Pythagoras

MÖ 0580-0504 (500)

      

 

İonya Asıllı’ydı. M. Ö.  500 lü Yıllar’da Samos (Sisam adası) da doğdu. Ünlü bir Mücevver Yontucusu’nun (Mnesarkhos ) Oğlu’ydu.  

 Fenike'yi, Mısır'ı, Babil'i gezdi, Hende­se öğrendi. Grek Matematik ile Astronomi’nin Gelişmesinde Katkı sağladı

520 ye doğru Grek'e döndü.

         Anaximandros ile   Syros’lu  Din bilgini Ferekydes'in (MÖ 500lü Yıllar) Öğrencisi’ydi. Ferekides, Delos Dağı’nda Pythagoras’ın Elinde Toprağa verildi. Polykrates’in Tiranlığı dayanılmaz bir Başına Buyrukluğa vardığında 40 Yaş’ındaydı, bu yüzden İtalya’ya Göç etti. MÖ 520ler’de Güney İtalya'nın Krotan Kenti, Büyük Yunanistan’ın (Magna Graecia )bir Parçasıydı. Pythagoras buraya geçti.

Olgunluk Çağı 60. Olympiyad’a (MÖ 540) rastlıyor.  Krotan (Crotono )  Kenti’nde Yıldızlı, Sıcak bir Gece. Pythagoras Büyük bir Tapınağın Taraçası’nda konuşuyor:

‘Evren bir Sayı Uyumu’dur.’

         Gizli bir Din Okulu kurdu. Bu Okul 10 Öğrenci Kuşağı’nca sürdü. Öğrenciler’ine Ahlak, Siyaset ve Din öğretti. Bu Bilimler’in tümüne Mathematalar dedi. İlk Anlamı, İnsan Bilgisinin Tümünü Kuşatan demek. Öğretisini Söz’le yaydı, Yazı yazmadı. Bu Nedenle Kişiliği Gizemler’le Örtülü kaldı.

           Kroton’da 20 Yıl kaldıktan sonra yine Aşağı İtalya’nın Doğus’unda  Grek Göçmenleri’n Kentlerinden olan   Metapont’a göçtü ve orada öldü.

         Kroton'da Tarikat’ını kurdu. Gizlilik, Öğreti’de Esas’tı. Susmak, Tefekkür, Çile Erdemler arasın­daydı. Pythtagorascılar'a göre Ruh, Hareket Halinde olan bir Sayı ve İlk Birim olan Tanrı'dan gelirdi.

         Filosofi’yi "Eşya’nın Doğasına İlişkin Bilgi" Anlamına almıştı.

         Kendisine o kadar Saygı ve Hayranlık duyuluyordu ki, Evi Tapınak Haline getirildi.

Hind Etkisi yanın­da, Doğu Kökenli Orfizm Dini’ne Mensup’tu.

Öğretisi Doğu’nun Orfik, Budist,[1] Hermetik Öğretiler’inin bir Devamıdır. Alexandros Hindistan’ı Ele geçirdiğinde (MÖ 327) Yeni bir Dionysos'un Sözü ediliyordu. Echart Peterich  [2] Hindistan Dionysos'unun Doğu Ülkeleri’ne kendi Tapımı’nı ve Hellen Kültürü’nü yaydığını söyler.

         Orfik İnançları Pythagoras benimser.

         Eski Memphis Tapınakları’nın Öğretisi Hermetizm’di. Sisamlı Genç Pythagoras bir Görev’le Mısır'a gönderilmiş, oysa bir Yolunu bularak Memphis Tapınağı’na girerek 20 Yıl Çile çekmiş, bütün Dereceler’den geçerek Sırlar’ı öğrenmişti. 32 Yıl süren bu Yolculuk’tan sonra Vatanına döndü. Önce Delf Tapınağı’na yerleşerek Dört Derece üzerinden kurduğu Tarikat’ını yaymaya başladı:

‘Her Şey bir şey’dir. Her Şey bir Şey’den çıkar ve yine o bir Şey’e döner.’

         Soyut Sayılar’ı (Nicelikleri) saltıklaştırmış ve bunları Maddi Nesneler’den ayırarak Nesnelerin Özü’ Niceliksel İlişkiler’in oluşturduğunu ileri sürdü. Müzik Tonları’nın ve Uyumu’nun belli Niceliksel Aralıklar’dan oluştuğunu bulmuş, bu  Buluşunu da saltıklaştırdı. Böylece Mathematik-Sayı Mistisizmi oluştu.

Arkhe O’na göre Sayı’dır. Eşya duyulur Hale gelmiş Sayılar’dır. İlim’in Amacı, Her Varlığı karşılayan Sayılar’ı bulmaktır. Örneğin Us  belli bir Sayı’dır, Ruh belli bir Sayı’dır, Adalet belli bir Sayı’dır. Evren bir Sayı Uyumu’dur. Doğa’daki Bütün Karşıtlıklar’ın Kökü, Bir’le Çok arasındaki Karşıtlık’tır. Oysa Mutlak Bir, ne Tek ne de Çift’tir, hem Tek hem de Çift’tir. Yani Mutlak Bir, Teklik’le Çiftlik Birlikteliğidir. İlk Varlık olan Bir, Nokta’dır. Nokta Hareket ederek Çİzgi; Çizgi Hareket ederek Satıh; Satıh Hareket ederek Cisim olmuştur. Şu Halde her başka Cisim, bir başka Sayı’nın Karşılığıdır.  [3]

         Mutlak bir, Madde’dir. Ruh da bir Madde Ürünü’dür. Duyum, İdrak, Zevk Cisim’den çıkmaktadır. (Emanatisme).

         Pythagoras'ın Gizli  Tarikatı’na (Partisine, Felsefe Okulu’na) girmek pek Zor’dur. İstekli’nin Erdemli, Akıllı, Ağır Başlı, Sır saklayabilecek bir Yapı’da bulunması gerekir. Önce, İstekli’ye belli etmeden Uzun ve Gizli bir Soruşturma yapılır, sonra da İstekli bir Dağ Başına götürülerek Sınavlar’dan geçirilir. İstekli, Issız Dağ Başı’nda, bir Gece geçirmek Zorunda’dır. Bu sırada İstekli’yi korkutmak için birçok Araçlar’a Baş vurulmaktadır. Korkma’dan dayanabilmesi, İstekli’nin İradesini gösterecektir. Daha sonra Düşünsel Sınavlar başlayacak, İstekli’nin Bilgisi ve Görgüsü  yoklanacaktır. Örneğin bir Yuvarlağının İçine çizilen bir Üçgen’in ne demek olduğu sorulmaktadır. Yeter Karşılık alınınca da Alaylar, Takılmalar, Küçümsemeler başlar. İstekli’nin Bütün bunlara Ses çıkarmadan Göğüs gererek İrade Gücü’nü ispatlaması gerekir. Hermetik Sınavları’na benzer bu Uygulamalar’dan Başarı’yla sıyrılabilen İstekli, Noviciat adı verilen ilk Derece’ye alınabilir.

İlk Derece’de Öğrenciler’ine birşey öğretmez, sadece onları dilediği Biçim’e hazırlamak için yoğurur. Düşünce’sine göre Sezgi ( intuition) Yeteneği’ni geliştirmek gerekir. Daha sonra onlara Ana Baba ve Dost Sevgileri’ni, bu Sevgiler Aracılığıyla da Tanrı Sevgisi’ni aşılamak Yoluna gidilebilir. Bu Anlaşma’da Müzik’ten de yararlanılır. Öğrenciler her Sabah Akşam şu Şarkıları dinlerler:

 

              ‘Ölümsüz Tanrı(lar(a dön, kendini Eşsiz Aşklar’a bırak, İmanını koru.. Bil ki, Çeşitli Milletler’de ve Çeşitli Dinler’de dağıtılmış görülen Tanrılar, Tek’tir. Evren’in Tek Tanrısı vardır. Hepsine Hoşgörü ile bak, ama Gerçeğin ne olduğunu da bil.. Gizlilik Alemi’nde Bütün Dinler birleşir.’

 

         Sır söylenmemiştir. Oysa Körpe Kafalar o sıra belki de kendiliklerinden  varabilecek şekilde hazırlanır. Öğrenci, Tanrı’nın Ruhu’nu kendi Ruh’unda görmeye başlamıştır. Öğrenciler’in Elinde Heptakord denilen 7 Telli bir Saz vardır. Bu Saz’dan 7 Ses çıkmakta, bu 7 Ses’ten de 7 Gizli Ses Birleşimi Elde edilmektedir. 7 Ses Birleşimi, Işığın 7 Rengi’ni, 7 Gezegen Yıldızı, Varlığın 7 Biçimi’ni karşılar. Eğer İnsan Ruhu (Öğrenciler) , bu 7 Ses’le Akort edilir, Uyumlu kılınırsa Ruh’umuzdan dinleyeceğimiz Şarkı, Gerçeğin Şarkısı olacaktır.

         2.Derece’de Öğrenci, Sayılar Bilimi ile karşılaşır. İlk Derece’de Ortalıkta görünmeyen Üstad, 2. Derece’de Yüzünü göstererek Öğretmenliğe başlar. Öğrenci’nin 2.Derece’ye yükseldiği Gün’e, Altın Gün denilir. Kutsal ve Gizli Sayılar İlmi’nde Sayı, Soyut bir Varlık değil, Mutluluğumuzu sağlayacak Kutsal bir Anahtar’dır. Kutsal Sözler gibi , Kutsal Sayılar da  Qadim Mısır ve Asya Tapınakları’ndan gelmiştir.

         İnsanlar Bir ile sayar Bir ile düşünürler. Bir, İnsan’la Tanrı arasında Ortak bir İlke’dir. Bir, Bilen’le Bilinen’i, Düşünen’le Düşünülen’i birleştiren Ortak bir Ölçü’dür. Ortak Ölçü’nün Diğer Ucunu görebilmek için O’nunla birleşmek gerekir. O’na benzemeye çalışarak O’na yaklaşılabilir. İnsan,  Eşya gibi Edilgen değil, O’nun gibi Etkin olmalıdır. İnsan kendisini böylesine yüceltmek için çalışmalıdır. [4] BirErkek ilke’yle bir Dişi ilke’nin Birleşmesidir. Gücünüz olursa Sonsuz Alemleri İdrak’inizle kucaklayınız, orada bulacağınız Şey şu olacaktır:

Yaratıcı Düşünce ve o Yaratcı Düşünce’yle sarmaş dolaş Ruh, Can ve Ben. Evren’in Her Yönü’nde rastlayabileceğimiz bu Üçlük’le, o Üçlüğün İlkesi olan Teklik’ten başka duyabildiğiniz hiçbir Şey yoktur. Evrensel Üçleme Vahdet içindedir. Beden, Can [5], Ruh [6] Üçleme’si Brahmo-Vişno-Siva Üçleme’sine, Baba, Oğul Kutsal Ruh’a benzer. Bu Üçlü’nün Ortak İlkesi de Hermes Monoteizmi’nin Teklik’idir. Teklik Üçlük’ü özetlediği gibi, Üçlük’le birleşerek Dörtlük Görünüşü’nde de olabilir. O’nun Sayılar İlmi’nin Ana İlkeleri bu ilk Dört Sayı’da toplanmaktadır. Diğer Sayılar, bu Dört Sayı’nın birbiriyle çarpılması ve toplanması Sonunda Elde edilir. Kutsal Yedi, 3 ile 4 ün Toplanması’dır. İnsan’ın Tanrı ile Birliğini belirtir. Kutsal On ,ilk 4 sayının (1,2,3,4) Toplamına Eşit’tir ve Tanrı’nın Sürekliliği’ni anlatır.

         O Hermes gibi, Dünya’nın Güneş’in Çevresinde döndüğünü biliyordu. Değil sadece Dünya’nın, Güneş’ten kopan Bütün Gezegenler’in Güneş’in Çevresinde dönmekte olduklarını biliyorlardı. Durgun Yıldızlar’dan her birinin de Bağımsız bir Güneş Topluluğu olduğunu, onların da bizim Güneş Topluluğumuzun Yasalar’ına Bağlı bulunduğunu, en Küçük Varlıklar’ın bile bir Güneş Topluluğu’ndan Farksız olduğunu ve aynı Yasalar’a göre yaşadıklarını biliyordu. Bu Bilgiler yazılmamış, Kulak’tan Kulağa aktarılan bir Sır olmuştur.

         Tenasüh İnancı olmalı. ‘Bir Gün gelecek, Ben Elimdeki bu Değnek’le yine Karşınızda Ders vereceğim’ der.

         Xenophanes (MÖ 500lü Yıllar) anlatır:

Pythagoras, Sahibi’nin dövdüğü bir Köpeğin yanından geçiyordu:  -Vurma ona-, diye bağırdı, -Dost bir Kişi’nin Ruhu var onda, Sesini duyunca tanıdım onu.-’

         Herodotos (ö. 424) Tarih’inde şöyle der:

‘İnsan Ruhu’nun Ölmez olduğunu, Beden yokolunca her Sefer’inde Meydana gelen Başka bir Canlı Varlığa girdiğini; Toprak’taki Deniz’deki ve Hava’daki Bütün Varlıkları dolaştıktan sonra da yeniden o Zaman doğan bir İnsan Bedeni’ne girdiğini; ve onun bu Dolaşmasının 3000 Yıl  sürdüğününü  anlatan bu Öğreti’yi ilkin ortaya atan Mısırlılar’dır. Birtakımı erkenden, birtakımı da daha sonradan olmak üzere bu Öğreti’yi kendi Mallarıymış gibi kullanan Hellen’ler olmuştur. Bunların Adlarını biliyorsam da yazmıyorum.’ (14, I)...

Mnesarkhos oğlu Pythagoras herkesten çok Soruşturma ve Araştırmalar’da bulunmuş ve bunları seçerek kendi Hikmet’ini kurmuştur. Çok şey bilme,  yani Oyun etme. Çok şey bilme Akıllı olmayı sağlamaz, öyle olsaydı Hesiodos’a, Pythagoras’a, Xenophanes’e ve Herakleitos’a da sağlardı. Pythagoras Yalanların Başı’dır.’ diye yazar.

         Tenasüh İnancını Hind’den aldığı gibi, Zıtlıklar’ı da İran’dan aldı. O’na göre Karşıtlıklar Evren’in Kurucu İlkeleri’dir. Karşıtlıklar Çift ve Tek Sayılar’da belirmektedir. Karşıt Nicelikler arasındaki Bağ onları Uyumlu kılar. Müzik’teki Harmonia (Gr.) da Niceliksel’dir. Örneğin üflenen bir Boru’dan çıkan Ses, Boru’nun Uzunluğu ya da Kısalığıyla değişmektedir, demek ki Uyumu sağlayan Niceliksel bir Oran’dır. Pythagoras bu Uyumu Kosmos’a da uyguluyor. Güneş’in, Ay’ın, tek tek Bütün Yıldızlar’ın  Yer’e olan Uzaklık ya da Yakınlıklar’a göre Sesler çıkardıklarını varsaydı. Böylece tüm Evren Niceliksel bir Uyum içindedir. Hem de Sesler veren, Müziksel bir Evren’dir bu.

         Okul’u 10 Öğrenci Kuşağı’nca sürdü. Pythagorascılar’dan Filosofi Tarihi’nde çokca Söz edilir. 

Eski Pythagorasçılar (Alkmeon, Kalliphon, Demokedes),

Sonraki Pythagorasçılar (Philolaos, Arkhytas, Timaios ) olarak ikiye ayrılır.

         Aristoteles (ö. MÖ 322) onları şöyle anlatır:

Pythagorasçılar Çift çift sayarak 10 Arkhe  bulunduğunu söylüyorlar:

Sınırlı’yla Sınırsız, Tek’le Çift, Bir’le Çok, Sağ’la Sol, Dişi’yle Erkek, Duran’la kımıldatan, Doğru’yla Eğri, Aydınlık’la Karanlık, İyi’yle Kötü, Kare’yle Dikdörtgen, (rasyonel ve irrasyonel ). Onlara göre bütün Gök Sayı’yla Harmonia’dır. Bu kadar Büyük Cisimler’in Hareket ederken Ses çıkarmaları gerekir. Çünkü ne yığınca Denk olmadıkları, ne de o Hızla yol almadıkları halde Dünyamızdaki Cisimler’de de bu görülüyor. Güneş’le Ay, üstelik Sayıca ve Yığınca bu kadar büyük olan Yıldızlar bu Hızla ve bu Dönüşle döndüklerinde Akla sığmayacak bir Ses’in çıkmaması İmkansız’dır. Bunları bir de ayrı ayrı Aralıklar’a dayanan hızların Müzikçe Oranları olduğunu kabullendiklerinden, Yıldızlar’ın Çepçevre dönmelerinden doğan Ses’in Harmonia’lı olduğunu söylüyorlar. Bütün Kosmos’a, Harmonia  Quarte, Quinte ve Octave hükmeder. (Bu intervallumlar ilk 4 Sayı’yla kuruluyorlar. Çünkü ½ oranı Octave’yi, 2/3 oranı Quinte’yi, ¾ oranı Quarte’yi verir). Pythagoras’ın bizzat kendisi de Kosmos’un bu Ahengini dinliyordu, Çünkü o Küreler’in ve bunlar üzerinde dönen Yıldızlar’ın hep birlikte Harmonia’sını anlıyordu, bizlerse bunu Yaratılış’ımızın Güçsüzlüğü yüzünden işitemiyormuşuz. Pythagorasçılar’ın Okulu Matematik’le uğraşmış ve bunu İlk olarak ilerletmiştir. Mathematik İlkeler’inin, bütün Varolanların İlkeleri olduğunu sanıyorlar. Onlar Ateş’le, Toprak’ta ve Su’da olduğundan daha çok Sayılar’da Varolanlar’la benzerlikler gördüklerini sanıyorlardı, çünkü onlara göre Sayılar’ın etkilerinden biri Adalet, öteki Ruh ve Düşünme, bir başkası Uygun an ve ötekilerden her biri de bunlara benzer bir Şey’di. Ayrıca Müzik’teki Uyarlığın Etkilerinin ve Oranlar’ının Sayılar’a dayandığını da görüyorlardı. Yaratılış’taki öteki Şeyler Sayılar’a benzer, Sayılar’sa Yaratılış’ın ilk Şey’i olarak göründüklerinden Sayı İlkeleri’nin Bütün Varolanlar’ın İlkeleri ve Bütün Göğün Harmonia’yla Sayı olduğuna inanıyorlar. Bir yandan Sayılar’la Uyarlık, diğer yandan Gök’teki Olgular’la onun Bölümleri ve Bütün Evren Düzeni arasında görebildikleri Bütün Uygunlukları bir araya getirerek Uygun kılıyorlardı. Başkaları Yeryüzü’nün ortada bulunduğunu söylerken Pythagorasçılar bunun Tersini öğretiyorlar. Çünkü bu Okul ortada Ateş’in bulunduğunu, Yeryüzünü’nse Yıldızlar’dan  biri olarak ortanın Çevresinde döndüğünü ve böylece  Gece’yle Gündüz’ün Meydana geldiğini söylüyorlar. Bundan başka 2.bir Yeryüzü daha varsayıyorlar, ötekinin  Karşısındaki bu Yeryüzü’ne Karşı-Yeryüzü diyorlar. Bunu yaparken Görüntüler’e Uygun olarak kendi Düşüncelerini ve Nedenlerini aramıyorlar, Tersine, kendilerinin birtakım Düşünceler’ine ve Kanılar’ına, Fenomenler’i çekip getiriyor ve bunları onlara uydurmaya çalışıyorlar.’

         Meister Ekchart (1260-1327) ; ‘İnsan Küçük bir Tanrı’dır, her Ot’ta, her Canlı’da bütünüyle yaşar’ diyecek.

         Giordano Bruno 1600 de Roma Meydanı’nda yakılmadan önce şöyle diyecek:

‘Tanrısal Güc’ün, Sonsuz Dünyalar yaratabilecekken, Sınırlı bir Dünya yaratmakla yetinmiş olduğu Düşüncesini Gülünç buluyorum; Pythagoras gibi Ben de, Dünyamıza, Ay ve Gezegenler ve Sonsuz Sayıdaki Yıldızlar’a benzeyen bir Yıldız gibi bakıyor, Bütün bu Cisimler’in Başlı başına birer Alem olduklarını kabul ediyorum.’

         1800 lerde da Claude Bernard, her Yaratık, Evren’deki Uyum’un bir Parçasıdır; bir Hayvan’ın yaşaması, Evren’deki Topyekün Hayat’ın bir Parçasından başka bir Şey değildir, dedi.

         1900 lerde James Jeans, ‘Evren Matematik bir Düzen’dir’ diyecek.

 


[1]            Tek ve çift dualizmi, tenasüh, et yememek, bekarlık, sert bir düzene bağlamarak birlikte ve topluca yaşamak, nefis murakabesi, Meditasyon, bütün insanlara karşı iyilikçilik, doğruluk, bağlılık, adalet Budizm de de görülür. Kimi yazarlar aydınlanmış anlamına gelen Budha ile gizlilikleri bilen anlamına gelen Python sözcüğü arasındaki ilgiye dikkat çekerler. İkiside aynı yy.da yaşadılar.

[2]            Grek Mitolojisi, Dionysos Maddesi

[3]            Sayıca değişmelerin nitelikçe değişmeleri doğurduğunu söyler bugünkü bilim.

[4]            Hermes de tanrıca ölümsüz olmak elimizde derdi.

[5]            l'ame

[6]            l'esprit