Ludwig Andreas Feuerbach

1804-1872

                 

                 28 Temmuz   1804’te Landshut, bavyera’da doğdu. 13 Eylül 1872’de, Rechenberg’de öldü. Alman Filozof ve Ahlakçı. Marx üzerindeki Etkisi’yle ve Humanist İlahiyat Görüşler’iyle ünlenmiştir.

                 Hukukçu Paul von Feuerbach’ın 4.Oğlu olan Ludwig Feuerbach’ın Berlin’deki 2 Yıl Süre’yle Hegel’in yanında Filosofi Öğrenimi yapabilmek için İlahiyat Çalışmaları’nı bıraktı.    1828’de Doğabilimi Öğrenimi yapabilmek için Erlangen’e gitti. 2 Yıl sonra da Gedanken über Tod und Unsterblichkeit Adlı İlk Kitab’ını Hegel'in Ölümü’nden bir Yıl önce İmzasız olarak yayınladı.

                  1839 da Hrıstiyanlık Filosofisi’ni yayınladı. O sıralar Alman Düşünürleri Hegel'i tartışıyordu. Ruhçular onu Ruhçuluk Alanı’na, Maddeciler de Maddecilik Alanı’na çekiştiriyorlardı. O Kant'ın Yasağı’nı çiğnemiş Mutlak'ın Alanı’na girmişti. Düşünce’nin Doğa’dan Önceliğini savunmuştu.

                 Maddeciler de Mutlak'ın yani İnsan Düşüncesi’nin uğraştığı İlk ve Son Gerçeğin, Doğa’nın üstünde değil , Doğa’nın içinde olduğunu söylemesine İlgi duydular. Herakleitos gibi Diyalektikci’ydi. Bu Uzlaşmalar , Yeni Karşıtlıklar ve Yeni Uzlaşmalarla, gitgide Varlığın Bilinci’ne erişecekti. Bu Erişme’yse, Gerçek Özgürlüğü doğuracak olan bir Sonuç’tu. Mutlak Varlığın kendi Bilinci’ne erişmesiyle aydınlanacaktı.

                 Hegel'in Düşüncesi Oluşu, İlk İnsan’ın Dünya’ya gelmesiyle bitmiş sayan Dinleri çökertiyordu. Bütün Sorunlar’ı çözdüklerini sanan Filosofi Sistemleri dağılıyordı. Kant'ın sınırladığı Rasyon Tekrar özgürleşiyordu. Küçümsenen Us etkilediğinden etkilenmek Yoluyla Diyalektik Metot’la Gerçeğe doğru yaklaşmaktaydı.

                 Feuerbach Gelecek Filosofisi’nin İlkeleri Hegel’den 13 Yıl sonra yayınlandı.

                 'Temel Doğa’dır. Doğa’nın dışında hiç bir Şey yoktur. Herşey gibi, Düşünce de, Doğa’nın Ürünü’dür. Düşünce, Maddî bir Organ olan Beyin’den çıkmaktadır..Bence Maddecilik İnsan’ın Varlık ve Bilgi Yapısı’nın Temeli’dir. Ama bir Fizyolojist’in, bir Naturalist’in anladığı gibi, Varlık Yapısı’nın kendisi değildir. Maddecilik’le geride Beraberim ama, ilerde Bereber değilim.'

                 O yıktığı Dinler’in yerine Aşk Dini koymak ister. O Temeli Madde’ye dayanan bir İdealist’tir. Aşk’ı, Maddi bir Çekim olarak değil, bir İnsanlık İdeali olarak Ele alır. Hegel gibi Diyalektiği Madde’de değil Düşünce’de bulur. ' İnsanlar sevişiniz, Gerçek Din sizin bu Sevgilerinizdedir. Varlığınız, Aşkınızla biçimlenecektir.'

                 Ona göre Din’in Gerçeği Aşk’tadır. Önceleri insanlar, kendi Nitelikleri’ninin Fantastik Yansımaları olan Tanrılar yaratmışlardı. Tanrılar, İnsanlık Düzeni’ni kurmaya yetmediler. Oysa, bu Düzen’i kuracak olan, İnsan’ın başka İnsanlar’a Karşı duyduğu Bağlılık’tır. Bu Bağlılık, en Yetkin Biçimi’ne Aşk’ta ulaşır. Hele Cinsel Aşk, bu Duygusal İnsan Bağlılığı’nın en yoğunlaşmış Biçimidir. Dostluk, Acıma, Vaz Geçme, Coşkunluk gibi Çeşitli Eğilimler, Yetkinliğini Cinsel Aşk’ta beliren Aşk’ın Çeşitli Görünüşleri’dir. İnsanlar arasındaki Bütün Sorunlar Aşk’ın Gücü’yle çözülecektir. Aşk’ı kutsallaştırmak gerekir. İnsanlar, böylelikle, Bütün Acılar’ından kurtulacaklardır. Din, Latince bağlamak Anlamındaki ( Religare) Sözcüğünden gelir. Şu halde, Din Sözcüğü’nün İlk Anlamı Bağ’dır. Bundan ötürü İnsanlar arasındaki her Bağ, bir Din’dir. Din Sözcüğü’nün Etimolojik Anlamı gerçeği ortaya koymaktadır. Ama bu Din, Ruhçu bir Temel’e değil, Maddeci bir Temel’e oturmaktadır. Temel Doğa’dır. Herşey gibi, Din de, Doğa’nın Ürünü’dür. Varlık Yapısı’nın Temeli Madde’dir ama, kendisi Düşünce’dir. Varlık Madde’dn çıkıyor ama Ruh’la gelişiyor, varlıklaşıyor. Maddeler’in Oyunu bitmiştir artık.

                 Ona göre Mutluluk Eğilimi İnsan Yapısı’nın Doğal bir Eğilimi’dir. İnsan doğarken Mutluluk Eğilimini İnsan Yapısı’nın Doğal bir Eğilimi’dir. İnsan, doğarken Mutluluk Eğilimi’yle birlikte doğar. Mutluluk Eğilimi’nin Ahlakiliği bu yüzdendir. Yine bu yüzdendir ki her Ahlak’ın Temeli Mutluluk Eğilimi olmalıdır. Ama Mutluluk Eğilimi Başı boş bırakılamaz elbet. Onu düzenleyen İki Doğal Kısıtlayıcı vardır:

                 1.Eylemlerimizin kendimizdeki Sonuçları: Mutluluk Eğilimimizi başı boş bırakıp, Örneğin İçki’yi fazla kaçırırsak hastalanırız. Böylelikle de kendi Eğilimimizi, kendimizden dolayı, kendimiz kısıtlarırız.

                 2.Eylemlerimizin Toplum’daki Sonuçları: Mutluluk Eğilimimizi başı boş bırakırsak Başkalarını Mutluluk Eğilimlerinin Sınırı’na gireriz. Bu halde Başkaları, kendi Mutluluk Eğilimlerimizi savunarak bizim Mutluluk Eğilimimizi bozarlar. Böylelikle de kendi Eğilimimizi, yine kendimizden dolayı, kendimiz kısıtlarız.

                 Hem kendimiz, hem de Başkaları , Elbirliği’yle Mutluluk Eğilimimizi düzenlerler, Aşırılıklar’a Engel olurlar. Bu iki Surum’un dışında Mutluluk Eğilimimizin hiç bir Engeli yoktur, keyfince Yol alabilir. Anlaşıldığına göre, Mutluluğumuzu, yine kendi Mutluluğumuz düzenlemektedir. Kendi Mutluluğumuzu bozmadıktan sonra Mutluluk Eğilimimizin yöneldiği yer Yol Ahlaki’dir. Toplumsal Sonuçlar, kendi Mutluluğumuzun Tadını kaçırdıklarından  dolayı Kısıtlayıcı’dırlar.

                 İnsan’ın Tanrı’ya  tapmasını yasaklayan Maddeci Feuerbach'ın karşısına dikilen, İnsan’ın İnsan’a tapmasını emreden Ruhçu Feuerbach.

                 Hristiyanlığın Özü’ndeki Görüşleri’nin Ürünü olarak Tanrı İnsan’ın İçedönük Doğası’nın Dışadönük bir İzdüşümü haline geliyordu. Kitab’ının Marxı Önemli ölçüde etkileyen İlk Bölümü’nde  Feuerbach Din’in Gerçek ya da Antropolojik özünü çözümledi. Tanrı’ya yüklenen Çeşitli Nitelikleri tartışarak bunların İnsan Doğası’nın Farklı Gereksinmeleri’nin karşılığı olduğunu İleri sürdü. 2.Bölüm’de Din’in Sahte ya da İlahiyat’a İlişkin özünü Ele alarak Tanrı’nın İnsan’dan Bağımsız bir Varlığı olduğu Görüşü’nün, Vahiy ve Kutsal Nesneler’e inanmaya Yol açtığını, bunlar’ın da istenmeyen bir Dinsel Maddeciliğin parçaları olduğunu İleri sürdü.

                 Feuerbach Atesit olmadığını söylemekle birlikte , Hristriyanlık’taki Tanrı’nın bir Yanılsama olduğunu İddia etti. Din Görüşleri’ni Filosofi ve Diğer Disiplinler’le birlikte Ele alması Hegel’in İlkeleri’ni Yarı-Dinsel olarak görmesine ve Marx’ın daha sonra 1845’te  ‘Thesen über Feuerbach’da eleştireceği bir tür Materyalizm’i benimsemesine Yol açtı. 1848-1849 Devrim, karşıdevrim Yılları’nda Dini Tutuculuğa Saldıruları yüzünden birçok Devrimci tarafından Kahraman olarak görüldü.

                 Feuerbach en çok Hristiyanlığa Karşı olan Yazarlar’ı etkiledi. Das Leben Jesu kritisch bearbeitet Adlı Şüpheci Eser’i David Friedrich Strauss ve Feuerbach gibi Doğalcılık Adına Hegelcilik’ten vazgeçen Bruno Bauer bunların Başlıcalarıydı. Bazı Görüşler’i de faha sonraları Almanya’da Kilise ile Devlet arasındaki Mücadele’de Aşırı Uc’un Temsilcileri ve kapitalizm’e karşı Mücadele’nin Önderleri tarafından benimsendi.

 

                 Eserleri:

                 -Über Tod und Unsterblichkeit , [1](Ölüm ve Ölümsüzlük Üstüne Düşünceler), Bu Eser’de  Kişisel Ölümsüzlük Kavramı’na Karşı çıktı ve İnsani Nitelikler’in Doğa’da özümsendiği bir Ölümsüzlük Biçimi’ni savundu.

                 -Abaelard und Heloise, [2](Abelardus ve Heloise)

                 -Pierre Bayle, [3]

                 -Über Philosophie und Christentum, [4] (Hrıstiyanlık Filosofisi),  Hristiyanlığın çok uzun süreden beri yalnızca İnsan’ın Us’undan değil, Hayat’ından da silinmiş olduğunu ve Sabit bir Düşünce’den öteye geçmediğini İleri sürdü.

                 -Das Wesen des Christentums,[5] (Hristiyanlığın Özü), En Önemli Eseri.İnsan’ın Düşünce Öznesi’nin kendisi olduğunu ileri sürdü ve Dini Sonsuzluk Bilinci’ne indirgedi. Yani Din, ‘Bilinc’in Sonsuzluğu’nun Bilinci’nden başka bir Şey değildi; ya da Sonsuz’un Bilinci’ndeki Bilinçli Özne’nin Nesnesi kendi Doğa’sının Sonsuzluğu’ydu.

                 -Das Leben Jesu kritisch bearbeitet ,[6] (İsa’nın hayatı Üzerine Eleştirel İnceleme  ), 2 Cilt,

                 -Theogonie,[7]

                 -Gottheit, Freiheit und Unsterblichkeit, [8](Tanrı, Özgürlük ve Ölümsüzlük ),

                 -Werke, [9](Bütün Eserleri) 10 Cilt Halinde yayınlandı.

 

03.07.2004E

 

  

[1]           1830,

[2]           1834,

[3]           1838,

[4]           1839,

[5]           1841,

[6]           1835-1836,

[7]           1857,

[8]           1866,

[9]           1846-1866, 1903-1911