LİSE

Peripatetik Okul

 

Sokrates’in Merkez Okulu

 

 

MÖ 427-347     PLATON    Bak:Akademi
MÖ 385-322      ARİSTOTELES   Platon’un öğrencisi, LİSE’nin kurucusu
MÖ 380-340 Theodektes Platon-Aristoteles öğrencisi
MÖ 376-287    Disearkhos,    Mesina’lı Aristoteles’in öğrencisi
MÖ 372-287 Theophrastos   Platon-Aristoteles’in öğrencisi, Skolark
MÖ 356-323  Alexandros Makedonyalı Kral
MÖ 300 lü yıllar  Eudemos                     Rodos’lu Aristotelesci
MÖ 300 lü yıllar Aristoxenes   Aristotelesçi
MÖ 300 lü yıllar Kallisthenes           Aritoteles’in Öğrencisi
MÖ 300 lü yıllar Phainias Aritoteles’in Öğrencisi
MÖ 3??-268  Straton        Aristoteles’in öğrencisi,Fizikçi
MÖ 200 lü yıllar Ariston, Sakız’lı   Aristoteles Okulu
MÖ 200 lü yıllar Herillios    Aristotelesci
MÖ 200 lü yıllar Klearkhos  Aristotelesci
MÖ 100 lü yıllar Diodoros, Sur’lu      Aristotelesci
MÖ 100 lü yıllar Kritolaos   Aristotelesci
MÖ 0?? lı yıllar  Andronikhos  Aristotelesci
MÖ 0?? lı yıllar  Aristion   Aristotelesci
MÖ 0?? lı yıllar  Ariston, İskenderiye’li   Aristotelesci
MÖ 0?? lı yıllar  Arius, Didime’li    Aristotelesci
MÖ 0?? lı yıllar  Athenee Aristotelesci
MÖ 0?? lı yıllar  Kratippos       Aristotelesci
MÖ 0?? lı yıllar  Nicolas, Şam’lı         Aristotelesci

                       

                    

 

LYKEİON

Peripatetik Okul

 

Peri’ ‚çevresinde’ ve patein ‚yürümek’ kelimelrinden türer Peripatos. Lykeion, Atina’da Apollon Lykeion’a adanan Kutsal Koruluk’ta kuruldu. Aristoteles Derslerini Okul Binaları arasındaki Peripatos denen üzeri Kapalı Avlu’da yürüyerek verirdi. Bu nedenle Gezimci (Peripatetik) diye anıldılar.

                Platon 387 de Aristoteles 335 de Ders vermeye başladı. Lykeion’a göre daha kuramsal eğitim veren Akademia’dan başka Kentin Güneydoğu’sunda Antisthenes ve Kynikler’in kullandığı Kynosarges’teki Gymnasion, Zenonun Kentin Merkezinde Stoa poikile’de açtığı Okul ve Epikurosun Mytilene (Midilli) ve Lampsakos’tan (Lapseki) sonra Atina’da açtığo Okul vardı.

                Lykeion bir Araştırma Merkezi ile Büyük bir Kütüphane’yi içermekteydi. Daha çok pratik çalışmalara ağırlık verilen Okul’da sabahları Aristoteles Öğrencilerine Deneysel Bilgiler aktarırdı. Okul aynı zamanda Aristoteles Mantığı’nın ve Özellikle de Kipler Tasımı’nın tartışıldığı  merkezdi.

                Aristoteles’in Döneminde Belli Kurallarla belli bir toplu Yaşam Ortamı olan Okul, Theophrastos zamanında tanınmış yarı Dinsel bir Birlik durumuna geldi.

             Aristoteles’in Theophrastos’a (MÖ 372-287 ) bıraktığı Eserlerini o da Neleus’a devretti. Neleus’un önümünden sonra MÖ 100 yılına doğru Apellikon bunları satın alarak Atina’ya getirtti. Sulla 86 da Atina’yı ele geçirince bu Eserleri de elde eti. Diyaloglar o zaman yayınlandı.

             Peripatetik Okul İskenderiye (Hellenistik) Dönemi’nde de Çalışmalarını sürdürdü. Aristotelesin öğrencileri, hocalarının düşüncelerini geliştirmeye çalıştılar. Bunlar arasında Eudemos (MÖ 300 lü yıllar) , Aristoksenos(MÖ 0300 lü yıllar), Straton(MÖ ö.0268), Dikaiarkhos, Phaleronlu Demetrios ve Pontus’lu Herakleides gibi isimler gelir. En ünlü ismi Theophrastos’tur.

 

 

Theodektes

MÖ 380-340

 

             Grek düşünürü.. Platon ve Aristoteles’in öğrencisiydi. Ünlü bir hatip ve trajedi ozanı.

             Aristoteles, O’nun teknik ustalığını över.

             Günümüze kimi söylevleriyle trajedileri kaldı.

 

 

Theophrastos

MÖ 372-287

 

  Grek düşünürü.. Asıl adı Tyntamos’du (Tyrtamos). [1]Theophrastos’un (ilahi konuşmacı/ Tanrı gibi konuşan) adını hocası Aristoteles verdi.

Lesbos Adası’ndaki Eresos’da doğdu.

  Eğitimini Platon ve Aristoteles zamanında Atina’da yaptı. Platonla Aristoteles’in Öğrencisiydi.

 Aristoteles Dinsizlikle suçlanıp Khalkis’e kaçınca Aristoteles’in Lykeion Okulu’nun başına O geçti ve Okulu daha bir süre yönetti. Aristoteles, bütün Kitaplığını ve Eserlerinin Orjinal Manuskripilerini O’na bıraktı. Theophrastos’un 2000’e yakın Öğrencisi olduğu ve Komedia Şairi Menandros gibi birçok ünlü kişinin Öğrencileri arasında bulunduğu söylenir.

 Filozofların Proplemler bakımından görüşlerini anlatan Doxographie denilen Filosofik Tarih türünü başlatan kişidir. Bilindiği gibi buna karşı Filozofların Hayatları Bakımından tarihlerini anlatan bir de Biographie türü vardır [2]

Hem Aristotelesin Metafiziğini geliştirmeye çalışmış, hem de O’na Doğa Bilimleri’yle Kültür Tarihi’ni katmıştır.

O’nun bu Çalışmaları daha sonra İskenderiye’de büyük çapta etkin olmuş ve çığır açısı bir nitelik göstermiştir.

 Hemen bütün Grek ve Latin Yazarları, Theophrastos’u överler.

Çalışmalarıyla Metafizik, Fizik, Doğa Bilimleri, Ahlak, Hitabet ve Siyaset alanlarında Hocasının fikirlerini devam ettirmiştir.

 

             Eserleri:

             Diogenes Laertius’un bildirdiğine göre, Aristoteles’in  eserlerini yorumlayan 240 tane Eser yazdı. Eski Düşünürlerin görüşlerini anlatan bir Filosofi Tarihi var. Büyük bölümü kaybolan bu Eserin elimizde kalan parçaları çok önemli ve ilginçtir.

             -Peri Phyton Historias,[3] (Bitkiler Hakkında Araştırmalar), 9 cilt

             -Peri Phyton Aition, [4] (Bitkilerin Sebebleri Hakkında), 6 Cilt

             Son iki Eseriyle Grek Botaniği’nin Kurucusudur. Sadece bu 2 Eseri bugüne gelebildi.

             -Kharakteres,[5] La Bruyere’in Caracteres adıyla Fransızca’ya çevirdiği eseri de çok ünlüdür.

             -Nomoi, (Kanunlar) 18 Kitap, Yasalar Üstüne adlı Eseri kayıptır. Bu Eserin yetkinliğini başka yazarların övgülerinden öğreniyoruz.

             -Physikon Doksai, (Fizikçilerin Düşünceleri), 18 Kitap

             -Analytika, (Analitik),

             -Peri Lithon, (Taşlar Hakkında),

 

 

Eudemos, Rodos’lu

MÖ 300 ler

 

             Grek Düşünürü..

             Aristoteles Öğretisine bağlıydı.

             Bir Geometri Tarihi yazdı. Simplikhos O’nun Fiziğinden de bir parça nakleder.

             La Morale a Eudeme (Eudemos Törebilimi )adını taşıyan Aristoteles’in Eseri de kimilerince O’na maledilir ya da Aristoteles’in bu eseri O’nun için yazdığı ileri sürülür.

 

 

    Aristoksenes (Aristoxene)

MÖ 300 ler

 

             Grek Düşünürü..

             Aristoteles’in Peripatos Okulu adıyla da anılan Lykeion (Lise) adlı Okulunun ünlü Öğretmenlerindendir.

             Eserleri:

             Çeşitli konularda Eser verdi.

-Antikçağ Grek Müziği üstüne değerli bilgiler veren Harmonika eseri özellikle ilginçtir.

 

 

Phainias

MÖ 300 ler

 

             Grek Düşünürü.. Kimi Metinlerde Phanias yazılıyor.

             Aristoteles’in öğrencisi..

Eserlerinden günümüze kimi parçalar geldi.

 

 

Kallisthenes

MÖ 300 ler

 

             Grek Düşünürü.. Fransızlar adını Callisthene olarak yazıyorlar.

             Aristoteles’in Yeğeniydi. O’nu Aristoteles yetiştirdi.

             Makedonyalılar’ı eleştirdiği için onlar tarafından öldürüldü.

             Bugün Roma’da bir heykeli var. Eserlerinin sadece adı kaldı. Bir çok düşünür, O’nun sözünü ediyor ve O’nu övüyorlar.

 

 

Straton

MÖ ö.268

 

             Grek Düşünürü.. Physicien (Fr.La.  Fizikçi ) adıyla anılır. Lampsakos’luydu.

 Lykeion’un  Theophrastos’tan sonraki Başkanıydı. Demokritosun etkisiyle bu Okulda Fizik Araştırmaları yapmış ve yaptırmıştır. Son zamanlarda kimi araştırmacılar Aristotelesin kimi ilmi Eserlerinin (örneğin Meteorologia ) O’nun tarafından yazıldığını ileri sürdü.

Diogenes Laertius, O’nun birçok Eserleri bulunduğunu bildiriyor, Eserlerden ancak küçük parçalar kaldı.

 

 

Disearkhos, Mesina’lı

MÖ 376-287

 

             İlginç bir Grek Düşünürü.. Fransızlar Dicearque yazarlar.  Aristotelesin Öğrencisiydi..

             Çağının bilimsel bilgileriyle sınırlı olarak  Ruh ve Us konularında Pavlov gibi Düşünceler ileri sürdü. Ruh’un Beden’den ayrı bir şey olmadığını ve bundan ötürü de Beden’le birlikte gittiğini savundu.

             Eserleri:

             Özellikle Romalılar (Cicero, Varro, Plinius) O’nun Eserlerinden söz etmişler ve onu çok büyük bir bilgin saymışlardır.

             Coğrafya, Tarih, Filosofi, Politika vb.konularda pek çok eserleri vardı.

 

 

Alexandros, Makedonya’lı

MÖ 356-323

 

                  MÖ 356 da Başkent   Pella’da doğdu. II.Philippos ile Epeiros Kralı’nın kızı Olympias binti Neoptolemos’un oğluydu.

                 MÖ 342-339 arasında 13-16 yaşları arasında babasının çocukluk arkadaşı olan Aristoteles’den aldığı Derslerin etkisiyle Filosofi, Tıp ve Bilim’e ilgi duydu. Babasının Byzantion’a saldırdığı (MÖ 340’da) Makedonya’yı yönetti ve bir Trak Kabilesi’ni yendi.2 yıl sonra II.Philippos’un Grekler’e karşı kazandığı Khaironeia Çarpışması’nda Ordunun Sol Kanadı’na komuta etti. Babasının Annesi Olympias’ı boşaması ve bir Komutanın Kızıyla evlenmesi üzerine annesiyle birlikte  Epeiros’a gittiyse de daha sonra Babasıyla barıştı.

                 Aristoteles’in ayrılmasından 3 yıl sonra MÖ 336 da II.Phlippos öldürülünce 20 yaşında Kral ilan edildi. Öncelikle bütün olası Hasım ve Rakiplerini öldürttü. Babasının sağlığında Asya Seferi’ni gerçekleştirmek üzere oluşturulan,  Korinthos’taki Helen Birliği Synhedrion’unda (Meclis) Bu Birliğin Hegemon’u ve Başkomutanı seçildi.

                 Delphoi üzerinden Makedonya’ya dönerken MÖ 355 İlkbaharı’nda Trakya’ya girdi. Şipka Geçidi’ni aşarak Triballişer’i ezdikten sonra Tuna’nın öbür yakasına geçerek Getalar’ı dağıttı.

                 Ardından Batı’ya dönerek Makedonya’yı istila etmiş olan İllyrialılar’ı yendi. Bu arada öldüğüne ilişkin söylentiler üzerine Thebai ve Atina’da ayaklanma patlak verdi. Bu ayaklanmanın ardında hem yeni Pers Kralı III.Dareios’un mali desdeği, hem de Demosthenes’in çabaları yatıyordu. Askerlerini günde 30 km gibi o çağa göre çok yüksek bir hızla ilerleyerek Yunanistan’a girdi. Tapınaklar ve Şair Pindaros’un Evi dışında bütün Thebai’yi yerle bir etti. Yaklaşık 6000 kişinin öldürüldüğü, sağ kalanların Köle olarak satıldığı bir sindirme Hareketi sonunda Bütün Grek Devletleri Makedonya üstümlüğüne boyun eğdiler.

                 Asya’nın Fethi:

                 Pers İmp.nu ele geçirmek istiyordu. Babasının kurduğu arduyu beslemek ve 500 Talent’e ulaşan Borçları ödemek için gerekli kaynakları bulma düşüncesiyle sefer hazırlıklarına başladı.Kral naibi olarak yönetimi Antipatros’a bıraktıktan sonra MÖ 334 İlkbaharı’nda  toplam 30.000 Piyade ve 5000 den fazla Süvari’den oluşan ordusuyla yola çıktı. Bu Ordunun içinde 14.000 Makedonyalı ve Helen Birliği’ne bağlı 7000 Asker yer alıyordu. Silah ve Güç dağılımı açısından çok iyi düzenlenen Orduya Mühendis, Mimar, Bilim Adamı, Saray Görevlisi ve Tarihçiler de eşlik ediyordu.

                 Homeros’dan aldığı esinle önce İlion’u (Troya) ziyaret ederek Akhilleus’un Mezarına Çelenk koydu.Pers Orduları ile ilk kez Granikos Çarpışması’nda karşı karşıa geldi. Bu çarpışmada elde ettiği zafer Ona batı Anadolu’nun kapılarını açtı. Yunanistan’da İzlediği Politika’nın tersine, Tiranları sürerek Demokrasilerin kurulmasına ön ayak oldu. Ama Kentleri fiilen kendisine bağlama yoluna gitti. Karia’daki Miletos ve Halikarnassos (Bodrum) kentleri’nin direnişini kırarak yöneticilerini teslim olmaya zorladı.

                 MÖ 334-333 Kışında batı Anadolu fethini tamamladıktan sonra, MÖ 333 İlkbaharı’nda Akdeniz Kıyı yolunu izleyerek Perge’ye ulaştı.Söylenceye göre Frigya’dan geçerken, Asya’ya hükmedecek kişinin çözebileceğine inanılan Gordion Düğümü’nü kesti. Gordion’dan Ankyra’ya (Ankara) yöneldi. Oradan da kappadokia ve Kilikya kapıları (Kilikiai pylai; Gülek Boğazı) üzerinden Güney’e indi. Myriandos (iskenderın yakınları) dolayında kamp kurduğunda, III.Dareios’da Pinaros Çayı (Deliçay) kıyısında Savaş Düzeni almıştı. Bu karşılaşmayı izleyen İssos Çarpışması (MÖ 333 Sonbaharı) sonunda Dareios kesin bir yenilgiye uğradı ve ailesini savaş alanında bırakarak kaçtı.

                 Sonra Suriye ve Fenike’ye doğru ilerledi.Amacı Fenike Kıyılarını fethederek Pers Donanması’nı üsüsz bırakmak ve etkisizleştirmekti. Dareios’un barış önerisine karşı, kendisini Asya’nın Efendisi olarak tanımasını ve şartsız teslim olmasını istedi. Başlangıçta Pers kenetleri’ni kolayca ele geçirmesine karşın, Tyros (bugünkü Sur) önünde sert bir direnişle karşılaştı. Uyguladığı bütün kuşatma taktiklerine karşın, bu Müstahkem Ada Kenti 7 ay boyunca başarıyla saldırılara karşı koydu. Kuşatma sürerken Dareios, Ailesi için Fidye olarak 10.000 Talent ödemeyi ve Fırat Irmağı’nın batısında kalan toprakları bırakmayı önerdi. Bu olayla ilgili olarak, Alexandros’un Komutanı Parmenion’un ‘Alexandros’un yerinde olsam kabul ederdim’ dediği, buna karşılık Alesandros’un da ‘parmenion olsaydım, ben de kabul ederdim’ biçiminde karşılık verdiği anlatılır.

     Tyros şiddetli saldırılara daha fazla dayanamayarak MÖ Temmuz 332 de düştü. Alexandros’un en büyük Askeri Başarısı sayılan bu Harekata geniş çaplı bir yağma da eşlik etti. Kentin bütün Erkeleri öldürüldü, kadın ve Çocukları da Köle olarak satıldı. Suriye’yi Permanion’a bırakarak Güney’e ilerledi.

                 Gaza’da (Gazze) 2 ay süren direnişe son verdikten sonra MÖ Kasım 332’de  Mısır’a girdi. Halk tarafından Kurtarıcı olarak karşılandı. Memphis’ye Kutsal Apis’e Kurbanlar keserek Firavunların Geleneksel Çifte tacını giydi. Kışı Mısır’da yönetimini düzenlemekle geçirdi. Mısırlı Yöneticiler atamakla birlikte, orduyu Makedonyalılar’ın komutasında tuttu. Alexandria kentini kurdurdu. Bazı kaynaklara göre Nil’in taşmasının nedenlerini araştırmak üzere bir keşig Grubunu görevlendirdi. Ammon Tapınağı (Ammoneion) ve kahinlerinin bulunduğu Siva Vahası’na sonradan çeşitli söylencelerce süslenen çetin bir yolculuk yaptı. Tanrı Zeus’un oğlu olduğuna ilişkin söylencede bu tapınak’ta Asya Seferi’nin geleceği konusunda Tanrı Amon’la görüştüğü ve aldığı cevabı kimsye söylemediği kayıtlara dayanır.

                 Mısır’ın Fethiyle Doğu Akdeniz’de kesin denetimi sağlamıştı. MÖ 331  İlkbaharı’nda Tyros’a döndü. Suriye’ye Makedonyalı bir Satrap atadıktan sonra mezopoyamya’ya ilerledi ve Temmuz’da Fırat Kıyısı’ndaki Thapsakos’a vardı. Ninive’yle Arbela (Erbil) arasındaki Gaugamela Ovası’nda Dareios’la yeniden karşı karşıya geldi. Onu bir kez daha yenerek kaçmaya zorladı. Güney’e inerek Babil’i aldı. Mazaios Adında bir Persi Satrap atadı.Ardından Susa’ya girdi ve Zagros Dağları’nı geçerek İran İçlerine yöneldi.

                 Persepolis’de I. Xerkhes’in Sarayı’nı törenle yıktı.Xerxes’in Yunanistan’da yaptıklarına karşı bir misilleme olan bu hareketle aynı zamanda ‘Öc Seferi’nin sona erdiğini gösterdi.

                 MÖ 330 da İlkbaharında Media’ya girerek Başkent Ekbatana’yı aldıktan sonra, Yunanlı Askerler’in geri dönmesine izin verdi.

                 Pers topraklarını içine alan yeni bir imparatorluk kurmayı ve ‘Asya’nın Efendisi’ olmayı amaçlıyordu. Daha Doğu’daki toprakları ele geçirmeye yönelilk yeni bir sefer başlattı. Kısa süre içinde yerel Satraplara boyun eğdirerek Hazar Kıyıları’na, oradan da Afganistan içlerine ulaştı. Bu fetihler sırasında Makedonyalı ve Pers Bileşimine dayalı yeni bir Yönetim Sistemi oluşturduğundan, eski Komutanlarıyla başgösteren anlaşmazlıkları giderek derinleşti. Kendisine suikast girişimiyle suçladığı Parmenion’la oplunu ortadan kaldırarak ordusunu yeni baştan düzenledi.

                 MÖ 330-329 kışında Helmand Irmağını izleyerek Kuzeye doğru ilerledi. Bu sırada Baktriane Satrabı Bessos’un Genel Bir Ayaklanma Başlatması üzerine Hindukuş Dağları’nı aşarak karışıklıklara son verdi. Bu harekatı sürdürürken Siriderya’ya kadar ilerledi ve burada iskitler’in sert direnişi ile karşılaştı. Başka Göçebe Halkların da ayaklanmasıyla büyük Güçlükler çıkaran bu direnişi ancak NM 329 Sonbaharı’nda basrırabildi.

                

                 Pers İmp.luğunu yıkarak Hindistan’a kdar uzanan bir İmp.kurdu. Antik Grek Uygarlığını Doğu’ya yaydı. Davranışları ile giderek bir Doğu Despotuna dönüştü. Pers Hükümdarı gibi giyinmeye ve Prosyknesis (secede) uygulaması gibi Pers geleneklerini benimsemeye başladı. Bu arada baktriane Prenseslerinden Roksane ile evlendi. Knedisini tanrılaştırmaya giriştiysede, Makedoyalılar ve Yunanlılarca alaya alınınca bundan vazgeçti. Bir komploya karıştığı gerekçesiyle tarihçi Kallisthenes’i hapse attırması Bilgin ve Filozoflar arasındaki desdeğini yitirmesine sebeb oldu.

 

                 Hindistan’ın İşgali:

                 İşgal ettiği ülke halklarından yeni Askerler toplayarak engebeli arazide Savaşma yeteneğine sahip yeni bir Ordu oluşturdu.

                 MÖ 327 yazında Hindistan üzerine yürümek amacıyla baktriane’den ayrıldı. Daha hafid silahlar sullanan Piyade Birlikleri’nin yanısıra Ok ve Mızrak kullanan Süvari Birliklerinin yer aldığı bu Ordunun asıl Savaşçı Gücü 35.000 Askerden oluşuyordu. Plutarkhos’un bu ordu için verdiği 120.000 rakamının yedek Kuvvetleri, katır ve Deve Sürücülerini, sağlık Görevlilerini, Seyyar satıcıları, Askerleri eğlendirmekle görevli Gösteri Gruplarını, Kadın ve Çocukları da kapsadığı sanılmaktadır.

                 Hindukuş dağları’nı 2.kez geçti. Mö 326 Baharı’nda  İbdus Irmağı’nın yakınındaki taksila’ya (bugün Cihelum) ile  Akesines (Bugün Chenab) Irmakları arasındaki bölgenin Hükümdarı  Poros’u, Hydaspes çarpışması’nda yenilgiye uğrattı. Başarısını kutlamak üzere Alexandreia Nikaia  Kentini, ayrıca burada ölen atı Boukephalos’un adını verdiği Bukephala (Boukephalia) kentini kurdu. Asyanın doğusuna doğru yola devam etmek için Hyphasis (Beas) Irmağına kadar gitmesine karşın, ordusunun ayaklanmak üzere olduğunu görerek geri dönmeye karar verdi.

                 Hydaspes Irmağı kıyısında 800-1000 gemiden oluşan bir Donanma kurduktan sonra bazı birlikleri karadam yürüterek İndus  Irmağı boyunca Hint Okyanusuna  kadar ilerledi. Bu sırada Hydroates (Ravi) Irmağı yakınlarında Mallilerle girişilen  çarpışmada ağır biçimde yaralandı.

                 MÖ Ağustos 325’te İndus Deltası’nın ağzındaki Patala’ya vardı. Burada bir Liman ve tersane yaptırdı. Dönüş Yolculuğu için Ordusunun bir bölümü, Nearkhos’un Komutasındaki gemilerle MÖ Eylul 325’te Denize açılırken, kendisi de kıyıyı izleyerek yiyecek sıkıntısı içinde ve çok zor şartlarda Gedrosia’yı (bugünkü Belucistan) geçti.

 

                 İmparatorluğun Zirvesi:

                 Daha Hindistan Seferine başlamadan  yönetimde kanlı Temizlik Hareketlerini başlattı. Yokluğu sırasında da bu Politikayı sürdürerek saraplarından üçte birini değiştirmiş, altısını öldürtmüştü. MÖ 324 İlkbaharı’nda Susa’ya vardığında Hazine Görevlisi Harpalos’un 6000 Paralı Asker ve 5000 Talent’le Grek’e kaçtığını öğrendiği (Harpalos daha sonra Girit’te öldürüldü) makedonyalılar’la Persleri kaynaştırma politikasına  daha çok ağırlık verdiği bu dönemde, Dareios’un kızı Barsine’yle (Stateria) evlendi ve komutanlarıyla askerlerini de aynı yolu izlemeye özendirdi. Ama Perslerin ordu ve yönetimde giderek eşit bir konuma yükselmesi Makedonyalıların tepkisini çekmeye başladı. Makedonya’da askeri eğitim gören 30.000 Persli gencin dönüşü, Doğu Ülkeleri’nden gelenlerin Süvari Birliği’ne, ayrıca Pers Soyluları’nın Kraliyet Muhafız Birliği’ne alınmaları ile daha da artırdı. Alexandros’un Makedonyalı Askerleri ülkeye geri göndermeye karar vermesi, İmaratorluğun Güç ve Yönetim Merkezi’ni Asya’ya kaydırmaya yönelik bir girişim olarak değerlendirildi. MÖ 324’te Opis’te çıkan ayaklanmaya Kraliyet Muhafızları dışında bütün ordu katıldı. Bunun üzerine Alexandros bütün Orduyu dağıtarak Persler’den yeni bir Ordu kurdu ve ayaklanmanın sona ermesinden sonra 10.000 eski askeri armağanlarla yurda gönderdi.

                 Kendisine ialhi Onurlar yakıştıran ve bunu Grek Kentlerine zorla kabul ettiren İmp. MÖ 324 Kışı’nda Luristan’da yerel halka yönelik sert bir sindirme Hareketine girişti. İlkbahar’da babil’e geçerek bir bölümü Uzak Ülkeler’den gelen Elçileri kabul etti. Bu sırada Hindistan’la Deniz bağlantısını sağlamak için Arabistan Kıyıları’na yönelik bir Sefer için hazırlıklara başladı.

                 Hazar Denizi’nin ötesine bir keşif birliği gönderdi. Babil’de Sulama kanaları yaptırmayı ve İran Körfezi Kıyılaroı’nda keni Knetler kurmayı planladığı bir sırada, uzun bir içkili eğlencenin ardından hastalandı ve 10 gün sonra 33 yaşındayken 13 Haziran 323 de Babil’de öldü.

                 Cenazesi önce menpis’e, oradan Alexandreia’ya götürüldü ve burada altın bir tabuta kondu.

                 Tahtın Varisi belirlenmemiş olduğundan, İskender’in komutanları II.Philippos’un geri zekalı oğlu Philippos Arrhidaios ile  ölümünden sonra Roxane’den doğan oğlu IV:Alexandros’ı Kral seçerek Satraplıkları aralarında paylaştırdılar. Daha sonra iki Kral da öldürüldü ve satraplıklar zamanla bağımsız Krallıklar’a dönüştü.

 

                 Değerlendirme:

                  Genç  yaşta ölmesine karşın 12 yıl 8 ay süren Hükümdarlık Dönemi’ne büyük çaplı Seferler’ini sığdıran Alexandros’un kurduğu geniş İmparatorluk temelde Perslerden kalma Yönetim Sistemi’ne dayanıyordu. Bununla birlikte Yerel Satraplara bağlı olmayan Tahsildarlar’dan oluşan Merkezi bir Vergi Toplama Mekanizması kurarak yeni bir Mali Sistemin temelini attığı bilinmektedir. Görevillerin Yolsuzlukları ve Yiyiciliği nedeniyle bu sistemi iyi işletememekle birlikte, Sikke Çıkarma hakkı’nı tekeline alarak ve Pers Hazineleri’nde birikmiş Günüş ve Altını para biçiminde piyasaya sürerek bütün Önasya’da ve Akdeniz’de  Ticaret ve Para Ekonomisini geliştirdiği söylenebilir.

                 Öte yandan Alexandros’un Yeni Kentler kurması (Plurakhos bu Kentlerin sayısının 70’ib üzerinde olduğunu söyler) Grek Yayılmsında yeni bir Dönem açtı. Askeri birer Üs olarak kurulan, ama zamanla birer Kültür ve Ticaret Merkezi’ne dönüşen bu Kentler Eski Grek Etkisi’nin Hindistan’a kadar yayılmasında önemli rol oynadı. Bu arada Pers-Makedonyalı karışımıyla yeni bir Irk yaratma girişimi sonuçsuz kaldıysa da, Yunan Kültürü’ne yatkın, ama Doğu’ya özgü yeni bir Soylu Sınıfı ortaya çıktı.

                 Kendisini ve Askerlerini en güç işlere yöneltmeyi başaran güçlü bir irade ve yetenekle esnek bir düşünce yapısını birleştiren Alexandros, Şartlar gerektiğinde geri çekilmeyi ve değişiklikler yapmayı bilen bir kişiydi. Düş gücü ve Romantizmi kendisini Herakles, Akhhilleus ve Dionysos gibi Kahramanlar’la özdeşleştirmesine yol açacak ölçüde güçlüydü. Çabuk öfkelenme, acımasızlık ve inatçılık gibi özellikleri uzun Seferler’de daha çok ortaya çıkıyordu. Güvenmediği kişileri hiç sorgulamadan öldürmekden çekinmemesine karşın, adamları onun peşinden gidiyor, ona bağlı kalıyor ve  güçsüzlere katlanıyordu.

                 Dünyanın en büyük askeri dehaları arasında sayıldı. Değişik Kuvvetleri bir arada kullanmada ve Düşmanın yeni Savaş Biçimlerine yeni taktikler’le karşı koymada son derece ustaydı. Yaratıcılığıyla, Savaşın sonucunu belirleyecek fırsatları değerlendirmeyi çok iyi bilirdi.

                 Kısa süren Hükümdarlığı, Avrupa be Asta Tarihi açısından önemli bir Dönüm Noktası sayılır. Seferleri ve Bilimsel Araştırmalara merakı, Coğrafya ve Doğa Tarihi gibi konulardaki Bilgilerin gelişmesine katkıda bulunmuş, ayrıca Büyük Uygarlık Merkezleri’nin geliştirdiği Bilgi Birikiminin ortak bir potada kaynaşmasına zemin hazırlamıştır. Siyasal açıdan olmasa bile, ekonomik ve kültürel açıdan Cebelitarık’tan Pencap’a uzanan, Ticarete ve Toplumsal İlişkiler’e açık bir İmparatorluk kurduğu ve ortak sayılabilecek bir Uygarlığa ve bir tür lingua franca olarak Grek Koine Lehçesine dayalı yeni bir dünya oluşturdu.

    

 

Ariston, Sakız’lı

MÖ 200 ler

 

             Grek Düşünürü.. Aristoteles Okulu Öğrencilerindendi.

             Roma’lı Cicero, O’nun ve eserlerinin sözünü eder. Eserlerinden hiçbir parça kalmadı. Kendisi hakkında bütün bilinen Cicero’nun söylediler.

 

 

Herillios

MÖ 200 ler

 

             Kartacalı Düşünür. Fransızlar Herille derler.

Stoacı Zenon’un Öğrencisi. Aristotelesciliğe de eğilimli.

Cicero, O’nun kendi adını taşıyan bir Okul kurduğunu söyler.

Diogenes Laertius de O’nun Eserlerinin bir listesini verirse de hiçbiri günümüze gelmedi.

 

 

Klearkhos

MÖ 200 ler

 

             Grek Düşünürü.. Fransızlar Clearque olarak yazarlar.

Ünlü Aristotelescilerdendir. Solon’ludur. Yazdığı pek çok Eser’den günümüze ancak birkaç parça kalabildi.

-Dalkavukluk Üstüne, bir incelemesi

  

 

Kritolaos

MÖ 100 lü yıllar

 

             Grek Düşünürü..

             Aristotelesciydi. Keos’lu Aristoteles’in Öğrencisi oldu ve O’nun Ölümünden sonra Lykeon’un başına geçti.

             Para cezasına çarptırılmış olan Atinalılar’ın Haklarını korumak için Akademili Karneades ve Stoacı Diogenes’le birlikte Atina Elçileri olarak Roma’ya gitti.

             Felsefe, MÖ 155. de Roma’ya böylelikle girdi. Her 3 büyük düşünür de Roma’da söylevler ve dersler verdiler. Ötekilerin olduğu gibi Kritolaos’un derslerine de hemen bütün Romalılar’ın koştuğunu yazar tarihler.

             Yaşlı Cato, bunların söylevlerinden kuşkulandı ve onları Roma’dan sürdürdü.

 

 

Diodoros, Sur’lu

MÖ 100 lü yıllar

 

             Grek Düşünürü..

Kritolaos’tan sonra Aristoteles Okulu’na başkanlık etti. Stoacılıkla Epikurosculuğu Aristoteles’le bağdaştırmaya çalıştı.

 

 

Andronikhos,Rodoslu

5.Saat

 

             Grek Düşünürü..

Aristotelesin eserlerini sınıflandırmak ve yayımlamanla ünlüdür.

MÖ 60’larda  yayınladığı Aristoteles’in eserlerinin hikayesi şöyle anlatılır:

Plutarkhos (45-125) ve Strabon’dan gelen Öyküye göre, Theophrastos, Aristoteles El Yazmaları’nı Skepsisli Neleos’a teslim eder. Onun Aileside bu Yazmaları Kitap Meraklısı Pergamon Kralları’ndan korumak için bir Mahzen’de saklar. MÖ 100 lerde El Yazmaları Atinalı Filozof Apellikon’a satılır; o da bunları Atina’ya götürerek kötü bir biçimde çoğaltır.  Roma İmp.Sulla Atina’yı aldıktan sonra, MÖ 84’de yazmaları Roma’ya götürür. Eserler bu kez de Dilbilgini Tyrannion, sonra da Lykeion’un Son Yöneticisi Andronikhos tarafından MÖ 60 larda çoğaltılır.

Bugünkü Yayımların temelini oluşturan Andronikos Yazımına değin Aristoteles’in bu Metinleri Antikite’de bilinmiyordu. O zaman onun adıyla bilinen Eserler de bugün yoktur. Aristoteles’in bugüne ulaşan etkisi bu Metinler üzerine kuruludur.

 

Eserleri:

             Plotinos(205-279), O’nun Eserlerinden örnekler vererek söz eder. Eserleri bu güne gelemedi. Uzun süre O’nun sanılan bir kaç Eserin de O’nun olmadığı kesinleşti.

 

Latince Çeviriler:

             Temel eserleri dışında Ruhbilim’le ilgili Küçük Denemeleri (Parva Naturalia) Latince’ye çevrilmiş ve De Sensu et sensibili (Duyum ve Duygu Üstüne), De memoria et Reminiscentia (Bellek ve Anımsama Üstüne), De Somniis (Düşler üstüne), De Divinatione per Somnum (Düş Tabirleri üstüne), De Longitudine et Brevitate Vitae (Hayatın uzunluğu ve kısalığı üstüne), De Iuventate et Senectute (Gençlik ve İhtiyarlık Üstüne), De Vita et Morte (Yaşam ve Ölüm Üstüne), De Respiratione (Nefes Alma üstüne);

             Yine Biyoloji üzerine yaptığı Denemeler de Latince’ye çevrilmiş ve De Partibus Animalium (Canlıların Bölümleri üstüne), De Motu Animalium (Canlıların Hareketleri Üstüne), De Incessu Animalium (Canlıların Yürümeleri Üstüne) adları altında yayınlandı.

             Aristoteles’in Eserleri üstüne Grekçe Şerhler de toplanarak 23 Cilt olarak Latince yayınlandı: Supplementum Aristotelicum.[6]

             Bütün eserlerinin Toplu Basımları yapıldı. [7]

 

             1831 Berlin Bekker Basımı’nan bu yana kabul edilmiş sırayla Aristoteles Külliyatı şöyle sayılacaktır:

             -Organion,

             1.Kategoria (Kategoriler)

             2.Peri hermenias (Yorum Üzerine)

             3.Analytika protere (Ön Analikikler)

             4.Analytika ustera (Son Aanalitikler

             5.Topika (Sözdizmi üzerine)

             6.Peri sophistikon elekhon (Sofistce Çütütmeler üzerine) Peri geneseos kai frotas (Ortaça Çıkma ve Yitip Gitme üzerine), Peri kosmou (Evren üzerine, özgün sayılmaz)

             -Physike,

             -Meteorologika,

             -Parva naturalia (Doğa üzerine küçük yazılar)

             1.Peri aisteseos (De sensu et sensibilibus, Duyum üzerine),

             2.Peri menemes kai anameneseos (De memoria et reminiscentia, Bellek ve Anılar Üzerine),

             3.Peri hypnou kai egregorseos (De sonmo, Uyku ve Uyanıklık üzerine),

             4.Peri enypnion (De somniis, Düşler üzerine),

             5.Peri tes kata hypnon mantikes (De divinatione persumnum, Uykuda Kehanet üzerine)

             6.Peri makrobiotetos kai brakhubiotetos (De longitudie et brevitate vitae, Uzun ve Kısa hayat üzerine),

             7.Peri neotetos kai geros (Gençlik ve Yaşlılık üzerine),

             8.Peri zois kai tanatou (Hayat ve Ölüm üzerine)

             9.Peri anapnoes (De respiratione, Soluk üzerine)

             10.Peri pneumatos (Soluk Üzerine),

             -Peri ta zoa historiai (Historia animalium, Canlılığın tarihi),

             -Peri zoon morion (De partibus animalium, canlıların Ögeleri),

             -Peri zoon kineseos (De incessu animalium, canlıların Hareketleri üzerine)

             -Peri zoon geneseos (De generatione animalium, canlıların Ortaya Çıkışı Üzerine),

             -Ethika megala (Magna Moralia, özgün değil)

             -Ethika Nikomakheia (Nikomahkos’a Etik),

             -Ethika eudemenia (Mutluluk Etiği)

 

Aristion

MÖ ö.87

 

             Grek  Düşünürü..  Athenaion adıyla da anılır.

Aristotelesciliği izlemiş, kent kent dolaşarak Filosofi Dersleri verdi.

             Romalılar’ın Atina’yı ele geçirişlerinde  Yurttaşlarının oyu ile General seçildi ve Romalılar’a karşı kahramanca direnerek bu uğurda öldü.

 

 

 

Ariston, İskenderiye’li

5.Saat

 

             Grek Düşünürü.. Aristotelesciydi..

             Diogenes Laertius O’nun sözünü eder.

 

 

Arius, Didime’li

5.Saat

 

             Grek Düşünürü..

Aristotelesciydi. Eusubios’dan öğrenildiğine göre, Eklektik bir yapıdaydı. Bir Filosofi Tarihi yazdı.  İmparator Augustus’in Dostuydu.

 

 

 

Athenee

5.Saat

 

             Grek Düşünürü..

Aristotelesci. Sicilya’lıydı.

             Strabon’un Çağdaşıydı. İmparator Augustus’e karşı Halkı ayaklanmaya çağırdıysa da bağışlandı.

 

 

Kratippos

MÖ 5.Saat

 

             Grek Düşünürü..

Aristotelesciydi, Platoncu Eğilimleri de vardı. Önce doğduğu yer olan Midilli’de, sonra Atina’da Filosofi okuttu.

             Cicero’da Oğlunu O’nun Okuluna gönderdi ve O’nun Roma Yurttaşlığına alınmasını sağladı. O’nun Rodos’ta Andronikos’un Okulunu sürdürdüğünü söyleyenler de var. Plutarkhos da O’nun çok ünlü olduğunu söyler, ama kehanetciliğinden başka hakkında bilinenler pek az. Son yıllarında Metafizik kurgulardan usanarak sadece ahlakla uğraştığı da bildiriliyor.

             Eserleri:

             Cicero, O’nun Düşler Aracılığıyla Kehanet adlı bir eseri bulunduğunu yazar.

            

 

Nicolas b. Antipater, Şam’lı

MÖ 5.Saat

 

             Grek Düşünürü..

Antipater’in Oğluydu. Fransızlar Nicolas de Dames olarak yazar.

Aristotelesci.. Roma’ya gitti ve orada meşhur oldu. Metafizik Terimini ilk kez O’nun kullandığı söylenir. İyi bir Söylevci ve Oyun yazarıydı. Eserlerinden kimi parçalar günümeze gelebildi.

 

 

Aristotetescilik:

 

             Aristotelesin Görüşlerini benimsemiş, yöntemlerini kullanmış, çeşitli zaman ve kültürlerde oluşmuş felsefe Akımlaeı, Okulları bu adla anılır.

             Temel çizgilerinde Grek Kültürü içinde canlı kalan Aristotescilik, bütün Roma Dönemi’nde Doğu Akdeniz’de sürmüş, Doğu Anadolu, Suriye ve Mısır’da İslam Kültürü’ne katılmış; Hristiyan Ortaçağı’nda Kuzey Afrika ve İspanya’dan Araplar yoluyla ve latin Etkilerin de katılmasıyla İtalya, Fransa ve İngiltere’ye yayılmış, buradan da Yeniçağlarda Almanya ve Kuzey Amerika’ya geçmiştir. Böylece Grek ve Latin Kültürleri’nin yanısıra Arap, Fars, Türk ve Yahudi Düşünürler eliyle ve hem Hristiyan hem de İslam Kültürleri içinde yoğrulup zenginleşerek bugüne gelmiştir.

 

            Grek Geleneği:

            Aristoteles’in etkileri Grek ve sonraki Bizans Düşüncesi içindeneredeyse kesintisiz olarak sürmüş, 1400 lerden sonra ise Aristotelesciliğin Ağırlık Noktası Batı’ya geçmiştir.

             Aristotelescilik, Lykeon’da 300 yıla yakın bir süre canlı kaldı. Bir inanç sisteminden çok bir eleştirel araştırma anlayışı olarak yaşadı.

             Bu arada gelişen Helenistik Filosofi içinde, çeşitli Okullar Aristoteles’in Görüşlerinin bazı bölümlerini benimsemişlerdir. Böylece, Stoacılar, Formel mantık, Anlam Görüşü ve Doğa’ya verdikleri önem açısından; Şüpheciler, şüphelerini kanıtlamak için kullandıkları usavurma yöntemleri açısından Aristotelesci sayılabilirler.

             Bu etkiler, Aristoteles’in Platoncu Özellikler taşıtan (Bugüne kalmamış) Kitaplarından kaynaklanır. MÖ 60 larda Andronikos yarafından Kurumsal metinler’in çoğaltılması, yepyeni bir etkinin kaynağını oluşturmuştur. Bu etki, hemen bütün araştırma alanlarının başlangıcına Aristoteles’in Görüşlerini koyan, Bilgi edinmenin onu yorumlamaktan, ondan yöntem çğrenmekten geçtiğini varsayan (1700 lerdeki Aydınlanmaya değin sürecek olan) sonraki Aristotelesciliğin temelidir.

 

             Müslüman Geleneği:

             600 lerde Bizans ve sasani implarının topraklarına giren Müslümanlar Doğu Anadolu ve Suriye’deki (Edessa/Urfa ve Antiokheia/Antakya) kültür ve Düşün Merkezlerini ele geöirdiler. Aristotelescilik önceleri Süryani ve yahudi, sonradan Arap ve Türk Düşünürlerce ele alınıp yorumlandı.

             el-Kindi’nin Aristotelesciliği genel çizgileriyle belirlemesinden sonra el-Farabi derinlemesine yorumlar getirerek, Aristoteles’in Mantık Görüşlerini işledi ve Felsefe ile İslamın ilkeleri arasındaki ilişkiler üzerinde durdu.

             İbnu Sina, Aristoteles’in Görüşlerini ve (Arapça’ya Aristoteles’in teolojisi olarak geçen) Plotinos’a değin geri giden bazı metinleri temel alarak, son derece sistemli ve tutarlı bir Felsefe geliştirdi. İbnu Rüşd ise Dinin, Halk için basitleştirilmiş Felsefe’den başka bir şey olmaıdğı görüşünden yola çıkarak Aristotelese bağlı kalan, kendinden önceki Grek ve Arap Düşünürlerinden yararlanan zengin bir görüşler bütünü oluşturdu. Ruhun ölümsüzlüğü, Dünyanın sonsuzluğu, Akılın bütün insan cinsi için birliğini savundu.

 

             Latin ve Hristiyan Geleneği:

             Aristoteles’in erken dönem eserleri ile onun izlerini taşıyan Plotinos ve Porphyrios’un Metinleri’nin etkileri Roma’da 300 lü yıllara değin görülsede, Aristotelesciliğin Latin Kültürü içindeki ilk önemli temsilcisi Boethius sayılır. Onun görüşlerine kendinden pek az özgün görüş katabilen Boethius’dan sonra Aristotelescilik, Aristoteles’in Kuramsal Metinleri Latince’de bulunmadığından 1100 lü yıllara değin yüzeysel kaldı. 1100 ve 1200 lü yıllarda, İtalyan (özellikle Venedikli) Düşünürlerin Bizans ile İspanyol (özellikle Toledolu) Düşünürler’in de İslam ile ilişkisi sonucu, Aristoteles’in hemen bütün eserlerinin ve bunların Yorumlarının Grekçe ve Arapça’dan Latince’ye çevrilmesiyle Aristotelescilik yaygınlaştı.Önceleri yalnızca Mantık’la sınırlıyken, Fizik, Kozmoloji, özellikle de Doğabilim alanlarında etkili oldu. Bu yeni görüşler bir süre Hristiyan otoritelerce yasaklandıysa da, etkileri genede yayıldı. Roger Bacon ve Albertus Magnus’un çalışmalarından sonra Ortaçağ’ın Son Büyük Düşünürü Aquinolu Tommaso’nun yaklaşımı Aristoteles’e saygılı, ama dini inançlarla çeliştiği noktalarda ondan ayrılan bir tutum oldu.

             1200-1400 yıllar arasında  Aristotelescilik (Paris ve Oxford’da) dinsel çevrelerde tepki uyandırdı. Yasaklandı. ‘Averroizm’ Aristotelesciliğie atfedilerek dinsizlikle suçlandı. Ama Hristiyan Düşüncesi’nin 1300 lerdeki büyük adları Duns Scotus ve Ockham’lı William, birçok bakımdan Aristotelesci görüşlere bağlı kaldılar.

 

             Rönesans:

             1400 lerden başlayarak Batı’nın Kültür ve Düşün Merkezi haline gelen İtalya, aynı zamanda Aristotelesciliğin çeşitli kollarının da buluşma yeri oldu. İspanyol Yahudileri’nin ve Bizanslı Rumlar’ın katkılarının yanısıra basım tekniklerinin gelişmesiyle (y.1475) ortaya çıkan canlı ortam içinde Aristoteless’in eserleri yaygınlaştı. Padova, Bologna, Ferrara ve Venedik Üniversiteleri Aristotelesciliğin Merkezleri haline geldiler. yy.ın sonlarında Aristoteles’in bugün bilinen hemen bütün eserlerinin özgün metinleri Aldus  Manutius tarafından yayınlandı.

             Bütün bu etkilerle Aristotelescilik bir yandan doruk noktasına ulaşırken bir yandan da, yapılan yeni bilimsel çalışmalar sonrasında aşıldı. Fizik ve Astronomi’de Gallileo ve Kopernik’in çalışmaları Aristotelesci izler taşıdığı halde, Yeniçağ Bilimi, Aydınlanma içimde, Aristotelesciliği eleştirmeye ve bulunan yeni yöntemlerle ondan uzaklaşmaya başladı.

 

             Yeniçağ:

             Aristotelesciliğin Aydınlanma ile  başlayarak etkisini yitirişi, Batı Düşüncesi’nin Dinsel Etkiler’den  kurtulması ve bilimsel laikliğin yaygınlaşması ile  paralellik gösterir. Aristoteles’in görüşlerine Hristiyanlık içinde çok temel bir yer verildiğinden Avrupa Düşüncesi Din’den bağımsızlaştıkça Aristotelescilik’te zayıfladı.

             Fizik ve Astronomi’de Newton’ın Klasik Mekaniği Aristotelesci Evren Görüşleri’nin yerini alırken, Darwin’in temelini attığı Nedensel Biyoloji Bilimleri, daha çok Ereksel olan Aristotelesci Doğabilimlerini aştı. 20.yy.ın başlarında bugün geçerli olan biçimini Frege ve Russell’da bulan Simgesel (Matematiksel) Mantık da Aristoteles Mantığı’nın Eksikliklerinden yola çıkarak, onun sisteminden üstün bir Sistem kurduğu savını yaygınlaştırdı.

             Günümüzde Aristotelesciliğin Dolaysız İzleyicisi olduğu söylenebilecek ve Aristotelesci olarak nitelenebilecek bir akım ya da Okul yoksa da, Çağdaş Filosofi Eğitimi’nin ayrılmaz bir parçası olarak yerini koruyan Aristoteles’in Görüşlerinin etkileri birçok kültür alanında sürmektedir.Dil ve ilgili alanlarda ‘kategori’, ‘özne-yüklem’, ‘Felsefe ve sanat’ta ‘biçim-içerik’, Fizik’te ‘Enerji-madde’ ve çeşitli alanlarda da ‘potansiyel, ‘öz’,, ‘nicelik-Nitelik’, ‘İlişki’, ‘Neden’, ‘Cins-Tür’,’Genel-Tikel’, gibi canlılığını koruyan birçok kacram ve kuramsal ayrım Aristoteles’in Düşünce Tarihi’ne katkısıdır.

 

 

 

[1]          Fransızlar Theophraste olarak yazarlar.

[2]         Li bunun da en büyük yazarı Diogenes Laertios’tur.

[3]         9 kitaplık bu eserde , bitkilerin tasvire dayanan bir sınıflandırılması yapılmış ve bitkileri  birbirinden ayıran özellikleri belirtmiştir.

[4]        6 kitaptan oluşmaktadır , öncekinin devamı niteliğindedir. Bitkiler arasındaki farklılıkların nedenlerini açıklamaya öalışmıştır. Diğeri gibi tasviri değil, felsefidir.

[5]        İnce gözlemler  içeren bu eserde tipik karakterleri konu almıştır. İlk önce her zaman ve her yerde rastlanabilecek karakterleri tespit eder ve çizdiği karakterin kısa bir tanıtımını yapar. Karakterleri sınıflandırırken metodik bir analiz kullanır. Sonra da ele aldığı karakterlerin çeşitli belirtilerini (sözler, davranışlar vb.) açıklar.

[6]        1882-1909, Berlin

[7]        1831-36,  Berlin, 4 Cilt

            1848-57, Paris, Didot basımı

            1831-32, 1843, Leipzig, Tauchnitz basımı.