Süleyman Hilmi Tunahan

1888-1959

 

      Kendisinin anlattığına göre Fatih (ö.1483) tarafından Tuna Hanı diye şereflendirilmiş (İdris Bey) ,kendisine Kızkardesi Tecviz edilmiş  bir Aile’den gelir Soyları..

      Babası Hocazade Osman Efendi İstanbul’daki Tahsil'ini tamamladıktan sonra tekrar Silistre’ye dönüp Satırlı Medresesi’nde Müderrislik yaptı.

       İstanbul’da okuduğu  Gençlik Yılları'nda bir Gece ya'sında Vucud'undan kopan bir Parça'nın Feza'ya yükselip orada Yıldızlar gibi Işık saçmaya başladığını görür. Rüya'nın Tesir'iyle Yatağından fırladı. Kalbi çarpıyordu. Başını eğip Derin Düşünceler'e daldı.. Sonunda Yüzünde bir Işık parıldadı. Bu Rüya'nın kendi Sulb'ünden Dünya'ya gelecek Hayırlı bir Evlad'a İşaret olduğuna hükmetti. Silistre’ye döner dönmez evlendi. Oğlu Süleyman doğdu (h1303).

       İlk Tahsil'ini Babasının Müderris olduğu Satırlı Medresesi’nde yaptı. Henüz ilk Sınıflar'dayken, Babasının kendisine karşı takındığı Tavır enteresandı. Huzur'una giriğinde Ayağa kalkıp, ‘Süleymanım, Efendi Oğlum buyur’, derdi.

      Fatih Dersiamları’ndan Bafralı Ahmed Hamdi Efendi’den Ders aldı. Uzun Kış Geceleri'nde Uyku Galebe çalmak isteyince Pencereler'ini açıp bir Tutam Kar alıyor, Avuçlar'ında tuttuğu Kar, Damla Damla eriyordu. Süleymaniye Camii Medreseleleri’nde Medresetü’l-Mütehassisin’in Tefsir ve Hadis Kısmından birincilikle Mezun oldu.  Medresetu’l-Qudat’ın İmtihanlarını da birincilikle kazandı. Telgraf Haberini alan Babası,

      -Süleyman, ben seni Cehennem'e atmak için İstanbul’a göndermedim, diyordu. Niyet'i Qadılık yapmak değildi. Bu Okul'dan da Mezun oldu. İstanbul’daki Daru’l-Halife Ekolune Mensup.

       Seladadin ibnu Mevlana Siracuddin’den[1] Seyru Sülükünü tamamladı.

     Anlatılır: Cumhuriyet Dönemi'nde bir Cuma Günü Nur Camii’nde yaptığı Konuşma'dan sonra Adliye’ye götürüldü. Camii’den çıkan Halk ‘Hoca Efendi bırakılmadan gitmeyiz’ dediler. Serbest bırakıldı.

      1939 da Tevkif edildi. Ev'inden alınıp 1. Şube’nin Tabutluklar'ına takıldı. Suçu Qur’an okutmaktı.

        4-5 Yıl sonra 2.bir Takip ve yine 1.Şube Tabutlukları, İşkenceler..

      DP Dönemi'nde de (1950-1959) Zindanlar sürdü. Kütahya’ya götürülerek Zindan'a atıldı. Mahkeme Suçsuz bulup Tahliye etti. [2]

     1946 da Qur’an Kursları yeniden Serbest bırakıldı.[3] Süleymancılar ‘Kurs ve Okul Talebelerine Yardım Dernekleri Federasyonu’ Adıyla örgütlendiler.

      Şöyle der: ‘Benim hakkımı ödeyip Razı etmeniz için, en az benim sizi okuttuğum kadar, Müslüman Çocukları okutunuz. Allah’ı, Peygamberi öğretiniz. Aksi halde Qıyamet Günü On Parmağım Yakanızda olacak.’

     Kitap yazmasını isteyenlere şöyle der: ‘Kütüphaneler Kitapla dolu, hem de Tozlar içinde. Ben o Kitapları okuyacak İnsanlar yetiştiriyorum.’

     ‘Ben, bir Süleyman’dım; benimle baş edemediniz, şimdi binlerce Süleyman bıraktım gidiyorum, onlarla nasıl başedeceksiniz?’

     ‘Talebe'den Para alınmaz’ derdi. ‘Oğlum dikkat et. Bir tek kişi de kalsa, Hergün Ayağına gidip okutacağız. O da gelmezse Takke'ye Ders okutacağız. Böylece Bilginizde ola. Zira İlim Seferberliği ile Memuruz.’

      16 Eylul’da öldü. Fatih Camii Haziresi’ne defnedilmesi Olay oldu. Ölünce hangi Mezarlığa gömüleceği Siyasi bir Tartışma Konusu oldu ve Menderes Hükümeti Kararıyla Karacaahmet Mezarlığı'na gömüldü.

 

     Eserleri:

     -Yepyeni Usul ve tertiple Qur’an Harf ve Hareketleri ,

     Gurub Liderliğini Damadı Kemal Kaçar üstlendi.

 


 

[1]    32. Halka'da 9.Büyük Rütbe olan der Muharrem Coşkun’un Değişim, 17 Eylul 1997 MG

[2]    50 li Yıllar'da ‘Cezayir Bağımsızlığı için neden Dua ettin’ diye Hesab'a çekildi.

[3]    1923-33 arasında sadece 9 Qur’an Kursu’nda toplam 232 Öğrenci, 9 Görevli vardı. 1940’ta ise 56 ayrı Kurs ve Öğretme yerinde Toplam 1689 Öğrenci vardı. 1980 de Kurs Sayısı 2730, Öğrenci Sayısı 80.000 i buldu. 1990 da 5340 Kurs'ta 250.000 Öğrenci, 5000 Görevli vardı. DİB Bağlı 4557 Kurs ve 5029 Görevli vardı.