Michel de Montaigne
1533-1592
Fransız
düşünürü..
Humanist, İnduvialist, Septik..
‘Bre
zavallı insan, az mı derdin var ki kendine yeni dertler
uyduruyorsun? Az mı kötü haldesin ki bir de kendi kendini
kötülemeye özeniyorsun? Ne diye yeni çirkinlikler yaratmaya
çalışıyorsun, içinde ve dışında o kadar çirkinlikler var ki..
O kadar rahat mısın ki rahatının yarısı sana batıyor? Doğanın
seni zorladığı bütün yararlı işleri gördün bitirdin, işsiz
güçsüz kaldın da mı başka işler çıkarıyorsun kendine? Sen tut
Doğa’nın şaşmaz, hiç bir yerde değişmez kanunlarını hor gör,
sonra o senin yaptığın, tek yönlü, acayip kanunlara uymaya
çabala. Üstelik bu kanunlar ne kadar kendine özgü, dayanıksız,
gerçeğe aykırı olursa gayretlerin de o ölçüde artırıyor senin.
Mahalle Papazının sana emrettiği gündelik işlere sıkı sıkıya
bağlanırsın; Tanrı’nın, Doğa’nın emirleri umurunda değildir.
Bak, bir düşün bunlar üstünde, bütün hayatın böyle geçip
gidiyor’
‘Biz
insanlar, kendimizi kötülemede gösterdiğimiz zekayı hiç bir
yerde gösteremeyiz. Kafamızın, o her şeyi bozabilen tehlikeli
aletin peşine düştüğü, öldürmeye kastettiği av kendi
kendimizdir. İnsanı öldürmek için gün ışığında geniş meydanlar
ararız, ama onu yaratmak için karanlık köşelere gizleniriz.
İnsanı yaparken gizlenip utanmak bir ödev, onu öldürmesini
bilmekse birçok erdemleri içine alan bir şereftir. Biri günah,
öbürü sevaptır. Bizi yaratan işi hayvanlık saymaktan daha
büyük hayvanlık mı olur? Öbür yandan, bir çoklarının yaşamanın
gayesi saydıkları erdem, ya da Aristippos'un
sözünü ettiği haz katıksız olarak elde edilememiştir.
Sokrates (ö.MÖ 399) der ki,
Tanrılardan biri haz’la elem’i birleştirip
karıştırmak istemiş, bunu başaramayınca bari şunları
kuyruklarından birbirlerine bağlayayım demiş. Gülme son
haddine varınca göz yaşlarıyla karışır, ağlayan insanla gülen
insanın yüzünde beliren çizgiler aynıdır. Kendi kendime
günahlarımı açarken görüyorum ki en iyi huylarımda bile kötüye
çalan bir yön var. Korkarım ki Platon,
(ö.MÖ 347) en sağlam bildiği doğruluğu iyi yoklasaydı, bu doğrulukta
insanın karışık yapısından gelen bir bozukluk bulurdu. Oysa bu
bozukluk çok derinlerde gizlidir, onu ancak kendimiz
görebiliriz.’
‘Her
şeyden önce ben kendimi araştırıyorum, benim fiziğim de
metafiziğim de bu’ der.
O’na
Rönesans Stoacısı derler. Çünkü erdem’i doğaya
uygun yaşamakta bulur. Her türlü dogmatizme karşı çıkar.
Herşeyden şüphe etmek O’nun için bir yöntemdir, ama Septisizm’i
Agnogtizm’e varmaz, dünyanın bilinebilirliğini reddetmez.
Sanatsal bir uslupla bir takım süslü sözler söylemiştir. Akl’ın
kendi kendini gözlemesi yöntemini ahlak aracılığıyla
psikolojiye sokmak gibi bir başarısı var.
-Eserleri:
-Essais,
(Denemeler).
Bu eseri ile ünlendi.