Şeyhulislam Mustafa Sabri

1869-1954

 

       1286/1869 da Tokat'ta Ahmed Efendi’nin Oğlu olarak doğdu. İlk Tahsil'ini Memleket'inde yaptı, Küçük Yaşta Hafız oldu. Kayseri Medresesi’nde de Divrikli Hacı  Emin Efendi'den ve İstanbul'da Huzur Dersleri Mukarriri Ahmed Asım Efendi'den okudu ve İcazetnamesini aldı. Hocası Asım Efendi'nin Kız'ıyla evlendi. 1890 da Ruus İmtihanını kazanarak 22 Yaş'ında  Müderris oldu. Fatih Camii’nde Ders okuttu. 50 den fazla Talabe'ye İcazet verdi. Beşiktaş Asariye Camii İmamlığı'nda bulundu. 4 Rütbe'den Osmani ve Mecidi Nişanları ile ödüllendirildi.

       1898 den [1] başlamak üzere 1914 Yılı'na kadar Huzur Dersleri'ne Muhatap olarak katıldı. 1900-04 Yılları arasında II.Abdulhamid'in Hafızı Küttab'ı oldu.

       II. Meşrutiyet'in İlanı'ndan sonra Tokat Mebusu olarak Meclis'e girdi.(1908). Bu arada Fatih Camii Müderrisliği Görevini de sürdürüyordu. Cemiyeti İlmiye-i İslamiye'nin Yayın Organı olarak çıkan Beyanu'l-Hak Mecmuası’nın Başyazarlığını yaptı (1908-12, Toplam 182 say.) Bu Mecmua’nın ilk Sayısında yer alan Beyanu'l-Hakk'ın Mesleği [2] Başlıklı Makalesinde, Abdulhamid'in İstibdat Yönetimine son verdikleri için İttihad ve Terakki Cemiyeti ile Ordu'ya katıldı; 1910 da kurulan Ahali Fırkası'nın ve 1911 de kurulan Hürriyet ve İtilaf Fırkası'nın Kurucu Üyeleri arasında yer aldı. Cemiyeti İttihadiye-i İslamiye Adlı bir Cemiyet'in Kuruluşuna katıldı (1912). Babıali Baskını (1913) üzerine Yurtdışı'na kaçtı, önce Mısır'a, daha sonra da Romanya'ya geçti. Dobruca'da Türkçe Hocalığı yaparak geçindi. I. Dünya Harbi'nde Osmanlı Orduları’nın Romanya'ya girmesi üzerine İttihat ve Terakki tarafından Yurd'a gönderildi ve Bursa'da Mecburi İkamete Tabi tutuldu. İstanbul’da Süleymaiye Medresesi’nde Hadis Müderrisliği yaptı.

       1918 den sonra yeniden Siyasi Hareketler'in ve Fikir Hayatı'nın içine girdi. Daru’l-Hikmeti'l-İslamiye Üyesi oldu ( 1928),  I. Damad Ferid Paşa Kabinesi’nde 127. Şeyhulislamlığa getirildi (4 Mart 1919), Paris Konferansı’na giden Sadrazam’a Vekillik yaptı. Aynı Yıl Kabine'nin düşmesi üzerine Ayan Azalığına atandı. Teali İslam Cemiyeti'ne dönüşecek olan Cemiyeti Müderrisin'in birinci Reisliğini yaptı (1919), bu Cemiyet’te Mustafa Saffet, iskilipli Mehmed Atıf ve Said Nursi ile birlikte çalıştı. Yeni Damad Ferid Paşa Kabinesi’ne tekrar Şeyhulislam olarak girdi(  1920). Tarih ve Hatırat Kitapları'na bakılırsa Sadrazam olmak için Padişah ve Devlet Erkanı katında hayli Teşebbüste bulunduysa da Başarılı olamadı.[3] Sevr Anlaşması'nın Şartlarını görüşmek üzere Vahdeddin'in topladığı Şurayı-Saltanat'a katıldı( 1920). Bu Snlaşma Konusunda onun Müsbet düşündüğü veya Şartlar İcabı imzalanmasını Zaruri gördüğü biliniyor.

        Kabine Toplantısı'nda Anadolu'daki Milli Hareket’e karşı Sert Tedbirler alınmasını, Ticaret ve Ziraat Nazırı Cevad bey'le birlikte savundu. Görüşlerinin Kabul edilmemesi üzerine Şeyhulislamlık’ tan İstifa etti (22 Eylul 1920). Mutedil Hürriyet ve İtilaf Fırkası Kurucu Üyeliği yaptı (1920). 21 Mayıs 1920 de Sultanahmed Mitingi’nde konuştu.[4]

       1922 de Türkiye'den 2. defa kaçmak Zorunda kaldı, Romanya'ya giderek Şehzade Nizameddin Efendi'nin Çevresinde yer aldı. Daha sonra Oğlu İbrahim Sabri ile birlikte 150 likler Listesinde de yer aldı. İskeçe/ Yunanistan'da Oğlu ile birlikte Yarın Gazetesini çıkardı. ( Yarın Adıyla 70 Sayı, Peyamı İslam Adıyla 5 sayı, 1927-30). Önce Haftalık daha sonra 15 Günlük çıkan bu Gazete'nin çoğu Yazılarını kendisi yazdı, bazı Risalelerini Tefrika etti, bu Yazılar'da Ankara Hükümeti’ne Ağır Tenkitler yöneltti. 1924 te Dersiamlık Maaşı kesildi.

       İskeçe'den Hicaz'a, ardından Mısır'a geçti. 150 liklerin affedilemesinden ( 1938) sonra Türkiye’ye dönmedi ve 12 Mart da Mısır' da Vefat etti.

       Beyanul-Hak ve Yarın'dan başka, Malumat, Yeni Gazete, Tesisat, Alemder, İkdam gibi Basın'da Yazıları çıktı.

 

       Eserleri:

       -Yeni İslam Müctedidlerinin Kıymeti İlmiyesi [5]

       -Dini Müceddidler yahud Türkiye İçin Necat ve İ'tila Yolları'nda bir Rehber,[6]

       -İslam’da İmameti-Kübra ,[7]

       -Savmı-Ramazan,[8]

       -Türk’ün başına gelen Şapka Meselesi , [9]

       -Mes'eletü Tercümeti'l-Qur'an, [10]

       -Mevkıfu'l-Beşer tahte Sultani'l-Kader [11]

       -Mevkıfu'l-Akl , [12]

       -el-Kavlu'l-Fasl beynel-Lesibe yu'minune bi'l-Gayb vellesine la yu'minun,[13].

       -Kavl fi'l-Mer'e , [14]

       -en-Nekr ala Münkiri Nimetin mine'd-Din ve'l-Hılafe ve'l-Ümme, [15]

       -Meseleler Hakkında Cevaplar

 


 

[1]    Bu yıl Hüseyin Cahit Yalçın Tarık Gazetesinde şöyle yazmıştı: ‘Ne vakte kadar ötekinin berikinin edebiyatını taklit edeceğiz? Acem taklitçiliğinden kurtulur kurtulmaz Arabistan çöllerinde keffaret mi çıkaracağız?.. Edebiyatımız artık Türk olsun, buna çalışalım. Nasihat vereceksek, hep bu yolda verelim. Arab’ın şer’i güçlükleri ve zor hayalleri kendisine mübarek olsun.’

     0 30 Yaşlarında iken Malumat Dergisi'nde ona şu cevabı yazdı: ‘Arapça ilimler demek, İslamiyetimiz ve dinimiz demektir. Binaenaleyh bu ilimlerin siyasi ve medeni hayatımızla ne derece uyuştuğunu Şurası da tayin eder ki, bugüne kadar kelamıyla, usulüyle, edebiyatıyla ve hele kurban olduğum fıkhıyla bu ilimlere karşı kimse tarafından nankörlükte bulunulmamış ve buna cüret edenlerin tezyif ve küçük görülmesi için davasına bakılmaya bile tenezzül edilmeyerek bu yolda küçük görmenin hemen yalnız kendisinden çıkması, sözünün anlaşılması yeterli görülmüştür. Arabi ilimler, erbabına mübarek olsun, öyle mi? Size de avrupalılaşmak mübarek olsun diyeceğim amma mübarek kelimesine acırım.’

[2]    ‘Risalemiz en başta Allah korkusu olmak üzere iffet ve istikameti, hamiyyet, hemcinsine yardım, meşru şekilde hürriyet, ciddilik ile ülfet ve istibdata nefret, ilim ve tekniğe muhabbet gibi üstün duyguları yaymaya sebeb olacak neşriyatı ile milletimizin fikri seviyesini yükseltmeye çalışacak ve bilhassa İslam Dini’nin terakkiye mani olması gibi zan ve nakillerin batıllığını Allah’ın izni ile isbat edecektir.’

[3]    1919 sa Sadrazam Ferid Paşa’nın Paris Konferansına gitmesi esnasında ona vekalet etti.Toplantıları Kur’an okuyarak noktalıyordu.

[4]    ‘Efendiler.. Büyük bir Arap Şairinin ‘Bir milletin ahmaklarının memleket sürükledikleri felaketin vebalini, o suçu işlemeyenler de çeker’ dediği gibi, devlet ve milletimiz de serkeşler topluluğu tarafından yapılan ve cihanı saran sefihçe hareketlerin hesabını vermek durumunda bulunuyor. Durumun dehşet ve vahşeti, bu hesap gününün gelip çatacağına ezelden iman edenlerimizi bile hayrete düşürmüştür.... Biz ayaklar altına alınan hukukumuzun ateşli taşkınlığını kalbimizin külleri altında saklayacağız. Ve son hakkımızı Kadir ve Kayyum olan Allah’a havale ile iktifa edeceğiz.’

[5]    Vahdeti Vucud Ekolüne bağlı olarak Cehennem' de  Ebedi kalışın olmadığını savunan Musa Carullah'ın Rahmeti İlahiye Burhanları Kitabı'nın tenkidi, 1919

[6]    Haşim Nahid'in Kitabının Tenkıdi, 1922 , Dini Müceddidler- Reformcular adıyla sadeleştirilerek basıldı, 1969 .Şöyle der: ‘Ben Müslümanların mesud bir dünya yüzüne çıkmasını samimi vicdanımla arzu ettiğim halde, dinimizin üzerine basarak erişebileceğimiz Yüksek dünyanıza da lanet ederim. Biz o yüksek dünyaya çıktığımız zaman İslamiyet de tutup yapışan elimizle başımızın üzerinde bulunmalıdır.’

[7]    Yarın Gazetesinde tefrika, say.12-16, 24, 26-36, 39-44, 47-48, 52-54, 56, 60-63, 68,70

[8]    Oruc'un Fidye ile geçiştirilmesini tavsiye eden Süleyman Nazif'e cevap. Yarın'da tefrika, say.62,65, 67-68  ve Peyamı İslam say.4

[9]    Yarın say.68, 13 R.Evvel 1349 da M. Sabri'nin bu Kitabının basılmaya başlandığı, 3-4 sene önce de birkaç klişesi de yer alıyor. İsmail Kara kitap olarak çıktığını tesbit edemediğini söyler

[10]   Qur'an'ın Türkçe Tercümesinin Namaz'da okunması yolunda Türkiye'deki gelişmelere ve Mısır'da buna benzer görüşleri savunan Meraği ve Ferid Vecdi'ye Vevap, Kahire, 1932, Arapça

[11]   Arapça, Kahire 1933

[12]   Arapça 4 cilt, Kahire 1950

[13]   Arapça, Kahire, ts

[14]   Arapça, Kahire, ts.

[15]   Arapça, Beyrut, ts