Epikuros
MÖ 341-270
Grek Düşünürü..
Materyalist, Ateist.. Lampsakos’li (Lapseki).
Bilgi’nin Amacı’nın, İnsan’ı Bilgisizlik’ten
ve Kör İnançlar’dan, özellikle Tanrı ve Ölüm Korkusu’ndan
kurtarmak olduğunu ve bu Kurtuluş gerçekleşmedikçe İnsanlar’ın
asla Mutlu olamayacağını ileri sürüyordu.
Demokritos (ö.360) 'Mutluluk duymadan
yaşayanlar Budalalar’dır' der.
Demokritos öldüğünde
Epikuros 19 Yaş’ındaydı.
Bir ara Platon'un
(ö.347) Satın aldığı Bahçıvan Akademos'un Bahçesi’ne
gidip gelerek, Xenokrates'in (405-314) Ağzından
Platon Öğretisi’ni dinlemişse de
sonra bundan vazgeçti.
Kuramsal Bilgiler yerine Mutlu Yaşama Bilimi ile
uğraştı. Bilim’in Görevi bu olmalıydı. Bunun Engel’i olan iki
Büyük Korku’yla savaşmak gerekiyordu.
Atomcu Leukippos ve
Demokritos'a
(ö.360) olduğu kadar Hazcı Aristippos'a (435-355) da
çok Şeyler Borçlu olmalı. Aristippos, Epikuros'un
Ustaca biçimlendireceği Mutlu Yaşama Bilimi’nin Babası..
Duyumcu’ydu, Duyumlar’ın Gerçek
olduğunu, çünkü Objektif Gerçeklik’ten geldiklerini,
Yanılgılar’ın Duyumlar’ın Yanlış yorumlanmasından doğduğunu
İddia etti. O’na göre Nesneler Sürekli olarak Parçacık
Akımları yayıyorlardı, bu Parçacıklar Duyu Organları’na
işleyip Nesneler’in İmajlarını oluşturuyorlardı. Dış Dünya’nın
ve Objektif Gerçekliğin Bilgisini böylelikle ediniyorduk.
Epikuros’a göre Bütün Doğa Olayları
Atom Bileşimleri’dir. Bölünemeyen Parçacıklar ve bunların
Hareketleri’nin gerektirdiği Boşluk Evren’in Temelidir. Bu
Bölünemeyen Parçacıklar, Demokritos’tan Farklı olarak,
sadece Biçimleri ve Büyüklükleri’yle değil, Ağırlıklarıyla da
birbirlerinden ayrılırlar. Atomlar, Gök Boşluğu’nda, bu
Ağırlıkları’ndan Dolayı Yağmur Taneleri gibi Aşağı düşerler.
Atomlar’ın birleşebilmeleri için bu Düşüş Sırası’nda
birbirlerine rastlamaları gerekir. Bundan dolayı de yan yana
düşerken kendiliklerinden Küçük bir Sapma (Clinamen)
yaparlar ve birbirlerine değerler. Atomlar’ın düşmeleri için
bir Boşluk ve Birbirlerine değmeleri için bir
Clinamen gerektiği Düşüncesi, Atom Filosofisi’nde
Epikuros’un Katkısı.. Bu Sapma Düşüncesi, Dünya’nın
Maddeci Bilgisi için Önem taşır. Demokritos’un Mekanik
Determinizm Düşüncesi’nden çok daha İleri bir Adım’dır ve
Zorunluluk’la Rastlantı arasındaki Karşılıklı
İlişki’nin Materyalistlerce daha İleri bir Açıklamasıdır.
O’na göre, Sokrates'in (ö.399)
aradığı Mutluluk ( Eudaimonia), En Üstün İyi,
Tek Sözle Haz’dır. İnsanlar hoşlanmayı ararlar,
hoşlanmayı isterler ve ancak hoşlanarak Mutlu olabilirler. Hoş
olmayan Herşey Kötü’dür. Nereden gelirse gelsin, ne
Türlü olursa olsun bir Anlık Haz’dır insanın istediği.
Haz’zın her Türlüsü İyi’dir ve İyilik’tir.'
Epikuros’a göre, Acı’nın Yokluğundan doğan Mutlak
Sukun (Ataraksiya ), Kötü Anıları bulunmayan bir
Geçmiş’le Maddi ve Manevi Sukun içinde bulunan bir Şimdi’yi ve
Güvenilen bir Geleceği kapsayan Acısız bir Ruh ve Vucut
Yapısını dilegetirir.
Sokrates,
İnsanlar’ın Erdem’e erişerek Mutluluğu Elde edebileceğini
söylerdi. Sokrates'den Yola
çıkan Kynikler, Örneğin Diogenes (ö. Mö 323),
Çevresi Yasaklar’la sınırlanmış Çekilmez bir Yaşama Biçimi
gelirmişlerdi. Onlara göre Mutlu olabilmek için hemen Bütün
İstekler’den Vaz geçmek gerekiyordu. İnsanlar bu Düşünce’nin
Sıkıntısı altındaydı. Aristippos ilk Tepki’ydi. İkinci
Tepki Epikuros oldu. O’na göre
Sokrates’in aradığı Eerdem phronesisle (
Mutluluğa götürülen Araçlar’ın tam ve Doğru olarak tartılması)
idi. Bu Erdem’in Tartısı’nda ne Tanrı kalıyordu ne Ölüm
onlar için.
Epikuros Atina'da bir Bahçe Satın alıp
35 Yaş’ında Okul’unu kurdu. Daha önce Sisam Adası’nda ve
Lapseki'de Öğretmenlik Denemeleri oldu. O’nun Bahçesi
Platon'unkine (ö.347)
benzemiyordu. Kapılar’ı Halk’a ardına kadar açılmıştı. Sınıf,
Irk, Tür, Bilgi, Yaş ayrılığı gözetmeksizin her isteyen
gelebilirdi. Bahçe’ye gelenler birbiri ile Kardeş sayılıyordu.
Tatlı Tatlı konuşan Sevimli bir Öğretmen’di.
İnsanlar’a Yaşama Sanatını öğretiyordu.
‘Ölümden neden korkuyorsunuz ?’ diyordu, ‘Siz varken Ölüm
yoktur, Ölüm varken de Siz olmayacaksınız. Hiçbir aman onunla
karşılaşmayacaksınız. Ne etseniz birleşemeyeceğiniz bir şeyden
korkmak Budalalık değil de nedir?’
‘Evren’i Tanrılar yaratmamışlardır, durup
dururken niçin yaratsınlar? En Yüksek Derecede Mutlu
bulunurlarken Evren’i yönetmek gibi Ağır bir Yük’ün altına
neden girsinler?’ der. Böylelikle Tanrı ve Ölüm Korkusu’nu
Yenme Gücü’nü İnsanlar’a Mantık (Kanon )
Yolu’yla aşılamaya çalışır.
Aristoteles’in (ö. MÖ
322) İnsan Hayatı’na Müdahil olmayan bir Tanrı Tasavvuru gibi
bir başka Sapma’ydı bu da.
Epikuros’a göre, Doğru Bilgi’nin Ölçütü
Genel Tasarımlar (Prolepsis) dir. Biz bunları
Düşüncemizi işe karıştırmaksızın algıladığımız Duyu
Verileri’nin birçok kez yinelenmesinden elde ederiz. Örneğin
birçok Hayvan görürüz ve Hayvan Genel Tasarım’ı Elde ederiz.
Bilgilerimizin Doğru olup olmadıkları, bu Genel Tasarımlar’a
Uygun olup olmadıklarıyla anlaşılır.
300 e Yakın Eser yazdı. Bugün’e sadece bir kaç
Mektub’u ulaştı. Tanrısızlar bu Eserler’i saklarlardı.
Düşünceler’ini bu Mektuplar’la O’ndan Söz açan başka
Eserler’den öğreniyoruz. Bu Mektuplar ve Parçalar en başta
Diogenes Laertius’un (ö.MS 220) Ünlü Eserinin
X.Kitabı’nın Başında olmak üzere Epikuros’la ilgili
Bütün Eserler’de yer alır.
Bir Mektubundan:
‘Ölüm’ün Bizler için hiç bir Şey olmadığını anlamaya çalış
Menoikeos. (330-227) Gelmesi değil de, beklemesi Ürkütücü
olduğu için Ölüm’den korkan Kimse Ahmağın biridir. Çünkü o
geldiğinde karşısında Bizi bulamayacağı için Bize hiç bir Acı
veremeyecektir. Bilge Ölüm’den kormaz. Nasıl Yemekler’in
Bolluğundan değil de İyiliğinden Zevk alırsak, Yaşam’ın da
Uzunluğu’ndan değil Güzelliğinden Zevk alırız. Ölüm gelecek
diye Acı çekmek en Büyük Aptallık’tır. Madem ki Mutluluğu elde
edince Herşey’i Elde ediyoruz, öyleyse İlk İşimiz Mutluluğa
erişmek Yollarını aramak olmalıdır. O halde Sana her Zaman
öğrettiğim İlkeleri güt ve kullan Menoikeos..'
Bu İlkeler şunlardı: Aç kalmamak, Susuz
kalmamak.. Bu Durumda bulunan ve ilerideki Günler’de de bu
Durumda olacağını uman İnsan Mutluluk’ta Zeus'la
yarışabilir. Bütün Erdemler Hoş yaşamayı sağlamak içindir.
İnsan’ın Amacı Mutlak Sukun Halinde ( Ataraksia)
yaşamaktır. Bu Sukun’u bozacak her Türlü Bağlılıklar’dan, bu
arada Evlilik’ten ve Devlet İşleri’ne karışmaktan kaçınmalı ve
Dostluk’la yetinmelidir. Övülecek Tek Bağlılık Dostluk’tur.
'İsteklerimizin kimileri Doğal,
kimileri de Gereksiz’dir Menoikeos. Doğal olanlar’dan
kimileri sadece Doğal, kimileri de Zorunlu’dur. Zorunlu
isteklerimizden kimileri yaşamak için, kimileri Vucudumuzun
Rahatlığı için, kimileri de Mutluluğumuz içindir. İsteklerimiz
üstüne Doğru bir Bilgi, bizlere, İstenenler’le
İstenmeyenler’in, Vucud’un Sağlığıyla Ruh’un Rahatlığını
aradığını öğretmektedir. Mutlu bir Yaşam’ın Amacı sadece budur.
Bütün Davranışlar’ımızın Nedeni de, Vucut Acılarımızı olduğu
kadar Ruh Acılarımızı da önlemektir. Biz Zevki, ancak
yokluğunda Acı Duyduğumuz Zaman ararız. Acı duymadığımız Zaman
ona İhtiyacımız yoktur. Bunun içindir ki Zevk, Mutlu bir
Yaşam’ın gereği’dir diyoruz. Bize göre Zevk, Doğal
İyilikler’in Başında gelir. Zevk’in bu Gücü, karşımıza çıkan
İlk Zevk’e sarılmamızı gerektirmez. Çünkü birçok Zevkler
sonunda Acı doğururlar. Acı doğuran Zevkler’i istemediğimiz
gibi, Zevk doğuran Acılar’ın Başımızın üstünde yeri vardır. Bu
Acılar, o Zevkler’den Üstün’dür elbet. Böylece ve Aynı
Şekil’de her Acı bir Kötülük’tür ama her Acı’dan kaçmak
gerekmez. Her Acı’yı ve her Zevk’i, Yarar’ı ve Zarar’ı Bilgece
Gözden geçirerek, değerlendirmeli. gerçekten, bir çok
Haller’de, İyi, Kötü olduğu gibi, Kötü de İyi’dir. Zevk en
Üstün İyi’dir dediğimiz Zaman ne Sefihler’in Zevklerini, ne de
Hayvanca Hazları İleri sürmekteyiz. Bizi anlamayan
Bilgisizler’in suçlamalarına Kulak asma. Bizim Sözünü
ettiğimiz, sadece, Ruh Rahatlığı’yla Beden Acısı’nın
Yokluğu’ndaki Mutluluk’tur. Bedenimiz Acısız ve Ruhumuz
Rahatsa Mutlu’yuz Menoikeos. İnsan’ı Mutlu kılan, ne
Kıyasıya İçme, ne tıka basa yeme, ne Cinsel Sapıklıklar, ne de
Zengin Sofraları’nı dolduran Balıklar’la Etler’in Hazları’dır.
İnsan’ı Mutlu kılan; Us’a Uygun ve sade Alışkanlıklar,
arayacağımız ve sakınacağımız Şeyler’i iyice ölebilen, Ruh’a
Rahatsızlık veren Yanlış İnanışlar’ı söküp atabilen bir Usdur.
O halde bütün bu söylediklerimizin İlkesi, İyilikler’in en
Büyüğü olan Bilgelik’tir. Onu Filosofi’den de Üstün tutmak
gerek. O Bütün Erdemler’in Kaynağı’dır. Bu Erdemler’se
Bizler’e Bilgelik, Namus ve Doğruluk olmaksızın Mutlu
olunamayacağını öğretiyor. Bunlarsa Zevksiz elde edilemez.
Gerçekten, bunlarsız Mutlu bir Yaşama olamayacağı gibi, Mutlu
bir Yaşama olmadan da bunlar Var olamaz. ‘
‘Evren’i Tanrılar yaratmamıştır. Çünkü; durup
dururken niçin yaratsınlar? Kendi kendilerine yeter oldukları
halde Evren’i yaratmak İşine neden girişsinler? En Yüksek
Derece’de Mutlu bulunurlarken Evren’i yönetmek gibi Ağır bir
Yük’ün altına niçin girsinler? Böylesine Kötülükler’le dolu
bir Dünya’yı neden yaratsınlar?
İlkin her Sözcüğün Anlamını incelemek gerekir
Herodotos. O Zaman diyebiliriz ki hiç bir Şey, hiçten
doğmaz, çünkü Herşey’in kendine Özgü Doğurucu bir Tohum’u
olmasaydı Herşey, Herşey’den doğabilirdi. Öte yandan da her
Göz’den yok olan Yokluğa dönseydi Bütün Şeyler Yok olurdu,
çünkü Göz’den yok olan her Şey ancak Yokluk’ta karar
kılabilirdi. Bundan çıkan Sonuç şudur ki, Dünya her Zaman,
şimdi olduğu gibi, var olageldi ve şimdiden sonra da
varolacaktır. Dünya Maddeler’den kurulmuştur. Bu Maddeler’in
Varlığını da Duyumlar’ımız ispatlar. Cisimler’den kimileri
Bileşik’tir, kimileri de Bileşikler’i Meydana getiren
Elemanlar’dır. Elemanlar, Görünmez ve Değişmez Nitelik’te
bulunan Atomlar’dır. Çünkü hiç bir Şey Yokluğa dönmediği gibi,
Bileşikler dağılınca, onları Meydana getiren Varlıklar’ın da
Varlık’ta kalmaları gerekir. Dünya Sonsuz’dur. Çünkü Her
Sonlu’nun bir Ucu olması gerekir, Dünya’nın Ucu bulunmadığına
göre Sonsuzluğa açıktır, Sonlu olmadığına göre de Zorunlu
olarak Sonlu değil demektir. Atomlar’ın Hareketi’nin
Başlangıcı yoktur. Çünkü Atomlar Boşluk kadar Öncesiz’dir.
Atomlar’ın Hareketi Sürekli ve Sonsuz’dur .’
Epikuros’un Sezileri, en Büyük Latin
Ozanı Lucretius Carus’un
Aracılığıyla
Roma’ya geçmiş ve sonunda Gassendi’yle Bacon’u
etkileyerek Doğabilimcileri’nin gelişmesini gerçekleştirmiştir.
Fransa’da Descartes (ö. 1650) tarafından temsil edilen
1700ler5 Metafiziği, doğar doğmaz, Karşısında Uzlaşmaz bir
hasım olarak, Gassendi’nin Kişiliğinde Epikuroscu
Maddeciliği buldu. Fransız ve İngiliz Maddeciliği, her zaman
Demokritos (ö.360) ve Epikuros’a (341-270)
Sımsıkı Bağlı kaldı.
ATOMCULUK