu Nokta Mistisizm’dir.

 

               Schelling, 1795-1797 Arası’nda Leipzig’de Soylu bir Aile’nin Oğullar’ına Özel Ders verdi.Ayrıca Fizik, Kimya ve Tıp Alanları’ndaki Konferanslar’ı izledi. Bu Dönem onun  Filozofik Yaklaşımlar’ının Biçimleniş’inde bir Dönüm Noktası oldu. Fichte’nin Doğa’ya Filozofik Sistem’inde yeterince Önem vermediğini ve onu İnsan’a Bağımlı bir Nesne olarak El’e aldığını İleri süren Schelling, bu Yaklaşım’ın Tersine, Doğa’nın, kendi içinde, Tin’e Doğru Etkin bir Yönelim içinde olduğunu göstermeye çalıştı. Schelling’in İlk Özgün Katkısı Niteliği’ndeki bu Doğa Filosofisi, onun Romantizm Akımı’nı benimseyenler arasında ünlenmesine Yol açtı.

               1798’de Jena Üniversitesi’nde Profesörlüğe getirildi. Sonraki Yıllar’da Doğa Filozofisi üzerine birçok Eser yayınladı. Ünlü Eser’i System des transzendentalen Idealismus’ta geliştirdiği Doğa Kavramı’nı ‘Ben’i Hareket Noktası alan Fichte’nin Filozofisi’yle birleştiremeye çalıştı. Sanatsal Yaratıcılık’ta Doğal ( ya da Bilinçsiz) ve Tinsel ( ya da Bilinçli) Ürünler’in Birleşmesi Nedeni’yle Sanat’ın Doğal ve Fiziksel Alanlar arasında Aracılık yaptığını İleri sürdü. Ona göre Doğallık ve Tinsellik, henüz gelişmemiş Mutlak’ın içinde Gizli, Özgün bir Kayıtsızlık Durumu’ndan doğar ve giderek daha Yüksek Düzey’e ulaşan bir Dizi Adımlar Aracılığı’yla gelişirlerdi. Bu Kavram onunla Fichte Arası’nda Yoğun Tartışmalar’a Yol açtı.

               Schelling 1803’te Alman Romantik Akımı’nın en Yetenekli Kişiler’inden Caroline Schlegel ile evlendi. Daha sonra Jena’dan ayrılarak Würzburg Üniversitesi’nde çalışmaya başladı. Oradaki İlk Dersler’inde, Jena’dan ayrılmadan Önce geliştirdiği Özdeşlik Filozofisi üzerinde durdu. Bu Yaklaşım’ıyla Mutlak’ın Bütün Varlıklar’da kendini dolaysız Biçim’de, Öznel ve Nesnel olanın Birliği olarak ortaya koyduğunu göstermeye çalıştı. Hegel Schelling’e zamanla Şiddet’i daha da artan Eleştiriler’ini ilk kez bu Sorun’la İlgili olarak yöneltti. Schelling ile Fichte arasındaki Anlaşmazlık’ta Önceleri Schelling’in Yanında Yer almış olan Hegel 1802’de onunla birlikte Kritisches Journal der Philosophie Dergisi’ni yayınlamıştı. Ama sonraki Yıllar’da, Schelling’in Filozofik Yaklaşım’dan Belirgin Biçim’de uzaklaştı ve Phaenomenologie des Geistes Adlı Eser’inde Schelling’in Sistemi’ne Karşı Ağır Eleştiriler yöneltti. Schelling’in Mutlak’ı Öznel ile Nesnel’in Ayrışmamış bir Birliği olarak tanımlamasını, ‘Bütün Sığırlar’ın Siyah olduğu’ Gece Önermesi’yle karşılaştırılabilecek bir Yaklaşım olduğunu Öne sürdü. Ayrıca ona göre Schelling Mutlak’a Nasıl ulaşılabileceğini hiçbir Zaman açıkça göstermemişti. Mutlak’ı sanki ‘bir Tapanca’dan atılmış’ gibi El’e alarak İş’e başlamıştı.

               Bu Eleştiri Schelling’in Hegel’in Tübingen’deki Okul’dan beri süren Dostluğu’na Ağır bir Darbe indirdi. Hegel’in Phaenomenologie’si yayınlanana kadar Dönem’in önde gelen Filozof’u sayılan Schelling, daha sonra 2.Plan’a düştü. Böylece Filozofik Tartışmalar’dan genelde uzaklaşmış olarak 1806-1841 arasında Münih’te yaşadı. Orada 1806’da Plastik Sanatlar Akademisi’nin Başkanlığı’nı üstlendi. 1820-1827 Arası’nda Erlangen Üniversitesi’nde Ders verdi. Bu arada 7 Eylül 1809’da Caroline’in Ölüm’ü onu Ölümsüzlük üstüne Filozofik bir Eser yazmaya yöneltti. 1812’de Pauline Gotter ile evlendi. Münih’teki Dönem’inde Filozofik Yaklaşımlar’ını Hegel’in Eleştirileri Işığı’nda gözden geçirdi. Dünya’nın kendini Akılcı bir Evren olarak ortaya koyduğu Varsayım’ına Dayalı Bütün İdealist Kurgular’ı sorgulamaya yöneldi. Dünyada Rasyonalist olmayan Şeyler de Yok muydu, Kötülük Dünya’daki Egemen Güç değil miydi?

 

               1809’da Philosophische Untersuchungen über das Wesen der menschlichen Freiheit  Adlı Eserini yazdı.

               'İnsanlar’ın Özgür Eylemleri Tarihsel zorunlulukla bağdaştırılamaz mı?

   Bu Soru 1700ler’e gelinceye kadar Bütün Düşünce Tarihi boyunca soruldu. İlk Bakışta, bu Köklü Karşıtlık, Birçok Düşünürler’e uzlaştırılamaz gibi göründü. Zorunluk, bilinçsiz doğanın hemen her Alan’ında bütün Gücü’yle ortaya çıkmaktadır. Bırakılan taş, belli Şartlar içinde, Zorunlu olarak yere düşer. Bunun Yasalarını biliriz ve Taş’ın düşmek Zorunda Oluşunu anlarız. Ya Bilinçli İnsan?. Özgürlük var mı?

               Var, diyor. Çünkü Zorunlukla Özgürlük arasındaki Karşıtlık, gerçekte, bir Kuruntu’dan başka bir Şey değildir. Bunlar birbirlerini ortadan kaldırmak şöyle dursun, tam Tersine birbirlerinin Şartı’dırrlar. Zorunluk olmasaydı Özgürlük de olmazdı. Özgürlüğün Söz’ünü edebilmek için Zorunluğu Bütün Güc’üyle varlaştırmak gerekir.

               Şöyle ya da böyle davranacağım. Özgür’üm. Dilediğim gibi davranabilir miyim? Davranış, Elde edilmek istenen Sonuç’la birlikte gerçekleşir. Özgür’üm, Komşu’mun Kafası’nı kırabilirim, ama Soluğu da Karakol’da alırım. Özgürce Davranış’ımın Sonucu, Özgürlüğümün El’imden alınarak dört Duvar arasına kapanmamı gerektirir. Belki o benim Kafamı kırar. Öyleyse Özgürlüğüm Elde etmek istediğim Sonuç’la gerçekleşecektir. Bu Sonucu Elde etmek içinse bir Tahmin’de bulunmak gerekir, bu Tahmin’i tutturamazsam Özgürlüğüm yok olur, gerçekleşemez. Yani Başkalarının Eylemlerinin Zorunluluğu, benim Özgürlüğümün Şartıdır.

               Amacım Komşu’mun Kafası’nı kırmaksa, bu Sonucu elde edebileceğimi doğru olarak Tahmin etmeliyim ki Özgürlüğüm gerçekleşebilsin. Bu Sonucu doğru olarak Tahmin edebilmem, Başkalarının Eylemler’inin Yasalar’a Bağlı bulunması yani önceden belirlenmişliği Mümkün’dür. Benim Özgürlüğüm, başkalarının Zorunluluğu’yla gerçekleşebilir ve bunun dışında Asla gerçekleşemez. Başkalarının Zorunluğu da, onların Tarihsel Zorunluğu’yla belirlenmiştir. Örneğin Romalı bir Köle, Efendi’sinin Yumruğuna karşı koyamazdı. Onun Tarihsel Zorunluğu bu Türlü bir Eylem Zorunluğu’nu gerektiriyordu. Böylesine bir Zorunluktur ki Romalı Efendi’ye Elde etmek istediği Sonuc’u Doğru olarak Tahmin ettirebilir. Öyleyse pek açık bir gerçektir ki, İnsanlar Zorunlu bir Davranış’la Özgürlüklerini gerçekleştirebilirler. Zorunluğun Bilinci’ne varamamışsa, Özgürlükler’i yoktur.

 

               Schelling’in 1810’dan Ölüm’üne Kadar geçen Dönem’deki Filozofisi’nin Temel’ini bu Eser’de geliştirdiği Görüşler oluşturur. Bu Dönem’ine İlişkin Filozofik Yaklaşımlar, 1811 de yazdığı yayınlanmamış Die Weltalter Adlı Çalışması’nın Müsveddesi ile Ders Notları Sayesi’nde biliniyor.

               1841’de Berlin Üniversitesi’ne atandı. Filozofik Görüşler’ini yeniden Kamuoyu Önünde ortaya koymaya yöneldi. Prusya Kralı IV.Friedrich Wilhelm onun Berlin’de Hegelciliğin Kalıntıları ile Mücadele edeceğini umuyordu. Schelling’in burada verdiği Dersler’e katılanlar arasında Friedrich Engels, Soren Kierkegaard, Jacob Burckhardt ve Mihail Bakunin de vardı. Ama Schelling Önemli bir Etkinlik sağlayamayarak Sonuçta Üniversite’den ayrıldı. Son Dersler’inde Ele aldığı Sorunlar’ı Philosophie der Mythologie und der Offenbarung Adlı Eser’inde ortaya koydu.

               Schelling Alman İdealizmi’nin Gelişmesi Süreci’nde, ‘Ben’den hareket eden Fichte’nin İdealizm’i ile Hegel’in Mutlak Geist’i Temel alan Filozofik Sistem’i arasında Yer alır. Schelling’in Filozofik Görüşler’inin Özgünlüğü, Yakın Dönemler’de, Mutlak Rasyon’a Dayalı Filozofik Sistemler’in Karşısı’nda yer alan Varoluşculuk ve Filozofik Antropoloji gibi Yaklaşımlar’ın Gelişmesi’yle Bağlantılı olarak yeniden Önem kazandı.

              

               Eserleri:

               -Über die Möglichkeit und Form der Philosophie Überhaupt, (Genel Filosofi’nin Biçim ve İmkanları Üzerine) [2] Fichte’ye yolladığı bu Eser onun Büyük Övgüsü’nü kazandı.

               -Vom Ich als Prinzip der Philosophie , (Filozofi’nin İlkeleri Olarak Ben Üzerine),

               -Philosophische Briefe über Dogmatismus und Kritisizmus, (Doğmacılık ve Eleştiricilik üstüne Filosofik Mektuplar), [3]

               -System der Transcendentalen Idealismus, [4] (Transandantal  Idealizm Sistemi),

               -Bruno oder über das Natürliche und Göttliche Prinzip der Dinge, (Bruno ya da Eşyanın Kutsal ve Doğal İlkesi Üzerine), [5]

               -Philosophie und Religion, (Filosofi ve Din), [6]

               -Philosophie Untersuchengen über das Wesen der Menschlichen Freiheit, (İnsan Özgürlüğü’nün Özü Üstüne Filosofi Araştırmalar), [7] İnsan’ın özgürlüğü’nün, bu ancak İyi ve Kötü için Özgürlükse gerçek bir Özgürlük olabileceğini Öne dürdü.

               -Philosophie der Mythologie, (Mitoloji Filosofisi), [8]

               -Philosophie der Offenbarung, (Vahiy Filozofisi), [9]

               -Philosophie der Mythologie und der Offenbarung,[10] (Mitoloji ve Vahy Filozofisi),

               -Die Weltalter , (Dünya Bilgeleri)


 


[1]        1858, Transandantal İdealizm Sistemi, Schelling'in toplu eserleri, Stuttgart ve Augsburg, cilt 3, s.595.

[2]        1795

[3]        1796,

[4]        1800,

[5]        1802,

[6]        1804,

[7]        1809,

[8]        1842,

[9]        1854,

[10]       1841,