William Shakespeare

1564-1616

 

  İngiliz Edebiyatçı..

  ‘Atinalı Timon’ oyununda özgür ve erdemli yeni insanı inceler.

  Timon, Atina’nın cömertliğyle ün salmış bir hemşerisidir. Kılıcıyla Atina'yı kurtarmış, erdemleriyle de süslemiştir. Kesesi, Devletin kesesi gibidir. Senato kılıcına güvendiği kadar, kesesine de güvenir Timon'un. Kentinin karşılaştığı her güçlüğe yetişen erdemli bir kişidir. Sofrası da, kesesi gibi, herkese açıktır. Hemen bütün Atina, O’nun bir sarayı andıran konağında yiyip içmektedir. Atina'nın babası sayılmakta, bütün Atinalılarca sevilmektedir. Timon, seçtiği bu yolda mutludur.

  Böylesine bir cömertliğe dayanamayan kese elbette tükenecektir. Alacaklılar, önce yavaştan, sonra hızlıca hızlıca kapısına birikmeye başlıyorlar. Timon kuşkusuzdur. Yakınlarına, dostlarına, Senatoya güvenmektedir. Atina'nın babası, soylu Timon'u ortada bırakacak değiller ya.. Yardıma koşmak sırası Atina'ya gelmiştir.

  Kahyasının her kapıdan kovulduğunu, Atina'nın kendisine sırt çevirdiğini duyar. Kulaklarına inanamaz. Sonra, yüreğinde bir acı, her an biraz daha artan bir acı duyar. Kendisine rastlamamak için evlerinde saklanan yakınlarının, dostlarının, Senato üyelerinin hikayesini duymaz kulaklarla dinler. Kirpikleri ağlamak isteğiyle titremektedir ama ağlayamıyor, içindeki sıcak duygularla birlikte göz yaşları da kurumuş gibidir. Artık , benliğini saran tek bir duygu var: Tiksinti.

  Timon, tiksiniyor Atina'dan. Oysa belli etmiyor. Yeniden para bulduğu, eski gösterişine kavuştuğu söylentisini yayarak Atina'ya son bir şölen vermek ister. Gizlendikleri yerlerden birer ikişer çıkan Atinalılar soylu Timon'un şölenine koşuyorlar. Onu övmek, onun erdemlerini belirtebilmek için birbirleriyle yarışırlar. Yazarlar övgüler dizmekte, şairler şiirler düzmektedir. Sofra, eski günlerin mutluluğu içindedir. Herkes yerine oturunca Timon soğukkanlılıkla ayağa kalkar: Sahanlarınızın kapaklarını kaldırın da, diye bağırır, yalayın köpekler.. Sahanlar boştur.

  İnsanlara karşı duyduğu tiksinti öylesine sonsuzdur ki, Atina'yı bırakıp tek başına yaşamak için ormana çekilir. Dönüp son bir kez baktığı Atina'nın duvarları onu tiksintiyle titretmektedir. Şu haykırış, bencil ama insancadır: Ey o kurtları çeviren duvar, yere bat da Atina'yı koruma. Analar, iffetinizi bir yana bırakın; çocuklar, itaat nedir unutun. Köleler, alnı kırışıklar,  senato üyelerini yerlerinden zorla çekip atın da onların yerine sizler geçin. On altısındaki oğul, topallayan babanın elindeki değneği kap da onun beynini dağıt. Büyüklere saygı, Tanrılara iman, barış, adalet, iyi komşuluklar, bilgi, görgü, sanatlar, meslekler, mertebeler birbirinizi yok eden zıtlar haline gelin de kargaşalık bitmesin. Taunlar, Atina'nın üstüne çökün. Zevk düşkünlüğü gençlerin iliklerine kadar işlesin de çamur yığını içinde boğulsunlar. Kaşıntılar, donmalar Atinalıların göğüslerinde kök salın ki biçtikleri hasat baştan başa cüzam olsun.'

  Merhaba diyenlere, ne olurdu biraz temiz olsaydın da üstüne tükürseydim, diye karşılık verir. ' Al şu ekmeği, yemeğine katık yap' diyen olursa, ' önce sen defol da ağzımın tadı gelsin' diyor. Hele biri, ' seni seviyorum' demeyegörsün, karşılığını alıyor hemen: '

Niçin sevesin, sana para vermedim ki?' .. Bir başkasına verdiği karşılık da, erdem konusunda, bir çok sorunları çözebilir: ' Arslan olsan tilki sana oyun oynardı. Kuzu olsan kurt seni yerdi. Tilki olsan da eşeğin suçlamasına uğrasan arslan senden hoşlanırdı. Eşek olsan sersemliğin yüzünden dert çeker, ayıya kahvaltı olurdun. Ayı olsan at seni öldürürdü. At olsan parsın pençesine düşerdin. Hangi hayvan olmalıydın ki başka bir hayvana boyun eğmeyesin. Ne türlü bir hayvansın ki hayvan olmakla neler kaybettiğini görmüyorsun.'

  Timon’un bütün erdemleri bencilliğinden doğmuştur. Yaşama yolunda cömertliği, iyilikseverliği seçmişti. kendini koruma içgüdüsünü bu duygularla karşılamaktadır. varlığını cömertliğiyle, iyilikseverliğiyle duyuyor. Seçtiği yol olumlu bir yoldur. Varlığını cömertliğiyle, iyilikseverliğiyle de duyabilirdi; kendini koruma içgüdüsü bu yollarla da karşılanabilirdi. Karayı değil de akı, olumsuzluğu değil de olumluluğu seçmiş olması Timon'u daha yolun başındayken sevimli kılıyor. Bu yol, onu  kendine karşı da övündürmektedirler. ' Yardımına güvenen birini silkip atacak yaratılışta bir insan değilim' diyor. Yardımına güvenen birini silkip atacak yaratılışta bir insan olmayışı onu mutlulandırmaktadır. 'Düşkünlerin kalkınmasına yardım etmekle yetinmeyip sonra da onlara desdek olmak onu mutlulandırmaktadır.' Ben karşılık beklemeksizin veririm.' diyor. Karşılık beklemeksizin vermek onu mutlulandırmaktadır. Timon, bu duydularıyla kendini doyuruyor. Böyle olabildiğinden ötürü mutludur. Bu mutluluk onu büsbütün böyle olmaya zorlamaktadır. isteğiyle mutluluğu birbirine etkileyerek gittikçe daha çok gelişecektir. Bu gelişmenin sonucuyla doğal bir sonuçtur: Timon tükenecektir.

  Timon, bu ilk görünüşünde; erdemleriyle değil, bencilliğiyle insandır. Cömertliğiyle iyilikseverliğin, mutluluğun birer aracı oldukları gün gibi bellidir. İnsanca olan karşılıksız almak yerine, insanüstüce olan karşılıksız vermek yolunu seçmiştir. Güçlü bir bencillik onu buralara kadar götürmüştür.

  Tükenen Timon, çevresinin birdenbire boşalmaya başladığını görünce şaşırır.

  Eserleri:

  -Atinalı Timon,