Plotinos, Yeni-Platonculuğun Banisi

205-270

 

              Lyko (Lykopolis) de doğdu (Mısır). Yeni-Platonculuğun Kurucusu olarak Meşhur..

              Hayat’ına ilişkin Tek Kaynak, Öğrencisi Porphyrios’un Peri biou Plotinou kai te takseos ton biblion autou [1] Adlı Esreridir.  Plotinos’un Porphyrios tarafından Ennead (Dokuzluk) Adı Altında derlenen Metinler’inin Önsözü Niteliğindeki bu Biyografisi, Roma’da birlikte geçirdikleri son 6 Yıl’a Ağırlık verir. Eserler’ini Son 17 Yıl’ında yazan Plotinos’un Yazıları’nda Gençlik Yılları’na ilişkin Bilgi ya da Düşünsel Gelişim’ine ilişkin İpucu yoktur.

              Porphyrios’a göre Plotinos Ailesi’nden, Soyu’ndan ya da Ülkesi’nden hiç Söz etmezdi. 300 Yıllar Tarihçisi Eunapios ve sonraki Bazı Yazarlar’a göre Mısır’da Lyko ya da Lykopolis (Bugünkü Asyut ya da Nil Deldası’nda Küçük bir Kasaba) doğmuştu. Ama gerek kendi Yazılar’ına gerekse Biyografisi’ne dayanılarak Mısır’la Özel bir Bağı olduğu kanıtlanamadığı gibi daha sonra İskenderiye’de Filozofi Eğitimi görmesi de Mısırlı olmasını gerektirmiyordu. Adı Latince’nin Kurallar’ına göre yazılıyor, ama bu 200ler’de Kişi’nin Etnik Kökeni’ni açıklamıyordu. Dil’inin Grekçe olduğu ve Grek Eğitimi aldığı ise Kesin. Bütün Özgünlüğü’ne Karşın Plotinos Düşünce Biçimi, Düşünsel ve Dinsel Bağlılıklar’ı Açısı’ndan Helenistik Kültür’ün bir Parçası’ydı.

              Filosofi Okuma İsteği’yle 28 Yaş’ında İskenderiye’ye gitti. Dönem’in En Seçkin Düşünürleri’nin Dersleri’ne girdiyse de Tam bir Umutsuzluğa düştü. Sonunda ne istediğini anlayan bir Arkadaş’ı tarafından kendi kendini yetiştirmiş Filozof Ammonios Sakkas’a götürüldü. Ammonios’u dinledikten sonra aradığını bulduğuna inanarak 11 Yıl onun yanında kaldı.

              Antikite’nin en  Gizemli Kişiler’inden biri, büyük İhtimalle Origenes’in de Öğretmeni olan Ammonios ile geçirdiği Dönem’in Sonu’nda Plotinos İran ve Hint Filosofisi ‘ni İlk elden öğrenmek Amac’ıyla Roma İmparatoru III.Gordianus’un Mezopotamya’da Askerler tarafından öldürülmesi ve yerine Philippus’un (Arap) geçmesiyle Sefer tam bir Felaket’le sonuçlandı.  Oradan Güçlük’le kaçan Plotinos önce Antiokheia’ya, oradan da Roma’ya gitti ve 40 Yaşlar’ında Roma’ya yerleşti. Doğu Düşünürleri ile doğrudan bir İlişki kuramamıştı. Filosofisi’nin Hint Düşüncesi ile Yakınlığı ise, muhtemelen Grek Geleneği’nin Doğal Gelişimi’nden kaynaklanıyordu denir.

              263’te Porphyrios kendisini tanıdığında  Roma’da Sade ve Saygın bir Hayat sürüyordu. Aristokrat Dostları’ndan çoğu, onu Çocuklar’ının Vasisi Tayin ediyorlardı. Plotinos da Roma Hukuku’na göre bu Gençler’in Eğitimleri ve Servetleri ile ilgileniyor, Sorumluluklar’ını Büyük bir dikkatle yerine getiriyordu. Geniş bir Dost Çevresi vardı. Porphyrius’a göre İmparator Gallineus (hd 253-263) ve Karısı Salonina da Ona Saygı gösterenler arasındaydı. Bu Durum’dan yararlanan Plotinos İmparator’dan Campania’da Yıkık bir Kneti yeniden kurup çevresindeki Topraklar’ın Geliri’ni vermesini istedi. Platonopolis Adı verilecek Kent’te Platon’un İdeal Devleti’nin Yasa ve Kuralları uygulanacaktı. Plotinos da Dostlar’ıyla oraya yerleşecekti. Yazılar’ında Platon’un Düşüncesi’nin Siyasal Yönü’yle hiç ilgilenmemesine ve Kamu Hayatı’ndan Uzak kalmayı öğütlemesine Karşın Platoncu bir Filozof olarak belki de Platon’un düşlediği Kent’in kurulması için Çalışma’yı bir Görev saymıştı. İmparator ise Plotinos’a bütün Kişisel Saygısı’na karşın Platonopolis’i Senatörler’in bir Güç Odağı ve kendi Otoritesi’ne Karşı bir Entrika Merkezi olarak gördüğü için, Öneri’yi Kabul etmedi.

              Plotinos’un Temel Uğraşı Öğretmenlik’ti. Roma’daki İlk 10 Yılı’ndan sonra da Zaman’ının Büyük Bölümü’nü yazmaya ayırdı. Skolastik bir Eğitim Yöntemi uygulamasına karşın Dersleri Akademik bir Çerçeve’ye Bağlı değildi ve Arkadaşça bir Hava içinde geçiyordu. Plotinos Önceki Platon ve Aristoteles Yorumları’ndan Parçalar okutup sonra kendi Görüşler’ini aktarıyor ve Tartışma’yı hiç sınırlamıyordu. Porphyrios’un Ennead Başlığı Altında derlediği İncelemeler’ini Dersler’ine katılanlar için yazmıştı.

              9 Bölüm’den oluşan 6 Kitaplık bu Derleme ayrıca 54 Küçük Bölüm’e ayrılır. Filosofik Görüşleri’nin Temelini Platon’un İdea Kuramı oluşturur. Plotinos’a göre Evren’in Temeli’ni oluşturan Varlık ‘Bir olan Tanrı’dır. Tanrı Bütün Nesneler’i yaratan, Hareket ettiren, Sonsuz ve Etkin Güç’tür. Eidos (Biçim) olan Tanrı’nın Karşısı’nda hiçbir Tanrısal Özelliği olmayan Hyle (Madde) vardır. Tanrı Her Türlü Varoluş’un İmkanı’nı taşır. Tüm Nesneler’in Ölçüsü ve Gayesi’dir. Nesneler Yüce Varlık’tan en alt’ta bulunana doğru 3 Aşama içinde oluşurlar :

              Nous (Zihin)

              Psyke (Tin)

              Ve Physis (Fizik Dünya).

              Plotinos’un Filosofi Anlayışı Dini Kaynaklı Öğretiler’in Doğmasına Neden olmuş, Hristiyanlık ve Hristiyan İlahiyatı Yeni-Platonculuğun İzler’ini uzun süre üzerinde taşımıştır.

              Bugün Verem ya da Cüzzam olduğu sanılan bir Hastalığa yakalandı, Son Günleri’ni Yalnız geçirdi. 270 de Campania ‘da öldü.

 

              Mısır Toprakları İmp. Septimus Severus'un Egemenliği’nde olduğu Sırada Mısır'da yerleşmiş Bir Romalı Anne Baba’nın Çocuğu’ydu. Likopolis'de doğdu.

              231 de Filosofi ile ilgilenmeye başladı. İskenderiye'de Ammonios Sakkas'ın Öğrencisi oldu. İmp. Gordianus'un İranlılar’a açtığı Savaş’a katıldı. Romalılar yenildiler.

   243 de Roma'ya yerleşti.

              Roma'da kurduğu Okul’unda Ölene dek 25 yıl Felsefe okuttu. Saygı duyulan biriydi. Öğrencileri arasında Ünlü Bilginler, Sanatçılar, İmp. Gallineus, İmparatoriçe Salonia da vardı.

              İmp. Gallineus, Platon'un (ö. MÖ 347) Düşüncesi’ne Uygun örnek Devlet kurması için O’na bir yer göstermeyi bile düşünmüştü. Devlet Adamları O’nu vazgeçirdiler.

              50 Yaşlar’ında Düşünceler’ini yazmaya başladı. Her birinde dokuzar Yazı bulunan 6 Kitab’ını ( Ennead'lar: Dokuzlar), Öğrencisi Porphyrios yayınladı. [2]

              ‘İnsan’ın Amacı Tanrı’ya benzemek olmalıdır. Tanrı, Mutlak İyilik’tir. Erdem Tanrı'dır. İnsan Tanrı'ya benzemeye çalışmakla Erdem’e ulaşabilir.

              Evren Tanrı'dan geliyor, Tanrı'ya dönüyor. İnsan da Tanrı'dan geldi, Tanrı'ya dönmektedir. İniş Merdiveni’nin İlk Basamağı’nda Ruhlar, İkinci Basamağı’nda Hayvanlar, Üçüncü Basamağı’nda Cisimler vardır. Çıkış Merdiveni’nin alt Basamağı’ndaysa anlamak, Orta Basamağı’nda Sonuç çıkarmak, Son Basamağı’nda da Mistik Seziş bulunur. Bu Merdiven inilmiştir, diğer Merdiven’den çıkılacaktır. Mademki Yeniden çıkacaktık, şu halde Niçin indik denirse Plotinos'un Varlık Düşüncesi bir Yuvarlak’tır.

              Madde, önce Tanrı’ya Karşı gibi görünür. İlk Bakışta iki Ayrı Uç’ta durur gibidirler. Biri Etkilenen, diğeri Etkileyen’dir. Tanrı, Madde’yi Sürekli olarak etkiler. Her Varlık, bir Madde’yle bir Biçim Birleşiğidir. Tanrı Biçim’dir. Oysa Madde bu Biçim’le biçimlendiğine göre Tanrı’nın Karşısı’nda değil, içinde’dir. Varlığın İlkesi Tek’tir. Bu İlke, Birlik yani Tanrı’dır. Tanrı, kendisi hiç bir Şey olmadığı halde, Herşey’in Ölçüsü’dür. İyilikçi değildir, çünkü Mutlak İyilik’tir. Güzelliği yoktur, çünkü salt Güzellik’tir. Düşünceleri bulunmaz, çünkü Mutlak Düşünce’dir. O’na Nitelikler vermeye çalışmamalıyız, çünkü bu Nitelikler’le O’nu sınırlamış oluruz. Tanrı bizim düşündüğümüz hiç bir Şey değildir, çünkü Herşey’dir. Bizler O’ndan geldik, yeniden O’na gidiyoruz.

              Tanrı Mutlak İyilik’tir, Herşey’in Varlığını isteyen Baba'dır. Her şey O’ndan çıkmıştır, Bilinçli ya da Bilinçsiz, yine O’na dönmek istemektedir. Herşey Tanrı’nın Çevresinde döner, Tanrı’ya yaklaşmak ister. Bireyler Son Varlıklar değildirler. İlk Varlık da, Son Varlık da Tanrı’dır. Tanrı’dan ilk çıkan Şey Zeka’dır. Zeka, Süje (Nous, Mutlak Zeka) ve Obje (Kosmos, Anlaşılır Alem) olmak üzere ikiye ayrılır. Tanrılık Birlik’ten bu ikiliğe Nasıl geçildiği bilinemez. Tanrılık Birlik bölünemeyeceğine göre, gerçekten de, bu ikiliğin Açıklanması Zor’dur. Kimi Filozoflar bunun sadece bir Görünüş’ten İbaret olduğunu ileri sürer. Zeka'da kendisinden çıktığı Tanrı gibi Yaratıcı’dır, Ruh’u yaratmıştır. Nasıl Zeka, Tanrı’dan çıktığı halde Tanrı’ya doğru gitmekteyse, Ruhlar da Zeka’dan çıktıkları halde Zeka’ya dönmek isterler.

              Ruhlar da Yaratıcı’dır, onlar da kendilerinden daha az Yetkin olan Cisimleri yaratmıştır. Oysa her Cisim, yine Tanrı’nın İzini  taşımaktadır. Tanrı’ya dönmek isteğindedir. Cisimler’in varlığı, Biçimler’iyle belirir. Cisimler’in Maddeleriyse onların bir Çeşit Yokluklarıdır. Cisimsel Alem, Varlık’la Yokluk arasında bocalayan Sürekli bir Değişme’dir.

              Cisimler’in ötesinde  Dibi olmayan bir Uçurum vardır, bu Uçurum’da henüz biçimlenememiş Kaba Maddeler kaynaşırlar. Bu Kaba Maddeler’in altında artık Başka bir Şey yoktur. Tanrı nasıl yukarıya doğru Sonsuzsa, bunlar da Aşağıya doğru Sonsuz’durlar. Ancak bu Kaba Maddeler, bir Gün biçimlenip Tanrı’ya döneceklerdir. Böylece Herşey Sonunda bir teke, bir birlikte, bir Biçim’de, hepsini toplayan bir Deyiş’le Tanrı’da birleşmiş olacaklardır.

              İnsan Ruhları, Kaba Cisimler’e bürünmek için Hayatlarını Tanrılık Hayat’tan ayırdılar. Çektikleri işte bu Davranışlarının Cezasıdır.

              İnsanlar’ı Tanrı’ya götürecek olan 3 Yol vardır: Sanat, Sevgi, Filosofi.. İnsan bu Geçitlerden geçerek, bu Basamaklar’dan çıkarak Tanrı’ya ulaşacaktır. Erdem’e Sanat, Sevgi ve Filosofi yoluyla varılır. İnsan, ancak bu Yollar’dan giderek Tanrı’ya benzeyebilir. Sanatçı İde’yi duyulur Görünüşlerinde, seven İnsan Ruhu’nda, Filozof Tanrı’da aramaktadır.


 


[1]           Plotinos’un Hayat’ı ve Eserler’inin Düzenlenmesi Üzerine,

[2]           Kitabın 1835 de Oxford'da Creutzer tarafından Tam basımı yapıldı. Bouillet'in 3 Ciltlik Fransızca Çevirisi de 1856 da Paris'te yayınlandı.