Mohandas Karamçand Gandhi

1869-1948

                  

                   Hintli Düşünür... Mahatma (Yüce Ruhlu) Lakab’ıyla da tanınır.

                   2 Ekim 1869’da, Porbandar, Gucerat’ta doğdu. 30 Ocak 1848’de Delhi’de Bir Brahman tarafından öldürüldü..

                   Hindistan’ın İngiliz Yönetimine Karşı gelişen Ulusal Kurtuluş Hareketi’nin Liderleri. Bağımsız Hindistan’ın Kurucusu Kabul edilir. Gandicilik Adıyla anılan Kuramsal Taktikler’in de Kurucusu. Siyasal ve Toplumsal Hedefler’e Şiddet’e dayanmayan Yöntemler’le Ulaşmayı öngören bu Öğreti, Uluslararası Düzeyde Saygınlık’la anılır.

                   İlk Yılları:

                   Gandhi’nin Babası Porbandar’ın Baş Hükümet Görevlisi’ydi(Divan)..Çok Fazla Öğrenim görmemiş olmasına Karşın Becerikli bir Yönetici’ydi. Annesi ise Sürekli İbadet’le uğraşan Koyu bir Dindar’dı. Vişnuculuğun Egemen olduğu bir Ortmam’da yetişen Gandhi, Katı bir Ahlak Anlayışı’na dayanan ve Caynacılığın Güçlü İzler’ini taşıyan bu Din’in Ahimsa (Hiçbir Canlı’ya Zarar vermeme), Barışçılık, Hoşgörü ve Etyemezlik gibi İlkeleri’ni Küçük Yaş’ta benimsedi. Porbandar’da ve Babasının Baş Hükümet Görevlisi olarak yerleştiği Rackot’ta sıradan bir Öğrenim gördü. Daha 13 Yaş’ındayken evlendirildi ve Okul’dan 1 Yıl Uzak kaldı. İçekapanık ve Uysal bir Çocuk olmasına Karşın, Gizli Ateistlik, Küçük Hırsızlıklar ve Et Yeme gibi Davranışlar’la kendini gösteren Fırtınalı bir Ergenlik Dönemi geçirdi. Ama çok geçmeden bu Aşırılıklar’ını bastırarak kendini Hindu Mitolojisi’ndeki Doğruluğu ve Fedakarlığı simgeleyen Kahramanlar gibi yetiştirme Tutkusu’na yöneldi.

                   1887’de Bombay Üniversitesi Giriş Sınavı’nı Güçlük’le kazanabildi. Bhavnagar’daki Samaldas College’a yazıldı. Dersler’inde pek Başarılı olamayınca Hekim olma Yön’ündeki isteğinden vazgeçerek, Aile Geleneği’ne Uygun Biçim’de Devlet Görevlisi olmak üzere İngiltere’de Hukuk Öğrenimi Görme Karar’ı aldı. Ama ölen Babası geride Aile’nin Geçim’ine yetecek kadar bir Miras bırakmamıştı. Annesi de Oğlu’nun Yabancı bir Ülke’de baştan çıkmasından çekiniyordu. Kardeşler’inden birinin Gerekli Para’yı sağlamasından sonra ‘İçki, Kadın ve Et’e dokunmayacağına Söz vererek Anne’sini de yatıştıran Gandhi, dışarıya gitmesini yasaklayan Aile Kastı’nın Karar’ına aldırmayarak Eylül 1988’de İngiltere Yolculuğu’na çıktı. Londra’ya vardıktan 10 Gün sonra Inner Temple’a (Hukuk Syaj Kurumu) girdi.

                   Dersler’ine Dört El’le sarılırken , İngilizce ve Latince’sini geliştirmek için Londra Üniversitesi Giriş Sınavına da girdi. Bu arada Yarı Kırsal bir Ortam’dan Apayrı bir Yaşantı’ya Geçiş’in Yol açtığı Uyumsuzluklar’ın da Etkisi’yle, Alay Konusu olan Etyemezliği bir İnanç Sorunu Hali’ne getirdi. Londra Etyemezler Derneği Yürütme Komitesi’nin Etkin bir Üyesi olarak yürüttüğü Çalışmalar, İçekapanık Kişiliği’nden sıyrılmasında Önemli Rol oynadı. Bu Çevre’de edindiği Dostlar Aracılığı’yla Kitab-ı Mukaddes’i ve Hinduizm’in Önemli Felsefi Ederler’inden Bhagavadgita’nın İngilizce Çevirisi’ni Okuma İmkanı buldu. Ayrıca E.Carpenter gibi Humanist Sosyalistler, B.Shaw gibi Fabianlar ve Annie Besant gibi Teosofistler’le tanıştı. Kapitalist Sanayi Toplumu’nun Olumsuzluklar’ını eleştirerek Basit bir Hayat Tarzı’nı ve Çatışma yerine İşbirliği’ni savunan Görüşler’den Önemli Ölçüde etkilendi. Temmuz 1891’de Hindistan’a dönünce Avukatlık Diploması’nın artık Kolaylı Kazançlı bir Görev sağlayamadığını gördü. Bombay’da girdiği İlk Dava’daki başarısızlığın ardından bir Lise’de Öğretmenlik Başvurusu’nu da Geri çevirdi. Bunun üzerine Rackot’a dönerek Geçim’ini Dava Dilekçisi Yazıcılığı’yla Kazanma Yolu’na gitti. Yerel bir İngiliz Görevli’nin Tepkisini çektiği için bu İş’ten de olunca, 1893’te Natal’daki (Güney Afrika) bir Hint Şirketi’nde sıradan bir İş’te çalışmak üzere 1 Yıllık bir Sözleşme yaptı.

 

                   Irkçılığa Karşı Mücadele:

                   Güney Afrika’ya vardıktan hemen sonra Diğer  Hintliler gibi birçok Aşağılama’yla karşılaştı. İnsan olarak Onur’unu Koruma Konusu’nda Kararlı bir Tutum takındı. Pretoria’da kaldığı Dönem’de Hintliler’i Haklar’ına Sahip çıkmaları için eğitmeye çalıştı. Sözleşme’nin bittiği Haziran 1894’te Hindistan’a dönmeye hazırlanırken, Natal Yasama Meclisi’nin Hintliler’i Oy Verme Hakkı’ndan Yoksun bırakmayı tasarladığını öğrendi. Çevresinin isteği üzerine bu Yasa Tasarısı’na Karşı Mücadele etmek için Natal’da kaldı. Daha önce Siyaset’le pek ilgilenmemiş olmasına ve Çekingen Kişiliği’ne Karşın, Ustalıklı bir Kampanya başlattı. Yasa’nın çıkmasını önleyemediyse de, Hintliler’in Yakınmalar’ını kamuoyu’nun Gündem’ine getirmeyi başardı. Ardından Avukatlık yapmak ve Hintli Topluluğu örgütlemek üzere Durban’a yerleşti. Natal Hint Kongresi’ni kurarak Sekreterliğini üstlendi. Etkili Girişimler’iyle İngiliz Gazeteleri’nin Natal’daki Hintliler’in Sorunlar’ına eğilmesini sağladı.

                   1896’da Denizaşırı Ülkeler’de yaşayan Hintliler’e Desdek vermek ve Karısı ile Çocuklar’ını getirtmek üzere Hindistan’a gitti. Yürürrüğü Çalışmalar’dan dolayı Dönüş’ünde Kara’ya çıkar çıkmaz Beyazlar’dan oluşan bir Kalabalığın Saldırısı’na uğradı. Ama Saldırganlar Hakkı’nda Dava açmayı reddetti. 1899’da Güney Afrika Savaşı (1899-1902) Patlak verince , İngiliz Kuvvetleri’ne Hizmet etmek üzere Hintliler’den oluşan bir Gönüllü Sağlık Birliği oluşturdu.Ama Savaş Sonrası’nda Hintliler’in Konumu’nda Pek bir Değişiklik olmadı. Transvaal Yönetimi 1906’da Hintliler’in Özel bir Kimlik Taşımaları’nı öngören bir Kararname çıkarınca, Gandhi’nin Öncülüğü’nde Johannesburg’da bir Kitle Gösterisi düzenleyen Hintliler Şiddet’e başvurmaksızın Direnme Anlamı’na gelen Satyagraha İlkesi Doğrultusu’nda  Kararlı bir Mücadele verdiler. Çeşitli İniş ve Çıkışlar’la 7 Yıl süren bu Mücadele’de, Büyük bir Fedakarlık göstererek Sert ve Baskıcı Önlemler’e Göğüs gerdiler. 1913’teki Yaygın Tutuklama ve Şiddet Eylemler’ine Karşın bastırılamayan Direniş, Sonunda İngiltere ve Hindistan’ın da Baskıları’yla Güney Afrika Yönetimi’ni Gandhi ile Görüşme’ye zorladı. Varılan Uzlaşma Hintliler’in Sorunlar’ına Kalıcı bir Çözüm getirmediyse de, Güney Afrika Deneyimi Gandhi’ye Önderlik Yetenekler’ini Geliştirme İmkan’ı verdi.

      

                   Dinsel Arayış:

                   Gandhi’nin Çocukluk Yılları’nda başlayan Dinsel Arayış’ı, Güney Afrika’da kaldığı Dönem’de daha da yoğunlaştı. Pretoria’daki Quaker Dostları’nın Çabaları’na Karşın Hristiyanlığı Kabul etmemekle birlikte, bu Tartışmalar Farklı Dinler’i İnceleme İsteği’ni artırdı. Tolstoyun Hristiyanlık’la İlgili Görüşler’ine Büyük Hayranlık duydu. Qur’an’ın Çevirisini okudu. Hindu Felsefesi’ni ve Metinler’ini özümlemeye çalıştı. Bu Araştırmalar’ı Sırasında Bütün Dinler’in Öz’ünde Doğru olduğu, ama Yanlış Yorumlar’la çarpıtıldığı yargısı’na vardı. Manevi Yol Göstericisi olarak Kabul ettiği, Genç Düşünür Racçandranın Etkisi altına girdikten sonra, ‘Hinduizm’in ‘İnceliği ve Derinliği’ Konusu’ndaki Görüşler’i pekişti.Aşırı Duygu ve Tutkular’dan kaçınmayı ve Maddi Değerler’in boyunduruğundan kurtulmayı Temel İlkeler olarak benimsedi.

                   Yetkinliğe ulaşmanın Yolu saydığı bu İlkeler’i Meslek Hayatı’na da uyguladı. Aldığı Davalar’da Taraflar’ı uzlaştırmaya çalışmayı ve Her Konu’da Danışmanlık yapmayı Görev bildi. Avukatlık’tan El’de ettiği Yüksek Kazancı Siyasal Çalışmalar’ı uğruna harcadı. Evini Çevresine Açık bir Barınak Durumu’na getirdi. 1904’te John  Ruskin’in Kapitalizm’i eleştiren Unto This Last [1]Ad’lı Eser’ini okuduktan sonra, Dostlar’ıyla birlikte Kendi Emeği’yle geçinmek ve basit bir Hayat sürmek üzere Durban Yakınları’nda bir Çiftlik kurdu. 1910’da Johannesburg Yakınları’nda bir Başka Koloni oluşturulmasına Önayak oldu ve buraya bir süredir mektuplaştığı Tolstoyun Ad’ını verdi. Bu 2 Yerleşme sonradan Hindistan’da kurduğu Ashram’lar’ın Habercisi’ydi.

 

                   Bağımsızlık Hareketi’ne Önderlik:

                   Hindistan’a Dönüş’ünde Siyasal Akımlar’dan Uzak durdu. 1918’e Kadar İngilizler’in Savaş’ı kazanması Yön’ünde Çaba gösterdi. Bu arada İngiliz Yöneticiler’in Baskıcı Tutumlar’ını eleştirmekten de kaçınmadı. Milliyetçi Muhalefet’i sindirmeye yönelik Önlemler’in giderek sertleşmesi üzerine, Şubat 1919’da İngiliz Yönetim’ine açıkça Tavır alarak Satyagraha İlkesi’ne Dayalı  bir Mücadele açtı. İlkbahar Ayları’nda Ülke Çapı’nda yayılarak bir Kitle Hareketi’ne dönüşen Direniş, İngilizler’in Şiddetli Misilleşmesi’yle karşılaştı. İngiliz Askerler’i Pencap’ta Göstericiler’in  üzerine Ateş açarak Kıyım’a girişti. Kan Dökülmemesi içim Direniş’i durduran Gandi, Ertesi Yıl yükselen Kitle Tepkisi’yle birlikte yeniden Militan bir Tutum izlemeye başladı. Bu arada Siyasal Sahne’de Bütün Ülke’de benimsenen bir Önder olarak Güçlü bir Konum kazandı. 35 Yıllık Hindistan Ulusal Kongresi’ni (INC,Kongre Partisi) yeniden düzenleyerek en Küçük Birimler’e kadar Ulaşan Etkili bir Kitle Örgütü’ne dönüştürdü. İngiliz Malları’nın yanı sıra İngilizler’in Hindistan’da oluşturduğu Yasama Meclisi, Mahkeme, Okul ve Devlet Dairesi gibi Bütün Kurumlar’ı Boykot etmeye dayanan Barışçıl bir Mücadele Program’ı ortaya koydu. Sömürge Yönetimi’nin yarattığı Korku’yu kıran bu Kampanya, İngiliz Yasaları’na uymayı reddeden, binlerce Kişi’nin tutuklanmasına Yol açtı. Kitle Hareketi’nin Doruğuna çıktığı Şubat 1922’de Doğu Hindistan’ın Uzak bir Köy’ünde Şiddet Olayları Patlak verdi. 10 Mart’ta Bozgunculuk’tan tutuklanarak yargılandı. 6 Yıl Hapse Mahkum edildi. Ama bir Apandisit Ameliyatı’nın ardından, Şubat 1924’te Serbest bırakıldı.

                   Gandhi’nin Yokluğu’nda Kongre Partisi 2 Kanad’a bölünmüştü. Çitta Rancan Das ile Motilal Nehru (Cavahartal Nehru’nun Babası) Öncülüğü’ndeki Kanat Yasama Meclisleri’ne girmeyi savunurken, Ç.Racagopalaçari ile V.C.Patel’in Baş’ını çektiği Diğer Kanat buna Karşı çıkıyordu. Diğer yandan Hindular ile Müslümanlar Arası’ndaki İşbirliği Havası da dağılmıştı. 1924 Sonbaharı’nda Parti’yi ve Halkı Barışçıl Mücadele Yöntemler’ine çekmek için giriştiği 3 Haftalık Açlık Grevi’nden bir Sonuç alamayan Gandhi, Etkin Siyaset’ten giderek uzaklaştı. Ama İngilizler’in Sınırlı Reform Girişimi’nin yarattığı Gerginlik Ortam’ında, Aralık 1928’de toplanan Kalküta Kongresi’nde  Hindistan’a 1 Yıl içinde Dominyon Statüsü verilmesi Yol’unda bir Önerge vererek yeniden Kongre Partisi’nin Başına geçti.  Mart 1930’da Toplum’un En Alt Kesimler’i üzerinde Büyük bir Yük oluşturan Tuz Vergisi’ne Karşı bir Kampanya açtı. 60.000 i Aşkın Kişi’nin tutuklandığı bu Mücadele’yi Bağımsızlığa Yönelik Siyasal Hedefler Düzeyi’ne çıkardı. Ertesi Yıl bir Uzlaşma’ya varmak üzere Londra’da düzenlenen Yuvarlak Masa Konferansı’na katıldı.İngilizler’in Temel Sorunları görüşmeye yanaşmaması yüzünden Hayal Kırıklığı’yla noktalanan bu Toplantı’dan dönünce, Kongre Partisi’ne Karşı Kapsamlı bir Sindirme Hareketi’nin başlatıldığını gördü. 2.Kez tutuklanarak Dış Dünya’yla Bağlar’ı kesilmesine Karşın, Eylül 1932’de ‘Dokunulmazlar’ için Ayrı bir Seçim Çevreleri oluşturulması Karar’ına Karşı başlattığı Açlık Grev’iyle Geniş Kitleleri Ayağa kaldırmayı başardı. İngiliz Yönetimi Hindu Toplumu  ve ‘Dokunulmazlar’ın Önderleri’nin hazırladığı Yeni Düzenleme’yi Kabul etmek Zorunda kaldı. Bu Olay Gandhi’nin Harican’lar (Tanrı’nın Çocukları) Ad’ını verdiği ‘Dokunulmazlara’ Yönelik Ayrımcılığın kaldırılması Yol’unda Önemli bir Dönüm Noktası oldu.

                   Gandhi 1934’te Kongre Partisi’nin Önderliği’nden çekilerek, Toplumsal Yapı’yı dönüştürmeye Yönelik bir Hareket başlattı. Hindistan Toplumu’nun %85’ini oluşturan Köylüler’i Temel alarak Kast Ayrımları’nı ortadan kaldırmayı, El Emeği’ne Dayalı İş Alanları yaratmayı ve Halk’ın Gerekleri’ne Uygun Yeni bir Eğitim Sistemi geliştirmeyi amaçlayan bu Program’ı uygulamak üzere Hindistan’ın Orta Kesimi’nde bir Köy’e yerleşti. Sevagram Ad’ı verilen bu Köy Toplumsal ve Ekonomik Kalkınma Çabaları’nın Odağı oldu.

 

                   Son Yılları:

                   II.Dünya Savaşı Patlak verince,  Kongre Partisi Hindistan’a Özyönetim verilmesi Karşılığı’nda Müttefik Cephesi’nde Yer almayı kararlaştırdı. Faşizm’e olduğu Kadar Savaş’a da Karşı olan Gandhi, bir kez daha Etkin Siyaset’e döndü.  1942 Yaz’ında, Yönetim’i devretme Konusunda Kaçamaklı bir Tutum izleyen ve Hindistan Toplumu içindeki Ayrılıklar’ı körükleyen İngilizler’in Hindistan’dan hemen çekilmesi Taleb’ini ortaya attı. Savaş’ın Kritik bir Evre’ye girdiği bu Dönem’de, İngiliz Tepkisi çok Sert oldu. Bütün Önderler’i tutuklanan Kongre Partisi’ni dağıtmaya Yönelik Önlemler, Gerginliğin daha da artmasına Yol açtı. 1945’te İngiltere’de İşçi Partisi’nin İktidar’a gelmesiyle Çalışma Ortamı yerini yumuşatmaya bıraktı. Kongre Partisi, Cinnah’ın Önderlik ettiği Müslüman Birliği ve İngiliz Sömürge Yönetimi Arası’nda 2 Yıl sürdürülen Görüşmeler Sonu’nda Mountbatten Planı uyarınca Hindistan ve Pakistan Dominyonları oluşturuldu.

                   Hindistan’ın Bağımsızlığa bölünerek ulaşması Gandhi için Büyük bir Hayal Kırıklığı oldu. Gandhi ve Çevresi’nin Hapis’te olduğu Dönem’da Ayrı bir Müslüman Devleti oluşturma Taleb’i Geniş bir Desdek bulmuştu. Görüşmeler Sırası’nda Baş gösteren Çatışmalar da 2 Toplum’un birlikte Yaşaması’nı İyice güçleştirmişti. Hoşgörü ve Güven Yolu’ndaki Çağrılar’dan bir Sonuç alamayan Gandhi, Bağımsızlık Sonrası’nda Dinsel Düşmanlıklar’ın Açtığı Yaralar’ı sarmaya çalıştı. Karışıklıklar’ın sürüp gittiği Bengal ve Bihar’ı dolaştı. Bağnazlar’ı yatıştırmaya ve Saldırı’ya uğrayanları Koruma’ya Yönelik Çabalar’ı, 2 Toplum içindeki Militan Çevreler’in Tepkisini çekmesine Neden oldu. Açlık Grevi Sşlahını kullanarak Eylül 1947’de Kalküta’daki Çatışmalar’a Son verdi. Ocak 1948’de Delhi’de Ateşkes’i sağladı. Birkaç Gün Sonra Akşam Duası Toplantısı’na giderken Nathuram Godse Adlı Bir Fanatik Hindu Genç’in Kurşunları’yla öldürüldü.

 

                   Gandhicilik:

                   Filozofi Alanı’nda Objektif İdealist bir tutum izler. Toplumsal ve siyasal anlayışındaki Passivit turum Marksistlerce beğenilmez. Toplumsal ve siyasal, hatta ekonomik sorunları ahlak açısından ele aldı ve değerlendirdi.

                   Ulusal Kurtuluş’un Pasif Mukavemet le gerçekleşeceğini savundu. Toplumsal ve Ekonomik bozuklukların ılımlılık (Skr. Brahmaçarya, Os.İtidal) ve Kanaatkarlık (Skr. Aparigraha) ile  çözümleneceğini, halkın iktiyaçlarını kendiliklerinden sınırlandırmasıyla her işin yoluna gireceğini savundu. Gerçeği durmadan arama (Skr. Satyagraha) gerektiğini söyledi.Ona göre gerçek ahlaki ilerlemeyle elde edilir ve Tanrı’yla özdeştir. Bu tezlerinde Mistik Hint dini (Jainizm) e dayanır. Herhangi bir şeye zarar vermekten kaçınmak (Skr.Ahimsa) Jainizm’in ve Gandiciliğin ortak ilkesidir.

                   Markist Söylem’e göre Gandicilik Hint Burjuvazisinin resmi ideolojisidir. Hint-İslam birliğini savundu. Kadın haklarını savundu. Ulusal bir eğitimin gerçekleşmesine çalıştı. Açlık grevleirni icat etti. Bir çok kez tutuklandığında açlık grevlerine başladı.

                  

                   Tarih’teki Yeri:

                   Hindistan’ın  Bağımsızlığı’yla Büyük Britanya İmparatorluğu’nın dağılması Yolunu açan Gandhi, İngiliz Toplumu’nda Küçük bir Azınlık Dışı’nda Hayranlık, Alay, Şaşkınlık, Kuşku ve Kızgınlık’la Karışık Duygular’la bakılan bir Kişi oldu. Bununla birlikte Doğum’unun 100.Yılı’nın kutlandığı 1969’da İngiltere’de Anısına bir Heykel dikilecek ölçüde Köklü bir İz bıraktı. Kendi Ülkesi’nde da Hayat’ı boyunca Değişik Akımlar’ın Sert Eleştiriler’iyle karşılaştı. Oysa Büyük bir Arabulucu ve Uzlaştırıcı olarak Çeşitli Ayrılıklar’la Bölünmüş bir Toplum’u birleştirmeyi başarmıştı. Gerçekte Siyaset’ten çok Dinsel Güdüler’le Yol’a çıkmasına Karşın, Tanrısal Gerçeği bulmaya çalıştı. Hiç yorulmaksızın Büyük Acılar’a katlandı.

                   Sömürgeciliğe, Irkçılığa ve Şiddet’e Karşı Mücadele’nin Öncü’süydü. Geride 80 Cild’i aşan Çok Sayıda Yazı bıraktı. Genellikle Günlük Siyasal Mücadele’nin Gerekler’ini karşılamaya Yönelik olan bu Yazılar’ında, Batı’nın Maddeci ve Sömürgeci Anlayışı’nın Eleştirisi, Sanayileşme ve Kentleşme’nin Olumsuz Sonuçları, Modern Devlet’in Birey’de yarattığı Güvensizlik, Şiddet’in toptan Reddi gibi Konular’ı Sürekli işledi. Kişiliği’yle Geniş bir Kitle’nin Sevgi ve Bağlılığı’nı kazandı. Ama Hiç Kimse’yi incitmemeyi, Cinsel Hayat’ıda kapsayan Bütün Bedensel Zevkler’den arınmayı ve Alçakgönüllü bir Hayat sürdürmeyi öngören Felsefesi Yakın Çevresi’nde bile Pek Az Yandaş buldu. Başbakan C.Nehru’nun Adil ve Eşitlikçi bir Toplumsal Düzen ve Bağlantısız bir Dünya’ya İlişkin Görüşler’i Büyük Ölçü’de Gandhi’nin Etkisini taşımasına Karşın, Hindistan Milliyetçi Hareketi Gandhi’nin öngördüğü Siyasal ve Ekonomik Model’i izlemedi.

                   Yakın Dönem’de Gandhi Adı’nın bir Sembol olarak kullanıldığı Önemli bir Kitle Hareketleri Arası’nda Hindistan’da Vinoba Bhave’nin savunduğu Toprak Reformu ve ABD’de Martin Luther King’in Öncülük ettiği Siyahlar’ın Civil Haklar Mücadelesi sayılabilir. Ünlü ABD’li Psikanalist Erik H.Erikson Gandhi’de Modern Psikoloji’nin Öncüller’ini görürken, İsveçli İktisatçı A.G.Myrdal onu ‘Her bakımdan Aydın bir Liberal’ olarak nitelendirdi. Gandhi’nin bir Başka Büyük Hayran’ı olan Albert Einstein’ın İlginç Değerlendirmeleri şöyle:’ Gandhi’nin düşünen İnsanlar üzerinde bıraktığı Ahlaki Etki, Kaba Güc’ün gözde çok büyütüldüğü günümüzde göründüğünden çok Daha Kalıcı olacağa benzer. Kader’in Gelecek Kuşaklar’a Yol gösteren, böylesine Parlak Görüşlü bir İnsan’ı bize bağışlamasını bir Talih saymalı ve Şükran duymalıyız.’

 


 

[1]              1862,Sonuna Kadar,