Mekkî Wahy

610-622

 

 

001.096/el-ALAQ

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I İlk Vahy: 1-5

 

096.01-      Oku, Yaratan Rabb'inin Ad’ıyla,

096.02-      O, İnsan’ı   bir Alaq’dan yarattı.

096.03-      Oku, Rabb'in Ekrem'dir,

096.04-      Qalem’le öğretendir.

096.05-      İnsan’a bilmediğini  O öğretti.

 

II  Tuğyan Eden İnsan ve Muttaki: 6-19

 

 

096.06-      Hayır,  İnsan   kesinlikle Tuğyan eder.

096.07-      Kendini müstağni gördüğünde.

096.08-      Oysa Dönüş Rabb'inedir.

 

096.09       Gördün mü engelleyen’i ?

096.10       Salat kıldığında bir Kul’u ,

096.11-      Gördün mü? Ya  O (kul)  Doğru-iz üzerinde ise,

096.12-      Ve Taqwa’yı emrediyorsa,

 

096.13-      Gördün mü? Ya (diğeri)  yalanlıyor  ve yüz çeviriyorsa.

096.14-      Allah'ın görmekte olduğunu bilmiyor mu?

 

096.15-      Hayır, eğer  bir Son vermezse,  Onu Alnından  sürükleyeceğiz.

096.16-      O Yalancı, Hatakar Alnından.

096.17-      O zaman  çağırsın Nadiye’sini.

096.18-      Biz de çağıracağız Koruyucular’ı.

096.19-      Hayır, O'na itaat etme, secde et  (Rabb'ine )  yaklaş.

 


 

002.068/el-QALEM

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I    Peygamber'in Yüksek Ahlakı: 1-16

 

068.01-      Nun.

               Qalem’e ve Satır Satır yazdıklarına andolsun.

068.02-      Sen, Rabb'inin Ni’met’iyle bir Mecnun değilsin.

068.03-      Gerçekten Senin için Kesintisi olmayan bir Ecr vardır.

068.04-      Sen, Büyük bir Ahlaq üzerindesin,

068.05-      Artık yakında göreceksin ve  Onlar da görecekler.

068.06-      Sizden hanginizmiş Meftun ?

068.07-      Elbette senin Rabb'in, kimin kendi Yol’undan saptığını daha iyi Bilen’dir ve kimin Hidayet’e   erdiğini daha iyi Bilen’dir.

068.08-      Şu halde Yalanlayanlar’a itaat etme.

068.09-      Onlar, Senin kendilerine yaranıp Uzlaşmanı arzu ettiler, o zaman Onlar da Sen’le uzlaşacaklardı.

068.10-      Ayrıca Her durmaksızın Yemin eden , Aşağılık’a İiaat etme.

068.11-      Alabildiğine Ayıplayıp-kötüleyen, Söz getinrip-götüren

068.12-      Hayr’ı engellen, , Saldırgan, aşırı Günahkar

068.13-      Zorba-saygısız, sonra da Kulağı Kesik,

068.14-      Mal ve Çocuklar Sahibi oldu diye.

068.15-      Kendisine Ayetler’imiz okunduğu zaman "Ewwelkilerin Masalları" diyen biri.

068.16-      Yakında  Onun Burnunu damgalayacağız.

 

II Bahçe Ashabı : 17-33

 

                 068.17-      Gerçek şu ki, Biz o Bahçe Sahipleri’ne Bela verdiğimiz gibi, bunlara da Bela verdik. Hani Onlar Sabahleyin  kesinlikle (ürünlerini) devşireceklerine dair And içmişlerdi.

068.18-      Hiçbir İstisna da yapmıyorlardı.

068.19-      Fakat Onlar uyuyorlarken, Rabb'in tarafından dolaşan bir Bela Onlar’ı kuşatıverdi.

068.20-      Sonunda (ürün) Kök’ünden Kapkara kesildi.

068.21-      Sabahleyin birbirlerine seslendiler:

068.22-      "Eğer Ürün’ünüzü  devşirecekseniz erkence çıkın."

068.23-      Derken aralarında fısıldaşarak çıktılar.

068.24-      "Bugün sakın oraya hiç bir Miskin girip de karşımıza çıkmasın,"

068.25-      Engellemeye Güçler’i yetebilirmiş gibi erkenden gittiler.

068.26-      Ama O’nu görünce: "Elbette biz Şaşırmışız" dediler.

068.27-      "Hayır Biz Mahrum bırakılmışız."

068.28-      Mu’tedil olan biri dedi ki: "Ben Size dememiş miydim? Tesbih edip yüceltmeli değil miydik?"

068.29-      Dediler ki: "Rabb'imiz, Seni tesbih ederiz, gerçekten Bizler Zalimler’mişiz."

068.30-      Şimdi birbirlerine karşı kendilerini kınamaya başladılar:

068.31-      "Yazıklar Bize, gerçekten Bizler Azgınlar’mışız."

068.32-      "Belki Rabb'imiz, onun yerine ondan daha Hayırlı’sını verir. Elbette Biz, yalnızca Rabb'imize Rağbet ederiz."

068.33-      İşte Azab böyledir. Ahiret Azab’ı ise kesinlikle çok daha Büyük’tür, Onlar bir bilseler."

 

III    Neye Dayanarak tartışıyorlar: 34-52

 

068.34-      Elbette, Muttaqi olanlar için Rabb'leri katında Ni’metler’le donatılmış Bahçeler vardır.

068.35-      Öyleyse, Müslimler’i Mücrimler gibi kılar mıyız?

068.36-      Size ne oluyor? Nasıl hükmediyorsunuz?

068.37-      Yoksa Sizin Ders yaptığınız bir Kitab’ınız mı var?

068.38-      İçinde, "Siz neyi beğenirseniz kesinlikle Sizin olacak diye."

068.39-      Yoksa Sizin için üzerinizde Qıyamet'e kadar sürecek bir Yemin mi var ki, "Siz neye hükmederseniz O Kesinlikle Sizin olacak" diye

068.40-      Onlara sor: "Hangisi bunu savunacak?

068.41-      Yoksa Onların Ortaklar’ı mı var? Şu halde eğer Doğrusözlüler iseniz, Ortaklar’ınızı da getirin.

068.42-      Bacağın üstünden açılacağı ve Onların Secde’ye çağrılacakları Gün, artık Güç yetinemezler.

068.43-      Gözler’i Korku’dan ve Dehşet’ten düşüp kendilerini de Zillet sarıp kuşatmış. Oysa Onlar Sağlam iken Secde’ye çağırılırlardı.

068.44-      Artık bu Söz’ü Yalanlayan’ı Bana bırak. Onları bilmeyecekleri bir Yön’den  derece derece yaklaştıracağız.

068.45-      Ben Onlara Süre tanıyorum,  Benim Düzen’im Sağlam’dır.

068.46-      Yoksa  Onlar’dan bir Ücret mi istiyorsun da (böylece) Onlar  Borç nedeniyle  bir Yük altında kaldılar?

068.47-      Yoksa Gayp  yanlarında mıdır, kendileri (ondan) yazıp duruyorlar?

 

               Yunus'un Sabırsızlığı

 

               (Bak:   55/Yunus 98

                          61/Saffat 139-148,

                          77/Enbiya 87-88)

 

068.48-      Şimdi Sen Rabb'inin Hükmü’ne sabret ve Balık-Sahibi gibi olma.  Hani o içi Kahır dolu olarak yalvarmıştı.

068.49-      Eğer Rabb'inden bir Nimet Ona ulaşmasaydı , Yerilmiş Çıplak bir halde (kıyıya) atılmış olacaktı.

068.50-      Fakat Rabb'i O'nu seçti  ve Salihler’den yaptı.

 

068.51-      O küfretmekte olanlar Zikr’i işittikleri zaman Seni neredeyse Gözler’i ile  devireceklerdi. "O gerçekten bir Mecnun"  diyorlar.

068.52-      Oysa O (okunan)  ancak Alemler için bir Zikr'dir.

 


 

 

003.073/el-MÜZZEMMİL

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  Gece Okuması: 1-19

 

073.01-      Ey Örtüsüne bürünen!

073.02-      Az bir kısmı hariç (bütün) Gece kalk.

073.03-      Yarısı kadar ya da biraz Eksiği,

073.04-      Veya ( yarının biraz) fazlası kadar. Qur'an'ı da bir Tertil üzere izle.

073.05-      Gerçek şu, Biz Sana  Ağır bir Söz bırakacağız.

073.06-      Doğrusu Gece Neşesi   daha Quwwetli etki yapar, Okumak açısından da daha Elverişili’dir.

073.07-      Çünkü Gündüz Senin  Uzun (boylu)  Uğraş var.

073.08-      Rabb'inin İsmi’ni zikret, Herşey’den kendini çek.

073.09-      (Allah) Doğu’nun ve Batı’nın Rabb'idir. O'ndan başka İlah yoktur. Yalnızca O'nu Wekil edin.

073.10-      (İnanmayanların) söylediklerine karşı sabret ve Onlar’dan Güzel bir  Tarz’da ayrıl.

073.11-      Yalanlamakta olan Ni’met Sahipleri’ni Bana bırak. Ve Onlara biraz Süre tanı.

073.12-      (Onlar İçin)  yanımızda Bukağılar ve yanmakta olan bir Ateş var’dır.

073.13-      Boğaz’ı tıkayan bir Yemek ve Acıklı bir Azab.

073.14-      Öyle bir Gün ki, Yer ve Dağlar titreşir, Dağlar göçen bir Kum Yığını’na döner.

 

               Fir'avn'ın Helakı

 

               (Bak:   10/Fecr 9

                          29/Şems 17-20

                          37/Kaf 12-15

                          40/Kamer 41-42

                          41/Sad 12-16

                          42/A'raf 136-137)

 

073.15-      Fir'awn’a  bir Elçi gönderdiğimiz gibi Sizin üzerinize de Şahit olacak bir Elçi gönderdik..

073.16-      Ama Fir'awn Elçi'ye isyan etti. Biz de O'nu çok Wahim bir Tarz’da yakaladık.

 

073.17-      Eğer İnkar ederseniz Çocuklar’ın (bile) Saçlar’ını ağartacak bir Gün’de kendinizi nasıl koruyacağınızı düşünmez misiniz?

073.18-      Gök bile çatlamış, O'nun Waadi gerçekleşmiştir.

073.19-      Elbette bu bir Öğüt’tür. Artık dileyen Rabb'ine (giden) bir Yol tutar.

 

II Gece Kur'an Okuma : 20

 

073.20-      Gerçekten Rabb'in, Senin Gece’nin Üçteikisi’nden biraz azında, Yarısı’nda veya üçtebiri’nde (okumaya ) kalktığını biliyor; Seninle birlikte olanlar’dan bir Topluluğun da. Gece ve Gündüz’ü Allah Taqdir eder. Sizin bunu sayamayacağınızı bildi. Böylece (kalkma zorunluluğunu) bağışladı. Artık Qur'an'dan Kolay geleni okuyun. Allah içinizde Hastalar olduğunu, bazılarınızın Allah'ın Fadl’ından aramak için Yeryüzü’nde dolaşacaklarını, diğerlerinin Allah Yolu’nda savaşacaklarını biliyor. Öyleyse O'ndan Kolayınıza geleni okuyun,  Salat’ı kılın, Zekat’ı verin ve Allah'a Güzel bir Borç  verin. Hayr olarak kendiniz için önceden Taqdim ettiğiniz Şeyler’i daha Hayırlı ve daha Büyük bir Ecr olarak Allah katında bulacaksınız. Allah Gafur'dur, Rahim'dir.

 


 

004.074/el-MÜDDESSİR

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  İnzar Görevini Alış : 1-30   

 

074.01-      Ey (örtüye) bürünen,

074.02-      Kalk ve uyar

074.03-      Rabb'ini tekbir et

074.04-      Elbise’ni temizle

074.05-      Ricz’den uzaklaş

074..06-     Daha çok istemek için İyilik yapma.

074.07-      Rabb'in için sabret.

 

074.08-      Artık O ( evreni altüst edecek) Boru’ya üfürüldüğü zaman

074.09-      İşte O Gün Çetin bir Gün’dür.

074.10-      Kafirler için ise  Kolay değil’dir.

 

074.11-      Kendisini Tek olarak yarattığımı Bana bırak

074.12-      Ki Ben O'na alabildiğine Mal verdim

074.13-      Gözü önünde (büyüyen) Çocuklar,

074.14-      (Herşeyi)  önüne sundum.

074.15-      Sonra  daha da artırayım diye tamah eder.

074.16-      Hayır,  O Bizim Ayetler’imize karşı tam bir İnatcı’dır.

074.17-      O'nu Sarp bir Yokuş’a süreceğim

074.18-      Çünkü o düşündü, ölçüp biçti.

074.19-      Kahrolası, nasıl  ölçüp biçti!

074.20-      Kahrolası, nasıl da  ölçüp biçti.

074..21-     Sonra bir baktı.

074.22-      Kaşlar’ını çattı ve Surat’ını astı.

074.23-      Sonra da  (Gerçeğe) Sırtını döndü ve İstikbar etti.

074.24-      "Bu (Kur'an)  yalnızca etkileyen bir Büyü’dür ." dedi.

074.25-      "Bu bir Beşer Sözü’nden başkası değildir."

 

074.26-      Ben O'nu Saqar'a atacağım

074.27-      Saqar'ın ne olduğunu Sen idrak edebiliyor  musun?

074.28-      Ne (yanında ) alıkor , ne  (serbest) bırakır.

074.29-      Beşer’e delicesine susamıştır.

074.30-      Üzerinde Ondokuz vardır.                 

 

II             31-56

               Ateşin Bekçileri

 

074.31-      Biz  Melekler’den başkasını Ateş’in Ashabı yapmadık, Onların Sayısı Küfredenler için bir Sınav’dır. (Böylece) kendilerine Kitap verilenler Kesin Bilgi’yle inansın, İnananlar’ın da İmanlar’ı artsın. Kitap verilenler ve Mü'minler  Kuşku’ya kapılmasın ve Qalpler’inde bir Hastalık olanlar ile Kafirler de şöyle desin: "Allah bu Örnek’le neyi anlatmak istedi." İşte Allah dilediğini böyle şaşırtır dilediğini de böyle Hidayet’e iletir. Rabb'inin Orduları’nı kendisinden başkası bilmez. Bu (anlatılanlar) ise Beşer için yalnızca bir Öğüt’tür.

 

               Beşer İçin Bir Uyarı

 

074.32-      Hayır, Ay’a andolsun.

074.33-      Dönüp gittiği zaman Gece’ye,

074.34-      Ağardığı zaman Sabah’a ki,

074.35-      Gerçekten bu   (anlatılanlar) Büyük (olay) lerden biridir.

074.36-      Beşer için bir Uyarı’dır.

074.37-      Sizler’den Öne geçmek ve Geriye kalmak isteyenler  için.

074.38-      Her Nefs için kazandıklarına Karşılık olmak üzere bir Rehine’dir.

074.39-      Ancak "Ahdler’ini Koruyanlar Topluluğu" hariç.

074.40-      Onlar Cennetler’dedirler, birbirlerine sorarlar,

074.41-      Mücrimler’i

074.42-      "Sizi şu Cehennem’e sürükleyen nedir?"

074.43-      Onlar "Biz Salat kılanlar’dan değildik" derler.

074.44-      "Yoksul’a da yedirmezdik.

074.45-      Dalıp gidenler’le bizde dalıp giderdik

074.46-      Din Günü'nü Yalan sayardık.

074.47       Sonunda Yakin gelip Bize çattı."

 

               Bir Öğüt: Şefaatin Yararı Yok

 

074.48-      Artık Şefatciler’in Şefaati Onlar’a bir yarar sağlamaz.

074.49-      Buna rağmen Bunlar’a ne oluyor ki Zikr'den yüz çeviriyor?.

074.50-      Sanki Onlar ürkmüş Yaban Eşekleri,

074.51-      Arslan’dan korkup kaçmışlar (gibi).

074.52-      Hayır , Onların her biri kendisine Açılmış (vahy)  Sahifeleri’n verilmesini ister.

074.53-      Hayır, Onlar  Ahiret'ten korkmuyorlar.

074.54-      Gerçekte bu  elbette bir Öğüt’tür.

074.55-      Artık  dileyen Öğüt alıp düşünür.

074.56-      Allah  (aksini) dilemedikce Onlar öğüt alıp dileyemez ( hale gelirler). "Taqwa Yapılıcak Olan" O'dur, "Mağfiret Edecek Olan" O'dur.

 


 

005.001/el-FATİHA

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I           Allah'a Hamd ve  Hidayet Duası : 1-7

 

001.01-      Alemlerin Rabbi ( olan) Allah'adır Hamd ,

001.02-      Rahman, Rahim,

001.03-      Din Günü'nün Malik’i (olana).

001.04-      Biz yalnız sana abdolur ve yalnız senden yardım dileriz.

001.05-      Bizi Doğru yol’a ilet,

001.06-      Kendilerine Ni’met  verdiklerinin yoluna,

001.07-      Gazab(ın)a uğrayanların ve  Sapmışlarınkine değil.

 


 

006.111/el-MESED

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  Ebu Leheb'in Akıbeti:1-5

 

111.01-      Ebu Leheb'in İki Eli kurusun, kurudu ya.

111.02-      Mal’ı da, kazandıkları da kendisine bir Yarar sağlamadı.

111.03-      Alevli bir Ateş'e girecek.

111.04-      Karısı da, Odun Taşıyıcısı olarak,

111.05-      Boynunda bükülmüş bir İp’le.

 


 

007.081/et-TEKWİR

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  1-29    

   Kainat Dengelerinin Bozulduğu Gün

   Kadının  Yerilmesinin Hesabı Sorulacak

 

081.01-      Güneş köreltildiğinde,

081.02-      Yıldızlar döküldüğünde

081.03-      Dağlar yürütüldüğünde,

081.04-      Gebe Develer terkedildiğinde

081.05-      Wahşi Hayvanlar toplandığında,

 

081.06-      Denizler tutuşturulduğunda

081.07-      (O zaman) Nefisler birleştiğinde,

081.08-      Sorulduğunda "Diri olarak Toprağı gömülen Kız",

081.09-      Hangi Suç’tan dolayı öldürülmüştü?

 

               Hesap Günü

 

081.10-      Sahifeler açıldığı zaman,

081.11-      Gök sıyrıldığı  zaman,

081.12-      Cahim kızıştığı zaman,

081.13-      Cennet (inananlara) yaklaştırıldığı zaman,

081.14-      Her Nefis, neyi ( bugüne )hazırladığını bilmiştir.

 

   Güvenilir Elçi ve Peygamber

 

081.15-      Hayır, artık Yemin ederim sinip Dönenler’e,

081.16-      Bir akış içinde yerini Alanlar’a,

081.17-      Kararmağa İlk başladığı zaman, Gece’ye,

081.18-      Nefes almaya başladığı zaman, Sabah’a.

 

081.19-      Hiç tartışmasız O,  Kerim bir Elçi'nin Sözü’dür.

081.20-      (Elçi) Yetki Sahibi’dir, Mekin Arş’ın Sahibi katında.

 

081.21-      O'na İtaat edilir, O'na güvenilir.

 

081.22-      Sizin Arkadaşınız   bir Mecnun değildir.

081.23-      Andolsun  O'nu Apaçık  bir Ufuk’ta gördü..

081.24-      O, Gayb hakkında  (söylediklerinden dolayı) suçlanamaz.

081.25-      O  Racim Şeytan'ın Sözü değil’dir.

081.26-      Şu halde,  nereye kaçıyorsunuz?

081.27-      O bir Zikir'dir, Alemler için .

081.28-      Sizin Doğru bir Yön bulmak isteyenleriniz için .

081.29-      Alemlerin Rabb'i Allah, dilemedikce ( ki o yol gösterir 9/Leyl 12),  dileyemezsiniz.

 


 

008.087/el-A'LA

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  1-19     Yücelerin Yücesi

 

087.01-      Rabbi'nin yüce (olan ) İsmini zikret.

087.02-      Ki O yarattı ve bir Biçim verdi.

087.03-      Taqdir etti, böylece Yol gösterdi.

087.04-      Yemyeşil Otlağı çıkardı.

087.05-      Ardından Onu Kuru, Kara bir duruma soktu.

 

087.06-      Sana (Kur'an'ı) okutacağız, Sen de unutmayacaksın.

087.07-      Ancak Allah'ın dilediği başka. O, Açık olanı da bilir, gizli olan’ı da.

087.08-      Seni Kolay olan Şey’de başarılı kılacağız.

087.09-      O halde, Öğüt bir Yarar sağlayacaksa, Öğüt ver.

087.10-      Haşyet duyan Öğüt alacaktır.

087.11-      Şakıy olan da Ondan/öğütten kaçınacaktır.

087.12-      Ve Büyük Ateş'e yollanacaktır.

087.13-      Onun içinde ne ölebilir, ne de  (doğru dürüst) yaşar.

              

               İbrahim Ve Musa'nın Sahifeleri:

               Arınan Kurtulmuştur

 

               (Bak:   25/Necm 36-38)

 

087.14-      Doğrusu arınan Felah bulmuştur.

087.15-      Rabbi'nin İsmini anıp Salat eden.

 

087.16-      Hayır Siz, Dünya Hayatı’nı seviyorsunuz.

087.17-      Ahiret ise daha Hayırlı ve Sürekli’dir.

087.18-      Elbette bu, önceki Sahifeler’de de vardır:

087.19-      İbrahim'in ve Musa'nın Sahifeleri’nde.

 


 

009.092/el-LEYL

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I           "En Güzel"i Tasdik Eden ve Tekzib Eden: 1-21

 

               Farklı Eğilimlerde İnsanlar

 

092.01-      Andolsun bürüdüğü zaman Gece’ye,

092.02-      Ortaya çıktığı  zaman Gündüz’e,

092.03-      Erkeği ve Dişi’yi yaratana.’

092.04-      Gerçekten Sizin Çabalar’ınız Darmadağınık’tır.

 

092.05-      Fakat kim (malından) verir ve ittiqa ederse,

092.06-      Ve en Güzel olanı (Kur'an'ı) doğrularsa,

092.07-      Biz de Onu , Kolay olan’da Başarılı kılacağız.

 

092.08-      Kim de (infakta) Cimrilik eder ve kendini Müstağni görürse,

092.09-      Ve En Güzel Olan'ı da yalanlarsa,

092.10-      Biz de Ona en Zorlu olan’ı kolaylaştıracağız.

092.11-      Altüst olduğu  zaman, Mal’ı ona hiç Yarar sağlamaz.

 

               Hidayet İçin Allah'a Düşen

 

092.12-      Elbette Bize düşen, Yol göstermektir.

092.13-      Son da İlk de bizimdir.

092.14-      Artık Sizi kabaran bir Ateş'le uyardım.

092.15-      Ona  Şakıy olandan başkası yollanmaz.

092.16-      Ki yalanlamış ve Yüz çevirmiştir.

 

092.17-      İttiqa eden ise Ondan uzaklaştırılacaktır.

092.18-      Ki  Mal’ını vererek arınan.

092.19-      Onun yanında  kimsenin karşılığı verilecek bir Ni’meti yok’tur.

092.20-      Ancak Yüce Rabb'inin Rızası için (verir.)

092.21-      Muhakkak kendisi de ileri de Razı olacaktır.

 


 

010.089/el-FECR

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  Sahte ilahlık taslayanların Sonu : 1-30

 

089.01-      Andolsun Fecr’e,

089.02-      On Gece’ye

089.03-      Çift’e ve Tek’e

089.04-      Akıp gittiği zaman Gece’ye

089.05-      Bunlarda Aqıl sahibi  için bir Yemin  var.

 

               Ad, İrem ve Fir'avn'ın Helakı

 

089.06-      Görmedin mi Rabb'in Ad'e ne yaptı? (Bak: 25/ Necm 50 vd.)

089.07-      Yüksek Sutunlar Sahibi İrem'e.

0.89.08-     Şehirler içinde Onun bir benzeri yaratılmış değildi.

089.09-      Ve Wadiler’de Kayaları oyan Semud'a.

 

 

               Semud

 

               (Bak:   25/Necm 51

                          28/ Şems 11-15

                          29/ Buruc 17-20

                          40/Kamer 23-32

                          41/Sad             12-16

                          42/ A'raf 73-79

               45/Furkan38-40)

 

089.10-      Ve Kazıklar Sahibi Fir'awn'a. (Bak:   3/ Müzzemmil 15-16 vd.)

089.11-      Ki Onlar, Şehirler’de azgınlaşmışlardı.

089.12-      Böylece oralarda Fesad’ı artırmışlardı.

089.13-      Bundan dolayı,  Rabb'in, üzerlerine Azab yağdırdı.

089.14-      Çünkü  Rabb'in, gerçekten Gözetleme yeri’ndedir.

 

               İnsanın Nankörlüğü

 

089.15-      Fakat, İnsan, ne zaman  Rabb'i kendisini bir deneme’den geçirse, Ona bir Kerem’de bulunsa, Onu Ni’metler’e koysa: "Rabb'im Bana ikram etti" der.

089.16-      Ama ne Zaman Onu deneyerek, Rızq’ını kıssa, hemen der :  "Rabb'im Bana ihanet etti."

 

               Mal Sevgisi

 

089.17-      Hayır, Siz Yetim’e İkram’da bulunmuyorsunuz.

089.18-      Yoksul’u yedirmek için birbirinizi teşvik etmiyorsunuz.

089.19-      Miras’ı, sınır tanımaz bir tarzda yiyorsunuz.

089.20-      Mal’ı da Yığma Hırsıyla  pekçok seviyorsunuz.

 

               Kıyamet ve Azap

 

089.21-      Hayır, Yer Parça parça yarılıp Darmadağın olduğu,

089.22-      Rabb'in geldiği ve Melekler’in de Dizi dizi durduğu zaman,

089.23-      O Gün, Cehennem de getirilir. İnsan o Gün (olanları) hatırlar, ancak bu Hatırlama’nın Ona faydası yok?

089.24-      Der ki: "Keşke  (bu) Hayatım için  ( birşeyler) taqdim edebilseydim?"

089.25-      Artık o Gün  O'nun vereceği Azab gibi  kimse Azab yapamaz.

089.26-      Onun vuracağı Bağ’ı kimse vuramaz.

 

               İlahi Çağrı: Gir Cennetime

 

089.27-      Ey Tatmin olan Kişilik!

089.28-      Artık dön Rabb'ine, Hoşnut edici ve Hoşnut olunmuş olarak.

089.29-      Artık gir Kullar’ımın arasına,

089.30-      Gir Bahçe'me.

 


 

011.093/ed-DUHA

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  1-11

 

               Allah Rasulu'nu Terketmedi

 

093.01-      Kuşluğa andolsun

093.02-      Karanlığı iyice söktüğü zaman Gece’ye

093.03-      Rabb'in Seni terketmedi ve darılmadı da.

093.04-      Elbette Senin için "Son" ," İlk olan"dan daha Hayırlı’dır.

093.05-      Elbette Rabb'in Sana verecek, böylece Sen Hoşnut olacaksın.

 

               Allah'ın Rasulu'ne İkramları

 

093.06-      Seni bir Yetim’ken  bulup da barındırmadı mı?

093.07-      Seni Yolbilmez’ken Doğru yol’a iletmedi mi?

093.08-      Seni Yoksul’ken bulup da Zengin etmedi mi?

 

               Rasul'e Düşen Görev

 

093.09-      Öyleyse, sakın Yetim’i üzme.

093.10-      İsteyeni de azarlama

093.11-      Rabb'ının Ni’met’ini durma anlat.

 


 

012.093/el-İNŞİRAH

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  Sırtı Çatırdatan Yük: 1-8

 

094.01-      Biz Senin Göğsünü genişletmedik mi?

094.02-      Yükünü atmadık mı?

094.03-      -Ki  Senin Belini bükmüştü-.

094.04-      Zikrini yüceltmedik mi?

 

               Rasul'e Düşen Görev

 

094.05-      Demek ki,  Güçlük’le beraber Kolaylık vardır.

094.06-      Gerçekten Güçlükle beraber Kolaylık vardır.

094.07-      O halde boşkaldın mı yine iş’e koyul.

094.08-      Ve yalnızca Rabb'ine rağbet et.

 


 

013.055/er-RAHMAN

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  1-25

               Rahman'ın Yaratışı, Öğretişi ve Mizan

 

055.01-      Rahman,

055.02-      Qur'an'ı öğretti.

055.03-      İnsan’ı yarattı.

055.04-      Ona Beyan’ı öğretti.

055.05-      Güneş ve Ay bir Hesap iledir.

055.06-      Bitki ve Ağaç secde etmektedir.

055.07-      Sema’yı  yükseltti ve Mizan’ı koydu.

055.08-      Sakın Mizan’da Haqqsızlık va Taşkınlık yapmayın.

055.09-      Tartı’yı Adalet’le tutun ve Tartı’yı noksan yapmayın.

 

055.10-      Yer’e gelince, Onu da Varlıklar için alçalttı.

055.11-      Orada Meyveler ve Tomurcuklu Hurmalıklar var’dır.

055.12-      Yapraklı Taneler ve Güzel Kokulu Bitkiler.

055.13-      Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?

 

055.14-      İnsan’ı, Pişmiş Kuru bir Çamur’dan yarattı.  

055.15-      Cinn'i de Dumansız bir Ateş’ten yarattı.

055.16-      Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?

 

055.17-      O, İki Doğu’nun da Rabb'idir , İki Batı’nın da Rabb'idir.

055.18-      Öyleyse Rabb'inizin hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?

 

055.19-      Birbiriyle kavuşmak üzere İki Deniz’i salıverdi.

055.20-      İkisi arasında bir Engel var,  birbirlerinin Sınırlar’ını geçmezler.

055.21-      Öyleyse Rabb'inizin hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?

 

055.22-      İkisinden de İnci ve Mercan çıkar,

055.23-      Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?

 

055.24-      Deniz’de Koca Dağlar gibi yükselen Gemiler de  O'nundur.

055.25-      Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini  yalanlıyorsunuz?

 

II Sorumluluktan Kaçış Yok, Cehennem: 26-45

 

055.26-      Onun üzerindeki Herşey  Yokolucu’dur.

055.27-      Celal ve İkram Sahibi Rabb'inin Yüz’ü baqi kalacaktır.

055.28-      Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini  yalanlıyorsunuz?

 

055.29-      Gökler’de ve Yer’de olan ne varsa O'ndan ister. O, Hergün bir İş’tedir.

055.30-      Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini  yalanlıyorsunuz?

 

055.31-      Ey İki  (sorumlu) Ağırlık,  yakında  Sizin için de Vakit ayıracağız.

055.32-      Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini  yalanlıyorsunuz?

 

055.33-      Ey Cin ve İnsan Toplulukları, eğer Gökler’in ve Yer’in Bucakları’ndan aşıp geçmeye Güç yetirebilirseniz, hemen aşıp geçin. Ancak bir Sulta olmaksızın aşamazsınız.

055.34-      Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?

 

055.35-      İkisinin de üzerine Ateş’ten Yalın bir Alev ve Kıpkızıl bir Duman salıverir de kurtulup başaramazsınız.

055.36-      Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?

 

055.37-      Sonra Gök yarılıp Yağ gibi erimiş, Kıpkırmızı bir Gül gibi  olduğu zaman,

055.38-      Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?

 

055.39-      İşte o Gün, ne İnsan’a, ne de Cinn’e Günah’ından sorulmaz.

055.40-      Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini  yalanlıyorsunuz?

 

055.41-      Suçlular, Simalar’ından tanınır, Alınlar’ından ve Ayaklar’ından yakalanır.

055.42-      Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?

  

055.43-      İşte bu, Suçlular’ın yalanlamakta oldukları Cehennem'dir.

055.44-      Onlar, kendisiyle Kaynar hale getirilmiş Su arasında dönüp dururlar.

055.45-      Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini  yalanlıyorsunuz?

  

III            İyiler İçin Bahçeler: 46-78

 

055.46-      Rabb’in Makamı’ndan korkan kimse için  İki Bahçe  vardır.

055.47-      Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini  yalanlıyorsunuz?

  

055.48-      Çeşitli İncelikler’e ve Güzellikler’e sahiptirler.

055.49-      Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?

 

055.50-      İkisinde de akmakta olan İki Pınar vardır.

055.51-      Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?

 

055.52-      İkisinde de Her Meyve’den İki Çift vardır.

055.53-      Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?

 

055.54-      Astarlar’ı, Ağır işlenmiş Atlas’tan Yataklar üzerinde yaslanır/dayanırlar.  İki Bahçe'nin de Meyve Devşirme vakti’dir.

055.55-      Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?

 

055.56-      Orada Bakışlar’ını yalnızca Eşler’ine çevirmiş Kadınlar vardır. Kendilerinden önce Onlara ne  İnsan, ne de bir Cin dokunmuştur.

055.57-      Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?

 

055.58-      Sanki O (kadı)nlar Yakut ve Mercan..

055.59-      Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?

 

055.60-      İhsan’ın Karşılığı İhsan’dan başka mıdır?

055.61-      Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?

 

055.62-      Bu ikisinin ötesinde iki  Bahçe daha var.

055.63-      Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?

 

055.64-      Alabildiğine Yemyeşil.

055.65-      Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?

 

055.66-      İçlerinde durmadan Fışkıran İki Kaynak var.

055.67-      Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?

 

055.68-      Meyveler, Eşsiz Hurma ve Eşsiz Nar var.

055.69-      Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?

 

055.70-      Huyları Güzel, Yüzleri Güzel Eşler.

055.71-      Öyleyse Rabb'inizin hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?

 

055.72-      Otağlar içinde korunmuş Huriler.

055.73-      Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?

 

055.74-      Bunlardan önce kendilerine ne İnsan, ne de bir Cin dokunmuştur.

055.75-      Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?

  

055.76-      Yeşil Yastıklar’a ve Çarpıcı Döşekler’e yaslanırlar.

055.77-      Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?

 

               Celal ve İkram sahibi Yüce Rabb

 

055.78-      Celal ve İkram Sahibi olan Rabb'inin Adı ne Yüce'dir.

 


 

014.103/el-ASR

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  İnsanlardan Kurtulanlar: 1-3

 

103.01-      Andolsun Asr’a / Zorlu yıllara,

103.02-      İnsan (lar) gerçekten Hüsran’dadır.

103.03-      Ancak İnananlar, Salih Çalışmalar’da bulunanlar, birbirlerine Haqq'ı ve Sabr’ı tawsiyeleşenler dışında.

 


 

015.099/el-ZİLZAL

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  1-8

 

               Deprem Sonrası Yeryüzü Haberleri

 

099.01-      Yer, o Deprem’le sarsıldığı

099.02-      (Barındırdığı bütün) Ağırlıklar’ını çıkardığı,

099.03-      Ve İnsan: "Buna ne oluyor?" dediği zaman:

099.04-      O Gün,  (Yeryüzü kaydettiği ) Haberler’ini anlatacak.

099.05-      Çünkü Rabb'in O’na wahyetmiştir.

099.06-      O Gün İnsanlar, Çalışmaları kendilerine gösterilmek üzere, Bölük bölük çıkarlar.

 

               Yargı Yasası

 

099.07-      Artık kim Zerre kadar Hayr’a çalışmışsa onu (un sonucunu) görür.

099.08-      Kim de zerre  kadar  Şerr’e çalışmışsa onu (un sonucunu) görür.

 


 

016.100/el-ADİYAT

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  1-11

 

100.01-      Soluk soluğa Koşanlar’a,

100.02-      Ateş çakıp Saçanlar’a,

100.03-      Sabahleyin Basanlar’a,

100.04-      Derken, orada tozu dumana  Katanlar’a,

100.05-      Bununla bir Topluluğun ortasına Dalanlar’a andolsun.

 

               İnsanın Nankörlüğü

 

100.06-      Elbette İnsan Rabb'ine karşı Nankör’dür.

100.07-      Gerçekten kendisi de buna Şahid’dir.

100.08-      Elbette O, Mal sevgisi’nden dolayı çok Katı’dır.

100.09-      Yine  bilmeyecek mi, Qabirler’de olanın deşilip atıldığı,

100.10-      Göğüsler’de olan’ın devşirildiği zamanı?

100.11-      Elbette; O Gün Rabb'leri, kendilerinden Haberdar'dır.

 


 

017.108/el-KEWSER

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  Namaz ve Direniş: 1-3

 

108.01-      Elbette Biz Sana Kewser'i verdik.

108.02-      Şu halde Rabb’in için salat et ve (zorlukları) göğüsle.

108.03-      Doğrusu asıl Ebter/ soyu olmayan Sana Kin-duyan’dır.

 


 

018.102/et-TEKASÜR

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  Oyalayıcı Hayat ve Cahim: 1-8

 

 

102.01-      Çoğaltma (uğraşısı) Sizi oyaladı.

102.02-      Ta Qabir’e (girene) dek.

102.03-      Hayır, ilerde bileceksiniz.

102.04-      Hayır, ilerde elbet bileceksiniz.

102.05-      Hayır, eğer Kesin Bilgi’yle bilseydiniz,

102.06-      Andolsun  Cahim'i de görecektiniz.

102.07-      Sonra Onu hiç tartışmasız Kesin Göz’le  göreceksiniz.      

102.08-      Sonra da o Gün, kesinlikle Nimet (ler) den sorulacaksınız.

 


 

019.107/el-MAUN

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  1-7

 

               Dini yalanlayanın Niteliği

 

107.01-      Din’i Yalanlayan’ı gördün mü?

107.02-      İşte Yetim’i itip kakan,

107.03-      Yoksul’u doyurmayı teşvik etmeyen O’dur.

 

   Namazlarına Veyledilenler

 

107.04-      Yazıklar olsun (şu) Namazlılar’a,

107.05-      Onlar, Salat’larında yanılgıda’lar.

107.06-      Gösteriş yapmaktalar.

107.07-      Ve  (insanların)Temel-İhiyaclar’ı ( nın karşılanmasını) engellemekteler.

 


 

 

020.109/el-KAFİRUN

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  Kafirlere Sesleniş: 1-6

 

109.01-      De ki: Ey Kafirler!

109.02-      Ben Sizin kulluk ettiğinize kulluk etmem.

109.03-      Benim kulluk ettiğime de Siz kulluk etmezsiniz.

109.04-      Ben de Sizin kulluk ettiğinize kulluk edecek değilim.

109.05-      Siz de Benim kulluk ettiğime kulluk edecek değilsiniz.

109.06-      Sizin Din’iniz Size Benim Din’im Bana.

 


 

021.106/el-FİL

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  Fil Ordularının Helakı: 1-5

 

105.01-      Rabb'inin Fil (orduları) Sahibleri'ne ne yaptığını gördün mü?

105.02-      Onların Tasarılar’ını boşa çıkarmadı mı?

105.03-      Üzerlerine Ebabil Kuşları göndermişdi.

105.04-      Onlara Siccil’den Taşlar atıyorlardı,

105.05-      Böylece (orduyu) Yenik Ekin Yaprağı’na çevirmişti.

 


 

022.113/el-FELAQ

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  Şer Güçlerden Allah'a İstiaze: 1-5

 

113.01-      De ki: Felaq’ın Rabb'ine sığınırm,

113.02-      Yarattığı Şeyler’in Şerri’nden

113.03-      Karanlığı çöktüğü zaman Gece’nin Şerri’nden

113.04-      Düğümler’e üfürenler’in Şerri’nden

113.05-      Haset  ettiği zaman, Hasetci’nin Şerri’nden


 

023.114/en-NAS

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  Görünür Görünmez Şerre Çağıranlardan İstiaze: 1-6

 

114.01-      De ki: İnsanlar’ın Rabb'ine sığırınım.

114.02       İnsanlar’ın Melik'ine

114.03       İnsanlar’ın İlah'ına

114.04       Vesvese veren (Vesvesecin )in Şerri’nden,

114.05       Sinsice Göğüsler’e ,,

114.06-      Cinler’den de, İnsanlar’dan da (olabilir).


 

024.112/el-İHLAS

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  Tevhid, Allah'ın Eşsizliği: 1-4

 

112.01-      De ki: O Allah Ehad'dır

112.02-      Allah, Samed'dir.

112.03-      Doğurmamıştır ve doğurulmamıştır.

112.04-      Ve Hiçbir Şey O'na Denk değildir.

 


 

025.53/en-NECM

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  Rasul'un İlk Vahy Tecrübeleri: 1-25

 

               Kur'an, Vayh'dir

 

053.01-      Battığı zaman Necm’e andolsun,

053.02-      Arkadaşınız (Muhammed) sapmadı ve azmadı.

053.03-      O, Hewa’dan konuşmaz.

053.04-      O (nun Okudukları), yalnızca Wahyolunan bir Wahy’dir.

 

               I. Vahy Tecrübesi

 

053.05-      O'na Üstün bir Yetki Sahibi öğretmiştir.

053.06-      Görünümü’yle Çarpıcı bir Güzelliğe sahip’ti.

053.07-      En Yüksek Ufuk’taydı.

053.08-      Sonra yaklaştı, derken sarktı.

053.09-      Belki İki Yay kadar veya daha da Yakın.

 

053.10-      Böylece O'nun Kul’una wahyettiğini wahyetti.

053.11-      O'nun ( Rasul Muhammed'in ) gördüğünü Gönül yalanlamadı.

053.12-      Yine de Siz görmüş olduğu üzerinde O'nunla tartışacak mısınız?

 

               II. Vahy Tecrübesi

 

053.13-      Andolsun, O'nu (Üstün Bir Yetki Sahibini) bir  Diğer İniş’te de görmüştü.

053.14-      En-son Sidre'nin yanında.

053.15-      Ki Me'va Bahçesi Onun  yanındadır.

053.16-      Sidre'yi örten örtmekte iken.

053.17-      Göz şaşmadı ve Sınır’ını taşmadı.

053.18-      Andolsun O, Rabb'inin en Büyük Ayetleri’nden olan’ı gördü.

 

               Mekke Putlarının Yerilmesi

 

053.19-      Gördünüz mü haber verin, Lat ve Uzza'yı.

053.20-      Ve Üçüncü olan Menat'ı.

053.21-      Erkek Sizin, Dişi de O'nun mu?

053.22-      Eğer öyleyse bu, (Sizin Dişi’yi yeren mantığınıza göre) Çarpık bir Paylaşma

053.23-      Bu (putlar ve isimleri), Sizin ve Atalar’ınızın isimlendirdiğiniz İsimler’den başkası değildir. Allah, Onlar’la ilgili bir Sulta indirmemiştir. Onlar yalnızca Zann’a ve kendilerinin Hewa olarak Arzu ettiklerine uymaktadırlar. Oysa Andolsun, Onlara Rabb'lerinden Yol Gösterici gelmiştir.

053.24-      Yoksa İnsan’a her Temenni ettiği Şey mi var?

053.25-      İşte, "Son" da, "İlk" de Allah'ındır.

 

II Şefaat Konusundaki Zann, Kurtuluşun Amelle Olacağı: 26-32

 

053.26-      Gökler’de nice Melekler vardır ki, Onların Şefaatler’i hiçbir şekilde Yarar sağlamaz. Ancak Allah dileyip Razı olduğuna İzin verirse o başka (Var mı böylesi, Üstteki putlar vs.)

053.27-      Gerçek şu ki, Ahiret'e inanmayanlar, Melekler’i Dişi Adları’yla isimlendiriyorlar.

053.28-      Oysa Onların bununla ilgili Hiçbir Bilgileri yoktur. Onlar, yalnızca Zann’a  uyuyorlar. Gerçekte Zann, Haqq’tan yana hiçbir zaman yarar sağlamaz.

053.29-      Şu halde Sen, Bizim Zikr'imize sırt çeviren ve Dünya Hayatı’ndan başkasını istemeyenden yüz çevir.

053.30-      İşte Onların İilim’den yana ulaşabildikleri budur. Elbette Senin Rabb'in, kendi Yol’undan sapan!ı en iyi Bilen’dir ve hidayet bulan’ı da en iyi Bilen’dir.

053.31-      Gökler’de ve Yer’de olanlar Allah'ındır. Öyle ki, Kötülük’te bulunanlar’ı, yapmakta oldukları dolayısıyla cezalandırır, Güzel Davranış’ta bulunanlar’ı da daha Güzeliyle ödüllendirirler.

053.32-      Ki Onlar, Ufak Günahlar dışında, Günah’ın Büyük olanları’ndan ve Fahşa’dan kaçınırlar. Elbette Senin Rabb'in Mağfireti Geniş olan’dır. O, Sizi daha iyi Bilen'dir, hem sizi Toprak’tan inşa ettiği ve Siz daha Anneler’inizin Karınları’nda Cenin halinde bulunduğunuz zaman da. Öyleyse kendinizi temize çıkarmayın. O İttiqa eden’i daha iyi Bilen’dir.

 

III            Batılın yokoluşunda hakkın kudreti tecelli eder :33-62

 

053.33-      Şimdi, o yüz çevirmekte olan’ı gördün mü?

053.34-      (Malından) Azıcık verdi ve gerisini Kaya gibi Sımsıkı Elinde tuttu.

053.35-      Gayb’ın İlm’i O'nun yanındadır da O mu görüyor ( Putların şefaatcı olduğunu)?

 

               Musa ve İbrahim'in Sahifelerince Olanlar:

               Günah ferdidir ,kurtuluş şefaatle değil, çabayladır

 

               (Bak:   8/A'la 15-19)

 

053.36-      Yoksa Musa'nın Sahifeleri’nde olan kendisine Haber verilmedi mi?

053.37-      Ve Wefa eden İbrahim'de olan'da.

053.38-      Doğrusu, Hiçbir Günahkar bir başkasının Günah’ını yüklenmez.

053.39-      Ve doğrusu İnsan’a da kendi Çaba’sından başkası yoktur.

053.40-      Elbette kendi Çabası da görülecektir.

053.41-      Sonra da Eksiksiz Karşılık verilecektir.

053.42-      Elbette Son Varış Rabbi'ne olacaktır.

053.43-      Doğrusu, güldüren ve ağlatan O'dur.

053.44-      Doğrusu, Öldüren ve Dirilten de O'dur.

053.45-      Doğrusu, Erkek ve Dişi, İki Çifti yaratan da O'dur.

053.46-      Bir Damla Su, Meni döküldüğü zaman.

053.47-      Gerçek şu ki, diğer Diriltme'de O'na aittir.

053.48-      Ve Gerçekten Zengin Edip Doyuran O'dur

053.49-      Doğrusu, Şi'ra'nın Rabbi'de O'dur.

 

               Helak Edilen Halklar (Ad, Semud, Nuh Kavmi)

 

053.50-      Doğrusu, O ilk Ad'ı da O Yıkıma uğrattı.(Bak: 10/Fecr 6-8, 37 Kaf/ 12-15 vd.)

053.51-      Semud'u da. Böylelikle bırakmadı.    (Bak: 10/Fecr 10-14, 28/Şems 11-15 vd.)

 

               Nuh Kavmi

               Bak:     37/Kaf 12-15

                          40/ Kamer 9-17

                           41/Sad 12-16

                          42/A'raf 59-66

                          45/Furkan 37)

 

053.52-      Daha önce Nuh Qawmi’ni de. Çünkü Onlar, daha Zalim ve daha Azgın’dırlar.

053.53-      Altı üstüne gelen’in Kentler’ini de O Yer’in Dib’ine geçirdi.

053.54-      Böylece Ona sardırdığını sardırdı.

053.55-      Öyleyse, Rabb'inin Hangi Nimetler’inden Kuşku’ya düşmektesin?

 

               Yaklaşan Kıyamet

 

053.56-      Bu, önceki Uyarıcılar’dan bir Uyarıcı'dır.

053.57-      O yaklaşmakta olan yaklaştı.

053.58-      Onu Allah'ın dışında ortaya çıkarabilecek yok.

053.59-      Şimdi Siz,  bu Söz’le mi şaşkınlığa düşüyorsunuz?

053.60-      Gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz.

053.61-      Ve şuursuzca baş kaldırıyorsunuz.

 

053.62-      Artık Allah'a secde edin ve O'na kulluk edin.

 


 

026.080/ABESE

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  Mekke'li Görme Özürlü Bir Mü'min'nın Haberi :1-42

 

080.01-      (Peygamber) Surat astı ve yüzçevirdi.

080.02-      Kendisine bir Görme-özürlü (uygun olmayan bir zamanda) geldi diye.

080.03-      Nerden biliyorsun; ya O, arınacaksa?

080.04-      Ve Öğüt/hatırlatma alacak, böylece Öğüt kendisine yarar sağlayacaksa.

080.05-      Fakat kendini Müstağni gören ( varlıklılar ) gelince

080.06-      Sen, O (nun vicdanını) Uyandırmaya çalışıyorsun.

080.07-      Oysa  O''nun arınmasından Sana ne!

080.08-      Ama koşarak Sana gelense,

080.09-      Haşyet duymaktadır.

080.10-      Sen  (se) O'na aldırmıyorsun.

 

 

   Olayın Düşündürdükleri

 

080.11-      Hayır, çünkü O bir Öğüt’tür.

080.12-      Artık dileyen Öğüt alsın.

080.13-      O (öğüt) Kerim Sahifeler’dedir.

080.14-      Yüceltilmiş , Temiz kılınmış/arı-duru.

080.15-      Kayıtcılar’ın Elleri’nde.

080.16-      (Onlar) oldukca Üstün Değerli, İyilik Sembolü’dürler.

 

   İnsanın Nankörlüğü

 

080.17-      Kahrolası İnsan ne kadar Nankör.

080.18-      (Rabbi) O’nu hangi Şey’den yarattı?

080.19-      Bir Damla Su’dan yarattı da Onu bir Biçime soktu.

080.20-      Sonra Ona Yol’u kolaylaştırdı.

080.21-      Sonra da (bir gün) Onu öldürdü,  Qabr’e gömdürdü.

080.22-      Sonra dilediği zaman Onu (yine) diriltir.

080.23-      Hayır, emrettiğini  O yerine getirmedi.

 

080.24-      Bir de İnsan, Yediğin(in kaynağına)e bir baksın.

080.25-      Elbette Biz Su’yu yağdırdıkca yağdırdık.

080.26-      Yeryüzü’nü de yardıkca yardık.

080.27-      Böylece orada bitirdik; Taneler,

080.28-      Üzümler, Yoncalar,

080.29-      Zeytinler, Hurmalar,

080.30-      Boyları İri ve birbiri içine girmiş Ağaçlı Bağlar,

080.31-      Meyveler ve Otlaklıklar,

080.32-      Size ve Hayvanlar’ınıza bir Meta olarak.

 

   Büyük Gürültü ve Hesap

 

080.33-      Fakat O Korkunç-gürleme geldiği zaman,

080.34-      Kişi o Gün, kaçar kendi  Kardeş’inden.

080.35-      Anne’sinden ve Baba’sından,

080.36-      Eş’inden ve Çocuklar’ından.

080.37-      O Gün, Onlar’dan herbirisinin kendisine yetecek bir İş’i vardır.

 

080.38-      O Gün kimi Yüzler Aydınlık’tır.

080.39-      Güler, Sevinçli’dir.

 

080.40-      O Gün kimi  Yüzler de Toz’a bürünmüştür.

080.41-      Bir Karartı sarmıştır.

080.42-      İşte bunlar,  Kafir, Facir olanlar’dır.

 


 

027.097/el-QADİR

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  Kur'an'ın "Alak Suresi " ile Vahyedilmeye Başlaması : 1-5

 

 

097.01-      Elbette Biz O'nu (Alaq Wahyini) bir Qadirli Gece’de  indirdik.

097.02-      Qadir Gecesi’nin ne olduğunu İdrak edebiliyor musun?

097.03-      Qadir Gecesi bin Ay’dan (daha) Hayırlı’dır.

097.04-      Melekler ve Ruh, onda Rabb'lerinin İzni’yle her bir İş için inerler.

097.05-      Fecrin Doğuşuna kadar bir Selam’dır .


 

028.091/eş-ŞEMS

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I           Nefsini Temizleyen ya da Kirleten: 1-15

 

091.01-      Andolsun Güneş’e ve onun Parıltı’sına

091.02-      Ona uyduğu zaman  Ay’a,

091.03-      Onu parıldattığı zaman  Gündüz’e,

091.04-      Onu bürüdüğü zaman Gece’ye

091.05-      Göğe ve Onu bina edene,

091.06-      Yer’e ve Onu döşeyene,

091.07-      Nefs’e ve Ona bir biçimlendirene,

091.08-      Sonra Ona Fucur’unu, Sakınma’sını İlham edene,

 

091.09-      Felah buldu Onu (nefsi) arındıran.

091.10-      Harab oldu Onu örtüp saran .

 

   Semud'un Akıbeti

 

               (Bak:   10/ Fecr 10-14                       29/Buruc 17-20

                          25/ Necm 51                          40/Kamer 23-32

                          41/Sad 12-16

                          42/A'raf 73-79

                          45/Furkan38-40)

nu sarıp örten de harab olmuşturO

091.11-      Semud Azgınlığı dolayısıyla yalanladı.

091.12-      Şakileri /zorluları ayaklandığında,

091.13-      Allah'ın Elçisi Onlara dedi ki:

               "Allah'ın Devesi’ne ve onun Su içme sırasına dikkat edin."

091.14-      Fakat Onlar, O'nu yalanladılar, Deve’yi de Yere yıkıp öldürdüler.

               Böylelikle Rabb'leri de Günahlar’ı dolayısıyla onları yerle bir etti. Orasını da Dümdüz etti.

091.15-      (O), bunun Aqıbet’inden korkmaz.

 


 

029.085/el-BURUC

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  Canı Çıksın Uhdud Halkının 1-22

 

085.01-      Burçlar Sahibi  Göğe andolsun.

085.02-      O Waadedilen Gün'e.

085.03-      Şahid olan’a ve Şahid olunan’a.

 

085.04-      Kahrolsun Uhdud Ashabı!

085.05-      Tutuşturduğu o Ateş!

085.06-      Hani kendileri Çevresinde oturuyorlardı.

085.07-      Ve Mü'minler’e yapacakları Şey’i seyrediyorlardı.

085.08-      Kendileri Onlar’dan, yalnızca Aziz ve Hamid Allah'a İman ettiklerinden dolayı intikam alıyorlardı.

085.09-      Ki O, Gökler’in ve Yer’in Mülkü O'nundur.  Allah Herşey’e Şahid olan’dır.

085.10-      Gerçek şu ki, Mü'min Erkekler’le Kadınlar’a Fitne uygulayanlar sonra da tewbe etmeyenler, işte Onlar için Cehenmem Azabı ve Yakıcı bir Azab Onlar’a.

085.11-      Elbette İnanan ve Salih Çalışmalar’da bulunanlar’a gelince, Onlar için de içlerinden Irmaklar akan Bahçeler var’dır. İşte Büyük Fevz bu’dur.

085.12-      Doğrusu Rabb'inin Yakalayışı Şiddetli’dir.

085.13-      Çünkü O önce Vareden, (sonra) döndürecek olan’dır.

085.14-      O Gafur'dur, Seven'dir.

085.15-      Arş’ın Sahibi’dir, Mecid'dir.

085.16-      Her dilediğini gerçekleştirendir.

 

   Rabb'ın  Fir'avn ve Semud'u Yakalayışı

 

               (Bak:   10/Fecr 10-14                                    40/Kamer 23-32

                          25/Necm 51                                       41/Sad 12-16

                          28/Şems 11-15                                  42/A'raf 73-79

                          45/Furkan38-40)

 

085.17-      Orduların Haberi Sana geldi mi?

085.18-      Fir'awn ve Semud (ordularının)

085.19-      Hayır, Küfredenler bir Yalanlama içindedirler.

085.20-      Allah ise, Onları arkalarından sarıp kuşatmıştır.

 

085.21-      Hayır, O  Mecid bir Qur'an'dır.

085.22-      Korunmuş Levha'dadır.


 

030.095/ et-TİN

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I           İnsan: en üstün ya da Aşağılar aşağısı :1-8

 

095.01-      Andolsun Tin'e ve Zeytin'e,

095.02-      Sina Dağı'na.

095.03-      Ve şu Emin Belde'ye.

 

095.04-      Doğrusu Biz İnsan’ı en Güzel Biçim’de yarattık.

095.05-      Sonra da Aşağılar’ın Aşağısı’na çevirdik.

095.06-      Ancak inanan ve Salih Çalışmalar’da bulunanlar başka.

               Onlar için Kesintisiz bir Ecr var’dır.

095.07-      Öyleyse artık, Hangi Şey Sana Din’i yalanlatacaktır.

095.08-      Allah , Hükmedenler’in Hükmedeni değil midir?

 


 

031.106/QUREYŞ

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  Rabb'in Kureyş'e lutfu: 1-4

                                                 

106.01-      Kureyş'i  (güvenli kervan yolculuğunda) uzlaştırdığı için

106.02-      Yaz ve Kış Yolculuk (güney, kuzey komşularıyla yaptığı) Uzlaşısı.

10603-      Artık şu Beyt'in Rabb'ine kulluk etsinler.

106.04-      Ki O (Rabb) kendilerini Açlık’tan doyuran ve Korku’dan Emin kılan’dır.

 


 

032.101/el-QARİA

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I           Yokoluş: 1-11

                                                 

101.01-      Qaria.

101.02-      Nedir Qaria?

101.03-      Qaria'nın ne olduğunu idrak edebiliyor musun?

 

101.04-      İnsanlar’ın, Dağılmış Pervaneler gibi olacakları Gün.

101.05-      Ve Dağlar’ın Saçılmış renkli Yünler gibi olacaklar.

 

101.06-      İşte, kimin Tartılar’ı Ağır olursa,

101.07-      Artık O, Hoşnut bir Hayat’tadır.

101.08-      Kimin de Tartılar’ı Hafif olursa,

101.09-      Artık Onun da Anası Haviye'dir

101.10-      Haviye'nin ne olduğunu İdrak edebiliyor musun??

101.11-      O  Kızgın bir Ateş'tir.

 


 

033.075/el-QIYAME

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  Kıyametin Hakikati: 1-30

 

075.01-      Qıyamet Günü'ne ( o kadar kesin ki) Qasem etmiyorum.

075.02-      Hayır, Kendini kınayan’a Qasem etmiyorum.

 

075.03-      İnsan,  Kemikler’ini bizim kesinlikle bir araya getiremeyeceğimizi mi sanıyor?

075.04-      Evet, onun Parmak Uçlarını bile düzenlemeye Güçyetiren'leriz.

075.05-      Ancak İnsan, önündeki (hayatı) ni de Fucur’la sürdürmek ister.

075.06-      "Qıyamet Günü ne zaman?" diye sorar.

 

075.07-      Ama Göz kamaşıp kaydığı,

075.08-      Ay’ın karardığı,

075.09-      Güneş ve Ay birleştirildiği zaman;

075.10-      İnsan o Gün der: "Kaçış nereye?"

075.11-      Hayır, (bugün) Sığınacak herhangi bir Yer yok.

075.12-      O Gün Müstaqar yalnız Rabbi'nin katıdır.

075.13-      İnsan’a o Gün önceden Taqdim ettikleri ve ( yapmayıp) erteledikleri Şeyler’le Haber verilir.

 

075.14-      Hayır, İnsan kendine karşı bir Basiret’tir,

075.15-      Kendi Mazeretler’ini ortaya atsa bile.

 

               Rasul'un Kur'an'ı Ezberleme Çabası

 

075.16-      Acele’yle Dil’ini  hareket-ettirme

075.17-      Elbette O' ( Okuduğu) nu Toplamak ve  Okutmak Bize ait’tir.

075.18-      O halde Biz Onu okuduğumuz zaman, Sen de Onun Okunuş’unu izle.

075.19-      Sonra elbette  O'nu açıklamak Bize aittir.

 

               Ahiret

 

075.20-      Hayır, siz Çabuk geçen’i  seviyorsunuz.

075.21-      Ve Ahiret’i bırakıyorsunuz.

075.22-      O Gün Yüzler Işıl ışıl parlar.

075.23-      Rabb'lerine bakar.

075.24-      O Gün, öyle Yüzler vardır ki kararmıştır.

075.25-      Kendisine, Beli büken işler’in yapılacağını anlamaktadır.

075.26-      Hayır, Can Köprücük Kemiği’ne dayandığı zaman,

075.27-      "Son Müdahale’yi kim yapacak?" denir.

075.28-      Artık  gerçekten, kendisi de bir Ayrılık olduğunu kavramıştır.

075.29-      Ayaklar da birbirine dolaştığında,

075.30-      O Gün Sevk, yalnızca Rabb'inedir.

 

II Ölüler Dirilecek: 31-40

 

075.31-      Fakat O ne doğrulamış ne de salat  etmişti.

075.32-      Ancak  yalanlamış ve yüzçevirmişti.

075.33-      Sonra da Çalım yaparak yakınlarına gitmişti.

075.34-      Sen buna layıksın, dahasına da layık’sın.

075.35-      Evet buna layıksın, dahasına da layık’sın.

 

075.36-      İnsan kendi başına bırakılacağını mı sanıyor?

075.37-      Kendisi dökülen Meni’den bir Damla su değil miydi?

075.38-      Sonra bir Alaq oldu, derken yarattı ve bir Düzen’e soktu.

075.39-      Böylece Ondan Erkek ve Dişi olmak üzere iki Çift kıldı.

075.40-      Ölüler’i diriltmeye Güçyetiren değil midir?

 


 

034.104/HÜMEZE

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  Kötü Ahlaklı, Cimri Kişi: 1-9

                                                 

104.01-      Yazıklar olsun (insanları) Çekiştiren’e ve (onlarla) Alay eden’e,

104.02-      -Ki  Mal yığıp biriktiren ve Onu saydıkca sayan’dır-.

104.03-      Gerçekten Mal’ının kendisini Ebedî kılacağını sanır.

104.04-      Hayır, andolsun o Hutame'ye atılacaktır.

104.05-      Hutame'nin ne olduğunu idrak edebiliyor musun?

104.06-      Allah'ın tutuşturulmuş bir Ateş'idir.

104.07-      Ki o Yürekler’in üstüne tırmanmaktadır.

104.08-      O, Onların üzerine kitlenecektir.

104.09-      (Kendileri de) Dikilmiş Sutunlar’da (olacaklar).

 


 

035.076/el-İNSAN

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I           Olgunluk Yolu: 1-22

 

076.01-      Gerçek şu ki, İnsan’ın üzerinden Anılır bir Şey olana dek , Uzun bir Süreç geçti.

076.02-      Biz İnsan’ı, karışık  bir Damla Su’dan yarattık. Onu denemekteyiz. Bundan dolayı Onu İşiten ve Gören yaptık.

076.03-      Biz Ona Yol’u gösterdik. Ya Şükretici ya da Nankör olur.

076.04-      Doğrusu Biz Kafirler’e Zincirler, Demir Halkalar ve Çılgın bir Yangın hazırladık.

076.05-      Elbette ki Ebrar/İyiler, Karışımı Kafur olan bir Kadeh’ten içerler.

076.06-      Allah'ın Kulları’nın kendisinden içtikleri bir Kaynak. Onu diledikleri Yer’e fışkırtır.

076.07-      Adaklar’ını yerine getirirler ve Şerr’i Yaygın bir Gün’den korkarlar.

076.08-      Kendileri, Ona karşı duydukları Sevgi’ye rağmen (malı), Yoksul’a, Yetim’e ve Esir’e yedirirler.

076.09-      "Biz Size, ancak Allah'ın Yüzü için yedirmekteyiz. Siz’den ne bir Karşılık istiyoruz, ne de bir Teşekkür." (derler)

076.10-      "Çünkü Biz, Asık Suratlı, Zorlu bir Gün için Rabb'imizden korkmaktayız."

 

               Cennet

 

076.11-      Artık Allah'da, Onları böyle bir Gün’ün Şerr’inden korur ve Onlara  bir Aydınlık ve bir Sevinç verir.

076.12-      Ve Onları sabretmeleri dolayısıyla Cennet/Bahçe’yle ve İpek’le ödüllendirir.

076.13-      Orada, Tahtlar üzerinde yaslanmışlardır. Ne bir Güneş ve ne de Dondurucu bir Soğuk görürler.

076.14-      Gölgeler’i Yakın ve  devşirilmeleri kolay mı kolay (rızıklar).

076.15-      Çevreler’inde Gümüş Billur Kaplar, Kupalar dolaştırılır.

076.16-      Gümüş Billur Kaplar, Onları belli bir Ölçü’yle tespit etmişlerdir.

076.17-      Orada Karışım’ı Zencefil olan bir Kadeh’den içirilir.

076.18-      Selsebil olarak adlandırılan bir Pınar.

076.19-      Çevrelerinde Ebedî  Gençler dolaşır. Onları gördüğünde Saçılmış bir İnci sanırsın.

076.20-      Nereye baksan, bir Ni’met ve Büyük bir Mülk görürsün.

076.21-      Üzerinde Hafif İpek ve Ağır işlenmiş Atlas olan Yeşil Giysiler. Gümüş’ten Bilezikler’le bezenmişlerdir. Rabb’leri Onlara Tertemiz bir Meşrubat içirmiştir.

076.22-      Bu, Sizin için bir Ödül’dür. Çabalarınız Teşekkür’e değer.

 

II Kur'anın Safhalar Halinde İnişi: 23-31

 

076.23-      Gerçek şu ki, Qur'an'ı Sana safhalar halinde bir Tenzil ile indiren Biziz.

076.24-      Öyleyse Rabbi'nin Hükmü’ne sabret. Onlar’dan Günahkar ve Nankör’e itaat etme.

076.25-      Ve Sabah Akşam Rabb'inin Adı’nı zikret.

076.26-      Gece’nin bir Bölüm’ünde O'na secde et ve Geceleyin de Uzunca Onu tesbih et.

076.27-      Gerçek şu ki bunlar Çabuk geçen’i seviyorlar. Önlerinde bulunan Ağır bir Gün’ü bırakıyorlar.

076.28-      Onları Biz yarattık ve Bağlarını Sımsıkı bağladık. Dilediğimiz zaman da  benzerleriyle değiştiririz. 

076.29-      Elbedtte bu bir Öğüt’tür. Artık dileyen Rabb'ine bir Yol bulabilir.

076.30-      Allah dilemedikce Siz dilemeyezsiniz. Gerçekten Allah Bilen'dir, Hakim'dir.

076.31-      Dilediğini kendi Rahmet’ine sokar. Zalimler  içinse Acıklı bir Azab hazırlamıştır.

 


 

036.077/el-MÜRSELAT

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

  

I           Vahyi İnkarın Sonu: 1-40

 

077.01-      Birbiri andınca Gönderilenler’e andolsun,

077.02-      Derken kökünden koparıp Savuranlar’a.

077.03-      Yaydıkca Yayanlar’a,

077.04-      Böylece ayırdıkca Ayıranlar’a

077.05-      Zikri ( insana) Bırakanlar’a,

077.06-      Özür olarak veya İnzar için.

077.07-      Elbette, Size wadedilmekte olan gerçekleşecektir.

 

               Ayırma Günü

 

077.08-      Yıldızlar silindiği zaman,

077.09-      Gök yarıldığı zaman,

077.10-      Dağlar, Kök’ünden savrulduğu zaman,

077.11-      Ve Elçiler'de  Wakitler’ine (girdiği) zaman

077.12-      (Bu azap) Hangi Gün için ertelenmişti?

077.13-      Ayırma Günü için.

077.14-      İdrak edebiliyor musun Ayırma Günü nedir?

077.15-      O Gün, way haline Yalanlayanlar’ın.

 

077.16-      Biz, Öncekileri Yıkıma uğratmadık mı?

077.17-      Sonra arkadan gelenler’i Onların İz’inde yürüteceğiz.

077.18-      Biz Suçlular’a böyle yapmaktayız.

077.19-      O gün, way haline Yalanlayanlar’ın.

 

077.20-      Sizi Bayağı bir Su’dan yaratmadık mı?

077.21-      Sonra Onu savunması Sağlam bir Qarar yerine yerleştirdik.

077.22-      Belli bir Süre’ye kadar.

077.23-      İşte buna Güç yetirdik. Demek ki Biz ne Güzel Güçyetiren'iz.

077.24-      O gün, way haline Yalanlayanlar’ın.

 

077.25-      Biz Yeryüzü’nü bir Toplanma Yeri kılmadık mı?

077.26-      Diriler’e ve Ölüler’e.

077.27-      Ve Onda Sabit  Yüksek Dağlar var etmedik mi?

               Size Tatlı bir Su da içirmedik mi?

077.28-      O gün ,way haline Yalanlayanlar’ın.

 

077.29-      Kendisini yalanlamakta olduğunuza gidin.

077.30-      Üç Dal’a ayrılmış bir Gölge’ye gidin.

077.31-      Ne Gölge altında bulundurur, ne de Alev’den korur.

077.32-      Gerçekten O, sanki her biri Saray olan bir Kıvılcım saçar.

077.33-      Her biri, sanki Sapsarı Erkek-deve Sürüleri gibidir.

077.34-      O gün, way haline Yalanlayanlar’ın.

 

077.35-      Bu, Onların konuşamayacakları bir Gün’dür.

077.36-      Ve Onlar’a, Özür dilemeleri için İzin de verilmez.

077.37-      O gün, way haline Yalanlayanlar’ın

 

077.38-      Bu, Ayırma Günü'dür. Sizi ve Öncekiler’i bir arada topladık.

077.39-      Şayet kurabileceğiniz Hileli bir düzeniniz varsa, durmaksızın Bana karşı kurun.

077.40-      O gün, way haline Yalanlayanlar’ın.

 

II Muttakılerin ve Suçluların akıbeti : 41-50

 

077.41-      Elbette Muttaqiler, Gölgelikler’de ve Pınar başları’ndadırlar.

077.42-      Ve Canlarının çektiği Meyvalar.

077.43-      Yapmakta olduklarınıza Karşılık olmak üzere, Afiyet’le yiyin ve için.

077.44-      Elbette Biz, Güzel Davrananlar’ı böyle ödüllendirmekteyiz.

077.45-      O gün, way haline Yalanlayanlar’ın

 

077.46-      (Sizler de dünyada) Yiyin ve biraz da yararlanın. Çünkü Siz Suçlular’sınız.

077.47-      O gün, way haline Yalanlayanlar’ın.

 

077.48-      Onlara "Ruqu edin" denildiği zaman ruqu etmezler.

077.49-      O gün, way haline Yalanlayanlar’n.

077.50-      Artık Onlar, bundan sonra hangi Söz’e inanacaklar?

 


 

037.050/QAF

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  Kıyamet: 1-15

              

               Uyarıcı Gelmesini Tuhaf Karşılayanlar

              

050.01-      Qaf.  Mecid Qur'an'a andolsun.

050.02-      Hayır,  Kafirler, Onlara kendilerinden bir Uyarıcı gelmesini tuhaf karşıladılar: "Bu  şaşılacak bir Şey" dediler.

050.03-      "Biz öldüğümüz ve Toprak olduğumuz zaman mı? Bu oldukca Uzak bir Dönüş."

 

050.04-      Doğrusu Biz, Yer’in Onlardan ne eksilttiğini bilmişizdir. Katımızda  (herşeyi) koruyan bir Kitab var."

050.05-      Hayır, Haqq kendilerine gelince yalanladılar. Şimdi Derin bir Sarsıntı içindeler.                 

 

               Dirilmenin Örneği?

 

050.06-      Üstlerindeki Göğe bakmıyorlar mı? Biz Onu nasıl bina ettik ve  nasıl süsledik? Hiç bir  Kusuru yok.

050.07-      Yer’i de döşedik/yaydık. Orda sarsılmaz Dağlar diktik ve Gözalıcı her (türlü) Çift’ten bitirdik.

050.08-      İçten yönelen  Kul için bir Basiret, bir Zikr (bu).

050.09-      Ve Gök’ten Mübarek bir Yağmur indirdik. Onunla Bahçeler ve Biçilecek Taneler bitirdik.

050.10-      Ve birbiri üstüne dizilmiş, Tomurcuk yüklü Büyük Hurma Ağaçları da.

050.11-      Kullar’a Rızıq olmak üzere. Ve Onunla Ölü bir Şehr’i dirilttik. İşte Diriltme de böyledir.

 

               Nuh Kavmi, Ress Halkı, Semud, Ad, Fir'avn, Lut Kavmi, Eyke Halkı, Tübbe Kavmi

 

(Bak: Nuh Kavmi: 25/Necm 53-55 vd.

Ress Halkı: 45/Furkan 38-40

 Semud: 10/Fecr 10-14 vd.)

 

050.12-      Onlar’dan önce Nuh Qawmi de, Ress Halkı ve Semud de yalanladı.

 

               (Bak: Ad: 10/Fecr 6-8 vd.

               Fir'avn: 3/Müzzemmil vd. 

               Nuh:25/Necm 52)

 

050.13-      Ad, Fir'awn ve Lut'un Kardeşleri,

 

               (Bak: Eyke: 41/Sad 12-16. Tübbe Kavmi: 37/Sad 12-15, Lut Kavmi: 25/Necm 53 vd.)

 

050.14-      Eyke Halkı ve Tübbe Qawmi de. Hepsi Elçiler’i yalanladı.  Böylece Benim Tehdid’im Haqq oldu.

050.15-      Biz İlk Yaratılış’ta Güçsüz mü düştük? Hayır, Onlar Karışık bir Kuşku içindeler.

 

II Kaçmakta Olunan şey'in Gelişi : 16-29

 

050.16-      Andolsun, İnsan’ı Biz yarattık ve kendi kendisine ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz. Biz O’na Şahdamar’ından daha Yakın’ız.

050.17-      Onun Sağ’ında ve Sol’unda oturan İki Yazıcı yazarlar,

050.18-      Bir Söz söylemeyiversin, kewsinlikle yanında  bir Gözetleyici Hazır’dır.

050.19-      O Ölüm Sarhoşluğu, bir Gerçek olarak gelip de, "İşte bu, Senin kaçmakta olduğun Şey" (dendiğinde)

050.20-      Sur'a üfürülmüştür. İşte bu Waad Günü.

050.21-      Her Kişi yanında bir Sürücü ve Şahid ile gelmiştir.

050.22-      "Andolsun, Sen bundan  Gaflet’teydin. İşte Biz de Senin üzerindeki Örtü’yü kaldırdık. Bugün Görüşün Keskin’dir."

050.23-      Onun Yakını olan dedi :" İşte bu yanımda Hazır olan Şey."

050.24-      Siz İkiniz, Her İnatcı Nankör’ü atın Cehennem’e.

050.25-      Hayr’a Engel olan, Saldırgan Şüpheci’yi.

050.26-      Ki  Allah ile beraber başka bir İlah edinmişti. Artık İkiniz, Onu en Şiddetli olan Azab’a atın.

050.27-      Onun Yakını dedi: "Rabbimiz, Ben Onu azdırdım. Ancak kendisi de Uzak bir Sapıklık’taydı."

050.28-      "Benim Huzur’unda çekişip durmayın. Ben Size daha önce Wadedici göndermiştim."

050.29-      "Huzur’umda Söz değişikliğe uğramaz ve Ben Kullar’a Zulmedici değilim."

 

III            Cennet ve Cehennem: 30-45

 

050.30-      O Gün Cehennem’e diyeceğiz: "Doldun mu?" O da: "Daha fazlası var mı?" diyecek.

050.31-      Cennet de Muttaqiler için  yaklaştırılmıştır, Uzakta değil.

050.32-      Bu Size Wadolunan’dır, her Evvab olan ve Koruyucu'ya

050.33-      Görmediği halde Rahman'a karşı Haşyet duyan ve İçten  Qalb’le gelen için.

050.34-      Ona "Selam'a girin. Bu Sonsuzluk Günü’dür" denir.

050.35-      Orada diledikleri Herşey Onlarındır. Katımızda daha fazlası da var.

 

050.36-      Biz bunlardan önce Nice Kuşaklar’ı Yıkıma uğrattık ki Onlar Zorbaca yakalamak bakımından kendilerinden daha Üstün’düler. Şehirleri Delik deşik etmişlerdi. Ama kaçacak bir Yer var mı?

050.37-      Elbette, bunda Qalbi olan ya da bir Şahid olarak Kulak veren kimse için elbette bir Zikr var’dır.

050.38-      Andolsun, Biz Gökler’i, Yer’i ve İkisi arasında bulunanları Altı Gün de yarattık, Bize hiç bir Yorgunluk da dokunmadı.

 

050.39-      Öyleyse Sen, Onların demelerine karşılık sabret ve  Rabb'ini Güneş’in Doğuşu’ndan önce ve Batışı’ndan önce Hamd ile tesbih et.

050.40-      Gece’nin bir Bölümü’nde ve Secdeler’in arkasında da O'na tesbih et.

050.41-      Çağırıcı’nın, Yakın bir Yer’den Çağrı’da bulunacağı Gün’e Kulak ver.

050.42-      O Gün  o Çığlığı bir Gerçek olarak işitirler. İşte bu Çıkış Günü’dür.

050.43-      Gerçek şu ki dirilten ve öldüren Biz’iz.

050.44-      O Gün Yer, Onlar’dan çatlayıp ayrılır da, hızla koşarlar. İşte bu, Bize göre oldukca Kolay bir Haşir’dir.

050.45-      Biz Onların neler söylemekte olduklarını daha iyi biliriz ve Sen Onların üzerinde bir Zorba da değilsin. Şu halde, benim Kesin Uyarılarım’dan korkanlar’a Qur'an ile Öğüt ver.

 


 

038.090/el-BELED

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  İnsanın Büyüklenmesi: 1-20

                                     

090.01-      Hayır, Yemin ederim bu Belde’ye ,

090.02-      -Ki Sen, bu Belde de oturmaktasın-.

090.03-      Vâlid’e  ve Veled’e de.

 

090.04-      Andolsun, Biz İnsan’ı bir Zorluk içinde (yaşar)  yarattık.

090.05-      O, kimsenin kendisine asla Güç yetiremeyeceğini mi sanıyor?

090.06-      "Yığınla Mal tükettim" diyor.

090.07-      Kendisini kimsenin görmediğini mi sanıyor?

090.08-      Biz Ona vermedik mi İki Göz,

090.09-      Bir Dil ve iki Dudak,

090.10-      Biz Ona İki (ayrı) Hedef gösterdik.

090.11-      Ancak o Aqabe’yi aşmaya yanaşmadı.

090.12-      Aqabe'nin ne olduğunu idrak ediyor musun?

090.13-      Bir Boynu çözmektir ( köleyi azad etmek).

090.14-      Ya da Aç kalınan Gün’de  doyurmaktır,

090.15-      Yakın olan bir Yetim’i

090.16-      Veya sürünen bir Yoksul’u.

090.17-      Sonra İnananlar’dan, Sabrı birbirlerine tavsiye edenler’den, Merhameti birbirlerine Tavsiye edenler’den olmak.

090.18-      İşte bunlar, "Ahidlerini Koruyanlar Topluluğu"dur.

 

090.19-      Ayetlerimize Küfredenler ise, Onlar da "Uğursuzluk Topluluğu"dur.

090.20-      Kapıları kilitlenmiş bir Ateş vardır üzerlerinde.

 


 

039.086/et-TARIQ

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I           İnsanın Yaratılışı: 1-17

                                                                 

086.01-      Andolsun Gece’ye ve Tarıq'a

086.02-      Tarıq'ın ne olduğunu biliyor musun?

086.03-      (Karanlığı) delen Yıldız’dır.

086.04-      Üzerinde Gözetleyici bulunmayan Hiçkimse yoktur.

 

086.05-      İnsan bir baksın, hangi Şey’den yaratıldı?

086.09-      Fışkırıp dökülen  bir Su’dan yaratıldı.

086.07-      (O su ) Bel ile Kaburga Kemiği arasında (bulunan üreme organlarında)n  çıkmaktadır.

086.08-      Elbette onu yeniden diriltmeye Güçyetiren'dir.

 

086.09-      Sırlar’ın ortaya çıkacağı Gün,

086.10-      Artık onun ne Gücü vardır, ne de bir Yardımcısı.

086.11-      Andolsun Dönüşlü olan/dönüp duran Göğe,

086.12-      Yarılmış Yer’e,

086.13-      Elbette O (uyarı) Ayırdeden bir Söz’dür.

086.14-      O bir Şaka değildir.

086.15-      Doğrusu onlar, bir hile kuruyorlar.

086.16-      Ben de bir Tuzak kuruyorum.

086.17-      Sen İnkarcılar’a bir süre ver, biraz Süre ver.

 


 

040.054/el-QAMER

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  1-22

              

                Ay Toprağının Yarılmasının Kıyametin Yaklaşma Haberi Olması

                         

054.01-      Yaklaştı Saat ve yarıldı Ay (toprağı).

054.02-      Onlar bir Ayet görseler, Sırt çevirirler ve "Süregelen bir Büyü’dür" derler.

054.03-      Yalanladılar ve kendi Hewalar’ına uydular. Oysa Her İş sonunda kendi Amac’ında qarar kılacaktır.

 

               Diriliş

 

054.04-      Andolsun, Onlara caydıracak Nice Haberler geldi.

054.05-      Doruğunda  Hikmet. Fakat Uyarılar bir Yarar sağlamıyor.

054.06-      Öyleyse Sen Onlar’dan yüzçevir. O Çağırıcı’nın ne tanınmış ne görülmüş Şey’e çağıracağı Gün,

054.07-      Gözler’i Dehşet’ten düşmüş olarak sanki etrafa yayılan Çekirgeler gibi Qabirler’inden kalkarlar.

054.08-      Boyunlar’ını çağırana doğru uzatmış olarak koşarlarken, Kafirler derler ki:  "Bu oldukca Zorlu bir Gün."

 

               Nuh Kavmi'nin Helakı

 

               (Bak:   25/Necm 53-55                                              41/Sad 12-16

                          37/Kaf 12-15                                                  42/A'raf 59-66

                          45/Furkan 37)

 

054.09-      Kendilerinden önce Nuh Qawmi de yalanlamıştı. Böylece Kul’umuzu yalanladılar ve "Mecnun" dediler. O Baskıyla engellenmişti.

054.10-      Sonunda Rabb'ine dua etti:" Gerçekten Ben, yenildim. Artık Sen İntikam’ımı al."

054.11-      Biz de Bardak’tan boşanırcasına akan bir Yağmur ile Sema’nın Kapıları’nı açtık.

054.12-      Yeryüzünü de çoşkun Kaynaklar halinde fışkırttık. Sular taqdir edilmiş bir İş için birleşti.

054.13-      Ve O'nu da Tahtalar ve Çiviler (bunlarla yapılmış gemiler) üzerinde taşıdık.

054.14-      Gözler’imizin önünde akmaktaydı. Nankörlük edilmiş olana bir Karşılık olmak üzere.

054.15-      Andolsun  bunu bir Ayet yaptık.

Fakat Öğüt alıp düşünen var mı?

054.16-      Şu halde benim Azabım ve Uyarım nasılmış?

 

054.17-      Andolsun Biz Qur'an'ı Zikr için kolaylaştırdık.

                Fakat Öğüt alıp düşünen var mı?

 

               Ad'in Helakı

 

( Bak:  10/Fecr           6-8

                          25/Necm50

                          37/Kaf 12-15

                          41/Sad            12-16

                          42/A'raf           65-72

                          45/Furkan38-40)

 

054.18-      Ad'de yalanladı. Şu halde Benim Azabı’m ve Uyarı’m nasılmış?

054.19-      Biz O Uğursuz Gün’de üzerlerine Kulaklar’ı patlatan bir Kasırga gönderdik.

054.20-      İnsanlar’ı söküp atıyordu. Sanki Onlar, Kökünden sökülmüş Hurma Kütükleri’ymiş gibi.

054.21-      Şu halde benim Azabı’m ve Uyarı’m nasılmış?

054.22-      Andolsun Biz Qur'an'ı Zikr için kolaylaştırdık.

               Fakat Öğüt alıp düşünen var mı?

 

II 23-40

 

               Semud Kavmi

 

               (Bak:   10/Fecr 10-14                                                41/Sad 12-16

                          25/Necm 51                                                    42/A'raf73-79)

                          28/ Şems 11-15

                          29/Buruc 13-20

                          45/Furkan38-40)

 

054.23-      Semud'da Uyarılar’ı yalanladı.

054.24-      Dediler ki: "Bizden biri olan bir Beşer’e mi uyacağız? O zaman  gerçekten  bir Şaşkınlık ve Çılgınlık içinde kalmış oluruz."

054.25-      "Zikr içimizden O'na mı bırakıldı? Hayır, o, çok Yalan söyleyen kendini beğenmiş bir Şımarık’tır."

054.26-      Onlar Yarın, kimin çok Yalan söyleyen kendini beğenmiş bir Şımarık olduğunu bilip öğreneceklerdir.

054.27-      Gerçek şu ki, bir Sınav olarak o Dişi Deve’yi kendilerine gönderenleriz. Şu  halde Sen Onları gözle ve sabret.

054.28-      Ve Onlara Su’yun kendi aralarında kesin olarak Pay edildiğini haber ver. Her Su alış sırasında  ( rızası olan) hazır bulunsun.

054.29-      Derken Arkadaşlar’ını çağırdılar. O da Bıçağını kapıp, Hayvan’ı Ayağı’ndan biçip yere devirdi."

054.30-      Şu halde Benim Azab’ım ve Uyarı’m nasılmış?

054.31-      Çünkü Biz Onların üzerine bir tek Çığlık gönderdik. Böylece Onlar, Ağıl’daki Çalı çırpı olan Kuru Ot gibi oldular.

 

054.32-      Andolsun Biz Qur'an'ı Zikr için kolaylaştırdık.

               Fakat Öğüt alıp düşünen var mı?

 

               Lut Kavmi'nin Helakı

 

               (Bak:   25/Necm 52                41/Sad 12-16

                          37/Kaf 12-15               42/A'raf 80-84)

 

054.33-      Lut Qawmi de Uyarılar’ı yalanladı.

054.34-      Biz de Onların üzerine Taş yağdıran bir Kasırga gönderdik. Yalnız Lut Ailesi/taraftarları hariç. Onları Seher’de kurtardık.

054.35-      Tarafımızdan bir Ni’met olarak. İşte Biz, Şükredenler’i böyle ödüllendiririz.

054.36-      Oysa Andolsun, Zorlu yakalamamıza karşı Onlar’ı uyarmıştı. Fakat Onlar, bu Uyarılar’ı kuşkulanıp yalanlamakta direttiler.

054.37-      Andolsun Onlar, Onun Konuklar’ından da murad almak için Baskı yaptılar. Biz de Onların Gözler’ini Kör ettik. "İşte Azab’ımı ve Korkutma’mı tadın."

054.38-      Andolsun Onları bir Sabah erkenden, üzerlerine  bir Azab basıverdi.

054.39-      Şimdi Azab’ımı ve Uyarı’mı tadın.

 

054.40-      Andolsun Biz Qur'an'ı Zikr için kolaylaştırdık.

               Fakat Öğüt alıp düşünen var mı?

 

III                       Fir'avn İle Peygamber'in düşmanları: 41-55

 

               (Bak:   3/Müzzemmil 15-16               41/Sad 12-16

                          10/Fecr 9                                42/A'raf 136-137)

                          29/Şems 17-20

                          37/ Kaf 12-15

 

054.41-      Andolsun Fir'awn Ailesi'ne de Uyarılar gelmişti.

054.42-      Onlar  Bizim Ayetler’imizin tümünü yalanladılar. Biz de Onları Güçlü, Quwwetli olan'ın Yakalama Tarzı’yla yakalayıverdik.

 

054.43-      Sizin Kafirleriniz Onlar’dan daha Hayırlı mıdır? Yoksa Sizin için Kitap'larda bir Beraat mı var?

054.44-      Yoksa Onlar: "Biz, birbiriyle yardımlaşıp Öcünü alan bir Toplumuz" mu diyorlar?

054.45-      Yakında o Qawim Bozgun’a uğratılacak ve Onlar arkalarını dönüp kaçacaklardır.

054.46-      Daha doğrusu Onlara Waadedilen Saat'tir. O, Saat Kurtuluş’u olmayan daha Korkunç bir Bela ve daha Acı’dır.

054.47-      Elbette Suçlular, bir Sapıklık ve Çılgınlık içinde’dirler.

054.48-      Ateş'in içinde yüzükoyun sürüklenecekleri Gün, Cehennemin Dokunuşu’nu tadın."

054.49-      Elbette, Biz Herşey’i bir Plan ile yarattık.

054.50-      Bizim Emrimiz, bir Göz Çarpması gibi yalnızca bir keredir.

054.51-      Andolsun Biz Sizin benzerlerinizi yıkıma uğrattık. Fakat Öğüt alıp düşünen var mı?

054.52-      Onların işlemiş oldukları Herşey Kayıtlar (altında)dadır.

054.53-      Küçük Büyük Herşey satır satır’dır.

054.54-      Elbette Muttaqiler Bahçeler’de ve Nehirler’dedirler.

054.55-      Oldukca Qudretli, Mülk’ünün Sonu olmayan’ın yanında Doğruluk Makamı’ndadırlar.

 


 

041.038/SAD

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

                                                 

I  1-44

 

               Müşrik Mantığı

 

038.01-      Sad.  Andolsun Zikr dolu Qur'an'a.

038.02-      Hayır, İnkarcılar bir Gurur ve bir Parçalanma içinde’dirler.

038.03-      Biz kendilerinden önce, nice Kuşaklar’ı yıkıma uğrattık da Onlar Feryad ettiler, ancak artık Kurtuluş Zamanı değildi.

038.04-      İçlerinden kendilerine bir Uyarıcı'nın gelmiş olmasına şaştılar. Kafirler dedi ki: "Bu, Yalancı bir Büyücü’dür."

038.05-      "İlahlar’ı bir Tek İlah mı yaptı? Doğrusu bu, Şaşırtıcı bir Şey."

038.06-      Onlar’dan Önde gelen bir Bölük: "Yürüyün, İlahlar’ınıza karşı da Qararlı olun. Çünkü asıl istenen bu’dur." diye çekip gitti.

038.07-      "Biz bunu diğer Din’de işitmedik, bu İçi Boş bir Uydurma’dan başkası değildir."

038.08-      "Zikir, içimizden O'na mı indirildi? " Hayır, Onlar Benim Zikr’imden bir Kuşku içindedirler. Hayır, Onlar henüz Benim Azab’ımı tatmamışlardır.

038.09-      Yoksa, ve Üstün olan, Karşılıksız Bağışlayan Rabb'imizin Hazineleri Onların yanında mıdır?

038.10-      Yoksa Gökler’in ve Yer’in ve bu ikisi arasında bulunanların Mülk’ü Onların mı? Öyleyse, Sebebler içinde yükselsinler.

038.11-      Onlar, burada Fırqalar’dan olma Bozgun’a uğratılmış bir Ordu.

 

               Yalanlayan Kavimler (Nuh Kavmi, Ad Ve Fir'avn, Semud, Lut Kavmi, Eyke)

 

               (Bak: Nuh Kavmi: 25/Necm 53-55 vd. Ad: 10/Fecr 6-8 vd. Fir'avn: 3/Müzemmil 15-16 vd.)

 

038.12-      Onlar’dan önce de Nuh'un Qawmi, Ad ve Kazıklar Sahibi Fir'awn da yalanlamıştı.

 

               (Bak: Semud: 10/Fecr 10-14 vd. Lut Kavmi: 25/Necm 52 vd. Eyke: 37/Kaf 12-15)

 

038.13-      Semud, Lut Qavmi ile Eyke Halkı da. İşte Onlar da Fırqalar’dı.

038.14-      Hepsi de Elçiler'i yalanladılar. Böylece Sonuçlandırmam Haqq oldu.

038.15-      Bunlar da, bir Anlık gecikmesi bile olmayan bir tek Çığlık’tan başkasını gözetlemiyorlar.

038.16-      Dediler ki: "Rabb'imiz, Hesab Günü'nden önce Pay’ımızı çabuklaştır."

 

II Davud'un Düşmanları: 15-26

 

038.17-      Onların söylemekte olduklarına karşı sabret ve Bizim Güç Sahibi Kul’umuz Davud'u hatırla. Çünkü O, Yönelen biri’ydi.

038.18-      Doğrusu Biz Dağlar’ı boyun eğdirdik, Akşam ve Sabah onlar kendisiyle birlikte Tesbih ederlerdi.

038.19-      Ve toplanıp gelen Kuşlar da. Hepsi de O’nun’la Yönelenler'di.

038.20-      O'nun Yönetim’ini güçlendirmiştik. Ona Hikmet ve Anlatım Güzelliği vermiştik.

 

038.21-      Sana o Davacılar’ın Haberi geldi mi? Hani Onlar Mihrab’a Yüksek Duvar’dan tırmanmışlardı.

038.22-      Davud' (un yanın)a girdiklerinde, O, Onlar’dan ürkmüştü. Onlar dediler ki: "Korkma, iki Davacı’yız, birimiz diğerimize Haqsızlıkta bulundu. Şimdi Sen aramızda Haqq ile hükmet, Qarar’ında zulmetme ve Bizi  tam Doğruyol’a ilet."

038.23-      "Bu Benim Kardeş’imdir, Doksandokuz Koyun’u vardır, benimse bir Tek Koyun’un var.  Buna rağmen -Onu da benim Pay’ıma kat-, dedi. Ve Bana Konuşma’da Üstün geldi."

038.24-      (Davud) dedi ki: "Andolsun Senin Koyun’unu, kendi Koyunlar’ına katmak istemekle Sana zulmetmiştir. Doğrusu Birleştirip Katanlar’dan çoğu, birbirlerine karşı tecavüz ederler. Ancak İnanıp Salih Çalışmalar’da bulunanlar başka. Onlar da ne kadar Az’dır."  Davud, gerçekten bizim Onu Deneme’den geçirdiğimizi sandı, böylece Rabb'inden Bağışlanma diledi ve Ruqu ederek yere kapandı ve yöneldi.

038.25-      Böylece O'nu bağışladık. Elbette  Bizim katımızda gerçekten bir Yakınlığı ve Varacağı Güzel bir Yer’i vardır.

038.26-      "Ey Davud, gerçek şu ki, Biz Seni Arz’da bir Halife kıldık. Öyleyse İnsanlar arasında Haqq ile hükmet, Heva’ya uyma. Sonra Seni Allah'ın Yolu’ndan saptırır. Elbette Allah'ın Yolu’ndan sapanlar, Hesap Günü'nü unutmalarından dolayı Onlar için Şiddetli bir Azab vardır." (dedik)

038.27-      Biz, Gökyüzü’nü, Yeryüzü’nü ve ikisi arasında bulunan Şeyler’i Batıl olarak yaratmadık. Bu, İnkarcılar’ın Zannı’dır. Ateş nedeniyle  Way o İnkarcılar’a.

038.28-      Yoksa Biz, İnanıp Salih Çalışmalar’da bulunanları Arz’da Fesat çıkaranlar’la bir mi tutacağız? Ya da Muttaqiler’i Facirler’le bir mi tutacağız?"

038.29-      (Bu) Ayetler’ini, iyiden iyiye düşünsünler ve Ulu’l-Elbab Öğüt alsınlar diye Sana indirdiğimiz Mübarek bir Kitap'tır.

 

 

 

III            Süleyman  Kudüsdeki Egemenliği: 27-40

 

 

038.30-      Biz Davud'a Süleyman'ı Armağan ettik. O, ne Güzel bir Kul’du. Çünkü O, Yönelen biri’ydi.

038.31-      Hani O'na Akşam’a yakın, bir Ayağını Tırnağı üstüne diken, öbür Ayağıyla  Toprağı kazıyan, Yağız Atlar sunulmuştu.

038.32-      O da demişti ki: "Gerçekten Ben, Mal Sevgisini Rabb'imi  zikretmekten dolayı Tercih edip sevdim. " Sonunda bu Atlar Toz Perdesi’nin arkasına saklandılar.

038.33-      "Onlar’ı Bana geri getirin." ( dedi).Sonra da Bacaklar’ını ve Boyunlar’ını okşamaya başladı.

038.34-      Andolsun, Biz Süleyman'ı Deneme’den geçirdik, Taht’ının üstüne bir Ceset bıraktık. Sonra (eski durumuna) döndü.

038.35-      "Rabb'im, Beni bağışla ve Ben’den sonra Hiçkimse’ye Nasip olmayan bir Yönetimi Bana Armağan et. Elbette Sen, Karşılıksız Armağan eden’sin. "(dedi).

038.36-      Böylece Biz, Rüzgarı O'nun Buyruğu altına verdik. O'nun Emr’iyle dilediği yöne Yumuşakca eserdi."

038.37-      (O'nun ilahi yönetimin düşmanı olan) Şeytanlar’ı da, her bir Bina Ustası ve Dalgıc'ı da.

038.38-      Ve Sağlam Kementler’le birbirine bağlanmış diğerlerini.

038.39-      "İşte bu, Bizim Vergimiz’dir. Artık Sen de Hesab’a vurmaksızın, ver ya da tut."

038.40-      Elbette, O'nun Bizim katımızda gerçekten bir Yakınlığı ve varılacak Güzel bir Yeri vardır.

              

IV           41-64

 

               Eyyub'un Sınavı

 

               (Bak: 78/Enbiya 83-84)

 

038.41-      Kulumuz Eyyub'u da hatırla. Hani O: "Herhalde Şeytan, Bana Kahredici bir Acı ve Azab dokundurdu." diye Rabb'ine seslenmişti.

038.42-      "Ayağını debret. İşte Yıkanacak ve İçeçek Soğuk-su." (dedik).

038.43-      Katımızdan O'na bir Rahmet ve Ulu’l-Elbab’a  bir Öğüt olmak üzere kendi Ailesini ve Onlar’la birlikte bir benzerini de bağışladık.

038.44-      "Ve El’inle bir Deste al, böylece O’nunla vur ve andını bozma." (dedik).  Gerçekten, Biz O'nu Sabredici bulduk. O ne Güzel Kul’du. Çünkü  Yönelen biri’ydi.

 

               Diğer Peygamberler (İbrahim, İshak, Yakub, İsmail, Elyesa, Zülkifl)

 

038.45-      Güç ve Basiret Sahibi olan Kullar’ımız İbrahim'i, İshaq'ı ve Ya’qub'u da hatırla.

038.46-      Gerçekten Biz Onları Asıl Yurd’u düşünen İhlas Sahipleri kıldık.

038.47-      Ve gerçekten Onlar, Bizim katımızda Seçkinler’den ve Hayırlı olanlar’dandır.

038.48-      İsmail'i, Elyesa'yı  ve Zülkifl'i de hatırla. Hepsi de Hayırlılar'dı.

 

               Cennet

 

038.49-      Bu bir Zikr'dir. Elbette Muttaqiler için varılacak Güzel bir Yer var’dır.

038.50-      Adn Bahçeleri, Kapılar Onlar’a açılmıştır.

038.51-      İçinde yaslanıp dayanmışlardır, orada birçok Meyve ve Meşrubat içmektedirler.

038.52-      Ve yanlarında da Bakışlar’ını yalnızca Eşler’ine çevirmiş Yaşıt Kadınlar vardır.

038.53-      İşte Hesap Günü Size Waadedilen budur.

038.54-      Elbette bu, Bizim Rızq’ımızdır, bitip tükenmesi de yok.

 

               Cehennem

 

038.55-      Böyledir, Azgınlar için de elbette varılacak Kötü bir Yer var.

038.56-      Cehennem, Onlar oraya girerler, ne Kötü bir Yatak’tır o.

038.57-      İşte bu, tatsınlar onu, Kaynar-su ve İrin.

038.58-      Ve Onun Şeklinden başka, çift çift vardır.

038.59-      "İşte bu da Sizinle birlikte Göğüs gerenler’dir. Onlara bir Merhaba yok. Çünkü Onlar Ateş'e gireceklerdir."

038.60-      Derler ki: "Hayır, Sizler, asıl Size bir Merhaba yok. Bunu Siz Bizim önümüze sürdünüz. Ne Kötü bir Durak."

038.61-      Derler ki:" Rabb'imiz, kim bunu Bizim Önümüze sürdüyse, Onun Ateş'teki Azab’ını kat kat arttır."

038.62-      Ve derler ki: "Bize ne oluyor ki,kendilerini Şerirler’den saydığımız Adamlar’ı göremiyoruz."

038.63-      Biz Onları bir Alay Konusu edinmiştik, yoksa Gözler mi Onlar’dan kaydı?"

038.64-      Bu, Cehennem Halkı’nın birbiriyle Çekişmesi/Tartışması Kesin olan bir Gerçek’tir.

 

V 65-87

 

038.65-      De ki:" Ben, yalnızca bir Uyarıcı'yım. Ve bir olan, Kahreden Allah'tan başka İlah'da yok’tur."

038.66-      "Gökler’in, Yer’in ve ikisi arasında bulunanların Rabb'idir, Aziz'dir, Gaffar'dır."

038.67-      De ki: "Bu, Büyük bir Haber’dir."

038.68-      Sizler ise Ondan yüz çeviriyorsunuz.

038.69-      Mele-i A'la tartışırken, Benim (bu konuda) Bilgim yoktur."

038.70-      Bana , "Yalnızca bir Uyarıcı olduğum" wahyolunuyor."

 

               Şeytan'ın Adem'e muhalefeti:

 

                             (Bak:   42/Araf 10-25,

                          48/Taha 115-126)

                          54/İsra 61-65,

                          74/Kehf 50,

                          Md.1/Bakara 30-38, )

 

038.71-      Hani Rabb'in Melekler’e: "Gerçekten Ben, Çamur’dan bir Beşer yaratacağım" demişti.

038.72-      "Onu bir biçimlediğimde Ona Ruh’umdan üflediğimde Siz Onun için hemen secde’ye kapanın. "

038.73-      Melekler’in hepsi Topluca secde etti.

038.74-      "Yalnız İblis hariç. O Büyüklük tasladı ve Kafirler’den oldu.’’

 

038.75-      Dedi ki: "Ey İblis, iki El’imle yarattığıma Seni Secde etmekten alıkoyan neydi? Büyüklendin mi, yoksa Yüksekte olanlar’dan mı oldun?"           

038.76-      Dedi ki: "Ben Ondan daha Hayırlı’yım, Sen Beni Ateş'ten yarattın, O’nu ise Çamur’dan yarattın."

038.77-      Dedi ki: "Öyleyse ordan çık, artık Sen Kovulmuş bulunmaktasın."

038.78-      "Ve elbette, Din Günü’nde Benim La’net’im Senin üzerindedir."

038.79-      Dedi ki: "Rabb'im, öyleyse Onların dirilip kaldırılacakları Gün’e kadar Bana Süre tanı."

038.80-      Dedi ki: "O halde Sen, Süre tanınanlar’dansın."

038.81-      "Bilinen Waktin Günü’ne kadar."

038.82-      Dedi ki: "Senin İzzet’in Adına andolsun, Ben Onların tümünü elbette kışkırtacağım."

038.83-      "Ancak Onlar’dan, Muhlis olan Kullar’ın hariç."

038.84-      "İşte bu Haqq’tır ve Ben Haqq’ı söylerim" (dedi Allah)

038.85-      "Andolsun, Sen’den ve içlerinde Sana Tabi olanlar’ın tümüyle Cehennem’i dolduracağım.

 

038.86-      De ki ( ey Peygamber): " Ben, buna karşı Siz’den bir Ücret istemiyorum ve bir Yükümlülük getirenler’den de değilim."

038.87-      "O, Alemler için yalnızca bir Zikir'dir."

038.88       "Gerçekten Onun Haberini bir Süre sonra öğreneceksiniz."


 

 

042.007/el-A’RAF

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  Uyarılar ve O Gün'ün Tartısı :1-9

                                                 

007.01-      Elif Lam Mim Sad

007.02-      O’nunla uyarman için ve Mü'minler’e bir Öğüt olmak üzere indirilen bir Kitab bu.

007.03-      Rabb'inizden Size indirilene uyun. O'ndan başka Veliler’e uymayın. Ne az Öğüt alıyorsunuz?

007.04-      Biz nice Ülkeleri Yıkım’a uğrattık. Geceleri uyurlarken ya da Gündüzün dinlenirlerken Bizim Zorlu Azabımız Onlar’a geliverdi.

007.05-      Zorlu Azabımız Onlar’a geliverince yakarabildikleri: "Biz gerçekten Zulmedenler’dendik" demelerinden başka olmadı.

007.06-      Andolsun, kendilerine Gönderilenler'e elbette Hesap soracağız.

 

007.07-      Andolsun, Onlar’a bir İlim’le Haber vereceğiz. Ve Biz (onlardan) Gaibler de değildik.

007.08-      O Gün Tartı Haq’tır. Kimin Tartılar’ı ağır gelirse,  işte Kurtulanlar Onlar’dır.

007.09-      Kimin de Tartılar’ı Hafif gelirse, Bunlar da Ayetler’imize Zulmettiklerinden dolayı kendilerini Hüsran’a uğratanlar’dır.

 

II Şeytanın Muhalefeti :10-25

 

               ( Bak: 41/ Sad 71-85 48/Taha 115-126

                                                  54/İsra 61-65     

                                                  74/Kehf 50      

                                                  Md.1/Bakara 30-38, )

 

007.10-      Andolsun, Sizi Arz’a yerleştirdik ve orada  Geçimlikler yarattık. Ne kadar az şükrediyorsunuz?

007.11-      Andolsun, Biz Sizi yarattık, sonra Suret verdik. Sonra Melekler’e: "Adem'e secde edin." dedik. Onlar da İblis'in dışında secde ettiler. O Secde edenler’den olmadı.

007.12-      Dedi: "Sana emrettiğimde, Seni secde etmekten engelleyen neydi? " Dedi: "Ben O’ndan Hayırlı’yım.  Beni Ateş'ten yarattın, O’nu ise Çamur’dan yarattın."

007.13-      "Artık oradan in. Orada büyüklenmek olmaz. Hemen çık. Gerçekte Sen Küçük düşenler’densin."

007.14-      O da: "Dirilecekleri Gün’e kadar Beni gözle." dedi.

007.15-      (Allah) "Sen ertelenenler’densin." dedi.

007.16-      Dedi ki: "Madem öyle, Beni azdırdığından dolayı  Onlar için kesinlikte Senin Dosdoğru Sırat’ında oturacağım."

007.17-      "Sonra da elbette Onlar’a önler’inden, arkalar’ından, sağlar’ından ve sollar’ından kendilerine sokulacağım. Onlar’ın çoğunu Şükredici bulmayacaksın."

007.18-      (Allah) Dedi: "Kınanıp alçaltılmış olarak oradan çık. Andolsun, Onlar’dan kim Seni izlerse, Cehennem’i Sizler’le dolduracağım."

007.19-      "Ey Adem, Sen ve Eş’in Bahçe'ye yerleş. İkiniz de dilediğiniz Yer’den yiyin, ama şu Ağac’a yaklaşmayın. Yoksa Zalimler’den olursunuz."

007.20-      Şeytan, kendilerinden Ayıp Yerleri’ni açığa çıkarmak için Onlar’a vesvese verdi ve dedi ki: "Rabb'inizin Size bu Ağac’ı yasaklaması, yalnızca, Sizin İki Melek olmamanız veya Ebedi Yaşayanlar’dan kılınmamanız içindir."

007.21-      Ve: "Gerçekten Ben Size Öğüt verenlerdenim." diye yemin de etti.

007.22-      Böylece Onlar’ı aldatarak düşürdü. Ağac’ı tattıkları anda ise, Ayıp Yerleri kendilerine belirdi ve üzerlerine Bahçe Yaprakları’ndan örtüp yamamaya başladılar. Rabb'leri kendilerine seslendi:" Ben Sizi bu  Ağaç’tan menetmemiş miydim? Ve Şeytan’ın da sizin Gerçekten Apaçık bir Düşmanınız olduğunu söylememiş miydim?"

007.23-      Dediler ki: "Rabb'imiz, biz kendimize zulmettik, eğer Bizi bağışlamazsan ve esirgemezsen, gerçekten Hüsran’a uğrayanlar’dan olacağız."

007.24-      (Allah) Dedi ki:" Kiminiz kiminize Düşman olarak inin. Arz’da belli bir vakte kadar Sizin için bir Yerleşim   ve Meta var’dır."

007.25-      Dedi ki: "Orada yaşayacak, orada ölecek ve oradan çıkarılacaksınız."

 

III            Ademin Çoçukları'nı Şeytanın İğfal İsteği : 26-31

 

007.26-      Ey Adem’in Çocukları, Biz Ayıp Yerler’inizi örtecek bir Elbise ve Sizi  süsleyecek bir Giyim sunduk. "Taqwa Giyimi"  daha Hayırlı’dır. Bunlar, Allah'ın Ayetleri’ndendir. Umulur ki öğüt alırlar.

007.27-      Ey Adem'in Çocukları, Şeytan, Anne ve Baba’nızın Ayıp Yerleri’ni kendilerine göstermek için, Onlar’ı Bahçe'den çıkardığı gibi sakın Sizi de çeldirmesin. O ve Taraftarlar’ı Sizleri görmektedir. Biz Şeytanları, inanmayanların Dostlar’ı yaptık.

007.28-      Onlar bir Fuhuş işlediklerinde: " Biz Atalar’ınızı böyle bulduk. Allah da  Bize bunu emretti." derler. De ki: " Allah, Fahşa’yı emretmez. Allah'a bilmediğiniz Şey’i  nasıl söylüyorsunuz?"

007.29-      De ki: "Rabb'im Adalet’le davranmayı emretti. Her Mescid yanında Yüzler’inizi doğrultun ve Din’de O'nun içih Muhlisler olarak O'na Dua edin.      İlkin Sizi yarattığı gibi döneceksiniz."

007.30-      Bir kısmına hidayet verdi, bir kısmı da Sapıklığı haketti. Çünkü bunlar, Allah'ı bırakıp Şeytanlar’ı Veli edinmişlerdi. Ve gerçekten Onlar’ı Mühtedi saymaktadırlar.

007.31-      Ey Ademoğulları, her Mescid yanında Ziynetler’inizi takının. Yiyin için ve israf etmeyin. Çünkü O,  İsraf edenler’i sevmez.

 

IV           32-39

 

               Allah'ın Haram Kıldıkları

 

007.32-      De ki: "Allah'ın Kulları için sunduğu Ziyneti ve Temiz Rızıqlar’ı haram eden kimmiş?"

007.33-      De ki: "Rabb'im yalnızca Fahşa’yı, Açıkta olsun Gizli olsun, Günah işlemeyi, Haqlı nedeni olmayan Bağy’i, kendisi hakkında İspatlayıcı bir Delil indirmediği Şey’i Allah'a şirk koşmanızı ve Allah'a karşı bilmediğiniz Şeyler’i söylemenizi haram kıldı."

007.34-      Her Ümmet için bir Ecel vardır. Onların Eceller’i gelince, ne bir Saat ertelenebilir ne de öne alınabilirler.

 

               Ademoğlu'na  Yaşarken ve Ölürken Elçiler Gelmesi

 

007.35-      Ey Ademoğulları, içinizden size Ayetlerim’i Haber veren Elçiler geldiğinde, kim ittiqa ederse ve düzeltirse işte Onlar için Korku yoktur, Onlar Mahzun da olmayacaklardır.

007.36-      Ayetler’imizi yalanlayanlar ve Onlar’a karşı büyüklenenler, İşte Onlar Ateş'in Arkadaşları’dır. Onda Sonsuzca kalacaklardır.

007.37-      Öyleyse, Allah'a karşı Yalan yere iftira düzenden ya da Ayetler’i yalanlayan’dan daha Zalim kim’dir? Kitap'tan kendilerine bir Pay erişecek olanlar bunlar’dır. Nihayet Elçilerimiz, Hayatlar’ına son vermek üzere kendilerine gittiklerinde Onlar’a derler: " Allah'tan başka tapmakta olduklarınız nerede?" "Onlar Bizi bırakıp kayboldular." derler. Bunlar, gerçekten Kafirler olduklarına kendi aleyhlerine şehadet ettiler.

 

007.38-      (Allah) Dedi: "Tanıdığınız ya da tanımadığınız Siz’den önce  Yaşamış Ümmetler’le birlikte Ateş'e girin." Giren her bir Ümmet Kardeş’ini lanetler. Hepsi peşpeşe orada toplanınca, En son gelenler, İlk gelenler’e: "Rabb'imiz, işte bunlar Bizi saptırdı. Öyleyse Ateş’le Azab’ı Onlar’a  kat kat artır ." derler." ( Allah da ateş ) hepinize kat kattır." der.

007.39-      Önde gelenler Son’da yer alanlar’a der: "Sizin Bize göre bir Üstünlüğünüz yoktur, kazandıklarınıza karşılık olarak Azab’ı tadın."

 

V Bahçe ve Ateş Halkları: 40-47

 

007.40-      Şüphesiz Ayetler’imizi yalanlayanlar ve Onlar’a karşı Büyüklenenler, Onlar için Göğün Kapıları açılmaz ve Deve de İğne Deliği’nden geçinceye kadar  Bahçe’ye giremezler. Biz Suçlular’ı böyle cezalandırırız."

007.41-      Onlar için Cehennem’den Yataklar ve üstlerine de Örtüler vardır. Biz Zulmedenler’i böyle cezalandırırız.

007.42-      İnananlar ve Salih Çalışmalar’da bulunanlar -ki Biz hiç kimseye Güc’ünden fazlasını yüklemeyiz-  Onlar da Bahçe'nin Arkadaşları’dır. Onda Sonsuz olarak kalacaklardır.

007.43-      Biz Onların Göğüsler’inde Kin’den ne varsa çekip aldık. Altlarından da Irmaklar akar. Derler ki:" Bizi buna ulaştıran Allah'a Hamd olsun. Eğer Allah Bize hidayet vermeseydi Biz Doğru’ya erişmeyecektik. Andolsun, Rabb'imizin Elçiler'i Haqq ile geldiler." Onlar’a: "İşte bu, yapmakta olduklarınıza Karşılık olarak Mirascı olduğunuz Bahçe'dir" diye seslenilecek.

007.44-      Bahçe Halkı, Ateş Halkı’na seslenirler: "Bize Rabb'imizin Vadettiğini gerçekleşti, Size de Rabb'inizin Vadettiğini gerçekleşti mi?" Onlar da: "Evet" derler. Sonra içlerinden biri seslenir: "Allah'ın Laneti Zalimler’in üzerine olsun."

007.45-      "Ki Onlar Allah'ın Yolu’ndan alıkoyanlar, onda Çarpıklık arayanlar ve Onlar Ahiret'i tanımayanlardır."

007.46-      İki Taraf arasında bir Engel ve A’raf üstünde (Sur’un Burçları üzerinde)  de hepsini yüzlerinden tanıyan Adamlar vardır. Bahçe’ye gireceklere: "Selam size" derler, ki bunlar,  henüz girmeyen ama girmeyi umanlardır.

007.47-      Gözler’i Cehennem Halkı’ndan yana çevrilince: "Rabb'imiz, Bizi Zalimler Topluluğu’yla birlikte kılma" derler.

 

VI           A'raftaki Tartışmalar: 48-53

 

007.48-      A'raf üstündeki Adamlar, kendilerini Yüzler’inden tanıdıkları Adamlar’a seslenip derler: "Ne toplamış olmanız, ne de büyüklenmeniz Size Yarar sağlamadı."

007.49-      Kendilerine Allah'ın bir Rahmet eriştirmeyeceğine Yemin ettiğiniz kKmseler bunlar mıydı? Girin Bahçe'ye. Sizin için hiçbir Korku yok’tur ve Siz Mahzun da olmayacaksınız."

007.50-      Ateş Halkı, Bahçe Halkı’na seslenir: " Bize biraz Su’dan ya da Allah'ın Size verdiği Rızıq’tan aktarın."

Derler ki: "Doğrusu Allah, bunları Küfredenler’e haram kıldı."

007.51-      Onlar, Dinler’ini bir Eğlence ve Oyun edinmişler’di ve Dünya Hayatı Onlar’ı aldatmıştı. Onlar, bu Günler’iyle karşılaşmayı unuttukları ve Bizim Ayetler’imizi tanımadıkları gibi Biz de Bugün Onlar’ı unutacağız.

007.52-      Andolsun, Biz Onlar’a bir Kitap getirdik, inanacak bir Qawm’e bir Hidayet  ve Rahmet olmak üzere bir Bilgi’ye dayanarak O’nu Çeşitli Biçimler’de tafsilatlandırdık.

007.53-      Onlar, O’nun Te'vil’ine bakmazlar mı? Te'vil’inin geleceği Gün, daha önce O'nu unutanlar, derler ki: "Gerçekten Rabbimizin Elçileri Bize Haqq'ı            getirmişlerdi. Artık Bize şefaat edecek yok mu? Veya Geri çevrilsek de işlediklerimizden başkasını yapsak." Kendilerini Hüsran’a uğrattılar. Uydurdukları Şeyler de onlar’dan uzaklaşmıştır.

 

VII          Temiz Belde'nin Bitkisi: 54-58

 

007.54-      Gerçekten Sizin Rabb'iniz, Altı Gün’de Gökler’i ve Yer’i yaratan, sonra da Arş’a istiva eden Allah'tır. Gündüz’ü, hızla kendisini kovalayan Gece’yle örten, Güneş’e, Ay’a ve Yıldızlar’a kendi buyruğuyla Baş eğdiren’dir. Haberiniz olsun, Yaratmak da, Emr de O'nundur. Alemlerin Rabb'i olan Allah ne Yüce’dir.

007.55-      Rabbinize yalvararak ve içinizden Dua edin. Şüphesiz O, Haddi aşanlar’ı sevmez.

007.56-      Düzeninden sonra Arz’da Fesad çıkarmayın. O'na korkarak ve umut ederek Dua edin. Doğrusu Allah'ın Rahmeti İyilik yapanlar’a pek yakın’dır.

007.57-      Rahmetinin önünde Rüzgarlar’ı bir Müjde olarak gönderen O'dur. Bunlar Ağırca Bulutlar’ı kaldırıp yüklendiğinde, Onları ölmüş bir Şehr’e sürükleyeceğiz ve bununla oraya Su indiririz de böylelikle bütün Ürünler’den çıkarırız. İşte Biz, Ölüler’i de böyle diriltiriz. Umulur ki ibret alırsınız.

007.58-      Temiz Belde'nin Bitkisi, Rabb'inin İzni’yle çıkar. Kötü olan’dan ise Kavruk’tan başkası çıkmaz. İşte Biz, Şükreden bir Qawm için Ayetleri böyle Çeşitli Biçimler’de açıklıyoruz.

 

VIII         Nuh : 59-64

 

               (Bak:   25/Necm 53-55

                          37/Kaf 12-15

                          40/ Kamer 9-17

                          41/Sad 12-16

                          42/A'raf 59-64

                          45/Furkan 37)

 

007.59-      Andolsun, Biz Nuh'u kendi Qawm’ine gönderdik. Dedi ki: "Ey Qavmim, Allah'a kulluk edin, Sizin O'ndan başka İlahınız yok’tur. Doğrusu Ben, Sizin için Büyük bir Gün’ün Azabı’ndan korkmaktayım."

007.60-      Qawm’inin Önde Gelenleri: "Gerçekte Biz Seni açıkca bir Sapkınlık içinde görmekteyiz" dediler.

007.61-      O: "Ey Qawmim, Ben’de bir Sapkınlık yoktur. Ama Ben Alemler’in Rabb'inden bir Elçi'yim." dedi.

007.62-      "Size Rabb'inizin Risaleti’ni tebliğ ediyorum. Size öğüt veriyor ve Sizin bilmediklerinizi Ben Allah'tan biliyorum."

007.63-      "Sizi uyararak ittiqa etmeniz ve belki Rahmet’e kavuşturulmanız için aranızdan bir Adam aracılığıyla Rabb'inizden Size bir Hatırlatma’nın gelmesine mi şaştınız?"

007.64-      O'nu yalanladılar. Biz de O'nu ve Gemi’de O’nunla birlikte olanlar’ı kurtardık. Ayetler’imizi yalanlayanları da Su’da boğduk. Çünkü Onlar Kör bir Qawim’di."

 

IX           Hud: 65-72

 

               (Bak:   10/Fecr 6-8

                          25/Necm 50

                          37/Kaf 12-15

                          40/Kamer 18-22

                          41/Sad 12-16

               45/Furkan 38-40)

 

007.65-      Ad'e de Kardeşleri Hud'u (gönderdik). "Ey Qawmim, Allah'a kulluk edin, Sizin O'ndan başka İlahınız yok’tur. Hala ittiqa etmeyecek misiniz?" dedi.

007.66-      Qawm’inin Önde Gelenleri’nden İnkarcılar dediler ki: "Gerçekte Biz Seni Sefihlik içinde görmekteyiz. Ve doğrusu Biz senin Yalancılar’dan olduğunu da sanmaktayız."

007.67-      "Ey Qawmim" dedi, "Ben’de Sefihlik yoktur, ama Ben gerçekten Alemler’in Rabb'inden bir Elçi'yim."

007.68-      Size Rabb'imin Elçiliği’ni tebliğ ediyorum. Ben Sizin için Güvenilir bir Öğütcü’yüm."

007.69-      "Sizi uyarmak için aranızdan bir Adam aracılığıyla Rabb'inizden Size bir Hatırlatma’nın gelmesine mi şaştınız? Nuh Qawmi’nden sonra sizi Halifeler kıldığını ve Sizin Yaratılış’ta gelişiminizi artırdığını hatırlayın. Öyleyse Allah'ın Nimetlerini hatırlayın da umulur ki Felah’a erersiniz."

007.70-      Dediler ki: "Sen Bize yalnızca Allah'a kulluk etmemiz ve Atalar’ımızın tapmakta olduklarını bırakmamız için mi geldin? Eğer gerçekten Doğrusözlüler’den isen, Bize Vaadettiğıin Şey’i getir bakalım."

007.71-      Dedi: "Andolsun, Rabb'inizden üzerinize İğrenç bir Azab ve Gazab Gerekli kılındı. Allah'ın Delil indirmediği ve Sizin ile Babalar’ınızın isimlendirdiği bir takım İsimler Adına mı Benimle Mücadele ediyorsunuz?  Öyleyse bekleye durun. Şüphesiz Ben de Sizler’le birlikte Bekleyenler’denim."

007.72-      Böylece O’nu ve O’nunla birlikte olanları katımızdan bir Rahmet ile kurtardık. Ayetler’imizi yalanlayarak inanmamış olanlar’ın da Kök’ünü kuruttuk.

 

X            73-84

 

               Salih

               (Bak:   10/Fecr 10-14

                          25/Necm 51

                          28/ Şems 11-15

                          29/Buruc 17-20

                          40/Kamer 23-32

                          41/Sad 12-16

                          45/Furkan 38-40)

 

007.73-      Semud'a da Kardeşler’i Salih'i (gönderdik). "Ey Qawmim, Allah'a kulluk edin, O'ndan başka İlahı’nız yok. Size Rabb'inizden apaçık bir Belge geldi. Bu Dişi Deve Size  Allah'ın bir Belgesi’dir. Onu serbest bırakın, Allah'ın Toprakları’nda otlasın, O’na bir Kötülük yapmayın, sonra acı bir Azab’la yakalanırsınız." dedi.

007.74-      Yeryüzüne Ad'dan sonra sizi Halef kılıp yerleştiğini hatırlayın. Düzlükler’inde Köşkler kuruyor, Dağlar’ında Evler oyuyordunuz. Artık Allah'ın Ni’metleri’ni hatırlayın da, Arz’ı Fesatcı olarak karıştırmayın."

007.75-      Qawm’inin Önde gelenleri’nden Büyüklük taslayanlar, içlerinden inanan ve Onlarca Zaafa Uğratılanlar’a  dediler ki:" Salih'in gerçekten Rabb'i tarafından gönderildiğini biliyor musunuz? Onlar: "Biz gerçekten O’nunla Gönderilen’e inananlarız" dediler.

007.76-      Büyüklenenler dedi: "Biz de gerçekten Sizin inandığınızı tanımayanlarız."

007.77-      Böylelikle Dişi Deve’yi öldürdüler ve Rabb'lerinin Emrine karşı çıkıp dediler. "Ey Salih eğer gerçekten Gönderilenler'den isen waad ettiğin Şey’i getir bakalım."

007.78-      Bunun üzerine Onlar’ı dayanılmaz bir Sarsıntı tuttu da kendi Yurtlar’ında Diz üstü çökmüş olarak sabahladılar.

007.79-      O da Onlar’dan yüz çevirdi ve dedi: "Ey Qawmim andolsun Size Rabb'imin Elçiliğini tebliğ ettim ve Size Öğüt verdim. Ama Siz Öğüt verenleri sevmiyorsunuz."

 

               Lut Kavmi

 

               (Bak:   25/Necm 52

                          37/Kaf 12-15

                          40/Kamer 33-40

                          41/Sad 12-16)

 

007.80-      Hani Lut da Qawmine seslenmişti: "Sizden önce Alemler’den kimsenin yapmadığı Hayasızlığı mı yapıyorsunuz?"

007.81-      Kadınlar’ı bırakıp Şehvetle Erkekler’e yaklaşıyorsunuz. Doğrusu Ölçü’yü kaçıran bir Qawim’siniz."

007.82-      Cevabları: "Yurdunuzdan çıkarın bunları, Bunlar (Lut'un Taraftarları) Çok Temiz İnsanlar’mış! " demekten başkası olmadı.

007.83-      Bunun üzerine Karı’sı dışında O'nu ve Ailesi kurtardık. (Hanımı) geride kalanlar’dandı.

007.84-      Üzerlerine bir Sağanak yağdırdık. Suçlular’ın Aqıbeti’ne bir bak!

 

XI           Şuayb: 85-93

 

007.85-      Medyen'e de Kardeşleri Şuayb'ı (gönderdik).  Dedi ki: "Ey Qavmim, Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan başka İlah’ınız yok. Rabb'inizden apacık bir Belge geldi. Ölçü-Tartı’yı tam yapın. İnsanlar’ın Mallar’ını Düşük Değerli göstermeyin ve Islah’ından sonra Arz’da fesat çıkarmayın. Eğer inanıyorsanız bu Sizin için daha Hayırlı’dır."

007.86-      İnananlar’ı tehdid ederek Allah'ın Yolu’ndan alıkoymayın ve onda Çarpıklık arayarak Yol Başları’nı kesip oturmayın, hatırlayın ki Azınlıkta iken Sizi O çoğalttı. Fesatcılar’ın Aqıbeti ne oldu bir bak!

007.87-      İçinizden bir Gurup kendisiyle gönderildiğin Şey’e inanmışken diğer bir Gurup inanmadığına göre  artık Allah aramızda Hüküm verenlerin en Hayırlısı’dır.

007.88-      Qavm’inin önde gelenlerinden Büyüklenenler dediler ki: "Ey Şuayb, Seni ve Seninle birlikte İnananlar’ı ya Ülkemizden sürüp çıkaracağız veya mutlaka Bizim Dinimize geri döneceksiniz." Biz istemesek de mi?" dedi.

007.89-      "Allah Bizi ondan kurtardıktan sonra  tekrar Sizin Din’inize dönmemiz Allah'a iftira düzmektir. Rabb'imiz olan Allah'ın Dilemesi dışında  geri dönmek  olacak İş değil. Rabb'imizin İlmi  Herşey’i kuşatır . Biz Allah'a tewekkül ettik." "Rabb'imiz Bizim’le Qawmimiz arasında Haqq ile hükmet. Sen en Hayırlı Hükmü verensin."

007.90-      Qawminin Önde gelen Küfredenleri dedi ki: "Andolsun Şuayb'a uyarsanız kaybederseniz."

007.91-      Bunun üzerine Onları Dayanılmaz bir Sarsıntı tuttu,  Yurtla’rında Dizüstü çökertildiler

007.92-      Şuayb'ı yalanlamakta olanlar sanki onda Hiç Refah içinde yaşamamış gibi oldular. Şuayb'ı yalanlayanlar Asıl Büyük Hüsran’a uğrayanlar oldular.

007.93-      O da Onlar’dan yüzçevirdi ve dedi: "Ey Qawmim, andolsun Size Rabb'imin Elçiliğini Tebliğ ettim ve Size öğüt verdim. Şimdi Ben küfreden bir  Qawn’e  karşı nasıl üzülebilirim?"

 

XII          Sünnetullah: Zorlukla Sınav: 94-99

 

007.94-      Biz Hangi Ülke’ye bir Elçi gönderdiysek onun Halkı yalvarsınlar diye mutlaka onları dayanılmaz bir Zorlukla yakalayıvermişiz.

007.95-      Sonra Kötülüğün yerini İyilik’le değiştirdik. Öyle ki Onlar çoğaldılar ve "Atalarımıza da Şiddetli Sıkıntılar, Refah ve Genişlikler dokunmuştu" dediler. Bunun üzenrine Biz de Onlar’ı kendileri şuurunda değilken ansızın yakalayıverdik."         

007.96-      Eğer o Ülkeler Halkı inansalardı ,ittiqa etselerdi,  gerçekten üzerlerine hem  Gök’ten hem de Yer’den Bereketler açardık. Ancak Onlar yalanladılar. Biz de Onlar’ı kazandıkları nedeniyle yakalayıverdik.         

007.97-      O Ülkeler Halkı Geceler’i uyurken Onlar’a Zorlu Azab’ımızın gelmeyeceğinden Güvende mi idiler?

007.98-      Ya da o Ülkeler Halkı Kuşluk vakti Eğlence’ye dalmışken Onlar’a Zorlu Azab’ımızın gelmeyeceğinden Güvende mi idiler?

007.99-      Onlar Allah'ın Tuzağı’ndan Güvende mi idiler? Allah'ın bir Tuzak kurmasından Hüsran’a uğrayan bir Topluluk’tan başkası Güvende olmaz.

 

XIII         Musa'nın Kıssası :100-108

 

007.100-    Oraya (eski) Sakinlerinden sonra Mirascı olanlar.  Eğer Biz dilemiş olsaydık Onlar’ı Günahlar’ı nedeniyle bir Musibet’e uğratır, Qalpler’ini damgalardık,  artık işitemezlerdi.

007.101-    İşte Sana bu Ülkeler’in Haberleri’nden aktarıyoruz. Gerçekten Onlar’a Elçiler’i Apacık Belgeler’le gelmişlerdi ama önceki Yalanlamaları nedeniyle inanmadılar. İşte Allah Küfredenler’in Qalpler’ini böyle damgalar.

007.102-    Onların çoğunu Ahidlerine Bağlı görmedik, birçoğunu Fasıqlar olarak gördük.

 

               Fir'avn'a Tebliğ,  Beyazlaşan El,  Canlanan Asa Mucizeleri

 

007.103-    Sonra bunların ardından Musa'yı Ayetler’imizle Fir'awun'a ve Önde gelen Çevresine gönderdik. Onlar O'na Haqsızlık ettiler. İşte Fesatcılar’ın nasıl bir Aqıbet’i var, bir bak.

007.104-    Musa dedi ki: "Ey Fir'awun. Gerçekten Ben Alemler’in Rabb'inden bir Elçi'yim."

007.105-    Üzerimdeki Yükümlülük Allah için Gerçeği söylemektir. Rabb'inizden Size Apacık bir Belge getirdim. Artık İsrailoğulları’nı Benimle gönder."

007.106-    Dedi ki: "Eğer gerçekten bir Ayet getirmişsen ve Doğrusözlüler’den isen , onu getir bakalım."

007.107-    (Musa) Asa’sını fırlatınca derhal Ejderha’ya dönüştü.

007.108-    El’ini sıyırdı, anında Bembeyaz göründü.

 

XIII         Musa ve Büyücüler: 109-126

 

007.109-    Fir'awn, Qawm’inin Önde Gelenler’i dediler ki: "Bu gerçekten Bilgin bir Büyücü’dür."

007.110-    Bizi Topraklarımız’dan sürmek istiyor. Bu durumda ne  (yapalım) dersiniz?"

007.111-    Dediler ki: "Onu ve Kardeş’ini şimdilik bırak. Şehirler’e de Toplayıcılar gönder."

007.112-    "Bütün Bilgin Büyücüler’i Sana getirsinler."

007.113-    Sihirbazlar Fir'awn'a gelip dediler: "Eğer Biz Galip gelirsek herhalde bir Karşılığı vardır."

007.114-    "Evet, Siz En-yakınlar’dan olacaksınız." dedi.

007.115-    Dediler ki: "Ey Musa, (Asanı)  Sen mi atmak istersin yoksa  Biz mi atalım?"

007.116-    "Siz atın." dedi. Atınca İnsanlar’ın Gözlerini büyülediler. Onlar’ı Dehşet’e düşürdüler ,Büyük bir Sihir yaptılar.

007.117-    Biz de  Musa'ya "Asa’nı fırlat" diye wahyettik. Bir de baktılar ki o Bütün Uydurdukları’nı yutuyor.

007.118-    Böylece Haqq yerini buldu. Onlar’ın yaptıkları geçersiz kaldı.

007.119-    Orada yenildiler ve küçük düşerek tersyüz çevrildiler.

007.120-    (Sonra) Sihirbazlar Secde’ye kapandılar.

007.121-    "Alemler’in Rabb'ine inandık" dediler,

007.122-    "Musa'nın ve Harun'un Rabb'ine."

007.123-    Fir'awn "Ben Size İzin vermeden O'na inandınız öyle mi? Elbette bu Halkı burdan sürmek amacıyla  O'nunla İşbirliği yapıyordunuz. Öyleyse Siz  bilirsiniz  " dedi.

007.124-    "Eller’inizi ve Ayaklar’ınızı Çaprazlama keseceğim ve hepinizi asacağım."

007.125-    "Biz de Elbette Rabb'imize döneceğiz" dediler.

007.126-    "Oysa Sen Bize geldiğinde Rabb'imizin Ayetler’ine inanmamızdan başka bir nedenle Biz’den intikam almıyordun. Rabb'imiz üzerimize Sabır yağdır ve Bizi (sana) Teslim olanlar olarak öldür."

 

XIV         Musa'nın Serbest Bırakılışı: 127-129

 

007.127-    Fir'awn Qawm’inin Önde Gelenleri dediler ki: "Musa ve Qawm’ini bu Topraklar’da fesat çıkarmaları, Seni ve İlahlar’ını terketmeleri için mi bırakıyorsun?" Dedi ki: "Oğullar’ını öldüreceğiz ve Kadınlar’ını sağ bırakacağız. Elbette Bizim  Ezici bir Üstünlümüz var."

007.128-    Musa Qawm’ine "Allah'tan yardım dileyin ve sabretin, gerçek şu ki Arz Allah'ındır. Kulla’rından dilediğini ona Mirascı kılar. Aqıbet Muttaqiler’indir"       dedi.

007.129-    Dediler ki "Sen gelmeden önce de geldikten sonra da Eziyet’e uğradık." Umulur ki Rabb'iniz Düşman’ınızı Helak edecek ve Sizleri Arz’a Halef kılacak. Böylece nasıl davranacağınızı gözleyecek" dedi.

 

XV          Fir'avn ve Taraftarların Başlarına Gelen Musibetler :130-141

 

007.130-    Biz de Andolsun Fir'awn Taraftarları’nı belki Öğüt alırlar diye Yıllarca Kuraklığa ve Kıtlığa uğrattık.

007.131-    Bir İyilik geldiği zaman "Bu Bizim için" dediler. Onlar’a bir Kötülük de isabet ettiğinde "Musa ve Beraberindekiler’in bir Uğursuzluğu" olarak yorumladılar. Haberiniz olsun, Allah katında Asıl Uğursuzlar kendileridir.  Ama Onlar’ın çoğu  bilmezler.

007.132-    Onlar "Bizi büyülemek için Ayet olarak  ne getirirsen getir, yine de Sana inanmayacağız "dediler.

007.133-    Bunun üzerine Biz de ayrı ayrı Ayetler olarak üzerlerine Tufan, Çekirge, Buğday Güveyi, Kurbağa ve Kan Musallat ettik. Yine büyüklendiler ve  Suçlu bir Qawim oldular.

007.134-    Başlarına İğrenç bir Azab çökünce dediler ki: "Ey Musa, Rabb'ine Sana verdiği Ahid adına Bizim için dua et. Eğer bu İğrenç Azab’ı üzerimizden çekersen andolsun Sana inanacağız. Ve İsrailoğulları’nı Seninle göndereceğiz."

007.135-    Erişebilecekleri bir Süre’ye kadar o İğrenç Azab’ı  çektiğimizde Onlar yine Andlar’ını bozdular.

 

               Fir'avn'ın Helakı

 

               (Bak:   3/Müzzemmil 15-16

                          10/Fecr 9

                          29/Şems 17-20

                          37/Kaf 12-15

                          40/Kamer 41-42

                          41/Sad 12-16)

 

007.136-    Biz de intikam aldık ve Ayetler’imizi yalanlamaları ve  sanki Onlar’dan habersiz olanları Deniz’de boğduk.

007.137-    Kendisini Bereketler kıldığımız Arz’ınin Doğusu’na da Batısı’na da o Mustazaflar’ı Mirascılar kıldık. Rabb'inin İsrailoğulları’na olan o Güzel Vaadi sabretmeleri dolayısıyla tamamlandı. Fir'awun ve Qawmi’nin yaptıklarını ve yükselttiklerini de yerle bir ettik.

 

               İsrailoğllarının Çöldeki Suçları

 

007.138-    İsrailoğulları’nı Deniz’den geçirdik. Putlar’ı önünde bel büküp eğilmekte olan bir  Qawm’e uğradılar. Ve dediler ki: "Ey Musa, Bize Onlar’ın İlahlar’ı gibi bir İlah yap. O "Siz gerçekten Cahil bir Qawim’siniz." dedi.

007.139-    Onların içinde bulundukları  Mahvolucu’dur. Ve yapmakta oldukları da Batıl’dır.

007.140-    O Sizi Alemler’e üstün kılmışken ve Size Allah'tan başka İlah mı arayacağım!

007.141-    Hani Size Dayanılmaz İşkenceler yapan, Kadınlar’ınızı Sağ bırakıp Erkek Çocuklar’ınızı öldüren Fir'awn Ailesi’nden Sizi kurtardık. Bunda Rabb'inizden Sizin için Büyük bir İmtihan vardır.

 

XVII        Musa'nın Rabbini Görme İsteği ve Levhaları Alışı :142-147

 

007.142-    Musa ile Otuz Gece sözleştik ve ona bir On daha ekledik. Böylece Rabb'inin belirlediği Süre Kırk’a tamamlandı. Musa Kardeş’i Harun’a: "Qawm’imde benim Yerim’e geç, (onları) ıslah et ve Müfsitler’in Yolu’nu tutma." dedi.

007.143-    Musa belirlenen Süre içinde gelince ve Rabb'i de O'nunla konuşunca "Rabb'im Bana göster, Seni göreyim" dedi. "Beni asla göremezsin. Ama şu Dağ’a bak, eğer o yerinde kalabilirse Sen de Beni görebileceksin." (dedi). Rabb'i Dağ’a tecelli edince O’nu Paramparça etti. Musa bayılarak Yer’e düştü. Kendine geldiğinde "Sen ne Yüce’sin. Sana tewbe ettim ve Ben İnananlar’ın ilki’yim" dedi.

007.144-    "Ey Musa," dedi. "Sana verdiğim Elçiliğimle ve Seninle konuşmamla Seni İnsanlar üzerinde Seçkin kıldım. Sana verdiklerimi al ve Şükredenler'den ol."

007.145-    Biz O'na Levhalar’da Herşey’den bir Öğüt ve Herşey’in bir Açıklama’sını yazdık    ve "Şimdi bunlara sıkıca sarıl ve Qawm’ine de emret  Güzel Tarz’da O’na sarılsınlar. Size Fasıqlar’ın Yolu’nu yakında göstereceğim."

007.146-    Arz’da Haqsız yere Büyüklenenler’i Ayetlerim’!den engelleyeceğim. Onlar Her Ayet’i  görseler bile ona inanmazlar. Rüşd Yolu’nu da görseler O’nu Yol olarak benimsemezler , Azgınlık Yolu’nu gördüklerinde ise onu Yol olarak benimserler. Bu onların Ayetler’imizi Yalan saymaları ve Onlar’dan Gafil olmaları dolayısıyladır.

007.147-    Ayetler’imizi ve Ahiret'e Kavuşma’yı yalanlayanlar’ın Ameller’i boşa çıkmıştır. Onlar yaptıklarından başkası ile mi cezalandırılacaklardı.

 

XVIII       Buzağı Heykeli ve Bırakılan Levhalar :148-151

 

007.148-    Ardından Musa'nın Qawmi Zinet Takımları’ndan Böğüren bir Buzağı Heykel’!i edindiler. Onun kendileri ile konuşmadığını ve Onlar’ı bir Yol’a yöneltmediğini görmedin mi? Onu (ilah) edinenler Zalimler’den oldular.

007.149-    Ne zaman ki Elleri  Böğürlerinde Çaresiz kaldılar ve Saptıklarını anladılar "eğer Rabb'imiz Bize Merhamet etmez ve Bizi bağışlamazsa  Hüsran’a uğrayanlar’dan olacağız." dediler.

007.150-    Musa Qawm’ine  Kızgın olarak döndüğünde "Beni arkamdan ne Kötü temsil ettiniz, Rabb'inizin Emr’ni çabuklaştırdınız öyle mi?" dedi. Levhalar’ı bıraktı ve Kardeş’ini Baş’ından tutup kendisine doğru çekiyordu. "Anamoğlu, bu Topluluk Beni zayıflattı ve neredeyse Beni öldürmeye giriştiler. Bari Sen Düşmanlar’ı sevindirecek bir Şey yapma ve Beni bu Zalimler Topluluğu ile birlikte kılma." dedi.

007.151-    Dedi ki: "Rabb'im, Beni ve Kardeşim’i bağışla. Bizi Rahmetine kat, Sen Merhametedenler’in en Merhametli olanısın."

 

XIX         Musa'nın Yetmiş Adam Seçmesi ve Levhaları Ele Alması :152-157

 

007.152-    Şüphesiz Buzağı’yı  (İlah) edinlenler’e Rabb'lerinin bir Gazab ve Dünya Hayatı’nda bir Zillet yetişecektir. İşte Biz Yalan düzüp uyduranlar’ı böyle cezalandırız.

007.153-    Kötülük işleyip de bunun ardından Tewbe edenler ve İnananlar, elbette Senin Rabb'in bundan sonra Bağışlayan’dır, Rahim'dir.

007.154-    Musa'nın Öfkesi yatışınca Levhalar’ı aldı. Nüsha’sında Rabb'lerinden Korkanlar için bir Hidayet ve Rahmet vardır.

007.155-    Musa belirlediğimiz Süre için Qavm’inden Yetmiş Adam seçti. Bunları da dayanılmaz bir Sarsıntı tutunca dedi ki: "Rabb'im eğer dileseydi Bunları da Beni de daha önceden helak ederdin. İçimizdeki Sefihler’in yaptıklarından dolayı Bizi helak edecek misin? O da Senin denemenden başkası değil’dir. Onunla Sen dilediğini sapıtır dilediğini Hidayet’e eriştirirsin. Bizim Velimiz Sen’sin, öyleyse Bizi bağışla, Bizi esirge. Sen Bağışlayanlar’ın en Hayırlısı’sın."

007.156-    "Bize bu Dünya’da da  Ahiret'te de İyilik yaz. Biz Sana yöneldik." Dedi ki: "Azab’ımı dilediğime isabet ettiririm Rahmetimse herşey’i kapsamıştır. O’nu ittiqa edenler’e, Zekat’ı verenler’e ve Ayetler’imize inananlar’a yazacağım."

007.157-    Ki Onlar yanlarındaki Tevrat'ta ve İncil'de Yazılı bulacakları Ümmi Nebi Elçi'ye uyanlar’dır. O onlar’a Ma'ruf’u emrediyor, Münker’i yasaklıyor, Temiz Şeyler’i helal, Murdar Şeyler’i haram kılıyor ve Onlar’ı Ağır Yükleri, üzerlerindeki Zincirler’i indiriyor. O’na İnananlar, Destekleyenler, Yardım edenler ve O’nunla birlikte indirilen Nur’u izleyenler, işte Kurtuluş’a erenler bunlardır.

 

XX          Musa'nın Taş'tan Su Çıkaran Asası :158-162

 

007.158-    De ki: "Ey insanlar, Ben Allah'ın Sizin Hepiniz’e gönderdiği bir Elçi'siyim. Ki Gökler’in ve Yer’in Mülk’ü yalnızca O'nundur. O'ndan başka İlah yoktur. Ve O diriltir ve öldürür. Öyleyse Allah'a ve O'nun Elçisi Ümmi  Nebi'ye İman edin. O da Allah'a ve O'nun Sözler’ine inanmaktadır. O' na inanın ki Hidayet’e ermiş olasınız."

007.159-    Musa'nın Qawm’inden Haqq’a ileten ve onunla birlikte Adalet yapan bir Topluluk vardır.

007.160-    Biz onları ayrı ayrı Oymak’tan olarak Oniki Ümmet olarak ayırdık. Qawmi kendisinden Su istediğinde Musa'ya "Asa’nla Taş’a vur" diye wahyettik. Onlar Oniki Pınar fışkırdı. Böylece Her bir İnsan Topluluğu Su içeceği Yer’i öğrenmiş oldu. Üzerlerine Bulut’la Gölge çektik ve Onlar’a Kudret Helvası ile Bıldırcın indirdik. "Size Rızıq olarak verdiklerimizin Temiz olanları’ndan yiyin." Onlar Bize zulmetmedi ancak kendi Nefisler’ine zulmediyorlardı.

007.161-    Onlara "Bu Şehir’de oturun, ondan istediğiniz yerden yiyin, "Diliğemiz Bağışlanma" deyin ve Kapı’sından Secde ederek girin, Hatalar’ınızı bağışlayalım, Muhsinler için artırırız." denildiğinde;

007.162-    Onlar’dan Zulmedenler Sözü kendilerine söylenenden başka bir Şey’le değiştirdiler. Biz de bunun üzerine Zulmetmeleri nedeniyle Gök’ten İğrenç bir Azab indirdik.

 

XXI         Sahil Kenti ve Cumartesi Yasağı :163-171

 

007.163-    Bir de Onlar’a Deniz Kıyısı’ndaki Şehr’i sor. Hani onlar Sebt Haddi’ni aşmışlardı. Sebt Günü İş yapma Yasağı’na uyduklarındaBalıklar onlar’a açıktan akın akın geliyor Sebt Günü İş yapma Yasağına uymadıklarında ise gelmiyordu. İşte Biz Fısqları dolayısıyla Onlar’ı böyle imtihan ediyorduk.

007.164-    Onlar’dan bir Topluluk "Allah'ın kendilerini Yıkıma uğratmak veya Şiddetli bir Azab’a uğratmak istediği bir Qawm’e ne diye bir Öğüt veriyorsunuz" dediğinde "Rabb'inize karşı bir Özür için ve bir İhtimal sakınırlar diye", dediler.