Ahmed Hamdi Akseki

1887-1951

 

      h1302 de Güzelce/ Akseki'de Mahmud Efendi’nin Oğlu olarak doğdu. Annesi Hatice Hanım'dır. İlk Bilgilerini Babasından aldı, Hafızlığını yaptı. Köy'deki Mecidiye Medresesi'ne Devam etti, Abdurrahman Efendi'den Arapça ve Dini İlimler Tahsil etmek yanında Mühür kazmak ve Talik Yazı da öğrendi.[1] 14 Yaşlarında iken Ödemiş'e gitti ve Karamanlı Süleyman Efendi Medresesi'nde Tahsilini sürdürdü. Arapça ve Dini İlimler yanında Farsça da öğrendi.

      Yüksek Tahsil yapmak için Babasının da Arzusuyla İstanbul'a geldi (1905). Fatih'te Bayındırlı Muhammed Şükrü Efendi'nin Dersler'ini Takip ederek İcazet aldı. Mehmet Akif'den de Arap Edebiyatı Dersleri okudu. Daru’l-Funun Ulum-ı Aliye-i Diniye Şubesi'nde 3 Sene okudu. Daru'l-Hılafeti'l-Aliye Medresesi' nden Mezun oldu (1914). Medresetu'l-Mutehassısın'in Felsefe-Kelam ve Hikmet Kısmında okudu, Ruh Nazariyeleri üzerine yaptığı Çalışma ile birincilikle Mezun oldu (1918). Ruus İmtihanını vererek Dersiamlığa yükseldi.

      Sırat-ı Müstakim ve Sebilürreşad'da yazdı. Balkan Harbi'nden önce Bulgaristan'ı dolaştı ve İntibalar'ını Bulgaristan Mektupları Adı altında bu Mecmua'da yayınladı. Kitap Halinde basılmayan Akaidi-İslamiye ve İslam'da Taaddüd-i Zevdat'ın Mahiyeti Yazıları da bu Mecmua'da, kitaplaşmayan bir başka Eseri Gazali'nin Ruh Nazariyeleri , Mehfel Mecmuası’nda Tefrika edildi.

      Medresetu'l-Mutehassısın'in Son Sınıfında iken (1916) başladığı Heybeliada Mekteb-i Bahriye Din Dersleri, Din Felsefesi, Ahlaq Hocalığı ile Memuriyet Hayatı'na atıldı. Aksaray Valide Sultan, Dolmabahçe, Üsküdar Mihrimah ve Hırka-i Saadet Camileri’nde Kürsü Şeyhliği yaptı ( 1916-18). Medresetü'l-İrşad'da Tarih Felsefesi (1919), İbtidai Dahil'de İlmu'n-Nefs ve İçtimaiyat Dersleri okuttu (1921).

      Milli Mücadele için Anadolu’ya geçti ve Vaazlar'ıyla, Konferanslar'ıyla bu Hareket'i desdekledi. Ankara Lisesi'nde Dini İlimler okuttu (1921,23). Şeriye ve Evkaf Vekaleti Tedrisat Umum Müdürlüğü yaptı (1922-24). Bu Görev'de iken Medrese Proğramları'nın Islahı Konusunda Ciddi Çalışmalar yaptı. Şeriye Vekaleti'nin İlgası üzerine (1924), kısa bir Müddet İstanbul'a  geldi ve Daru’l-Funun İlahiyat Fakultesi'nde Hadis ve Hadis Tarihi Dersleri verdi. Aynı Yıl Diyanet Reisliği'ne [2] Tayin edilen Rıfat Börekçi'nin iİsteği üzerine Reisliğin Müşavere Heyeti Üyeliği'ne getirildi.

      1920 de kurulan Tarikatı Salahiye Cemiyeti’ne Üye olduğu ve Faaliyetlerine katıldığı Gerekçesiyle 1925 de Ankara İstiklal Mahkemesi'nde yargılanmış, Mahkeme Neticesinde Cemiyet’le ilgisi olan 11 kişi İdam'a Mahkum edilirken birçok Kişi de Ağır Hapis Cezalarına çarptırılmıştır. Mahkeme'de Cemiyet’le İlgisi olmadığını savunarak Beraat etti.

       Mahkeme Reisi'nin, Beraati üzerine Akseki’ye söylediği Söz: " Mahkeme Kurulu sizden yararlanacağına inanıyor. Şu şartla ki Inkılab’ın bugünkü Esaslarına en Ufak bir Uygunsuzluk yapmamalısınız. Durumunuz ve Gençliğiniz bakımından bilhassa Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun Kabulunden sonra daha Vatani Hizmetler'de bulunabilirdiniz ve bulunabilirsiniz. Bu bakımdan Beraatinize Karar verildi.’ [3]

       1939 da Diyanet Reis Muavini oldu. 1947 de Şerafettin Yaltkaya'nın Ölümü üzerine Diyanet İşleri Reisliği'ne getirildi. Hak Dini Kur'an Dili ile Tecridi Sarih Tercümesi ve Şerhi'nin Diyanet tarafından basılması Konusunda Emekleri geçti.

10 Ocak  da bu Görev'de iken Vefat etti. Ankara Cebeci Asri Mezarlığı’na defnedildi.

        Arapça, Farsca ve İnglizce biliyordu.

       Celal Yeniçeri anlatır.[4]

 

      Eserleri:

      Birçok Eser yazdı.

     -Mezahibin Telfiki ve İslam’ın Bir Nokyata Cem’i [5]

     -Bilinmesi Elzem Hakikatler, [6]

     -Ulemayı İslamiye'den Bir Sual ve Abdullah Guvilyam Efendi'nin Cevabı, [7]

     -Dini Dersler [8]

     -Hatemu’l-Enbiya Hakkında En Çirkin Bir İddia'nın Reddiyesi [9]

     -Ahlak Dersleri , [10]

     -Asker'e Din Dersleri, [11]

     -İslam Dini Fıtrıdir , [12]

      -Köylü'ye Din Dersleri ,[13]

     -Ve'l-Asr Suresinin Tefsiri, [14]

      -İslam, [15]     

      -Müslümanlık'ta İktisad'ın Ehemmiyeti, 1932

      -İslam Dini İlmihali,[16] 

      -İslam Dini, [17]

      -Peygamberimiz Hz.Muhammed ve Müslümanlık, [18]

      -Tayyare ve Kuvvet,[19].

      -Yeni Hutbelerim, [20]

      -Ramazan Armağanı, [21]

      -Yavrularımıza Din Dersleri, [22]

      -İslam Fıtri, Tabii ve Umumi bir Dindir I- Din ve İslam Hakkında Umumi Fikirler, [23]

      -Peygamberimiz'in Vecizeleri, [24]

      -Hicri 1366 ( M.1947) yılı Ramazanı Şerif Münasebeti'yle Dini bir Konuşma ,[25]

      -Namaz Sureleri'nin Türkçe Tercüme ve Tefsiri, [26]

      -Öğretmen ve Öğrenciler'e Yardımcı Açıklamalı Din Dersleri, [27]

      -Din Dersleri, [28]

     -Sabık Diyanet İşleri Reisi Merhum Ahmed Hamdi Akseki'nin Ramazanı Şerif Münasebeti'yle Müslümanlara Hitabı, [29]

      -14 Asır Evvel Doğan Güneş Peygamberimiz Hz. Muhammed, [30]

      -Prophet Muhammed, [31]

      -A Study on Prophet Muhammed, [32]

      -İslam Alemi'nin Gerileme Sebepleri- İslamiyet ve Terakki , [33]

      -Müslümanlar'a Büyük İlmihal, [34]


 


[1]    Daha sonraki Tahsili sırasında Mühür kazıyarak Geçim'ini Temin edecektir.

[2]    Rıfat Börekçi Dönemi'nde Diyanet İşleri'ni Büyük Ölçüde o yönetti. Said Yazıcıoğlu Kasım 1990 da Türkiye’de Diyanet’in  65.000 Camii'de Toplam 80.000 Personelin çalıştığını söyleyecektir.

[3]    19.7.1925 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi'nden naklen Tunaya, Türkiye’de Siyasi Partiler, II, 582, Dipnot:26, 1986

[4]    " Resmiyet kendine göre bir İslam Dini oluşturuyor ve Çerçevesini kendisi çiziyor. Halk buna inanacak ve İslam'ı onun çizdiği Çerçeve kadar yaşayacak. Bunun da Kavgası, Basın'da Siyaset'te her yerde yapılıyor. Resmiyet'in oluşturmaya çalıştığı Din eskiden beri var olan bir Gerçek. Ben Fakulte'deki ilk Dönemlerimde İslam Dini'nin Esaslarında Ahmed Hamdi Akseki'nin Kitabını okutalım, dedim. Hac Konusuna geldiğimizde  Hoca'nın yarım Sayfa kadar işlediğini gördük. Anladım ki o zamanki Resmiyet'in oluşturmak istediği Din'e göre Hac Konusunu yazamadı. Çünkü o zaman Hac Yasak'tı. Bunun için yazamadı."(Altınoluk, Temmuz 1996)

[5]    Reşid Rıza'dan Tercüme, 1910. İslam'da Birlik ve Fıkıh Mezhepleri Adıyla H.Karaman tarafından Notlar'la birlikte sadeleştirilerek yayınlandı, 1974.

[6]    1916

[7]    1916

[8]    Mekteb-i Bahriye'de okuttuğu Dersler, 3 Kitap, 1920, 1021, 1923

[9]    Garanik Meselesi hakkında Hoca Rasim Avni Efendi'ye Cevap, 1922

[10]   1924, Latin Harfli 1968

[11]   1925. Askere Din Kitabı Adıyla 1944.

[12]   1922 de Ankara Daru'l-Muallimin'de verdiği Konferanslar, 1925

[13]   1928

[14]   1928

[15]   1928, A.H.Akseki/ İslam, 1966;İst, s. 314,330,344

     :" Dinimiz, Prensip olarak, Temelde  Aqıl Dini'dir. İslam Halkı, Hakk' Davet ederken Harikalar'dan ve Garibeler'den Uzak kalarak sadece Aqlın  Bedihi ve Apaçık Hükümlerine, İlmi Esaslarını  Serbest bir Tartışma  Neticesinde Kabul etmek, Din'in  en Önemli Esaslarındandır. İslam doğrudan  Aqla Hitap eder. Fikri Muhasebe'ye  çeker, İdrak ile  Münakaşada bulunur. Aqılları Hissi Deliller'le İkaz  etmeden, Allah'ın Varlığına inanmaya  Mecbur etmez. İslam'da en Kötü Şey, Aqla  Müracaat etmeksizin bir Şeyi körükörüne Taklid edivermektir. Hatta Muqallid'in İmanını  Sahih ve Geçerli saymayanlar da çoktur.

     Aqılları İkna ile ilgili  Ayetleri 766 ta çıkaranlar  vardır.....  Aqlın Qıymeti hiç  bir şeyle ölçülmez. İman'ın Esası ve  Mesnedi bizdeki Aqıl'dır. İnsan İstidlal ile İman'ın Hakikatine ulaşır. Aqla  bu kadar Ehemmiyet  verdiği için İslam'da Aqlın almayacağı Esrarı İmaniye  yoktur. Hiç kimseye, "Aqlın alsın, almasın  daima İman'la Mükellefsin, İman Meselelerini tartışmaya  Aqlın Yetkisi  yoktur" denilmemiş ve denilemez de.

     O derece ki: Aqli  Muhakeme Sonucu Qur'an'ın İlahi bir Kitap, Hz. Muhammed'in Allah Rasulu olduğuna  itminan Hasıl olduktan sonra  bile Şer'i Naslar'la  Qat'iyetinde Şübhe edilmeyen Aqli Deliller arasında Tearuz ve Uyumsuzluk olduğu görülse, Dini Nasların Şer'i Te'vili Cihetine gidilir. Bu gibi Haller'de Bütün İslam Uleması'nın İttifakı üzere, İman'ın Esası Aqli  İstidlal'e İstinad ettiği için, Nass  Te'vil edilerek Söz'ün  Zahir'inden  İlk olarak Aqla gelen Mana'yı terketmek Luzumlu götülmüştür. Zira bu durumda Nass'a itibar etmek, Aslı Fer'e Feda etmek olur.

     İslam'ın dayandığı en birinci Esas Aqıl ve Muhakeme'dir. Önce Fikri işleterek Kamil ve Sarsılmaz bir Kanaat İstihsal etmeksizin bir Aqıde'ye İman, Müslümanlığın  Farzları arasında Dahil  değildir. İslam, AqHakim tanıdığı içindir  ki Nazarında bir Gerçeği İspat'a yarayabilecek  yegane Delil, Kainat ve Tabiat üzerinde düşünmektir.

     Ehl-i Sünnet  Uleması'ndan bir  çoğu  diyorlar ki, Qalb'e gelen bir Şüphe'yi kaldırıp atmak ve  Hakikat'a ulaşmak için bütün Gayretini sarfettiği  halde Meramına Nail olmadan ölen Adam Felah ve Selameti bulmuştur.

     "Aqlın alsın almasın, İman edeceksin" denilemez. Kuru  bir İman ile İktifa ederek Yaratılış'ın  ve Kainat'ın Sırları üzerinde düşünmeyenleri Zem ve  Takbih  eden Ayet  ve Hadisler çoktur.

     İslam Taklitciliğe şiddetle Hucum etmiştir. Zira Taklitcilik, Allah'ın  İnsan'a en Büyük Nimeti olan  Aqlı kullanmamak, körükörüne başkalarına uymaktır. Taqlid Dünya'da da Ahiret'te de Zararlı'dır. Allah İyi'yi Kötü'den Temyiz  ve Tefrik edecek Aqıl vermişken, bu Qıymetli Ölçü'yü kullanmayarak körükörüne başkalarının peşinden yürümek Şüphe yok ki bir Sapıklık'tır.  İslam bundan şiddetle menetmiş, ve bu Yolu tutanları kınamıştır. İslam'ın Umdesi, evvela düşünmek, sonra Kabul etmektir. Bu bakımdan  İslam Aqıl Dini'dir. Onun birinci İstinadgahı Aqıl'dır.

     Müslümanlar'ın Serbest Düşünceli, İyi Görüşlü, Aqıl ve Tedbir Sahibi olmaları gerekir. Bunlardan Gafil  olarak Hayvanlar gibi yaşayanların Din'den Nasibleri  yalnız  Taqlid'dir.

     Aqıl ile Naqlin Zahiri arasında bir Tearuz ve Çatışma Hali görülse, Aqlın Hükmü Kabul edilir. Dil Kaidelerine  göre Te'vil yapılarak Naqil Aqla göre  manalandırılır. Nass'ı, Aqla göre Te'vil etmenin Sebebi ikidir:

     1-İslam Nazarında Haqq bir'dir.

   2- Muhal olan  bir Aqıde'yi  veya aksi  Delil'le Sabit olan bir Hükmü  Kabul etmesi için Aqlı  zorlamak Mümkün değildir.

     İslam'da Aqlın ve İctihad'ın Mevkii çok yüksektir. Kamu Menfaati  ile ilgili İşler Konusunda Aqlını kullanmayarak Nass'a çakılıp kalmak, doğrudan doğruya Nass'ta bir şey bulunmayınca, onun hakkında bir Hüküm vermemek İslam'ın  Ruhuna Uygun bir Hareket ederler.

 [16]   Cumhuriyet Devri'nde en çok satılan Dini Kitap oldu. 1,5 Milyon Traj.

[17]   1933

[18]   1934

[19]   ts

[20]   2 cilt, 1936, 1937, tek Cilt Halinde 1966

[21]   1937

[22]   2 Kitap, 1941,1948

[23]   1943, Bu Kitab'ın 2.Cildini H.T.Feyizli Yazar'ın Notlarından yararlanarak yayınlandı, 1981

[24]   1945

[25]   1947

[26]   1949

[27]   2 kitap, 1949

[28]   İlk Okullar için,2 Kitap, 1949

[29]   1952

[30]   1954

[31]   1956

[32]   2. bs.1959

[33]   G.Riviore'den Tercüme, 1966

[34]   1971