Baruch Spinoza

1632-1677

 

               Hollandalı Düşünür... Latince’de Benedictus yazılır.

Engizisyon’dan kaçan Portekiz Yahudileri’nden Hollanda’ya sığınan bir Aile’nin Oğlu’ydu. Ticaret’le uğraşan Varlıklı bir Aile.. Genç Spinoza Amsterdam’daki Yahudi Okulu’nda Teoloji Öğrenimi gördü. Bir yandan da Latince ve Almanca öğrendi. Matematiğe ve Fiziğe Merak saldı. Avrupa’nın Felsefesi’ni ve Bilim’ini tanıdı. Optik’le uğraştı, Mercekler’i Yontma’yı öğrendi. Hayatı Süresi’nce bu İş’ten Para kazandı.

               Özgür Görüşler’inden dolayı Sinagogca Afaroz edildi. 1660 da 28 Yaş’ındayken Leiden Çevresi’nde bir Kasaba’ya yerleşti, kendini tümüyle yazıp okumaya verdi. 1670 de La Hay’e gitti. 45 Yaş’ında Verem’den Ölen’e dek orada kaldı.

               Düşünce Tarihi’nin Önemli Dönemeçleri’nden.. Metafizik Yapılı bir Maddeci denir. ‘Çağdaş Filosofik Dialektiğin Parlak bir Temsilcisi’ diye ananları vardır.

               Din ve Bilim Alanı’nda Özgür Düşünüş’ün Gelişmesine Katkı’da bulundu. İnsan’ın Doğa üzerindeki Egemenli’ği ile Gelişimini, Bilgi’nin başlıca Amacı olarak gördü. O’na göre Doğa, kendinin Nedenidir ve varolmak için kendinden başkaca bir şeyi gereksemez. İnsan Özgürlüğü, Zorunluluğun Sınırları içinde Mümkün’dür, Özgürlük, Zorunluluğun bilinmesi ve ona Egemen olunmasıdır.  O en Geniş Anlamıyla Özgürlüğü bu Düşünce’de bulur. Herşeyi anlamak, Özgür olmaktır. Açık Düşünce’ye kavuşan İnsan’ın Esirliği yoktur, İnsanlar bilmediklerinin Esiri’dirler, bilgilenince özgürleşirler. Demek ki Erdemimizin Ölçüsü de Nesneleri anlayışındadır.

               Ahlaki bakımdan  İyi, Zeka’yı geliştiren şey; Kötü, Zeka’yı bulandıran şey’dir. Erdem, Güçlü olmaktır. Güçlü olmak için de Özgür olmak gerekir, Özgür olmak içinse Rasyon’a Uygun davranmak gerekir.

        Descartes’in (1596-1650) Bilimsel Yanı’nı izledi. O öldüğünde 18 Yaş’ındaydı. O’nun Düalizm’i aşmış, Metafizik açıdan da olsa Maddeci bir Monizm geliştirerek tüm Nesneler’in Tek bir Töz’ün türemesinden meydana geldiğini savundu. Bu Cevher, Zaman ve Uzay içinde, İlksiz ve Sonsuz olan Doğa’dır.  Bundan dolayı Spinoza Sistemi bir çeşit Panteizm sayılır. Doğa, kendi kendisinin Nedeni’dir ve kendisine Özgü Yasalar’la Evrimini sürdürür, Ruh da bu Töz’ün dışında olan bir Şey değildir.

               Filosofi’de Geometrik Yöntem’in Kurucusu’dur. Önce Tarifler yapar, sonra Önermeler koyar ve bütün bunlardan Sonuçlar çıkarır. Örneğin şöyle der:’ Usun İlkeleri’ne göre yaşamaklığımızdan ileri gelen İyilik yapma isteğine Dindarlık diyorum. İnsan’ı, Us’un ilkesine göre, Dostluk Bağı’yla başka İnsanlar’a bağlanmaya zorlayan isteğe Namusluluk diyorum. Us’un İlkesine göre yaşayan İnsanlar’ın, övdükleri kimseye Namuslu diyorum. Dostluk Bağı’ndan kaçınan ve ona Aykırı davranan Kimse’ye Namussuz diyorum. Böylelikle söylediklerimden, gerçek Erdem’le Güçsüzlük arasındaki Ayrım, yani gerçek Erdem’in Us’un İlkelerine göre yaşamaktan başka bir Şey  olmadığı ve Güçsüzlüğün de ancak İnsan’ın kendi dışında olanlarca yönetilmesine kendini bırakmaktan başka bir Şey olmadığı kolaylıkla anlaşılır.’

               Spinoza’nın toplum kuramı, Hobbes’a (1588-1679 ) Öncülük etti. Hobbes’den Farklı olarak, en iyi İktidar Biçimi olarak Demokratik Hükümet’i görür. Devlet gücünü, Özgürlük’le sınırlandırır. Siyasal Erk’in Mutlakiyet’ine karşı çıkar. O’na göre Monarşi, Aristokrasi ve Demokrasi’den her birinin kendine Özgü Sakıncaları vardır. Ama Anayasal bir Denetim sağlanamazsa Monarşi kolaylıkla Otokrasi’ye, Aristokrasi’de Oligarşi’ye dönüşür. Demokrasi gene de en Güvenli Yönetim Biçimi’dir. Çünkü Yönetim’le Halk arasında bir Yakınlık oluşturabilir.

               Hegel de  Büyük Yapısını oluştururken, Spinoza’dan geniş ölçüde yararlandı. Örneğin Mantık’ında şöyle der:’ Spinoza’nın Her Belirleme, bir Yadsıma’dır (La. Determinatio est negatio) Sözü son derece Önemli’dir. Herhangi bir Şey’in Güzel olduğunu söylemek, onu Güzellik Yüklemi’yle belirlemek, Çirkin olduğunu yadsımak demektir.’ Hegel O’nun bu İlkesini tersine çevirip olduğu gibi almıştır. Hegel’e göre, Her Yadsıma, bir Belirleme’dir, yani bir şeyin Çirkin olduğunu yadsımak, onun Güzel olduğunu söylemektir.

               Spinoza ‘Köpek Kavramı havlamaz’ diyerek Berkeley’de doruklaşacak olan bütün İdealist ve İmmateryalist Tezler’e karşı çıkışın Öncüsü olur.

               Doğa’daki İçsel Zorunluluğu görerek bunu Tanrı’ya kadar götürür. Şöyle der:’ Nefis’te Özgür bir İrade yoktur. Nefs’in bir Şeyi ya da başka bir Şeyi istemesi, bir Nedenle gerektirilmiş olup, o Neden de başka bir Neden’le gerektirilmiştir ve bu Sonsuz olarak böylece sürüp gider.’ [1]

               Descartes’e (ö.1650) göre gerçek Özgürlük Tanrı’dadır, Tanrı isteseydi başka Türlü olabilirdi. Spinoza’nın Doğa-Tanrısı ise Zorunlu olarak vardır. Her şeyi Özgür İradesi’yle değil, Zorunlu olarak belirlemiştir. Şöyle der: ‘ İnsanlar kendi isteklerini belirleyen Nedenleri bilmedikleri için kendilerini Özgür sanırlar. Çevrelerindeki herşeyin de kendileri için yapıldığını Kafalarına koymuşlardır. Bundan ötürüdür ki, kendi Özgürlüklerine benzer Güçlü bir Özgürlüğün hep kendilerini düşünüp kendileri için çalıştığına inanırlar. Bu Üstün  Varlığın ne kendisini, ne nedenini, ne de düşünce biçimini bilirler. Bundan ötürüdür ki ona kendi biçimlerini, kendi Nedenlerini, kendi Düşüncelerini yakıştırırlar. Birbirinden ayrı görünen bunca Tapımlar’ın Özeti budur. Bütün bu Yanılmaların Zorunlu Sonucu olarak da O’na tapmakla, O’nu Hoşnut ettiklerini sanırlar. Doymak bilmez Hasisliklerini doyurabilmek için Tüm Doğa’yı hizmetlerinde kullanmak isterler. Tanrı da elbet, onların Hizmetinde olmalıdır. Tapmak, gerçekte Hizmet’e çağırmaktır. Bu Yanlış Önfikir’in Zorunlu Sonucu da onları illeti gaiyye aramaya sürüklenmiştir. Bu Gaye, İnsanlar’ın Mutluluğu olmalıydı herhalde.  Böylesine bir Önyargı’dan doğacak Metafiziği düşünün artık. İnsanlar kendi Mutlulukları için Doğa’da buldukları birçok Şeyler’in yanında Fırtınalar, Yerdepremleri, Hastalıklar, Kötülükler gibi Canlarını sıkan birçok Şeyler’e de rastlanmıştır. Ya bunlar Neden’di? Bunlar da Tanrılar’a gerekli Saygı’nın gösterilmemesindendi herhalde. Kısırdöngü’ye girilmişti bir kez. Tap ve İste! Tapınmanı çoğalt ve isteğini artır. Deney, durup dinlenmeksizin, bu Yanlış uUlamlamalar’a karşı kendini gösterdiği ve her Gün milyonlarca  örnekle İyilikler ve Kötülükler Sofular’la Sofu olmayanların başına aynı Oran’da geldiği halde, İnsanlar kendilerini bu Boş Peşin Yargılar’dan kurtulamazlar. Tanrılar’ı, içinden çıkılmaz bir Çelişki’yle, hem İyi hem Kötü saymak daha Us’a Uygun bir Sistem kurmaktan kolay gelmiştir. Buysa İnsanlar’ı, Tanrı Yargısı’nın Sonsuz Ölçü’de İnsan Usu’nun üstünde bulunduğu Kuramını yerleştirmeye götürmüştür. Eğer, Nesneler’in, İlleti Gaiyeleri’ni bir yana bırakarak, Özlerini ve Özelliklerini gözönünde tutan Matematik Bilimler İnsanlar’a Doğru yolu göstermeseydi bu Karanlık içinde boğulup gidebilirdi. Gerçekte İlleti Gaiyye bir Kuruntu’dan ibarettir. Doğa belli bir Gaye’ye göre değil, kendi Doğasından gelen bir Zorunluluk’la davranır.’

               Engels Doğanın Diyalektiği’nde şöyle der:’ Spinoza’dan (ö. MÖ 1677) Büyük Fransız Maddecileri’ne kadar olan Dönem’deki Filosofi için en Büyük Şeref, bu Filosofi’nin Dünya’yı bizzat Dünya’yla açıklamak konusunda direnmiş olması ve bu Açıklama’nın Ayrıntılı olarak doğrulanması İşini, daha sonraki Doğa Bilimleri’ne bırakmış olmasıdır.’

               Spinoza’nın, Deney’in Büyük Etkinliğini küçümsemiş ve Zihni Bilgi’yi abartmıştır, denir. Ruhsal Yapı’yı, İdrak’le İhsas’a (algı’yla duygu’ya) indirgemiş, İrade’yi İstek’le özdeşleştirmiştir. Sadece Kahraman Kişiler’in Özgür olabileceğini söyler. Zihni Sezgi’yi Bilgi’nin en üstün Biçimi sayar. Spinoza Spekülatif İnsan Düşüncesi’nde Büyük bir Aşama görülür.

 

               Eserleri:

               -Renati Descartes Principiorum Part I et II more geometrico demonstratae,[2]

               -Tractatus Theologico-Politicus, [3] Adını yazmadan yayınladı.

               Diğer eserleri ölümünden sonra yayınlandı.

               -Tractatus de Deo et Homine Elusque Felicitate, (Tanrı, İnsan ve onun Mutluluğu Üstüne İnceleme), Der. J.van Vloten, [4] Ölümünden 100 yıl sonra derlendi.

               -Spinoza Opera, C.Gebhardt, [5]4 cilt, En yeni derleme,

               -Opera Posthuma, Der. L.Meyer, [6] Arkadaşının bu derlemesinde şu eserler yer alır:

               -Ethica more feometrica demonstratae, [7]

               -Tractatus Politicus, [8]

               -Tractatus de Intellectus Emendatione, Epistole et Responsiones, Compendium Grammaticae Linguae Hebraeae.


 


[1]        /Ethika, 2.bölüm, Önerme:XLVIII)

[2]        1663,

[3]        1670,

[4]        1862,

[5]        1926,Heidelberg,

[6]        1677,

[7]        ç.Hilmi Ziya Ülken, 1965,MEB, ‘Etika’,2 cilt,

[8]        ç.Afşar Timuçin ve Mehmed Sert, 1977-1979, Felsefe Dergisi No.1-6. ‘Siyaset İncelemesi’