Mohandas Karamçand Gandhi
1869-1948
Hintli
Düşünür... Mahatma (Yüce Ruhlu) Lakab’ıyla da tanınır.
2 Ekim 1869’da, Porbandar, Gucerat’ta doğdu. 30 Ocak 1848’de
Delhi’de Bir Brahman tarafından öldürüldü..
Hindistan’ın İngiliz Yönetimine Karşı
gelişen Ulusal Kurtuluş Hareketi’nin Liderleri. Bağımsız
Hindistan’ın Kurucusu Kabul edilir. Gandicilik Adıyla
anılan Kuramsal Taktikler’in de Kurucusu. Siyasal ve Toplumsal
Hedefler’e Şiddet’e dayanmayan Yöntemler’le Ulaşmayı öngören
bu Öğreti, Uluslararası Düzeyde Saygınlık’la anılır.
İlk Yılları:
Gandhi’nin Babası Porbandar’ın Baş
Hükümet Görevlisi’ydi(Divan)..Çok Fazla Öğrenim
görmemiş olmasına Karşın Becerikli bir Yönetici’ydi. Annesi
ise Sürekli İbadet’le uğraşan Koyu bir Dindar’dı. Vişnuculuğun
Egemen olduğu bir Ortmam’da yetişen Gandhi, Katı bir
Ahlak Anlayışı’na dayanan ve Caynacılığın Güçlü İzler’ini
taşıyan bu Din’in Ahimsa (Hiçbir Canlı’ya Zarar vermeme),
Barışçılık, Hoşgörü ve Etyemezlik gibi İlkeleri’ni Küçük Yaş’ta
benimsedi. Porbandar’da ve Babasının Baş Hükümet Görevlisi
olarak yerleştiği Rackot’ta sıradan bir Öğrenim gördü. Daha 13
Yaş’ındayken evlendirildi ve Okul’dan 1 Yıl Uzak kaldı.
İçekapanık ve Uysal bir Çocuk olmasına Karşın, Gizli Ateistlik,
Küçük Hırsızlıklar ve Et Yeme gibi Davranışlar’la kendini
gösteren Fırtınalı bir Ergenlik Dönemi geçirdi. Ama çok
geçmeden bu Aşırılıklar’ını bastırarak kendini Hindu
Mitolojisi’ndeki Doğruluğu ve Fedakarlığı simgeleyen
Kahramanlar gibi yetiştirme Tutkusu’na yöneldi.
1887’de Bombay Üniversitesi Giriş Sınavı’nı Güçlük’le
kazanabildi. Bhavnagar’daki Samaldas College’a yazıldı.
Dersler’inde pek Başarılı olamayınca Hekim olma Yön’ündeki
isteğinden vazgeçerek, Aile Geleneği’ne Uygun Biçim’de Devlet
Görevlisi olmak üzere İngiltere’de Hukuk Öğrenimi Görme Karar’ı
aldı. Ama ölen Babası geride Aile’nin Geçim’ine yetecek kadar
bir Miras bırakmamıştı. Annesi de Oğlu’nun Yabancı bir Ülke’de
baştan çıkmasından çekiniyordu. Kardeşler’inden birinin
Gerekli Para’yı sağlamasından sonra ‘İçki, Kadın ve Et’e
dokunmayacağına Söz vererek Anne’sini de yatıştıran Gandhi,
dışarıya gitmesini yasaklayan Aile Kastı’nın Karar’ına
aldırmayarak Eylül 1988’de İngiltere Yolculuğu’na çıktı.
Londra’ya vardıktan 10 Gün sonra Inner Temple’a (Hukuk
Syaj Kurumu) girdi.
Dersler’ine
Dört El’le sarılırken , İngilizce ve Latince’sini geliştirmek
için Londra Üniversitesi Giriş Sınavına da girdi. Bu arada
Yarı Kırsal bir Ortam’dan Apayrı bir Yaşantı’ya Geçiş’in Yol
açtığı Uyumsuzluklar’ın da Etkisi’yle, Alay Konusu olan
Etyemezliği bir İnanç Sorunu Hali’ne getirdi. Londra
Etyemezler Derneği Yürütme Komitesi’nin Etkin bir Üyesi olarak
yürüttüğü Çalışmalar, İçekapanık Kişiliği’nden sıyrılmasında
Önemli Rol oynadı. Bu Çevre’de edindiği Dostlar Aracılığı’yla
Kitab-ı Mukaddes’i ve Hinduizm’in Önemli Felsefi
Ederler’inden Bhagavadgita’nın İngilizce Çevirisi’ni Okuma
İmkanı buldu. Ayrıca E.Carpenter gibi Humanist
Sosyalistler, B.Shaw gibi Fabianlar ve Annie
Besant gibi Teosofistler’le tanıştı. Kapitalist
Sanayi Toplumu’nun Olumsuzluklar’ını eleştirerek Basit bir
Hayat Tarzı’nı ve Çatışma yerine İşbirliği’ni savunan
Görüşler’den Önemli Ölçüde etkilendi. Temmuz 1891’de
Hindistan’a dönünce Avukatlık Diploması’nın artık Kolaylı
Kazançlı bir Görev sağlayamadığını gördü. Bombay’da girdiği
İlk Dava’daki başarısızlığın ardından bir Lise’de Öğretmenlik
Başvurusu’nu da Geri çevirdi. Bunun üzerine Rackot’a dönerek
Geçim’ini Dava Dilekçisi Yazıcılığı’yla Kazanma Yolu’na gitti.
Yerel bir İngiliz Görevli’nin Tepkisini çektiği için bu İş’ten
de olunca, 1893’te Natal’daki (Güney Afrika) bir Hint Şirketi’nde
sıradan bir İş’te çalışmak üzere 1 Yıllık bir Sözleşme yaptı.
Irkçılığa Karşı Mücadele:
Güney
Afrika’ya vardıktan hemen sonra Diğer Hintliler gibi birçok
Aşağılama’yla karşılaştı. İnsan olarak Onur’unu Koruma Konusu’nda
Kararlı bir Tutum takındı. Pretoria’da kaldığı Dönem’de
Hintliler’i Haklar’ına Sahip çıkmaları için eğitmeye çalıştı.
Sözleşme’nin bittiği Haziran 1894’te Hindistan’a dönmeye
hazırlanırken, Natal Yasama Meclisi’nin Hintliler’i Oy Verme
Hakkı’ndan Yoksun bırakmayı tasarladığını öğrendi. Çevresinin
isteği üzerine bu Yasa Tasarısı’na Karşı Mücadele etmek için
Natal’da kaldı. Daha önce Siyaset’le pek ilgilenmemiş olmasına
ve Çekingen Kişiliği’ne Karşın, Ustalıklı bir Kampanya
başlattı. Yasa’nın çıkmasını önleyemediyse de, Hintliler’in
Yakınmalar’ını kamuoyu’nun Gündem’ine getirmeyi başardı.
Ardından Avukatlık yapmak ve Hintli Topluluğu örgütlemek üzere
Durban’a yerleşti. Natal Hint Kongresi’ni kurarak
Sekreterliğini üstlendi. Etkili Girişimler’iyle İngiliz
Gazeteleri’nin Natal’daki Hintliler’in Sorunlar’ına eğilmesini
sağladı.
1896’da Denizaşırı Ülkeler’de yaşayan
Hintliler’e Desdek vermek ve Karısı ile Çocuklar’ını getirtmek
üzere Hindistan’a gitti. Yürürrüğü Çalışmalar’dan dolayı
Dönüş’ünde Kara’ya çıkar çıkmaz Beyazlar’dan oluşan bir
Kalabalığın Saldırısı’na uğradı. Ama Saldırganlar Hakkı’nda
Dava açmayı reddetti. 1899’da Güney Afrika Savaşı (1899-1902)
Patlak verince , İngiliz Kuvvetleri’ne Hizmet etmek üzere
Hintliler’den oluşan bir Gönüllü Sağlık Birliği oluşturdu.Ama
Savaş Sonrası’nda Hintliler’in Konumu’nda Pek bir Değişiklik
olmadı. Transvaal Yönetimi 1906’da Hintliler’in Özel bir
Kimlik Taşımaları’nı öngören bir Kararname çıkarınca,
Gandhi’nin Öncülüğü’nde Johannesburg’da bir Kitle
Gösterisi düzenleyen Hintliler Şiddet’e başvurmaksızın Direnme
Anlamı’na gelen Satyagraha İlkesi Doğrultusu’nda
Kararlı bir Mücadele verdiler. Çeşitli İniş ve Çıkışlar’la 7
Yıl süren bu Mücadele’de, Büyük bir Fedakarlık göstererek Sert
ve Baskıcı Önlemler’e Göğüs gerdiler. 1913’teki Yaygın
Tutuklama ve Şiddet Eylemler’ine Karşın bastırılamayan Direniş,
Sonunda İngiltere ve Hindistan’ın da Baskıları’yla Güney
Afrika Yönetimi’ni Gandhi ile Görüşme’ye zorladı.
Varılan Uzlaşma Hintliler’in Sorunlar’ına Kalıcı bir Çözüm
getirmediyse de, Güney Afrika Deneyimi Gandhi’ye
Önderlik Yetenekler’ini Geliştirme İmkan’ı verdi.
Dinsel Arayış:
Gandhi’nin
Çocukluk Yılları’nda başlayan Dinsel Arayış’ı, Güney Afrika’da
kaldığı Dönem’de daha da yoğunlaştı. Pretoria’daki Quaker
Dostları’nın Çabaları’na Karşın Hristiyanlığı Kabul etmemekle
birlikte, bu Tartışmalar Farklı Dinler’i İnceleme İsteği’ni
artırdı.
Tolstoy’un Hristiyanlık’la İlgili Görüşler’ine Büyük
Hayranlık duydu. Qur’an’ın Çevirisini okudu. Hindu Felsefesi’ni
ve Metinler’ini özümlemeye çalıştı. Bu Araştırmalar’ı
Sırasında Bütün Dinler’in Öz’ünde Doğru olduğu, ama Yanlış
Yorumlar’la çarpıtıldığı yargısı’na vardı. Manevi Yol
Göstericisi olarak Kabul ettiği, Genç Düşünür
Racçandra’nın Etkisi altına girdikten sonra,
‘Hinduizm’in ‘İnceliği ve Derinliği’ Konusu’ndaki Görüşler’i
pekişti.Aşırı Duygu ve Tutkular’dan kaçınmayı ve Maddi Değerler’in
boyunduruğundan kurtulmayı Temel İlkeler olarak benimsedi.
Yetkinliğe ulaşmanın Yolu saydığı bu
İlkeler’i Meslek Hayatı’na da uyguladı. Aldığı Davalar’da
Taraflar’ı uzlaştırmaya çalışmayı ve Her Konu’da Danışmanlık
yapmayı Görev bildi. Avukatlık’tan El’de ettiği Yüksek Kazancı
Siyasal Çalışmalar’ı uğruna harcadı. Evini Çevresine Açık bir
Barınak Durumu’na getirdi. 1904’te John Ruskin’in Kapitalizm’i
eleştiren Unto This Last
Ad’lı Eser’ini okuduktan
sonra, Dostlar’ıyla birlikte Kendi Emeği’yle geçinmek ve basit
bir Hayat sürmek üzere Durban Yakınları’nda bir Çiftlik kurdu.
1910’da Johannesburg Yakınları’nda bir Başka Koloni
oluşturulmasına Önayak oldu ve buraya bir süredir
mektuplaştığı
Tolstoy’un Ad’ını verdi. Bu 2 Yerleşme
sonradan Hindistan’da kurduğu Ashram’lar’ın Habercisi’ydi.
Bağımsızlık Hareketi’ne Önderlik:
Hindistan’a Dönüş’ünde Siyasal Akımlar’dan
Uzak durdu. 1918’e Kadar İngilizler’in Savaş’ı kazanması Yön’ünde
Çaba gösterdi. Bu arada İngiliz Yöneticiler’in Baskıcı
Tutumlar’ını eleştirmekten de kaçınmadı. Milliyetçi Muhalefet’i
sindirmeye yönelik Önlemler’in giderek sertleşmesi üzerine,
Şubat 1919’da İngiliz Yönetim’ine açıkça Tavır alarak
Satyagraha İlkesi’ne Dayalı bir Mücadele açtı. İlkbahar
Ayları’nda Ülke Çapı’nda yayılarak bir Kitle Hareketi’ne
dönüşen Direniş, İngilizler’in Şiddetli Misilleşmesi’yle
karşılaştı. İngiliz Askerler’i Pencap’ta Göstericiler’in
üzerine Ateş açarak Kıyım’a girişti. Kan Dökülmemesi içim
Direniş’i durduran Gandi, Ertesi Yıl yükselen Kitle
Tepkisi’yle birlikte yeniden Militan bir Tutum izlemeye
başladı. Bu arada Siyasal Sahne’de Bütün Ülke’de benimsenen
bir Önder olarak Güçlü bir Konum kazandı. 35 Yıllık Hindistan
Ulusal Kongresi’ni (INC,Kongre Partisi) yeniden düzenleyerek
en Küçük Birimler’e kadar Ulaşan Etkili bir Kitle Örgütü’ne
dönüştürdü. İngiliz Malları’nın yanı sıra İngilizler’in
Hindistan’da oluşturduğu Yasama Meclisi, Mahkeme, Okul ve
Devlet Dairesi gibi Bütün Kurumlar’ı Boykot etmeye dayanan
Barışçıl bir Mücadele Program’ı ortaya koydu. Sömürge
Yönetimi’nin yarattığı Korku’yu kıran bu Kampanya, İngiliz
Yasaları’na uymayı reddeden, binlerce Kişi’nin tutuklanmasına
Yol açtı. Kitle Hareketi’nin Doruğuna çıktığı Şubat 1922’de
Doğu Hindistan’ın Uzak bir Köy’ünde Şiddet Olayları Patlak
verdi. 10 Mart’ta Bozgunculuk’tan tutuklanarak yargılandı. 6
Yıl Hapse Mahkum edildi. Ama bir Apandisit Ameliyatı’nın
ardından, Şubat 1924’te Serbest bırakıldı.
Gandhi’nin Yokluğu’nda Kongre
Partisi 2 Kanad’a bölünmüştü. Çitta Rancan Das ile
Motilal Nehru (Cavahartal Nehru’nun Babası) Öncülüğü’ndeki
Kanat Yasama Meclisleri’ne girmeyi savunurken,
Ç.Racagopalaçari ile V.C.Patel’in Baş’ını çektiği
Diğer Kanat buna Karşı çıkıyordu. Diğer yandan Hindular ile
Müslümanlar Arası’ndaki İşbirliği Havası da dağılmıştı. 1924
Sonbaharı’nda Parti’yi ve Halkı Barışçıl Mücadele Yöntemler’ine
çekmek için giriştiği 3 Haftalık Açlık Grevi’nden bir Sonuç
alamayan Gandhi, Etkin Siyaset’ten giderek uzaklaştı.
Ama İngilizler’in Sınırlı Reform Girişimi’nin yarattığı
Gerginlik Ortam’ında, Aralık 1928’de toplanan Kalküta
Kongresi’nde Hindistan’a 1 Yıl içinde Dominyon Statüsü
verilmesi Yol’unda bir Önerge vererek yeniden Kongre Partisi’nin
Başına geçti. Mart 1930’da Toplum’un En Alt Kesimler’i
üzerinde Büyük bir Yük oluşturan Tuz Vergisi’ne Karşı
bir Kampanya açtı. 60.000 i Aşkın Kişi’nin tutuklandığı bu
Mücadele’yi Bağımsızlığa Yönelik Siyasal Hedefler Düzeyi’ne
çıkardı. Ertesi Yıl bir Uzlaşma’ya varmak üzere Londra’da
düzenlenen Yuvarlak Masa Konferansı’na katıldı.İngilizler’in
Temel Sorunları görüşmeye yanaşmaması yüzünden Hayal
Kırıklığı’yla noktalanan bu Toplantı’dan dönünce, Kongre
Partisi’ne Karşı Kapsamlı bir Sindirme Hareketi’nin
başlatıldığını gördü. 2.Kez tutuklanarak Dış Dünya’yla Bağlar’ı
kesilmesine Karşın, Eylül 1932’de ‘Dokunulmazlar’ için
Ayrı bir Seçim Çevreleri oluşturulması Karar’ına Karşı
başlattığı Açlık Grev’iyle Geniş Kitleleri Ayağa kaldırmayı
başardı. İngiliz Yönetimi Hindu Toplumu ve ‘Dokunulmazlar’ın
Önderleri’nin hazırladığı Yeni Düzenleme’yi Kabul etmek
Zorunda kaldı. Bu Olay Gandhi’nin Harican’lar
(Tanrı’nın Çocukları) Ad’ını verdiği ‘Dokunulmazlara’ Yönelik
Ayrımcılığın kaldırılması Yol’unda Önemli bir Dönüm Noktası
oldu.
Gandhi 1934’te Kongre Partisi’nin
Önderliği’nden çekilerek, Toplumsal Yapı’yı dönüştürmeye
Yönelik bir Hareket başlattı. Hindistan Toplumu’nun %85’ini
oluşturan Köylüler’i Temel alarak Kast Ayrımları’nı ortadan
kaldırmayı, El Emeği’ne Dayalı İş Alanları yaratmayı ve Halk’ın
Gerekleri’ne Uygun Yeni bir Eğitim Sistemi geliştirmeyi
amaçlayan bu Program’ı uygulamak üzere Hindistan’ın Orta
Kesimi’nde bir Köy’e yerleşti. Sevagram Ad’ı verilen bu
Köy Toplumsal ve Ekonomik Kalkınma Çabaları’nın Odağı oldu.
Son Yılları:
II.Dünya Savaşı Patlak verince, Kongre
Partisi Hindistan’a Özyönetim verilmesi Karşılığı’nda Müttefik
Cephesi’nde Yer almayı kararlaştırdı. Faşizm’e olduğu Kadar
Savaş’a da Karşı olan Gandhi, bir kez daha Etkin Siyaset’e
döndü. 1942 Yaz’ında, Yönetim’i devretme Konusunda Kaçamaklı
bir Tutum izleyen ve Hindistan Toplumu içindeki Ayrılıklar’ı
körükleyen İngilizler’in Hindistan’dan hemen çekilmesi Taleb’ini
ortaya attı. Savaş’ın Kritik bir Evre’ye girdiği bu Dönem’de,
İngiliz Tepkisi çok Sert oldu. Bütün Önderler’i tutuklanan
Kongre Partisi’ni dağıtmaya Yönelik Önlemler, Gerginliğin daha
da artmasına Yol açtı. 1945’te İngiltere’de İşçi Partisi’nin
İktidar’a gelmesiyle Çalışma Ortamı yerini yumuşatmaya
bıraktı. Kongre Partisi, Cinnah’ın Önderlik ettiği
Müslüman Birliği ve İngiliz Sömürge Yönetimi Arası’nda 2
Yıl sürdürülen Görüşmeler Sonu’nda Mountbatten Planı uyarınca
Hindistan ve Pakistan Dominyonları oluşturuldu.
Hindistan’ın Bağımsızlığa bölünerek
ulaşması Gandhi için Büyük bir Hayal Kırıklığı oldu.
Gandhi ve Çevresi’nin Hapis’te olduğu Dönem’da Ayrı bir
Müslüman Devleti oluşturma Taleb’i Geniş bir Desdek bulmuştu.
Görüşmeler Sırası’nda Baş gösteren Çatışmalar da 2 Toplum’un
birlikte Yaşaması’nı İyice güçleştirmişti. Hoşgörü ve Güven
Yolu’ndaki Çağrılar’dan bir Sonuç alamayan Gandhi, Bağımsızlık
Sonrası’nda Dinsel Düşmanlıklar’ın Açtığı Yaralar’ı sarmaya
çalıştı. Karışıklıklar’ın sürüp gittiği Bengal ve Bihar’ı
dolaştı. Bağnazlar’ı yatıştırmaya ve Saldırı’ya uğrayanları
Koruma’ya Yönelik Çabalar’ı, 2 Toplum içindeki Militan
Çevreler’in Tepkisini çekmesine Neden oldu. Açlık Grevi
Sşlahını kullanarak Eylül 1947’de Kalküta’daki Çatışmalar’a
Son verdi. Ocak 1948’de Delhi’de Ateşkes’i sağladı. Birkaç Gün
Sonra Akşam Duası Toplantısı’na giderken Nathuram Godse
Adlı Bir Fanatik Hindu Genç’in Kurşunları’yla öldürüldü.
Gandhicilik:
Filozofi Alanı’nda Objektif İdealist bir
tutum izler. Toplumsal ve siyasal anlayışındaki Passivit turum
Marksistlerce beğenilmez. Toplumsal ve siyasal, hatta ekonomik
sorunları ahlak açısından ele aldı ve değerlendirdi.
Ulusal Kurtuluş’un Pasif Mukavemet
le gerçekleşeceğini savundu. Toplumsal ve Ekonomik
bozuklukların ılımlılık (Skr. Brahmaçarya, Os.İtidal)
ve Kanaatkarlık (Skr. Aparigraha) ile çözümleneceğini,
halkın iktiyaçlarını kendiliklerinden sınırlandırmasıyla her
işin yoluna gireceğini savundu. Gerçeği durmadan arama
(Skr. Satyagraha) gerektiğini söyledi.Ona göre gerçek ahlaki
ilerlemeyle elde edilir ve Tanrı’yla özdeştir. Bu
tezlerinde Mistik Hint dini (Jainizm) e dayanır.
Herhangi bir şeye zarar vermekten kaçınmak (Skr.Ahimsa)
Jainizm’in ve Gandiciliğin ortak ilkesidir.
Markist Söylem’e göre Gandicilik
Hint Burjuvazisinin resmi ideolojisidir. Hint-İslam birliğini
savundu. Kadın haklarını savundu. Ulusal bir eğitimin
gerçekleşmesine çalıştı. Açlık grevleirni icat etti. Bir çok
kez tutuklandığında açlık grevlerine başladı.
Tarih’teki Yeri:
Hindistan’ın Bağımsızlığı’yla Büyük
Britanya İmparatorluğu’nın dağılması Yolunu açan Gandhi,
İngiliz Toplumu’nda Küçük bir Azınlık Dışı’nda Hayranlık, Alay,
Şaşkınlık, Kuşku ve Kızgınlık’la Karışık Duygular’la bakılan
bir Kişi oldu. Bununla birlikte Doğum’unun 100.Yılı’nın
kutlandığı 1969’da İngiltere’de Anısına bir Heykel dikilecek
ölçüde Köklü bir İz bıraktı. Kendi Ülkesi’nde da Hayat’ı
boyunca Değişik Akımlar’ın Sert Eleştiriler’iyle karşılaştı.
Oysa Büyük bir Arabulucu ve Uzlaştırıcı olarak Çeşitli
Ayrılıklar’la Bölünmüş bir Toplum’u birleştirmeyi başarmıştı.
Gerçekte Siyaset’ten çok Dinsel Güdüler’le Yol’a çıkmasına
Karşın, Tanrısal Gerçeği bulmaya çalıştı. Hiç yorulmaksızın
Büyük Acılar’a katlandı.
Sömürgeciliğe, Irkçılığa ve Şiddet’e Karşı
Mücadele’nin Öncü’süydü. Geride 80 Cild’i aşan Çok Sayıda Yazı
bıraktı. Genellikle Günlük Siyasal Mücadele’nin Gerekler’ini
karşılamaya Yönelik olan bu Yazılar’ında, Batı’nın Maddeci ve
Sömürgeci Anlayışı’nın Eleştirisi, Sanayileşme ve Kentleşme’nin
Olumsuz Sonuçları, Modern Devlet’in Birey’de yarattığı
Güvensizlik, Şiddet’in toptan Reddi gibi Konular’ı Sürekli
işledi. Kişiliği’yle Geniş bir Kitle’nin Sevgi ve Bağlılığı’nı
kazandı. Ama Hiç Kimse’yi incitmemeyi, Cinsel Hayat’ıda
kapsayan Bütün Bedensel Zevkler’den arınmayı ve Alçakgönüllü
bir Hayat sürdürmeyi öngören Felsefesi Yakın Çevresi’nde bile
Pek Az Yandaş buldu. Başbakan C.Nehru’nun Adil ve
Eşitlikçi bir Toplumsal Düzen ve Bağlantısız bir Dünya’ya
İlişkin Görüşler’i Büyük Ölçü’de Gandhi’nin Etkisini
taşımasına Karşın, Hindistan Milliyetçi Hareketi Gandhi’nin
öngördüğü Siyasal ve Ekonomik Model’i izlemedi.
Yakın Dönem’de Gandhi Adı’nın bir Sembol
olarak kullanıldığı Önemli bir Kitle Hareketleri Arası’nda
Hindistan’da Vinoba Bhave’nin savunduğu Toprak Reformu
ve ABD’de Martin Luther King’in Öncülük ettiği
Siyahlar’ın Civil Haklar Mücadelesi sayılabilir. Ünlü ABD’li
Psikanalist Erik H.Erikson Gandhi’de Modern
Psikoloji’nin Öncüller’ini görürken, İsveçli İktisatçı
A.G.Myrdal onu ‘Her bakımdan Aydın bir Liberal’ olarak
nitelendirdi. Gandhi’nin bir Başka Büyük Hayran’ı olan
Albert Einstein’ın İlginç Değerlendirmeleri
şöyle:’ Gandhi’nin düşünen İnsanlar üzerinde bıraktığı Ahlaki
Etki, Kaba Güc’ün gözde çok büyütüldüğü günümüzde göründüğünden
çok Daha Kalıcı olacağa benzer. Kader’in Gelecek Kuşaklar’a
Yol gösteren, böylesine Parlak Görüşlü bir İnsan’ı bize bağışlamasını
bir Talih saymalı ve Şükran duymalıyız.’