Parmenides b.Pyres
MÖ 539-569
(ΠΑΡΑKΛHΤΟΣ
)
Grek Düşünürü. Grek İdealizmi’nin Kurucusu..
Elea Okulu’nun Antikite Metafiziği’nin Önderi.
Walher
Kranz O’nu şöyle tanıtır:
’Pyres oğlu
Elea’lı Parmenides, Xenophanes’in Dersleri’ni
dinlemiştir. Diokhaitos Oğlu
Pythagorascı Ameinias’la
da bir arada bulunmuş ve O’na çok bağlanmıştır. Kendisi Parlak
ve Zengin bir Soy’dan olduğundan O’na Ölüm’ünden sonra bir
Heros-Tapınağı (Türbe) yaptırmıştır. Parmenides’i İç
Durgunluğa kavuşturan Xenophanes değil, Yoksul ama
Yetkin bir Kişi olan Ameinias’dır. En Dinç ve Zinde
Zamanı 69. Olympiad’a rastlıyor (MÖ 504-501). Parmenides
Yurd’unu pek Yetkin Yasalar’la iyice düzenlemiş, bundan
dolayı Memurlar her Yıl Yurtlar’ına ,Yasalar’a Bağlı
kalacaklarına Yemin ettiriyorlardı.
Walter Kranz:
(Platon
söylüyor): Büyük Parmenides.. Parmenides,
Homeros’un Deyimiyle, Saygı ve aynı Zamanda Korku
uyandıran bir Kişi olmalı.
(Öğrencileri
söylüyor): Parmenides Evren’i durduruyor.
(Yeni-Platoncu
Proklos söylüyor): Elea’lı Bilge Çoğunluğun Ruh
Gözü’nün Gerçeği görmeye dayanacak Güç’te olmadığını söylüyor.
(Aristoteles’in
Yargısı): Varolan’a göre Varolmayan’ın Hiç
olduğunu doğru bulan Parmenides Zorunlu olarak
Varolan’ın bir Şey olduğunu ve başka bir Şey olmadığını
sanıyor. Ancak Görünen Nesneler’e uymak Zorunda kaldığından
ve Lojik Düşünüş’e göre Tek-şey, İdrak’e göreyse Çokluk Kabul
ettiğinden yine İki İllet ve İki Principium,
yani Ateş’le Toprak da dediği Sıcak’la
Soğuk’u koyuyor, bunlardan Sıcağı Varolan’ın yanına
koyuyor, ötekini de Varolmayan’ın yanına.
(Sonraki
Bildiriler): Akşam ve Sabah Yıldızı’nın aynı olduğunu söylüyor
Parmenides, Göğün Kosmos olduğunu ve Yeryüzü’nün
Beş Kuşağa Ayrılışının Babası olarak Parmenides’i
gösteriyor. Meydana gelen ve yokolan Şeyler üstüne Canlı
Varlıklar’ın Organlar’ına varıncaya kadar Parmenides
kendinden sonrakilere Bilgi veriyor.‘
Parmenides Fizik’in Sınırları’nı
görüyordu, Yanılgılar’ını da. Metafizik Alan’da ise
Spekülasyonlar birbirini izliyordu. Ortaya atılan İddialar’ı
kanıtlamaya uğraşıyordu Düşünceciler. Pratik’le
denetlenmesi İmkansız Düşünceler’di bunlar.
Kolophon’lu
Xenophanes’in Öğrencisi’ydi. Hocası Hellen Kentleri’nde
20 Yıl süren bir Gezi’den sonra buraya yerleşmişti. Homeros’la
Hesiodos’un Antropomorfik Mitolojik Tanrıları’na karşı,
Tanrı’nın Tekliğini savunan bir Hoca’ydı.
Xenophanes
Bir Tek Tanrı
vardır, diyordu. O, ne Yapı ve ne de Düşünce
olarak Ölümsüzler’e benzer. Tüm-Göz’dür, Tüm-Kulak’tır,
Tüm-Anlak’tır. Değişmez’dir, Devimsiz’dir.
İnsan’a benzer Biçim, Nitelik ve Davranışlar O’na
yakıştırılamaz. Hesiodos la Homeros, Resim
Yapmasını bilselerdi, Kuşkusuz kendilerine benzeyen Tanrılar
çizecek olan Atlar ve Öküzler gibi
davranmışlardır.
İşte Parmenides bu Öğreti’yi
Miras aldı. Xenophanes’in bu Dinî Tekliğini Filosofi’ye
aktardı. Sürekli
ve Bölünmez
bir Bütün
olan Tekvarlık’ı
Savunmaya başladı. O’na göre Değişme
bir Kuruntu
dan İbaret’ti.
Varlık
Tek’ti ve Değişmez’di, Çokluk ve Değişirlik
Görünüş’teydi. Bizler bu Görünüşler’i Duyular’ımızla
algılamaktaydık, Duyular’sa Aldatıcı’ydı. Çünkü Gerçek
Varlık görülemez, dokunulamaz, işitilemez, demek ki
Duyular’ımızla algılanamazdı; O’nu ancak Us’umuzla
kavrayabilirdik.
Heksametron Ölçüsü’yle yazdığı Nesnelerin Yaratılışı
Üstüne adlı uzun Şiir’inde ‘Aynı şeydir düşünmekle
varolmak’ diyor.
‘Varoluş’u
bulunmayan bir Varlık’tan Söz ediyordu O. Ak
Çiçek, ak Böcek, ak Taş’ın Aklığı gibi
Fizik Evren’de yoktur. Ama Düşünsel Evren’de
vardır. Tek’tir, çünkü Fizik Evren’de var
olan Tüm Nesneler O’na indirgenir.
Platon
(ö. MÖ 347) bu Kavram’ı Mantığa uygulayacaktır.
Ne
Parmenides ne Platon ne
de Aristoteles-
Madde’yi tümüyle yadsımadılar.
Parmenides
Varlık’ın Küre Biçimi’nde olduğunu ve Uzay’da bir Yeri
bulunduğunu söylemiştir. Demekki Varlık Maddî’dir.
Bundan dolayı Çağdaş İdealistler bu Üçlü’yü, Varoluşu
bulunmayan Varlık’ı gereği gibi saptayamamakla
suçlayacaklardır.
‘Varlık’
diyordu, ‘eğer Var olmaya başlamışsa, ya bir Varlık’tan
ya da bir Yokluktan çıkıyor demektir. Üçüncü bir Oluş
düşünülemez. Varlık, eğer bir Varlık’tan
çıkıyorsa, kendi kendinden çıkması, bir başka değişle bir Şey’in
bir Hiç’ten doğması Us’a Uygun değildir. Varolan değişmez.
Çünkü değişmek, ya bir Varlığa ya da bir Yokluğa geçmek
demektir. Varlık Bir’dir, ikinci ve üçüncü Varlıklar
ancak onun Devamı, bir yani kendisi olabilirler. Varlık’ın
Yokluk’a geçtiğini düşünmekse Varlık’ın
Yokluk’tan geldiğini düşünmek kadar Saçma’dır. Böylece
Değişmezlik'e Us’umuzla erişiyoruz, Değişiklik ise
Duyular’ımızın Yanılgısı. Bu Kuruntu’dan dolayı Us
için ‘Değişmez bir Birlik’ olan Evren, biz İnsanlar’a ‘İkilik’
olarak görünüyor: Gece-Gündüz, Karanlık-Aydınlık, Sıcaklık, Soğukluk.’
O
Hareket’i tanımıyordu. Gerçeğe Us Yolu’yla varmak istedi.
Doğa Kuralları sadece bir ‘Kuruntu Evreni’ni
yönetmeye yarayan Kurallar’dı.
Ne
Varlık Yokluk, ne de Yokluk Varlık olamaz. Yok
olan Var olamayacağı gibi Var olan da Yok
olamaz. Değişirlik bir Kuruntu’dur, Duygular’ımızın
Vehmi’dir. Gerçek olan Değişmezlik’tir ki buna Us’umuzla
varmaktayız. Gerçeğe Us Yolu’yla varılır. Gerçek olan
Varlık’tır, Yokluk Yok’tur.’
Parmenides, Herakleitos’a(
ö. MÖ 480) karşı bir Polemik yürüttü. O’nun Diyalektiğini bir
‘Sanı Doktrini’ sayarak O’na Karşı kendi ‘Gerçek
Doktrini’ni ileri sürmüştü. Bu konuda Walter
Kranz’ın Yorumlarına bakılabilir.
Okulu’nu Öğrencisi
Elea’lı Zenon sürdürdü.
Eserleri :
Nesnelerin Yaratılışı Üstüne Adlı uzun Şiirinde şöyle der:
‘Öyleyse Us
İnsanlar’ın yanında durur, aynı Şey’dir
-Çünkü düşünen Şey,
Unsurlar’ın Yaradılışı, İnsanlar’da
-Hepsinde ve her birinde, Düşünce’dir Tümü
-Böylece meydana geldiler bunlar, sanıya göre de vardırlar
-Ve ilerde bundan böyle büyüyerek sona erecekler
-Bunlara Ad
taktılar İnsanlar, bir İşaret her birine’.