John Locke

1632-1704

 

               *Ekonomik Görüşleri için Bak:GDT/ Yükselen Kapitalizm.

 

               İngiliz Düşünürü..      

        Locke 1700 lü yıllar Aydınlanması’nın Kurucusu sayılır.  Büyük Maddeci düşünür.  İngiliz Sansualizminin ve Ampirizminin de Babası sayılır.

               Orta halli  bir Aile’nin Oğlu’ydu. İlkin Weltminister Okulu’nda, sonra Oxford’da Eğitim görmüştü. 1657 yılında Oxford’dan Master derecesi aldı, 1660 da Christ Church Koleji’nde Öğretim Üyesi oldu. 

               Hareketli ve Hünerbaz’dı. Sırasıyla Okul Müdürü, Hekim, Diplomat, Bürokrat, İktisatçı ve Yazar oldu. Hayatının Son Yılları’nda, Ünlü bir Yazar Sıfatıyla Siyaset’e ve Devlet Yönetimi’ne atıldı. O’na Akıl Çağı’nın Kurucusu denmiştir.

               Toplumbilimleri’nden Deneysel Kimya Araştırmaları’na, Filosofi’den Hekimliğe, Dinbilimleri’nden Politika’ya ve Ekonomi’ye kadar El atmadığı alan yoktu.

               Liberal Whig Partisi’nin İleri gelenlerinden Lord Ashley’in 15 Yıl Sekreterliğini yaptı. Sürgün’e gönderilen Lord Ashley ile birlikte Fransa’ya gitti. Avrupa’nın büyük Düşünürleri’yle tanıştı. Yaşlılığında Siyaset Adamları kendisine sık sık Akıl danışırdı. 1700 de bütün Görevlerinden ayrıldı. Dinsel Sorunlar’la uğraşmaya başladı.

               Marx şöyle der: ’Fransız Maddeciliği’nde iki Eğilim vardır. Birinin kökü Descartes’e(ö. 1650), ötekinin ki Locke’a (ö.1704) dayanır. Locke’a dayanan en üstün derecede bir Fransız Uygarlık Öğretisi’dir ve doğrudan doğruya Toplumculuğa çıkar.’

Platondan (ö.MÖ 347) Descartes’e kadar savunulanın tersine, Tabula rasa’yı iddia etti. O’nun Duyumculuğu ve Ampirizmi böyle başlar. Yeni Doğmuş bir Çocuğun Beyni böyle Boş’tur. Bu Kağıt yaşadıkça, Deneyler ve Gözlemler’le doldurulur. Aptallar’ın ve Bilgisizler’in Kağıtları Ömürleri boyunca Boş kalır. Doğuştan Bilgi yoktur. Hem doğuştan olmak, hem de bilmemek Saçma’dır, Çelişik’tir. Kağıt Doğuştan Dolu olsaydı bilinmesi gerekirdi. Kimi Gerçekler üstünde Bütün İnsanlar birleşiyorsa bu Birleşme, o Gerçeğin Doğuştan olduğunu göstermez. Kendisine sözü edilmeyen bir Gerçeği kendiliğinden bilen tek Kişi gösterilemez. Haz ve Elem Eğilimleri Doğuştan olabilir ama bunlar birer Bilgi değillerdir. Bilgiler, Duyular’la alınır, a priori değildir. Duyular Yolu’yla alınmamış olan hiç bir Bilgi gösterilemez. Soyut Kavramlar bile Duyular yoluyla edinilir.

Erdem’in Doğuştan olmadığı her bakımdan bellidir, çünkü her çağ’da ve herkesçe benimsenmiş genel bir Erdem yoktur. Vicdanlar da Çağlar’a, Uluslar’a, Dinler’e, Anlayışlar’a göre değişmektedir. Benim Vicdanımı sızlatan, aynı Eğitimi görmemişsek, sizin Vicdanınızı sızlatmayabilir. İlkeler’in Doğuştan olduğunu ileri sürmek Erdemsel Eğitim’in gereksizliğine inanmak demektir. Gereksizdir de yüzyıllar’dan beri niçin onun peşindeyiz?’ [1] Hem Eğitimi önermek, hem de Bilgi’nin Doğuştan olduğunu söylemek Saçma’dır, Çelişik’tir.

               Ruh Başlangıçta Düz, Yazısız, Boş bir Kağıt’tır. Bu Kağıt Duyumlar’ın getirdiği Deneyler’le dolar. Duyma’dan önce düşünemeyiz.[2]  Erdem Düşüncesi de Duyular’la gelmiştir. Erdem, bir Otorite’ye uymaktır. Erdem’i buyuran başlıca 3 Otorite vardır: Tanrı, Devlet, Görenekler.. Erdem ancak bu Otoriteler’den birine, ikisine, ya da tümüne bağlanmakla var olabilir. Bağlanmayan için Erdem Zorunlu değildir. İnsan Özgür olmalı, Otorite’nin her üçünden de kurulmalıydı. Erdem ne olacak? O yeni baştan Us’a göre düzenlenmeliydi.

               O Deney’den başka hiç bir Yöntem tanımamakla Bacon'la beraber sonraki İngiliz Düşüncesi’ni etkiledi. Descartesi yıprattı. Skolastiği dağıttı. Erdem’i bir Buyruğun Sonucu sayarak Sosyalister’in, Duyumcular’ın, Faydacılar’ın Öncülü oldu.

Davranışlarımızı Us’a göre düzenlemek gerektiğini Çoğunluğa yayan ve Çoğunluğu etkileyen ilk Düşünür’dür.

               Erdem bir Otorite’ye uymak demektir. Erdem ancak İnsan’ın bu Otoriteler’e kendini Bağımlı kılmasıyla var olabilirdi. Bu Otoriteleri kaldırırsanız ortada Erdem adına hiç bir şey şey kalmaz. Oysa Birey Özgür olmalı, Görenek ve Otorite’nin her Türlüsünden kurtulmalıydı. Erdem’i yeni baştan Us’a göre düzenlemek gerekiyordu.

               Locke Kişi’nin ilk İhtiyacını Koruma Hakkı görür.

               Locke Zarif bir Basitleştirme ile Düşmanlığın Özgün Vasfını kaldırdı. O’na göre Başlangıçta İnsanlar arasında hiçbir İlişki yoktu, düşmanca ilişkiler bile.

  

               Russo bu Düşünce’yi geliştirdi. İlk İnsan Münzevi, Mutlu bir Vahşi’dir. Sonra Servet, İktidar, İtibar Delisi haline geldi.

               Hegel'e göre de Adalet’e Tarihsel Gelişme’nin Motoru Hobbes'in Tasvir ettiği Özgün Durum’da yatar. Tabiat halinde 2 Maneviyat birbirleriyle Mücadele ederler. 1.Tür İnsan itibarı Güvenliğe, 2.Tür Güvenliği itibar’a tercih eder. Bunu Efendi-Köle diyalektiği diye adlandırır.[3]

               Locke biri Dış diğeri İç olmak üzere 2 Deney Kaynağı bulunduğunu söyler. Dış Deney Duyum’dur, Maddi Nesneler’in Duyu Organları üstündeki Etkisidir. İç Deney’se Teemmül (düşünme) dir. Düşünme’yi Bilgi’nin iki Kaynağından biri saymakla İdealizm’e kayar. Bilgi Süreci’nde Durum ve Düşünce Basamaklarını Gereği gibi dile getirmez.

               Deney ve Duyumlar Yolu’yla edinilenin Bilgi değil, Bilgi’nin Malzemeleri olduğunu bizim kadar bilmektedir ama der Hançerliğlu, bu Gereçleri Bilgi yapacak Yetiği  İçdüşünme’den ayrı olarak Yargı=Muhakeme Deyimi’yle nitelerki bu onun Yanılgısı’dır.

               Locke’a göre Duyular’ın getirdiği Gereçleri karşılaştırarak, soyutlayarak, birleştirerek Bilgi yapan Yeti, İçdüşünme değil, bu Yargı Yetisi’dir. O’na göre  Yargı sayesinde Basit İdeler, Karmaşık İdeler’e dönüşürler. İçdüşünme, bu Süreç’ten Bağımsız olarak (Duyuların getirdiği Malzemeleri gerektirmeden) Bilgi yapabilir.

               Locke, Duyumlarımız Aracılığıyla algıladığımız Nesneler’in Asli ve Arizi Nitelikleri’ni de birbirinden ayırdı. Bu Ayrım’a daha önce Demoktitos, Galileo, Descartes ve Hobbes tarafından yapılmış olmakla beraber Terimleri ileri süren O oldu. O bu Deyimler’le şu Anlamları dile getirir:

               ‘Asli Nitelik demek, Nesneler’in bizzat kendisinde varbulunan Nitelik, demektir; Örneğin Hareket, Biçim, Hacim vb. böyledir. Tali Nitelik demek, Nesneler’in kendisinde varbulunmayıp Temel Nitelikler’e Bağlı bulunan Nitelikler demektir. Örneğin Renk, Koku, Tat vb.böyledir.’

               Marxistler burada Mekanik Maddeciliğin bir Yanılgısı var derler. Bu Yanılgı, Nitelikler’in Nesne’de Yansıma Biçimi’yle Nesneler’in Nesnel Varlığını birbirine karıştırmaktan doğar. Bu Karıştırma da, Nesneler’in Niteliklerini Yansıtma’da Düşünce’nin oynadığı Rol’ü Yanlış anlamadan doğarmış. Onlara göre bu Metafizik Maddeciliğin Berkeley, Hume gibi Subjektif  İdealistler  bir hayli yararlanmışlar ve Asli Nitelikler’in Öznel Nitelikler olduğunu savunmuşlardır. Marxsitler Niteliğin Öznel ve Nesnel olanı olmaz, derler.

               Yine Locke  Bilme Gücümüz’ün Sınırlı olduğunu söylemesine de katılmazlar. Bunun Yanlışlığına Tarihsel Bilme Süreci ile Cevap verirler.

               Devlet’in Görevi Özgürlüğü ve Mülkiyeti korumak olmalıdır.  Devlet Öğretisi  açıkça İngiltere’deki Burjuva Devrimi’ni (1688) yansıtır ve Burjuvazi’yle Aristokrasi’nin Burjuvalaşmış Kesiminin uzlaşması Sonucunda ortaya çıkan Hükümet Biçimi’nin  Kuramsal Dayanağı’nı hazırlar. Toplumsal Düzen’in, Birey’in Eğitim ve Gelişme İmkanlarını sağlamadığı taktirde, değiştirilmesi gerektiği yolundaki Tez’i Burjuva Devrimleri’ne Temellik etti.

               1789 Fransız Burjuva Devrimi bile Haklılığını bu Tez’e dayadı.

 

               Eserleri:

               -Epistola de Tolerantia[4]

               -Letters concerning Toleration, [5]

               -An Essay  concerning Human Unterstanding, [6]

               -Two Treaties of Civil Coverment, [7]

               -Some considetations of the consequences of the lowering of interest and raising the value of money, [8]

               -Further consideration of the raising the value of money, [9]

               -Some thouhts concerning Education, [10]

               -The Reasonableness of Christianity, [11]

               -Several papers relating to money, interest and trade, [12]

               -Lokn Locke, Essays on the law of Nature, (Doğa Yasası Üstüne Denemeler), W.von Leyden, [13]

               -John Locke,Original Letters, (Mektupları), Th.Forster, [14]

               -Lettres inedites de J.Locke a Nicholas Thoynard, Philip van Limborch et Edward Clarke, (Mektupları), H.Ollion, [15]

               -The Correspondance of Locke and Edward Clarke, (Clarke’la Yazışmaları, B.Rand , [16]

               Bütün Eserleri: Çeşitli baskıları vardır. [17]


 


[1]        /Edukasyon Üstüne Düşünceler

[2]        Bak: Condillac

[3]        M.Özel 'Y.Şafak’tan Özet. 21 Eylul 1996

[4]        1689,

[5]        1690-92,

[6]        1690

[7]        1690,

[8]        1692,

[9]        1693,

[10]       1693,

[11]       1695,

[12]       1696,

[13]       1954,Oxford, Ölümünden sonra derlendi.

[14]       1847,Ölümünden sonra yayınlandı.

[15]       1912,ölümünden sonra yayınlandı.

[16]       1927,ölümünden sonra yayonlandı.

[17]       1714,Londra, 9 cilt.