David Ricardo
1772-1823
İngiliz Ekonomist..
Londra’ya yerleşmiş Hollanda’lı bir Yahudi
Aile’nin Oğlu’ydu. Küçük Yaş’ta İş Hayatı’na atıldı.
Klasik Okul’un 3 Büyük Ekonomisti’nden 2.si olan
Smith öldüğünde 18 Yaş’ındaydı. 1793 de evlenmek için
Hristiyan oldu.
İngilizler’in Endüstri Devrimi Çağı’nda doğmuş,
içinde yaşadığı Kapitalizm’in Şartları’nı hem bir Hayli
geliştiren hem de bir hayli aşan bir Ekonomik Düşünce ortaya
koydu.
Rodin'in 1500ler de sezdiği Para
Miktarı’yla , Fiyat arasındaki Kökten İlişki’yi de Ricardo
geliştirdi.
Akademik değil, Borsacı, İş Adamı’ydı.
Bilimler’le ilgilendi. 1807 de Geological Society’e
Üye oldu. Maliye ve Ekonomi Konuları’nda derinlemesine
incelemelere girişmişti. 1813 de Avam Kamerası’na
Milletvekili seçildi. Araştırma ve İncelemeleri art arda
yayımladı.
Emek-Değer Kuramı’nı ileri sürdü.
Ücret’le Kâr’ın Ters Orantılı olduğunu açıkladı.
Kar Haddi’nin Azalma Eğilimini gördü.
O’nun Kuramları Bugün de Kapitalist Ekonomi’de
Değerli’dir. Büyüme Modeli (İng. Ricardian growth
model), Karşılaştırmalı Maliyetler Kuramı (İng.Principle
of comparatif cost), Vergi Kuramı (İng. Ricardian
pinciples of taxation), Anatilitik Program (İng.
Ricardo’s analytical programme) Klasik Ekonomi
Edebiyatı’nın başlıca Konuları’dır.
Kağıt Para’daki Değer Düşüklüğü, Kağıt Para
Miktarı’nın çoğalmasıyla Orantılı’dır ( Enflasyon).
Buna karşı, Yeni bir Altın Madeni’nin bulunması, Altın’ı
çoğaltarak Altın’ın Değeri’ni düşürür ve böylelikle Mal
Fiyatları’nı yükseltir. Öyleyse Para’nın Değeri, Para
Miktarı’yla belirlenir ( İng.quantitativ teorisi).
Bundan şu Sonucu çıkarır. Altın Karşılığı
olmadan Piyasa’ya Para çıkarılmamalıdır. (İng. Currency
principle). Buna çok İlginç bir Düşünce de ekler.
Şöyle der: ‘Piyasa’daki Para’yla , Piyasa’daki
Mallar’ın birbirlerine tam Uygun bulundukları İdeal bir
Durum’da Değerli Madenler’in Değiştirme Değerleri
bunları çıkarmak için harcanan Emeğin Değerine Eşit’tir.
Örneğin, böyle bir durumda, Gümüş’ün Gramı 5 Lira ederken,
Altın’ın Gramı 10 Lira ediyorsa, Altın’ını çıkarmak için
Gümüş’e harcanan Emeğin iki Katı harcanıyor demektir.
Ricardo’ya göre böyle İdeal bir
Durum’da, Para’nın Değeri bile, Emeğin Tam Karşılığı
olmaktadır. Değeri yaratan Emek’tir. (İng. Ricardian
theory of value).
Değer’i açıklayan Varsayımlar’ı şöyle
açıklar:
Emek Kuramı:
J.Locke Değer’in İnsan Emeği’nden
doğduğunu söyler. Bundan % 1 Oranı’ndaki Mallar İstisna’ydı.
Adam Smith ise Büyük
Mallar’ın Değer’ini Emek’in belirlediğini söyledi. O’na
göre İlkel Toplumlar’da böyleydi ama şimdi onun Toprak
ve Sermaye gibi iki Ortağı daha vardı. Ricardo
ise Değer’in Emek’le belirlendiğini ve Emek’in
Toprak Rantı’yla Sermaye Karı’nın da Kaynağı
olduğunu söyledi. Ücret’le Kar va Kar’la
Rant arasındaki Karşıtlığı gördü. O’na göre bu Natural
Yasalar, Doğal bir Sistem olan Kapitalist Ekonomi Düzeni’nde
en Yetkin Biçim’de işlemekteydi. ( Bak:
Karl Marx)
Diğer Değer Kuramları:
1.Değer, karşıladığı İhtiyac’ın
Şiddeti’yle belirlenir. Yani Değer’i değer eden
Psikolojik bir Etmen’di. (Çağdaş Marjinalistler de
böyle düşünürler). Oysa, bir Mal’ın İhtiyacını çok duyanla, az
duyan, o Mal’ı almak için aynı Para’yı ödemekteydi.
2.Kimilerine göre Değer, bir Mal’ın Az
üretilişinde ya da Az bulunmasındaydı. Nedret Kuramı.
Oysa Dünya üstünde çok Az bulunan kimi Şeyler Para etmez.
3.Arz Talep Kuramı: Değer,
Satıcı’yla Alıcı’nın Karşılaşması’yla belirlenir. Bu Düşünce
Ekonomik Olayları, Karşılıklı İlişkiler içinde
Yakalayamayanlar’ın Fiyat Kavramı’yla Değer
Kavramı’nı karıştırmalarından doğar. Gerçekte Arz ve Talep,
bir Mal’ın Değer’ini Değil, Piyasa Fiyatı’nın Geçici
Dalgalanmaları düzenler. Yani Arz ve Talep,
Fiyat’ın Değerinin Altın’a neden indiğini ve ya çıktığını
açıklar. Talep çok ve Arz yetersizse Fiyat artar.
Fiyat’ın İniş ve Çıkışı bir Şey’e göredir. Bu Şey, o Mal’ın 10
Kuruşluk Değeri’dir mesela.
4.Fayda Kuramı. Değer bir Mal’ın İşe
Yararlılığıyla belirlenir. Bu da, Olaylar’a Tek Açı’dan
Bakanlar’ın Kullanma Değeri’yle Değiştirme
Değeri’ni karşılaştırmalarından doğar. Oysa 10 Kuruşluk
bir Kundura Bağı’yla 10 Kuruşluk Fare Zehiri’nin Kullanma
Değeri birbirinden Farklı’dır ama aralarındaki Ortak olan
10 Kuruş’u belirleyen nedir? Nicelikle’ri olamaz,
Nitelikler’i ayrı olan Maddeler Nicelikce kıyaslanamazlar.
Kullanma ( İstimal) Değeri açısından bakılınca Hava ve Au’yun
Eski bir Pul’dan Değerli olması beklenir. Değer’in
İnsanlar arası Mübadele ( Değiştirme) Olayı ile İlgisini
bilenler için yukardaki Kıyas Saçma’dır.
5.Maliyet Kuramı. Değer’i Üretim
Giderleri belirler. Bu Sanı, bir Mal’ın Değer’ini başka
bir Mal’ın Değer’iyle açıklamak Kısır Döngüsü’ne
götürür. 10 Kuruşluk İlac’ın Değeri, içinde bulunan 5 Kuruşluk
Sinameki’yle 3 Kuruşluk Hidrojen ve 2 Kuruşluk Oksijenler
İleri gelir diye düşünür. Ama bu Maddeler’in Değerini ne
belirler?
6.Marjinal Fayda Kuramı. Değer
Marjinal Birim’in Faydasıyla belirlenir. Eski İhtiyaç
Kuramı’yla Eski Fayda Kuramı, Eski Nedret
Kuramı’nın birleştirilmesidir bu. Bir Mal’ın Faydası’nı,
o Mal’ın Azlığı ya da Çokluğundan dolayı Değişik
İhtiyaçlar’da kullanılmasıyla açıklamak ister. Bir Mal Azsa en
Zorunlu İhtiyaçlar’da, çoksa en Gereksiz İhtiyaçlar’da
kullanılacaktır. O Mal’ın Değerini de, böylece, Marjinal (
Nihai) Birim’inin Faydasıyla belirlenecektir. 99 Hastamıza
karşı 100 Serumumuz varsa 100. Serum Değersiz’dir.
Ricardo Uuluslararası Ticaret,
Piyasa’nın gerektirdiği Para Miktarı’nı Otomatik olarak
dengeler’ , der. Ancak bunun için, Para’nın ya Değerli Maden,
ya da Değerli Maden Karşılığı Kağıt olması ve Dış Ticaret
Fiyatları’nın tam bir Serbestlik içinde
belirmesi gerekir.
Böyle bir durumda ne Enflasyon (Para Şişkinliği) olur, ne de
Deflasyon (Para Darlığı). Karşılıksız Kağıt Para’ysa
Önemli’dir ama, her Bakımdan da Tehlikeli’dir. Para çıkarmak,
bir Devlet Bankası’nın İşi olmalıdır ( Liberal Kural Dışı Tek
Önerisi budur) (İng. Bancing principle). Banka,
Karşılık miktarınca Kağıt Para çıkarabilir. Ancak bu
Karşılık da Değerli Külçeler halinde olmalıdır ki, Halk ikide
bir Kağıt Parasının Altın ya da Gümüş’le değiştirilmesini
isteyemesin, bundan sadece Büyük Tüccarlar Ticaret Dengesi’ni
düzeltmek için yararlanabilsin.
Ricardo, Değişmez bir Değer Ölçüsü’nün
olmadığı Kanısındadır. Değer’i yaratan Emek’tir,
Sermaye de Değer yaratır ama, Sermaye, Birikmiş bir
Emek’ten başka bir Şey değildir. (
Smith, Sermaye’nin birikmiş
Emek olduğunu sezememişti, ya da daha sonra vazgeçmişti).
Bu Kural, Yeniden üretilebilen Mallar için Doğru’dur,
der. Sanat Ürünleri, Antika Eşya, Eskitilmiş Şarap gibi bir
daha üretilemeyecek Mallar’ın Değeri’ni ise Nedret Yasası
düzenler. Her Mal’ın Tek Fiyatı vardır, bu Tek Fiyat da o
Mal’ın en Kötü Ortam’da üretilmesi için Gerekli Emek’in
Karşılığı’dır.
Rant,(Toprak Geliri) Fiyat’ı belirlemez.
Çünkü Rant, salt bir Değer değildir. (Anderson
ve
Malthus Rant’ın, Doğa’nın Verim Gücü’yle
belirlenen Mutlak bir Değer olduğunu söylemişlerdi). Rant’ı
ancak Yüksek Verimli Topraklar elde edebilir, çünkü Rant
bu Verim Farkı’ndan doğan İzafi bir Değer’dir. Piyasa’ya Yakın
olmak, daha Verimli bulunmak gibi Avantajlar’dan yararlanan
İşletmeler’in Maliyet Fiyatı, Kötü Durum’daki İşletmeler’in
Maliyet Fiyatı’ndan elbette daha Düşük olacaktır. Oysa, her
Mal’ın Tek Fiyatı vardır ve Piyasa Fiyatı en Kötü
Durum’daki Emeğin Fiyatı’dır. İyi İşletme, Piyasa
Fiyatı’yla kendi Maliyeti arasındaki Fark’tan
yararlanacaktır ki işte bu Fark Rant’tır.
Ricardo’ya Sermayeci’ye Önem verdiği ve
onu Ekonomik Hayat’ın Yöneticisi saydığı halde, Toprak
Sahipleri’ni Toplum’un Parazitleri olarak adlandırır. Bu
Parazitler’le Burjuva Sınıfı arasındaki Büyük Çatışma’yı da
ortaya kor:
Endüstri’nin gelişmesi Şehirler’i genişletir ve Besin Ürünleri
Gereğini artırır. Bu yüzden, Besin Ürünleri’nin Fiyatları’yla
Toprak Kirası Sürekli olarak artar. Sonundaysa Sermaye’nin ve
İşgücü Geliri’nin ( Kar ve Üretler’in) büyük bir Prçası Toprak
Sahipleri’nin Cebine girer, hem de sadece Topraklar’ını
kiralamakla yetinip hiç bir İş göremedikleri halde.. Besin
Ürünleri’nin Fiyatları artarsa İşçi Ücretleri de artar, çünkü
İşçi Ücretleri en az Geçim Çizgisi’nin altına düşemez. Buysa,
Sermayeci’nin Kazancı’nın azalması demektir, çünkü İşçi
Ücretleri’yle Kazanç ters Orantılı’dır. Öyleyse Endüstri’nin
gelişmesi, Sermayeci’nin değil, Parazit Toprak Sahipleri’nin
Cebini doldurur. ( 1789 Devrimi’ni gerektiren çatışma).
Ricardo Kapitalist, Marxist Çağdaş
Ekonomi’nin Temellerini attı. Toplumcu Edebiyat’ta şöyle
denir: ‘Marx için Filosofi’de
Hegel neyse, Ekonomi’de de
Ricardo odur.’ O Çağdaş Ekonomik Politik’in Temelleri’ni
attı..
İşçi
Sınıfı’nı; İş Hayvanları, Avadanlıklar, Fabrikalar gibi
bir Üretim Aracı saydığı halde, Sermaye Kazancı’yla İşçi
Ücretleri arasındaki Ters Orantı’yı yakaladı. O’na göre
Ücret bir İşgücü’nün yeniden kazanılması için harcanması
gereken İnsan Emeği’nin tam Karşılığı’dır. Böyle olunca da,
Ücret Besin Ürünleri Fiyatları’na Bağlı’dır. Yukarıda
anlatılan Mekanizma, Toprak Sahipleri Yararı’na işlediğinden,
Endüstri Üretimi’nin artması , Sermaye Kazancı’nın çoğalmasını
değil, tersine, azalmasını gerektirir. Bu Gelişme, sonunda
Kazanc’ı Sıfır’a indirecektir. Kazanc’ın Sıfır’a inmesi de şu
Sonuçlar’ı doğurur: Sermaye Birimi ortadan kalkar, Nufus çoğalması
durur, Tarım Yeni Topraklar’a yayılamaz, Toplum yerinde
saymaya başlar. Ricardo'nun bu Düşünceleri, ileride
Ters bir Açıdan işlenecektir.
Klasik Okul Kuramcıları İngiliz iken,
Neo-Merkantilistler’in Tümü Alman olacaktır. Almanlar,
Klasikler’in İngiltere’nin Dünya Egemenliği’ni sağlamak için
Kasıtlı olarak Yanlış Kuramlar kurduklarını İddia edeceklerdir.
Onları da Neo-Merkantilistler, Almanya’nın Dünya Diktatörlüğü’nü
hazırlamakla suçlayacaklardır.
Eserleri:
-The High Price of Bullion, o Proof of the Depreciation of
Bank Notes, (Kağıt Para Değeri’ndeki Düşüklüğü belirleyen
Külçe Altın Fiyatı),
-Essay on the Influence on the Law Price of
Corn on the Profits of Stocks , (Düşük Buğday Fiyatı’nın
Karlar ve Pay Belgitleri’ne Etkisi Üstüne Deneme),
-Principles of Political Economy and
Taxation, (Siyasal Ekonomi ve Vergi İlkeleri Üstüne),