Zenon,
Elea’lı
MÖ 0490-0430
Grek Düşünür’ü..
Elea Okulu’ndan.
Parmenides’in Öğrencisiydi. Üstadının Görüşlerini
abartıp saltıklaştırdı.
‘Siz bir Ok’un uçtuğunu sanırsınız.
Oysa, uçmak için art arda dizilmiş bir takım noktaları aşmak,
bunları aşmak içinse, bunları birer birer kaplamak gerekir.
Bir noktayı kaplamak durgun olmaktır. Şu halde Ok durgun’dur,
hareket bir görünüşten ibarettir, der.
Bilgi sürecinde İdrak (algılama)
ile Düşünme arasındaki ayırımı uçurumlaştırarak,
Algı’nın verilerini yoksayıp, Düşünme’nin
verilerini yüceltti. Sağlam düşünce, çelişmesiz olmalıdır.
Parmenides (ö. MÖ 469)
Gerçeğin Tek olduğunu söylüyor, demek ki Algılar’ın
verdiği Kesret yoktur.
Parmenides Gerçeğin
Değişmez olduğunu söylemişti, demekki Algılar’ın verdiği
Hareket yoktur. Tekliğe ve Değişmezliğe
karşı Kesret ve Hareketi düşünmek imkansızdır,
çünkü bu bir Çelişme olur.
Zenon, hayatı boyunca bu
ikisinin yokluğunu kanıtlamaya çalıştı.Ünlü Çıkmaz’ları
(Gr. Aporia) ları hep bu amacı güder. Zenon’a
göre Çelişmeli olan Gerçek değildir. Vahdet’te
Kesret, Değişmezlik’te Değişirlik elbette
çelişiktir. Zenon, Gerçeğin Çelişmeli Karekterini gördü
, yani Diyalektiğin kurucusuydu
ama Gerçeğin
Diyalektik Çelişmeli Birliği’ni anlayamadı der Materyalistler.
Bu Çıkmazlar küçümsenecek cinsten değildir.
Zenon’un Hareket konusundaki
dört cümlesini çözmek epey bir beyini terletmiştir:
1.Hareket eden şeyin yarısına
hedeften önce varması gerektiğinden Hareket yoktur. (
Nasıl olur da Sonsuz Küçük Bölümler’den kurulu olan kesimler
sonlu olurlar? )
2.Akhilleus. En yavaş koşan
Kaplumbağa’ya en hızlı yetişemez. Çünkü kovalayanın bir
noktaya ancak öteki oradan ayrıldıktan sonra varması
gerektiğinden en yavaşın en Hızlı’dan daima biraz önde
bulunması gerekir. (Nasıl olur da kazanılan Aralık, yani
uzayda varolan birşey yok olur?)
3.Fırlayan Ok’un hareket etmeyip
durması. Çünkü bu zamanın Şimdi’lerden kurulmuş olduğunu kabul
etmekle olur, bu kabul edilmezse böyle bir akletme de olamaz.
(Nasıl olur da birçok zaman noktalarının bir araya gelmesiyle
zaman içerisinde ilerleyen Hareket meydana gelir?)
4.Koşu yerinde karşı yönlerden eşit
sayıda cisimler önünde Hareket eden eşit sayıdaki cisimler
üstüne olandır. Bunların bir bölümü Koşu yerinin sonundan ve
bir bölümü de ortasından eşit hız’da Hareket ederler. (Nasıl
olur da yarı zaman iki kat zamana eşit olur?)
Sofist
Protagoras’a sorar:’ Söyle
bakalım ey
Protagoras, bir tek darı
tanesi ya da bunun onbinde biri yere düşerse ses çıkarır mı?
Protagoras
çıkarmaz deyince Zenon: Ya bir ölçek darı yere atılınca
ses çıkarır mı? diye sorar. Beriki çıkarır, deyince Zenon
şöyle diyor: Peki, bir ölçek darıyla bir tek darı ve bir
darının onbinde biri arasında belli bir oran yok mu?
Protagoras ‘elbette var’, diyor. O zaman Zenon O’na
şu karşılığı veriyor: ’Öyleyse sesler arasında da aynı oranlar
var, çünkü ses çıkaran nesneler nasılsa sesler de öyle olmalı.
Bu böyle olunca da bir ölçek darı ses çıkarıyorsa, bir tek
darı ve bir darının onbinde biri de ses çıkaracaktır. ( Nasıl
olur da işitilmeyen seslerin toplamından işitilen bir ses
meydana gelir?) Zenon’a göre bütün bunlar
oranlamalarının sonucu olan boş sözlerden başka bir şey değil,
kesret ve hareket konusunda bizleri yanıltan da hep bu boş
sözler.
Zenon’un
büyün çıkmazları (apori’leri) hep sınırların
aşılmazlığı düşüncesine dayanır. Gerçeğin çelişmeli
karekteri’ne doğru yaklaştığı halde, bu çelişmedeki birliği
görememiştir. Sonlu’yla Sonsuz karşıtlığı’nda sonlu’yu atıp
sonsuz’u saltıklaştırmıştır. Oysa sonlu’yla sonsuz karşıt
oldukları kadar birbirleriyle ayrılmazsacına bağımlıdırlar.
Birinin olduğu yerde mutlaka öbürü vardır veya tersi.
Sonlu’yu atıp Sonsuz’u ele alamasınız, çünkü
Sonlu yoksa Sonsuz da yok demektir, nasıl ki köle
yoksa sahibi de yok demektir.
Eserleri:
-Nesnelerin Yaratılışı,
‘Varolanın büyüklüğü yoksa varolamaz. Varsa
her bir bölümün bir büyüklüğü , kalınlığı olmalı ve biri
ötekinden uzak olmalıdır. Ötekinin önünde olan için de aynı
söz geçerlidir, çünkü onun da büyüklüğü olacak ve önünde bir
şey bulunacak. İmdi bunu bir kez söylemekle daima söylemek
birdir, çünkü varolanın böyle bir bölümü en dıştaki olmayacak
ve hiçbir zaman biri ötekine göre değil olarak olmayacaktır.
Böylece çok ieyler varsa bunlar hem küçük, hem büyük olmalıdır,
büyüklüğü olmayacak kadar küçük, sınırsız olacak kadar büyük.
Ne büyüklüğü, ne kalınlığı, ne de ağırlığı olmayan varolamaz.
Zira başka bir varolana eklense daha büyük yapmaz, çünkü
hiçbir büyüklük varolmayınca eklenince de büyüklükte artma
olmaz, böylece artık eklenen hiç olur..