BİZANS

Roma’nın Varisi Bizans

 (Monotelitlik, Monofizitlik, Trullo Quinisext Konsili , Konstantinopolis Konsilleri, İkonoklastlar,Pavloscular,Montanusçular, Skhisma, Konstantimopolis Okulu, )

 

Roma'ın Doğusu

                                                                                                  

        Fecr Saati 

 

05??-0640          Theophylaktıs Simokattes     Bizanslı      Tarihçi

0612-0641          Konstantinos ,III                   Bizanslı      İmparator,(Halife Ömer Dönemi)

0630-0668          Konstantinos Pogonatos      Bizanslı      İmparator,(5 Halife Dönemi)

06??-0685          Konstantinos,IV                     Bizanslı      İmparator, (Muaviye Dönemi)

0669-0711          İustinianos,II                          Bizanslı      Son Herakleios Hanedanı

0675-0741          Leon III,Isaurialı                    Ermeni       İkonoblast İmparator,(Emeviler Dönemi)

 

0752-0818          Theophanes, Aziz                 Bizanslı      Vakanüvis, İkonablast

0759-0826          Studites Theodoros               Bizanslı      İkonoblast

 

        Duha Saati

 

0820-0895          Photios                                 Bizanslı      Patrik, Ortodoks Teolog

0825-0884          Methodios                             Bizasnlı      Manastır Başkesişi, Misyoner

0827-0869          Kyrillos     (Konstantinos)      Bizanslı      Felsefe Öüretmeni, Misyoner  

0838-0867          Mikhail,III                              Bizanslı      İmparator, Konstaninopolis Okulu Hamisi 

 

0900 lü yıllar      Suidas                                  Bizanslı      Lugatçı, Felsefe Tarihçisi

 

1000-1059          Mikhail Keroullarios              Bizanslı      Patrik,

1018-1078          Mikhail Psellos                      Bizanslı      Felsefe Öğretmeni, Vezir

10??-1067          Konstantinos X Dukas           Bizanslı      İmparator (Alparslan Zamanı)

10??-1072          Romanos IV,Diogenes           Bizanslı      İmparator

10??-1???          İtalos İoannes                       Bizanslı      Platon-Aristoteles Yorumcusu, Heretik

1050-1109          Theophylaktos                       Bizanslı      Teolog, İncil-Tevrat Yorumcusu

1048-1118          Aleksios Komnenos              Bizanslı      Bizans İmparatoru

 

                                         1122-1180           Manuel I Komnenos              Bizanslı      İmparator,(Selçuklular Dönemi)

                               11??-1205           Konstantinos XI,Laskaris      Bizanslı      İznik İmparaoru

                               1175-1222           Theodoros I Laskaris            Bizanslı      İznik İmparaoru

1193-1254          İoannes III,Dukas Vatatzes    Bizanslı      İznik İmparatoru

 

                                        Zuhr’a Doğru

 

1222-1258          Theodoros II Laskaris           Bizanslı      İznik İmparaoru

1250-1261          İoannes IV, Laskaris              Bizanslı      Son İznik İmparatoru

 

 

 

   Doğu Roma

Medine’ye kadar

 

           Roma İmparatorluğu’nun Doğu Kesimi’nde oluşan Ortaçağ Devleti. Batı Kesiminin Çeşitli feodal Krallıklar Biçimi’nde Parçalanmasından sonra yaklaşık 1000 Yıl boyunca Varlığını korumuş, Başkent’i Konstantinopolis’in 1453’te Osmanlılar’ın Eline geçmesiyle ortadan kalkmıştır.

           ‘Bizans’ adı, Doğu Roma İmparatorluğunu belirtmek için, bu Devlet’in Çağdaşlarınca değil, daha sonra Tarihçiler tarafından kullanılmıştır. Boğaziçi’nin Avrupa Yakası’nda Eski bir Grek Yerleşmesi olan Bizans (Byzantion) Kenti,, İmparatorluğun Doğu Başkenti olarak MS 330’da Constantinus (hd 324-337) tarafından Konstantinopolis ya da Yeni Roma Adıyla yeniden kurulmuş ve 1453’e kadar Doğu’nun Yönetsel, Düşünsel hayatı’nın Odağı olmuştur. Bu nedenle, Doğu Roma İmparatorluğu’nun Devlet ve Toplum Yapısı’nın özellikle Belirgin biçimde farklılaşmasını vurgulamak amacıyla Bizans Adı yeğlenir. Oysa Bizanslılar, Roma İmparatorluğu’nun Gerçek ve Tek Mirasçısı oldukları inancıyla kendilerini Romaioi (Romalılar) olarak adlandırmışlardır.

           Doğu Roma’nın kendine Özgü bir Kimlik kazandığı Dönemi belirtmek amacıyla Değişik Tarihler öne sürülür. Bazı tarihçiler’e göre, İmp. Diocletianus’un (hd 284-305) MS 301’de Tetrarchia kurarak Doğu Kesimi’ni (Pars Orientalis) ayrı bir Yönetsel Birim Biçimi’nde Düzenlemesi Doğu Roma’nın Başlangıcını belirler. Buna karşılık  bazı tarihçiler Doğu Roma Tarihi’ni Konstantinopolis’in Kuruluşu’yla başlatırken, başka bir Grup da İmp. I.Theodosius’un (hd 379-395) ölmeden önce 395’te, İmparatorluğu 2 Oğlu arasında paylaştırmasıyla Doğu ile Batı’nın bir daha bütünleşmemek üzere birbirinden ayrıldığını vurgular. Theodosius, Hristiyanlığı Roma İmparatorluğu’nun Tek Dini Konumuna yükseltmiş, böylece Konstantinopolis Doğu’daki Hristiyan Merkezler arasında  Üstünlük kazanırken , Roma Kenti de Batı Hristiyanlığının Merkezi Durumuna gelmiştir. Yine Bazı tarihçiler, Ostrogotlar’ın 476’sa son Batı İmparatoru Romulus Augustus’u Taht’tan indirerek İmparatorluk Alametlerini Doğu İmparatoru Zenon’a (hd 474-491) göndermesiyle Konstantinopolis’in İmparatorluğun Tek Başkenti durumuna gelmesini Bizans Devleti’nin Başlangıcı sayarlar.Ama 500 lerin 2.yarısına kadar Roma İmparatorluğu’na özgü Geleneksel Düşünce ve Davranış Biçimleri’nin Geçerliliğini koruması nakımından 600 lerin Öncesi Dönem için Doğu Roma Adı Daha uygun bir Niteleme kabul edilir.

           Diğer yandan Charlemagne’ın 800’de Batı İmparatoru olarak Tac giymesiyle Doğu ile Batı’nın Aynı Yönetim altında Birleşmesi’nin İmkansız Duruma gelmesini ya da Papa VII.Gregorius Dönemi’nde (1073-1085) Doğu (Ortodox) ve Batı (Katolik) Kiliseleri’nin birbirlerinden Kesin olarak Kopuşunu Bizans Devleti’nin Ayrı bir Kimlik kazanmasında Dönemeç Noktası sayan Tarihçiler’de vardır.

           Doğu Roma’yı Batı’dan ayıran Özellikler’in Başında, Kökleri Büyük Alexandros’un Fetihlerine kadar uzanan, Antik Grek ve Ortadoğu Gelenkeleri’nin karışmasıyla doğmuş Helenistik Uygarlığın Mirasçısı olması gelir. Doğu Toplumu, batı’ya göre daha çok Ticaret’e açılmış, daha hızlı kentleşmiş, daha Yüksek bir Ekonomik Gelişme Doğrultusu’nda Siyasal ve Dini İşlevleri kendi Kişiliklerinde bütünleştiren Doğu İmparatorları’nın, Toplum’un Bütün Sınırları üzerinde çok daha güçlü bir Denetimi olmuştur. Doğu İmparatorları, Gerek Savaş, gerek Diplomasi aracılığıyla İstilacı Akınlar’a daha Büyük bir Beceri’yle karşı koyabilmişlerdir. Bizans İmparatorluğu’nun en Önemli Kültürel Özelliği ise, Hristiyanlığın bu Devlet’in Sınırları içinde gelişmiş Biçimidir. Doğu Hristiyanlığı, Batı Hristiyanlığına göre daha Mistik Özellikler taşır. Diğer yandan Bölge’deki Köklü Etnik Uyuşmazlıklar Suriye, Mısır ve Diğer Eyaletler’deki Hristiyan Din Adamları arasında Çeşitli Heretik Akımlar’ın Uzun süre Varlığını Koruması, İbadet’te Yerel Diller’in çok erken Dönemler’de kullanılmaya başlaması gibi nedenlerle Doğu Hristiyanlığı’nın Birliği batı’ya göre genellikle daha Zayıf olmuştur.

 

 

Theophylaktos,Okhridalı

5??-64?

 

           Theophylact Simocatta. Bizanslı Tarihçi.

           Mısır’da doğdu.Mısır’da Yüksek Devlet Görevlileri yetiştirmiş bir Aile’dendi. İmp. Herakleios Dönemi’nde (610-641), praefectus’luk ve İmparator Katipliği yaptı. Patrik I.Sergios’un koruduğu Kişiler’den biri olarak, Klasik Bizans Edebi Uslubu’ndaki Başarısıyla Ün kazandı.

           640’dan sonra muhtemelen Konstantinopolis’de öldü.

 

           Eserleri:

           Doğu Roma İmparatorluğu’na İlişkin Eserleri 500-600 lerde Slavlar ve Sasaniler’le İlişkiler Konusunda Bilgi veren Başlıca Kaynak’tır.

           -Tarih, 8 Cilt. En Önemli Eseri’dir.628-638 arasında yazdı. İmp.Mavrikios’un Dönemi’ni (582-602) ele alır. Daha çok Doğu’da Sasaniler’e girişilen Savaşlar’ı Konu alır ve II.Hüsrev’e İlişkin Bilgileri aktarır. Balkanlar’da Slavlar’a ve Avarlar’a karşı yapılan Savaşlar ve Çeşitli Türk Önderleri’yle İlgili Önemli Bilgiler de verilir. Eser, Belli bir Dönem’deki Olaylar’ın Titizlik’le aktarılması Biçimindeki Bizans Tekniği’nin bir Örneği’dir. Bu Teknik’te Örnekler daha önceki tarihçiler’in bıraktığı yerden alınarak sonraki tarihçiler’in devralacağı boktaya kadar görürülür.

           -Peri diaphoron physikon aporematon kai epilyseon auton, (Doğa Proplemleri’nin Açıklamaları ve Çözümleri Üzerine).Diyaloglar’dan oluşur. Sanatsal be Karmaşık bir İfade’yle yazılmıştır. Eser’in 1953’te L.M.Positano tarafından Quaestiones Physicae (Doğa Sorunları) Adıyla yayınlanan Latince bir Baskısı vardır.

           -Epistolai ethikai,agroikikai, hetairikai (Ahlak, Kır hayatı ve Aşkla ilgili Mektuplar) .Bu eserde Yer alan mektuplar, Epistolographi Graeci (1873,Grek Yazışmaları) Adıyla Rudolph Hercher tarafından yayınlandı.

 

                                          

 

Konstantinos,III

612-641

 

            Herakleios Konstantinos .3 Mayıs 612’de doğdu.613’ten sonra Babası Herakleis’la, 638’den sonra da Kardeşi Heraklonas’la (Herakleios) birlikte Taht’a ortak oldu.

           Egemenliği sırasındaki Saray Entrikaları’nın Ülkeyi sürüklediği İç Savaş ancak onun Ölümüyle önlendi. Sadece birkaç Ay İmparator olabildi. (Şubat-Mayıs 641)

           24 Mayıs 641’de Hz.Ömer Zamanı’nda 29 Yaşında Verem’den öldü. Üvey Annesi tarafından zehirletilidği iddiaları vardır.

 

 

Konstans,II

630-668

 

           Konstantinos Pogonatos.Konstantinopolis’te doğdu.  641’de Babası III. Herakleios Konstantinos’un Tahtına oturdu.Hükündarlığı sırasında Bizans’ın Güney ve Doğu Eyaletleri Müslümanlar’ın Eline geçti.

           Halife Ömer Zamanı’nda Taht’a çıktığında 11 Yaşında olduğu için Ülke’yi Konstantinopolis Senatosu yönetti. Müslümanlar 643’te Mısır’ı fethettiler. Konstans 655’te Anadolu Kıyısı açıklarında Müslümanlar’la savaştı. Bizans Filosu Bozgun’a uğradı. İmparator (25) , Askerlerinden birinin Kahramanlığı sayesinde Ölüm’den kurtuldu.       656’da Hz.Osman’ın Katli üzerine başlayan İç savaş üzerine, Konstas’a Suriye Valisi Muaviye ile bir Saldırmazlık Antlaşması (659) İmzalama İmkanı verdi.

           Konstans’ın İç Politika’daki Temel Amacı Dini Tartışmalar’ın İmparatorluğu Bölmesine İzin vermeyerek Kilise’nin Birliğini sağlamaktı. 648’de 18 yaşındayken çıkardığı Typos Adlı Ferman’la İsa’nın Tanrı ve İnsan Doğaları üzerine tartışılmasını yasakladı.Papa I.Martinos Typos’a’a Karşı çıkınca, Doğu ile Batı’dan oluşan Birleşik bir Roma İmparatorluğu Düşüncesine dayanarak Papa’yı yakalatıp Sürgün’e gönderdi (653). 654’de Oğlu Konstantinos’u kendisiyle birlikte İmparator İlan etti. Taht’a çıkmasını bu yolla engellediği Kardeşi Theodosisos’u Hz.Ali’nin hüküm sürdüğü  660’da öldürttü.

           Kardeş Katili olarak Halk’ın Nefretini kazandığı için 3 yıl sonra 663’te Konstantinopolis’ten ayrıldı.Sicilya’ya yerleşti. Kent’i İmparatorluk Başkenti ve Müslüman Saldırılarına karşı bir Savunma Üsü yapmayı tasarlaığı sırada 15 Eylül’de Siracusa, Sicilya’da 38 yaşında öldürüldü.

 

 

Konstantinos,IV

6??-685

 

           II.Konstans’ın Büyük Oğlu’ydu. 668’den sonra Muaviye Dönemi’nde İmparator oldu.

              4 Yıl süren Müslüman Kuşatmasına (674-678) karşı Konstantinopolis’i Başarı’yla savunarak Bizans’ın Saygınlığını artırdı. Ama Bulgarlar’ın Tuna’yı geçerek bugünkü Bulgar Toprakları’nda bir Krallık kurmalarını engellemeyemeyince Onlar’a Vergi ödemek Zorunda kaldı.

           Çağrı yaparak III.Konstantinopolis Konsili’ni topladı (680-681). Monotelitliği Mahkum ederek Khalkedon Konsili’nde (451) belirlenen Öğferi benimsenmiş oldu.

 

           Konstantinopolis Konsilleri:

           Toplanan 4 Konsül’ün sonuncusunu Ortodoks Kilisesi kabul etmemiştir.

           I.Konsül: (II.Ekumenik Konsül).381’de toplandı.Nikaia Amentüsü’nü (325) benimsedi. Ayrıca Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un Eşitliği’ni belirleyen Teslis Öğretisi tanımlandı.

           II.Konsül: (V.Ekumenik Konsil): 553 ‘te toplandı.İsa’nın 2 Ayrı Doğası arasındaki Birliği vurgulayarak Nasturiliğe Karşı çıktı.

           III.Konsül: (VI.Ekumenik Konsil): 680-681’de toplanarak İsa’nın İnsani ve İlahi Doğalarına Karşılık düşen 2 Ayrı İrade taşıdığını savunarak Monotelitler’i Mahkum etti.

           IV.Konsül: (VIII.Ekumenik Konsil) :Konstantinopolis Patriği Photios’u Afaroz etti (879-880’de Karar Geri alındı) ve Kilise Dışı Yetkiler’in Piskoposluk Seçimlerine karışmasını yasakladı.

 

 

İustinianos II,Rhinotmetos

669-711

 

           Eylul 685’de Babası IV.Konstantinos’un Ölümü –zerine 16 Yaşında İmparator oldu. Hükünarlığı’nın İlk Yılları’nda Araplar’la yaptığı Antlaşma Uyarınca Müslümanlar Bizans’a öededikleri Harac’ı artırdılar ve Kıbrıs, Doğu Anadolu ve Gürcistan üzerindeki Egemenliklerini paylaşmaya Razı oldular.

           İustinianus 688-689’da Daha önce Slav Kabilelerince ele geçirilen Trakya Madenonya’yı tekrar Bizans’a kattı.Çok sayıda Slav ya Bizans Ordusunda Silah altına alındı, ya da Anadolu’ya Asker-Çiftçi olarak yerleştirildi.

           Kıprıs Konusundaki Anlaşlazlıklar Müslüman Araplar’ı Bizans’ın Doğu Sınırına saldırmaya yöneltti. 691-692’de Bizanslıları Sebastopolis’te Yenilgi’ye uğratan Müslümanlar, Bizans’ın Doğu Anadolu Topraklarını Ele geçirdiler.

           İustinianos V. (553) ve VI. (660-681) Ekumenik Konsilleri’nin belirlediği Öğreti İlkeleri’ni tamamlayacak Disiplin Kuralları’nı düzenlemek amacıyla Trullo Quinisext Konsili’ni topladı. Bu Kuralları tanımayı reddeden Papa I.Sergius’la Anlaşmazlığa düştü.

           Uyguladığı Baskı Politikası ve Maliye Memurları’nın acımasızca Vergi toplaması 695’te Halk’ın Ayaklanmasına yol açtı. Ayaklanma sırasında Leontinos (hd 695-698) Yeni İmparator ilan edildi. İustinianos’un Burnu kesilerek (Rhinotmetos lahabı verildi) Kırım Yarımadasındaki Khersonesos’a Sürgün’e gönderildi. Bir kaç Yıl sonra, İmp. Tiberios (Apsimaros) (hd 698-705) tarafından tutuklanacağını öğrenince, Herakleios Hanedanı Üyeleri’nin Yakın Dostluk Bağları kurmuş olduğu Hazar Hanı’na sığındı. Han’ın Bacısıyla evlendi. Ama kısa bir süre sonra İmp. Han’a İustinianos’u öldürmesi için Para verdi. Karısının önceden uyardığı İustinianos Bulgar Krallığı’na kaçtı. Bulgar Hanı’nın desdeğini kazanarak Konstantinopolis’e yürüdü. Kent’i ele eçirerek 705’te yeniden İmparator oldu.

           İustinianos II.Egemenliği sırasında Papalık’la ilişkilerini düzeltti. 710-711’de Papa Constantinus’un Konstantinopolis’i Ziyareti İlişkileri daha da pekiştirdi. Ama Muhaliflerinden Öc alma saplantısından kurtulamamıştı, Kitlesel İdamlar’a girişti. Bunun üzerine Yandaşlarından çoğunun Tepkisiyle karşılaştı.

           711 de Hazarlar’ın Desdeğiyle Khernosesos’ta bir İsyan başlatıldı. Bardanes Adlı bir Ermeni, Philippos Adıyla  İmparator İlan edildi. Demiyle Konstantinopolis’e gelen Bardanes Kent’in Denetimini ele geçirdi. İostinianos’la Aile Üyeleri öldürüldü.

 

Leon III,Isaurialı

675--741

 

             Germanikeia’da (Maraş) doğdu.

           Varlıklı Ailesiyle birlikte Çocuk yaşta Trakya’daki Mesembria’ya gitti. 704’te Taht’ı yeniden ele geçirmesine Yardımcı olduğu II.Iustinianos tarafından Saygın bir Rütbe olan Spatharios’luğa atandı. Ama kısa süre sonra Güvenini yitirdiği İustinianos, bir daha Geri dönmeyeceği Düşüncesiyle Onu Tehlikeli bir Görev’le Doğu Sınırı’nda yaşayan Alanlar’ın arasına gönderdi. Ama Leon bu Zor Görevi yerine getirerek Sağ kalmayı başardı. Sonraki İmp. II.Anastasios (713-715) tarafından Küçük Asya’daki en Büyük Yerel Yönetim Birimi olan Anatolikon Theması’nın Komutanlığına getirildi. 715’teki bir Askeri Ayaklanma sonucunda Anastasios Taht’tan indirilerek bir Manastır’a sürülünce yerine III.Theodosios geçti. Leon, Küçük Asya’nın 2. Büyük Yerel Yönetim Birimi olan Armeniakon Theması Komutanı Artavastos’la birlikte Yeni İmparatoru tanımayı reddederek Anastasios’u desdekledi. Bu arada Küçük Asya’yı İstila etmiş olan Müslümanlar’ı İşbirliği Sözüyle kandırarak Taht’ı ele geçirme girişiminde onların desdeğini elde etti. Böylece Müslümanlar’ın engellemesiyle karşılaşmadan Konstantinopolis üzerine yürüdü. Direnmenin yararsız olduğunu gören III.Theodosios’un yerine 25 Mart 717’de İmp.oldu.

           717-741 arasında yaptığı İmparatorlukla İsauria Hanedanı’nın Kurucusu oldu. İlk İşi, aldatıldığını anlayan Mesleme bin Abdulmelik Komutasındaki Müslüman Birliklerine karşı Kosntantinopolis’in Savunmasını örgütlemek oldu. Emeviler Kent’i 15 Ağustos 717’den 15 Ağustos 718’e kadar Kara’dan ve Deniz’den kuşattılar. Zorlu Kış Şartları, Müslüman Donanmasında Firarlar’ın Başlaması ve Trakya’da Kamp kurmuş Müslümanlar’a Karşı Bulgarlar’ın biriştiği Saldırılar, Mesleme’yi geri çekilmeye zorladı. Leon böylece Müslümanlar’ın Konstantinopolis’i Ele geçirmeye Yönelik II ve En Önemli Girişimini boşa çıkardı. Bu Zafer Müslümanlar’ın Güneydoğu Avrupa’da bir Köprübaşı kurmasını önleyerek İslam yayılmasını durdurmakta Önemli bir Rol oynadı.

           Müslüman Fetihlerine Başarıyla karşı koymuştu. Sicilya’daki bir Ayaklanma’yı ve Subaylar’la Devlet Görevlileri’nin II.Anastasios’u yeniden Taht’a çıkarmak iin başlattıkları Girişimi bastırarak İktidarını pekiştirdi. Daha sonra Kızı Anna’yla evlendirdiği Artavasdos’la İttifakını güçlendirdi. Egemenliği süresince Artavasdos’u birçok Önemli Askeri Görev’e getirerek İmparatorluğunun en Güçlü II.Adam’ı yaptı. Karısı Maria’dan olan Oğlu Konstantinos’u 720’de Varis İlan etti. 733’de Hazar Hanı’nın Kızı’yla evlendirdi. Bu Evlilik sayesinde Kafkasya’da Müslümanlar’a karşı Hazarlar’la Önemli bir Askeri İttifak kurmuş oldu.

           Kuzey’de Bulgarlar’la iyi ilişkiler kurarak Askeri İmkanlarını Anadolu’daki Müslüman Tehdidine karşı yoğunlaştırdı. 740’ta Akroinos’ta (Afyonkarahisar) Abbasiler’e Karşı Büyük bir Zafer kazandı. Bu Zafer, Anadolu’yu Müslünab Fetihlerinden kurtararak gelecekte Oğlu V.Konstantinos’un (hd 741-775) Bazı Topraklar’ı geri almasına imkan sağladı.

           Konstantinopolis’in Geniş Surları’nı onardı. Çok Büyük Bazı Themalar’ı daha Küçük Birimler’e bölereki Komutanlarının Taht’ı ele geçirmek için Girişim’de bulunmalarını önledi. Öldüğünde Bizans Ordusu Eskisinden çok daha Etkin Durumdaydı. Ama Kapsamlı bir Toplumsal ve Kurumsal Reform’a girişemedi.

Leon Askeri Başarılarıyla gerek Ordu, gerek Halk içinde kazandığı desdeğe dayanarak Dini Politikasını Zorla Uygulamaya koydu.

              722 ‘de Yahudiler’in ve Heretik Montanusçular’ın Zorla vahtiz edilmesini emretti. Diğer Heretik Gruplar’dan Paulusçular’la İlgili bir Soruşturma’ya giriştiyse de bunlara karşı Baskı uygulamadı. Dini Tasvirler’in kullanılmasını yasaklayarak 100 Yıl sürecek bir çatışmayı başlatmış oldu. Kilise Geleneği’ne Bağlı olmakla birlikte İkonoklazm’ı desdekledi. Kutsal tasvirler’in Kullanımına karşı olduğunu 726’da açıkça belirtmeye başladı. Bu Öğreti’te karşı çıkanların 727’de Kyklad Adaları’nda giriştiği Ayaklanma Başarısızlıkla sonuçlandı.

              Leon 730’da İkonolazm’ı Devlet’in Resmi Politikası ilan etti. Kutsal Tasvirler’in Kiliseler’den çıkarılıp yok edilmesini emretti. Buyruklarına uymayı reddeden Konstantinopolis Partiği I.Germanos’u Görev’den alarak yerine Anastasios’u atadı. Boyun Eğmeyen Din Adamları’na karşı gerektiğinde Dayak ve Hapis Cezaları uyguladı.Bu Politika, özellikle Manastır Çevreleri’nin Yoğun Muhalefeti’yle karşılaştı. Ayrıca hem Papa II.Gregorius, hem de Papa III.Gregorius, İtalya’nın Bizans Egemenliği altındaki Bölgelerinde İkonoklazm’ı zorla Kabul ettirme Çabalarına Şiddetle karşı çıktılar. Bunun üzerine Leon, İtalya’nın Güneyi’nde Papalık Gelirlerine el koyarak Misilleme’ye girişti. Ayrıca Sicilya, Calabria ve İllyria Kiliseleri’ni Papalığın Yetki Alanı’ndan çıkararak Konstantinopolis patrikliğine bağladı. Bu Durum’da Papalar Frank Kralları’nın Koruyuculuğunu gittikçe daha fazla aramaya başlarken, Bizans’ın İtalya yarımadası’ndaki Konumu da zayıfladı. Leon uyguladığı Ağır Vergiler ve Sıkı Yönetsel Önlemler’le Sicilya ve Güney İtalya’daki Desdeğini daga da azalttı. Yetenekli bir Komutan olmasına karşın, Batı Akdeniz’de Güçlü Deniz Kuvvetleri bulundurmayı İhmal ederek Bizans’ın bu Bölge’de gerilemesine yol açtı.

         Leon’un en Önemli Uygulamalrı’ndan biri 726’da Ecloga Adlı bir Yasa Derlemesi yayınlamasıydı. İmparator Yargıçlar’a ve Benzeri Görevliler’e Hediye ve Rüşvet verilmesinin önüne geçmek amacıyla da Mahkemeler’de Görev yapanlara Düzenli Ücret bağladı. Bazen ona dayandırılan Askerler Yasası Adlı Askeri Hukuk Derlemesini gerçekte kimin hazırladığı bilinmiyor.

         Çocukluğundan beri Arapça biliyordu. Bir Kilise Akademisini İkonoklazma karşı çıktığı gerekçesiyle kapatarak Konstantinopolis’te Yükseköğretime son verdiği iddiası vardır.

  Leon’un Dönemi’ndeki Ekonomik ve Demografik Gelişmeler de aydınlanabilmedi. Ama çok sayıda Deprem’in, Kentler’de ve Kırsal Alanlar’da Büyük Hasar’a Yol açtığı biliniyor. Tasvir karşıtlığı ve Askeri Ustalığını Oğlu V.Konstantinos’a aktararak onun bu Uygulamaları daha da pekiştirmesini sağladı.

      Kommagene,Suriye’de 18 Haziran’da öldü. Konstantinopolis’te Havariyyun Kilisesi’ne gömüldü.

 

 

Theophanes, Aziz

752-818

 

           Bizanslı Düşünür.. Günah Çıkarıcı Lakabıyla Ünlü..Ünlü Kronikçi..

           12 mart Yortu Günü olarak kutlanır.Makedonya hanedanı’na bağlı Soylu bir Aile’den geliyordu. Soylu bir Aile’den evlendikten sonra Keşiş oldu ve Kyzikos (Bugün Belkis) yakınlarında bir Manastır kurdu. Eski Hristiyan Geleneği’ni yeniden canlandırarak İbadet’te Dini Sanat ürünleri’nin Kullanılmasına yer verdi. İkonaklastlar’la savaştı.

           II.Nikaia Konsili’nde (787), Doğu Kilisesi’nde bu Geleneğin sürdürülmesini savundu. İkonoklazm Yanlısı İmparator V.Leon (Ermeni) tarafından Kontsntinopolis’te tutuklandı. Ardından (814-815) Semendirek Adası’na sürüldü.

           810-814 arasında Arkadaşı Tarihçi Georgios Synkellos’un İsteği üzerine Enlü Eseri Vakayıname’yi yazdı. Bizans, Latin ve Arap Tarihi’ne İlişkin Önemli bir Kaynak olan bu Eser, Bugüne gelemedi. Bir çok Eski Kaynak’tan yararlanmış olması ve 700-700 ler Bizans Tarihi üzerine Önemli Bilgiler içermesi bakımından Önemliydi. Bizans’ın Konstantinopolis’i kuşatan Müslüman Araplar’a karşı kazandığı Zafer’in (674-678) Ayrıntılı Tek Anlatımı bu Eser’de yer alıyordu. Burada Müslüman Donammasının yenilmesini sağlayan Ünlü Rum Ateşi de tasvir edildi.  Yine İmp. I.Nikephoros’un 26 Temmuz 811’de Pliska yakınlarında Bulgarlar’a yenilerek öldürülmesi de bu Eser’de ayrıntılarıyla anlatılmış.

           Samosthraki (Senendirek) Adasında öldü.

 

           Eserleri:

           -Khronographia (Olaylar Kitabı), ile tanınır. 248-813 Tarihleri arasındaki Olayları anlatır.

 

 

Studites Theodoros

759-826

 

           Bizanslı düşünür.. Teolog. Stoudionlu Aziz.  Ünlü Bizans Hicivci.

           Konstantinopolis’de doğdu.Pymbola Başkeşisi Platon’un Yeğeni’ydi. Aziz Platon’un Etkisi’yle Keşiş oldu ve Bithynia’da bir Manastır’ın Başkeşişliği’ne getirildi (Bursa’da Sakkudion Manastarı’nın Başpapazı’ydı.). İmp. VI.Konstantinos’un 2.Evliliğini Zina olarak nitelediği için  bir ara Selanik’e sürüldü.

           797’de Konstantinos devrilince İmparatoriçe Eriene tarafından geri çağrıldı. Cemaati’yle birlikte Konstantinopolis’te İstanbul’da Studios Manastırı’na (İmrahor Camii) yerleşti.

806’da Aziz Nikephoros’un Konstantinopolis Patriği olması konusunda İmp.I.Nikephoros’la Anlaşmazlığa düşünce 2.kez Sürgün’e gönderildi. (809-811).

      İmp. V.Leon İkonoklazm Hereketini canlandırınca İkonaklast’larla yaptığı Savaşımla ünlendi.. Tekrar sürüldü (816). İmparator II.Mikhail tarafından 820’de geri çağrıldıysa da Başkeşişliğe dönmesine İzin verilmedi. Ömrünün sonuna kadar Keşişleriyle birlikte Konstantinopolis yakınlarında yaşadı. Kilise’nin İmparatorluk’tan bağımsız olması için Mücadele etti. Konstantinopolis Partikleri’nin İmparatorla uzlaşmasına karşı çıktı.

      11 Kasım’da Prinkipo ( Büyükada) da öldü. 11 Kasım Yortu Günü olarak kutlanır.

 

Eserleri:

-Kata ton Eikonomakkhon adlı eseri İkonoklastlarara Karşı 3 Söylevini kapsar.

         -İlahiler’den, 3 Söylev’den ve 600 Mektup’tan oluşan Eserleri J.P.Migne’nin Patrologia graeca’sının (Grek Kilise Pederleri’nin Metinleri) 99. Cildinde (1903) yer alır.

  

                                

 

Photios

820-895

 

           Bizanslı Düşünür.. İstanbul Patriği (858-867 ve 877-886).. Teolog.

           Konstantinopolis’te doğdu. Anne tarafından İmparator Soyu’ndandı..Baba tarafından Patrik Tarasios’a (hd 784-806) bağlanır Soyu.İmparatoriçe Theodora ve 842-866 arasında Gerçek İktidarı elinde tutan onun Kardeşi Bardas’la Anne tarafından Akraba’ydı.

           Çocukluk Yılları’nda, İkonoklastlar’ın Yönetimi’ndeki bir Konsil tarafından Sürgün’e gönderilen Ailesi’yle birlikte dolaştı. Anne ve Babasının Ölümü’nden sonra Theodora’nın Naiplik Dönemi’nin (842-956) Başlarında Seçkin bir Öğretmen oldu. Çevresinde Hristiyan Düzyazı Metinleri’nin yanı sıra Tıp ve Doğa Bilimlerine ilişkin Eserleri inceleyen bir Grup oluştu. Devlet Hizmeti’ne girip  Öğretmenliği bıraktıktan sonra, Photios bu çalışmaları rısasında aldığı Notlar’a dayanarak 270’i Aşkın Madde’de Grek Düzyazı Edebiyatı’nı özetleyen Ünlü Eserini yazdı.

           Muhtemelen 855’ten önce İmparator’un Başdanışmanlığı’na getirilmişti. 858’in Noel Günü’nde, Bardas’la arası açılan İgnatios’un yerine Konstantinopolis Patrikliği’ne atandı. Bu Atama Stodion Manastırı Keşişleri’nin yanısıra Papa I.Nicolaus’un Tepkisine yol açtı.

           Roma Kilisesi’nin karşısına Ortodoksluğun Savunucu olarak çıkan ilk Din Adamı oldu. İkonoklazm Tartışmaları sırasında Roma’nın Yetki Alanı’ndan çıkarılarak Bizans Patrikliği’nebağlanan Piskoposluk Bölgeleri’ni Geri vermeyi reddederek Papa’yı daha da öfkelendirdi. Bu Bölgeler, Slav Halkları’nın (Moravyalılar, Hırvatlar ve Bulgarlar) Başlıca Önderleri’nin Hristiyanlığı benimsemesiyle Önem kazanmıştı.

           Roma, Germen ve Bizans Misyonları arasındaki Anlaşmazlıklar’ın keskinleşmesi üzerine ,Photios diğer Doğu Patrikleri’ne bir Genelge göndererek Bulgaristan’daki Latin Misyonerler’in İlahiyat Ayin Usulleri ve diğer Alanlar’daki Yeni Uygulamalarını eleştirdi.

           867 de Papa I.Nicolaus’u Afaroz ederek (867) kendi Adıyla anılan Photios Bölünmesi’ne (Skhisma) yol açtı.Bunun için Konstantinopolis’de bir Konsül toplamıştı. Ne var ki, bu sırada Bardas’ın Düşüşü Photios’un Konumunu zayıflatmıştı. İmp.III.Mikhail’in Makedonya’lı Basileios tarafından öldürülmesini Protesto edince Photios’un 867 Sonbaharı’nda Görevinden alındı ve yerine tekrar İgnatios getirildi. Roma da I. Nicolaos’un yerine geçen Papa II.Hadrianus Roma ile Konstantinopolis arasındaki Anlaşmazlıklar’a İlişkin bir Çözüm önerdi. Ama 869-870’te Konstantinopolis’te toplanan bir Konsil’de Papalık Elçilerince açıklanan Şartlar Bizans Kilise çevrelerinde Kabul görmedi. 870’te İgnatios Bulgaristan’a kendi Piskoposlarını atadı.

              Photios 876’dan önce Saray’a dönerek İmparatorluk Ailesi’nin Prenslerine Özel Öğretmenlik yapmaya başladı. 877/878’de İgnatios’un Ölümü üzerine yeniden Partikliğe getirildi. Bu kez Roma’nın da Desdeğini almıştı. Çünkü İtalyan Kıyılarına  akıneden Müslümanlar’a karşı Papa VIII. Johannes’in Bizans’ın Deniz Desdeğine İhtiyacı vardı. Johannes 879-880’de Konstantinopolis’te, Ayasofya’da toplanan Yeni Konsil’e Elçi gönderdi. Toplantı sonunda Bulgaristan, Roma Patrikliğine bırakıldıysa da Bizanslı Piskoposlar Aracılığıyla bu Ülke’nin Doğu’yla Kültürel Bağları sürdürüldü. Makedonya Slavlar’ın Dili’nde yapılan Bizans Ayinleri kısa sürede Slavca konuşulan diğer Ülkeler’e yayıldı. Roma, Konstantinopolis’in Yetki Alanı’na giren İtalya ve Yunanistan’daki Grek Piskoposluk Bölgeleri için Hak Talebi’nde bulunmadı. Ayrıca Papalık Elçileri Nikaia Amentüsü’nde Batı Kiliselerince eklenen İdafelerin Mahkum edilmesi yönündeki Bizans İsteklerini Kabul ettiler. Papa VIII.Johannes’in 882’de öldürülmesi üzerine yerine geçen I.Marius muhtemelen Konstantinopolis’te Kabul görmedi. Ama Photios Onu izleyen III.Hadrianus (884-885) ve V.Stephanus’la (886) Uyumlu Çalışma’yı sürdürdü. 886’da VI.Leo’nun Taht’a Çıkmasıyla Patriklik Görevi’nden ayrıldı.

 

          Eserleri:

           -Bugün Kayıp olan bir çok Eseri tanıtan Myriobiblos e Bibliotheke (Kitaplar ya da Kitaplık) adlı Eseriyle tanınır. Antikçağ’ın pek çok Eseri Bugün O’nun aracılığıyla bilinmektedir.

           Anabritannica Ölüm tarihini 6 Şubat 891?, Bordi olarak verir.

.

                                               

 

Methodios

835-884

 

           Selanik’te doğdu, 6 Nisan 884’de Moravya’da ömldü. Yortu Günleri Batı Kilisesi’nde 14 Şubat, Doğu Kilisesi’nde 11 Mayıs’tır. Tuna Slavlarını Hristiyanlaştırdıkları, Slav Halklarının Dini ve Kültürel Gelişmesine katkıda bulkundukları için ‘Slavlar’ın Havarileri’ olarak anıldı Kardeşiyle . her İksiisde Seçkin İlahiyatcılardı.

 

                                       

 

Kyrllos, (Konstantinos)

827-869

 

           Selanik’te doğdu, Makedonya’da 14 Şubat’ta öldü.

 

 

Mikhail,III

838-867

 

           Lakabı Amorionlu Mikhail. Ayyaş Mikhail. Amorion Hanedanı’ndan gelen Son Bizans İmparatoru.

           Babası Theophilos’un Ölümü’nden (20 Ocak 842) sonra İmparator oldu. Ama Yaşının Küçüklüğü nedeniyle Yönetimi İmparotoriçe Theodora ile Başbakan Theoktistos Önderliği’ndeki bir Naipler Kurulu üstlendi. Ertesi Yıl İkon Kullanımını yeniden benimsendi, ama İkon Kırıcılara karlı da Uzlaşmacı bir Politika izlendi. 843’ten sonra Yunanistan’da Slavlar’a, Anadolu, Ege be Nil Deldası’nda Araplar’a karşı girişilen Seferler’de Bazı Başarılar elde edildi.

           Annesiyle Anlaşmazlığa düşen Mikhail Dayısı Bardas’ın Theoktistos’u öldürmesine (Kasım 855) Göz yumdu ve Mart 856’da Bardas’ın yardımı’yla İktidarı ele geçirdi. Başarısız bir Darbe Girişimi’nde bulunan Theodora Kızlarıyla Birlikte Manastır’a kapatıldı.

           Bundan sonra Bardas, Yeni Yönetime Damgasını vurdu. Konstantinopolis’te bir ‘Yüksek Okul’ kuruldu. Theodora’yı desdeklemiş olan Patrik İgnatios Görev’den ayrılmaya zorlandı (858). Papa, Patriğin  Görev’e iadesini istediyse de (863).Mikhail Yeni Patrik Photios’u Görev’den almayı reddetti. Sonuçta, Roma’yla Bizans arasında Phoitos Bölünmesi ortaya çıktı.

           Araplar’a Karşı Yeni Zaferler kazanan Bizans Kuvvetleri 859’da Mikhail Komutasındaki Sefer’de Fırat Irmağı’na kadar ulaştı. 860’da düzenlenen başka bir Sefer sırasında Ruslar Konstantinopolis’i kuşattıpı için Mikhail geri dönmek zorunda kaldı. Bu arada Mikhail’i Etkisi altına alan Başmabeynci Basileios, İmparatoru Bardas’a karşı kışkırttı. Mikhail’in Onayıyla Bardas’ı mldüren (Nisan 865) Basileios Mayıs 866’da ortak İmparator İlan edildi. Ertesi Yıl da Mikhail’i öldürterek I.Basileios Adıyla İmparator oldu.

           23 Eylul’de Kosntantinopolis’de öldü.

 

Suidas

900 lü yıllar

 

           Bizanslı Düşünür..

           Grekçe Suda [1] (Sözlük)[2] adlı Eseri ünlüdür. Kapsadığı 30.000 Sözcükle Grekçe en Büyük ve en önemli Sözlüğü bu Eser’in Suidas’ın olup olmadığı kesinlikle bilinmiyor.

           Eserin önemi, Sözlük değeriyle birlikte , eski Grek Yazarları’nı ve Eserlerini tanıtmakta oluşundandır. Felsefe Tarihi’nde Kaynak olarak kullanılır. A. Weber şöyle der:’1100 Yıllarında yaşıyordu.’ Ama bu Tarih genellikle benimsenmez.

 

Mikhail Keroullarios

1000-1059

 

           Kosntantinopolis’te doğdu. Mart 1043-Kasom 1058 arasında Konspantinopolis Partiği’ydi.Ortodox Kilisesi ile Katolik Kilisesi’nin Bölünmesi Öncesi’ndeki Gelişmeler’de Önemli rol aldı.

           İmp.IX.Konstantinos Monomakhos tarafından Patrikliğe getirildi. Siyasal Güç tutkusu ve Doğu Kilisesi’nin Özerkliğine Aşırı bağlılığı yüzünden Bizans ve Roma İmparatorları’nı Normanlar’a karşı birleştirmeye çalışan Konstantinos’un Çabalarını boşa çıkardı. 1052’de bir ölçüde Konstantinos’un Papa IV.Leo’ya tanıdığı Ayrıcalıklar’a Tepki olarak, kendi Bölgesindeki Latin Kiliseleri’nde Rumca’nın ve Rum Ayinleri’nin Uygulanmasını zorunlu kıldı. Buna karlı çıkan Kiliselerin kapatılmasını emretti.

           Papa’nın 1054’te Bizans İmparatoru’yla İffifak kurmak üzere İstanbul’a gönderdiği 3 Elçi’yle görüşmeyen Keroullarios, Konstantinos’la Leo’nun Çabalarına bir kez daha Engel oldu. Dörüşmeler sırasında Papa’nın ölmesi üzerine, bu Boşluk’tan yararlanan Papalık Elçisi Fransız Kardinal Humbert, Keroullarios’a karşı misillemeye girişti. 16 Temmuz 1054’te Ayasofya’ya girerek, Keroullarios’la ona bağlı Din Adamlarını Aforoz etti. Buna karşılık bir Kutsal Sinod toplayan Keroullarios da Elçileri Aforoz ettiğini açıkladı. Konstantinos’un Uzlaştırma Çabaları Sonuç vermeyince, Roma ile Konstantinopolis arasındaki Bölünme kesinleşti. Keroullarios, Konstantinos’u da Bölünme’yi desdeklemeye zorladı. Ama Konstantinos’tan sonra gelen İmparator I.İsaakios Komnenos üzerinde çok etkili olamadı. 5058’de Görev’den alınarak Sürgün’e gönderildi. Orada öldü.

           21 Ocak’ta Madytos,(Konstantinopolis yakınları) öldü.

 

Mikhail Psellos

1018-1078

 

           Bizanslı Düşünür.. İstanbul’da Felsefe Öğretmeni’ydi.. ‘Birinci sınıf bir Bilgin ve Yazar’ olarak nitelenir.

           Vezir ve İmparator Danışmanı olarak Politika’da Önemli Roller oynadı. Bizanslılar’a Platon’u ( ö.MÖ 347) tanıttı.

 

           Eserleri:

           200 den fazla Eseri vardı.

-Khronographia sı Tarihçiler için değerli bir Kaynak’tır.

 

 

Konstantinos X Dukas

1???-1067

 

           I.İsaakios Komneos’un ardından 1959’da taht’a çıktı. Bu Sivil Aristokrasi’nin Zaferi’ydi. Yeteneksizliği yüzünden başarısız oldu. Sultan Alp Asrlan’ın Bizans’ın Doğu Eyaletleri’ne doğru yayılıp Ani’yi fethetti (1064-65) ve Kaisareia’ya (1067) Akın ettiği bir Dönem’de Konstantinos Asker Sayısını azalttı ve Sınır Savunmasını zayıflattı.

           1064’de Macarlar Belgrad’ı İşgal etti. Tuna’yı geçip Balkan Eyaletleri’ne saldıran Peçenekler ve Kumanlar (Kıpçaklar) Yunanistan’a girdiler. Normanlar da İtalya’da Bizans’a ait Son Toprakları Hızla ele geçirdiler.

 

 

Romanos,IV Diogenes

1???-1072

 

           1 Ocak 1068’den 1072’ye kadar Bizans İmparatoru.

           Kappadokia Askeri Aristokrasisi’nden gelir. 1068’de İmparator X. Konstantinos Dukas’ın Dul Karısı Eudokia Makrembolitissa’yla evlendi. Selçuklular’a karşı Askeri Seferler’e Komuta etti, ama Malazgirt Savaşı’nda (1071) yenilerek Tutsak düştü. Serbest bırakıldığında, X.Konstantinos’un Oğlu VII.Mikhail Dukas Ülke’nin Tek Hükümdarı olarak Taht’a çıkmıştı. Kör edilerek Marmara Denizi’ndeki Prota (Proti) Adasına (Kınalı Ada) sürüldü, orada öldü.

 

İtalos İoannes

1???-1???

 

           Bizanslı Düşünür.

           Calabria’da doğdu.İmparator VII.Mikhail Dukas Dönemi’nde (1071-78) Başlangıç’ta Saray’ın Gözdesiyken, Diplomatik bir Görevle İtalya’da bulunduğu sırada İhanet’le suçlandı.Daha sonra aklandı. Öğretmeni Mikhail Psellos’un Sürgün’e gönderilmesi üzerine Konstantinopolis’in 1.Filofozu Ünvanı aldı.

           İmparatorluk Sarayı’nda Platon (ö. MÖ 347) ve Aristoteles (ö. MÖ 322) Yorumları’yla Ünlendi. Hristiyanlık’la bunları Bütünleştirmeye çalışan bir Platonculu Hareket başlatmıştı. . Hypatos (Filozoflar Kurulu)ndaki Üyeliğinden dolayı İoannes Hypatos da denir.

           1082 de toplanan bir Sinod’da Mürted (Heretik) sayıldı ve lanetlendi. Hristiyanlığın Gizemlerini, özellikle de İsa’nın Kişiliğinde gerçekleşen Tanrı-İnsan Birliğini Mantık Yolu’yla açıklamakla ve Hristiyanlık Öncesi Filozoflar’ın, Ruhlar’ın Ezel’den beri var olduğu ve Beden’den Beden’e geçtiği yönündeki Öğretisini canlandırmakla suçlandı. Bir Manastır’a kapatıldı. Öğretisi’ndeki Pagan Eğilimler’in Yümünü İnkar edince affedildi.

           Bizans’ın Düşünce Hayatı’nı Ölümünden sonra da Yüzyıl kadar etkiledi. Yazdığı 93 Kısa Metin’de Platoncu Metafizik’le Aristotelesci Mantığın bir Sentezini yapmaya girişmişti. Bu Eklektizim 1300-1400 lerde İtalyan Humanizmi’nin Kuramlarını Büyük ölçüde etkiledi.

  

 

Aleksios Komnenos

1048-1118

 

           I.Haçlı Seferi Sırası’nda Hüküm sürdü (1081-1118).Komnenos Hanedanı’nı kurdu, 1000 li Yıllar’da Normanlar ve Anadolu Selçukluları karşısında uğradığı Yenilgiler’le durumu sarsılan Bizans İmparatorluğu’nu bir ölçüde yenideb güçlendirdi.

           İoannes Komnenos’un 3.Oğlu ve İmparator I.İsaakios’un (hd.1057-59) Yeğeni’ydi. Toprak Sahibi Seçkin bir Bizans Ailesi’nden geliyordu. Özellikle Doğu ve Orta Anadolu’daki Bizans Eyaletleri’ne Saldırılar düzenleyen Türkler’e karşı daha Etkin Savunma Önlemleri alınmasını Uzun süredir ısrarla isteyen Yüksek Rütbeli Subaylar’dan biriydi. 1069-81 IV.Romanos, VII.Mikhail ve III.Nikephoros’un kısa süreli Hükümdarlıkları sırasında Askerlik alanında Başarılı Hizmetler verdi. Ardından Kardeşi İsaakios, çok Güçlü bir Kişi olan Annesi Anna Dalassena ve Karısı Eirene’nin Güçlü Ailesi Dukaslar’ın Desdeğiyle III.Nikephoros’u devirerek Bizans tahtına geçirdi.

           4 Nisan 1081’de Taç giydi.Beceriksiz İmparatorlar’ın Yönetimi’nde geçen 50 Yıl’dan sonra, Kızı ve Tarihçisi Anna Komnena’nın değişiyle, İmparatorluğu ‘Son Nefesinde’ devraldı. Askeri Becerisi ve Siyasal Yeteneği’yle Durumu düzeltti. Batı Yunanistan’ı İşgal eden Roberto Guiscardo’nun Önderliğinde Güney İtalya Normanlarını geri püskürttü (1081-82). Ne var ki bu Zafer, Venedikler’e Bizans Sınırları içindeki, Ticaretlerinde Kapsamlı Ayrıcalıklar tanınması karşılığında Venedik Donanması’ndan sağlanan Desdekle kazanılmıştı. Aleksios her türlü Önleme karşın Sürekli Tuna’yı aşıp Balkanlar’a Akınlar düzenleyen Göçebe Peçenekleri 1091’de yendi. Ayrıca Anadolu Selçuklularının daha fazla İlerlemsini de önledi. Sultan Kutalmışoğlu Süleyman Şah’la (1081), onun Oğlu I.Kılıç Aslan’la (1093) ve Bizans’ın Doğu Sınırı’ndaki Diğer Müslüman Hükümdarlar’la Anlaşmalar yaptı.

           Merkezi Otorite’yi güçlendirmeye, Kara ve Deniz Kuvvetlerini Meslek’ten Askerler’le oluşturmaya Yönelik Yönetim Politikası, Bizans’ın Doğu ve Batı Anadolu ile Doğu Akdeniz’deki Gücünü artırdı. Ama Aleksios Geçmişte İmparatorluğun Bütünlüğünü Tehdid eden Toprak Sakinlerinin Büyük Gücünü Kısıtlama konusunda Yetersiz ya da isteksizdi. Verdiği Yeni Ödünler’le onların Gücünü Büsbütün artordı. Askeri ya da başka Alanlardaki Hizmetlerine karşılık Toprak Sahiplerine Belirli Topraklar üzerinde Mali Ayrıcalıklar tabımak Zorunda kaldı. Kendisinden sonraki İmparatorlar’ın da gittikçe daha sık başvurduğu bu Yöntem kaçınılmaz olarak İmparatorluğun Otoritesini zayıflattı ve Gelirlerinin azalmasına yol açtı. Aleksios, Ortodox İnanç’tan sapan Mezhepleri sindirerek Bizans İmparatorları’nın Geleneksel Görevi sayılan Doğu Kilisesi’nin Koruyuculuğunu üstlendi. Ama Mali Sorunlarla karşılaştığında Kilise Hazinesine El koymaktan kaçınmadı. Sonradan bu nedenle Kilise’ye Hesap vermek zorunda kaldı.

           Sonraki Kuşaklar Aleksios’u Kritik bir Dönem’de İmparatorluğa çekidüzen veren ve Böylece Bizans’ın 1204’e, hatta bir ölçüde 1453’e kadar ayakta kalmasını sağlayan  Kişi olarak görürler. Oysa Çağdaş Araştırmacılar, Aleksios’la onu izleyen II.İoannes (1118-43) ve I.Manuel’in (1143-80) yalnızca üstünkörü Önlemler aldığı Görüşüne yatkındırlar. Ama Aleksios’u değerlendirirken Bizans Devlet Yapısı’nın Kalıtsal Zayıflıklarını ve 1097’den başlayarak Batı Avrupalı Haçlılar’ın neden olduğu Bunalımlar’ın yarattığı Elverişsiz Ortamı da Hesaba katmak gerekir. Kısmen Kudüs’ü yeniden ele geçirmek amacıyla , kısmen Yeni Topraklar kazanmak Umuduyla girişilen Haçlı Seferleri, Bizans Çıkarları’nı gittikçe daha çok Tehdid eder oldu ve dolayısıyla Aleksios’un Anadolu’da Bizans Otoritesini yeniden kurmaya Öncelik veren Dış Politikasını zedeledi.Aleksios Müslüman Sultanlıklar’la İlişkilerinin zaman zaman Bozulmasına ve Antoikheia gibi Önemli Bizans Topraklarını’nın, Doğu Hristiyanlığı’nın yerine Latin Batı Hristiyanlığı’nı getirmekten bile kaçınmayan Batılı Prensler’in   Eline Düşmesine Engel olamadı. Böylelikle Aleksios’da Denetimini az çok sağladı. Ayrıca Güneydoğu Toroslar’a inerek Adana ve Tarsus dolaylarındaki Verimli Kıyı Ovalarının Çoğunu ele geçirdi. Suriye Kıyıları boyunca Güney’e doğru ilerledi. Ama ne Aleksios, ne de onu izleyen diğer Komnenos’lar, Latin Haçlı Prenslikleri üzerinde Tam ve Sürekli bir Denetim sağlayabildiler. Batıdaki Adalar’da ve Eyaletler’de Norman Saldırıları sürüyodu. Bunlar’dan biri de Antşokheia Prensi I.Bohemund’un Batı Yunanistan’daki Aulon’a Karşı giriştiği, ama Aleksios tarafından Başarı’yla geri püskürtülen Saldırı’ydı (1107-08). Latinler’in özellikle Normanlar’ın süregelen saldırıları, Müslüman Beylikler’in Sürekli Akınları, Balkan ve Macar Prenslikleri’nin Gücünün gittikçe artması gibi Etkenler’in bir araya gelmesiyle Bizans’ın çevresinde bir Düşman Çemberi oluştu. Aleksios’un güttüğü Siyaset bile, görünürdeki Başarısına karşın, Osmanlı fethiyle noktalanan Çöküş Sürecini durduramadı.

 

Theophylaktos,Okhridalı

1050-1109

 

           Bizanslı Düşünür. Teolog.

           Euboea(Eğriboz) Adası’nda doğdu. Okhrida’nın (Bugün Ohri, Yugoslavya) Rum Ortodox Başpiskoposu oldu.

           Ortaçağ Boyunca Bizans Kültürü’nün Balkan Slavları arasında yayılması için Çaba gösterdi.

           Konstantinopolis’te Yeni-Platoncu Mikhail Psellos’un yanında Öğrenim gördü. Daha sonra Patrikhane’ye Bağlı Akademi’nin ilk Retorik Öğretmeni oldu. Saray’da Veliaht’ın Özel Öğretmenliğine atandı ve Hagia Sofia Bazilikası’nın Diyakozluğuna getirildi.

           1078’de Okhrida Başpiskoposu seçilince, o sırada Bulgarlar’ın Yönetimi altındaki Halkaları Bizans Kültürü ve Yönetim Yapısı içinde Eritme Politikası’nın Uygulayıcısı oldu. Konstantinopolis’teki Devlet ve Kilise Yetkilileri’yle Yazışmalarından Bulgar Kilisesi’nin o Dönemdeki Durumu ve Bizans Dünyası’yla İlişkileri üzerine En Güvenilir Bilgiler elde edilir.

 

           Eserleri:

           -Paideia basilike , (Hükümdarlar’ın Eğitimi), Diyakozluk Zamanı’nda yazdı.

           -İlk Slav Piskoposu’nu Hayatını konu alan Okhridalı Kliment’ın Hayatı,Bu Kitab’înda aynı zamanda Slav Halkını Hristiyanlaştıran Slav Alfabesinin Kaşifleri Kyrillos ve Methodios’u öven Bölümler yer alır.

           -Eski ve Yeni Ahid Üstüne yazdığı Epistolas (Mektuplar) ve Homilias (Söyleşiler) Adlı Eserleriyle ünlendi.

           -Latinlerin Yanılgısı. Burada Latinler’le Grekler’i Barıştırma amacı güder. Allocutio de iis quorum Latini incusantur (y.1090, Latinler’e Yapılan Saldırılar Konusunda Görüşler),de Bizanslı Meslektaşlarını Batı Hristiyanlığına İftira atmakla suçlar. Ama Papalığın Bütün Hristiyanlık üzerindeki Taleplerine ve Üçleme Öğretisine ilişkin olarak da Batı Görüşü’nün benimsenmesine karşı çıkar. Bunları Temel Sorunlar olarak ele alarak Ortodox Görüşleri’nden Ödün vermemiştir.

 

 

 

Manuel I Kommenos

1122-1180

 

           Anadolu Selçukluları’nın  Bizans’ı tehdid ettiği bir Dönem’de Devtlet’in kaynaklarını zorlayarak Roma İmparatorluğu’nu yeniden kurmaya yönelik Politikaları başarısız kaldı.

           II.İoannes Komnenos’la (hd 1118-43) Macar Prensesi Eirene’nin Oğlu’ydu. Babasının Sade ve Tutucu bir Hayatın sürdüğü Sarayını Batı Avrupa’dan aktarılan Turnuva ve Şenlikler’in düzenlendiği bir Eğlence Merkezine dönüştürdü.

           Egemenliğinin İlk Yılları’nda Batı’yla ilişkilerini düzenlemeye çalıştı. Giderk Büyüyen Selçuklu tehdidini görmezden geldi. Sicilya ve Antiokhia’daki Norman Rakipleri’ne karşı Batılılar’la İttifaklarını yeniledi. II. Haçlı Seferi sırasında Sicilya Kralı II.Ruggiero’ya Karşı Yunanistan’daki Topraklarını savunduysa da Ruggiero’nun Donanması 1147’de Korfu’yu ele geçirdi. Venedikliler’in yardımıyla  2 Yıl sonra Ada geri alındı. Manuel 1148’de Karsının Eniştesi Kutsal-Roma Germen İmp. III.Konrad’la İttifakını pekiştirdi. Ama Konrad 1152’de ölünce, onun Ardılı I.Friedrich’le Anlaşma Girişimleri’nde Başarılı olamadı. 1154’de II.Ruggiero ölünce, Ancona’ya saldırması için bir Donanma gönderdi (1155) ve Apulia (Auglia) Bölgesi’nin Büyük Bölümü’nü ele geçirdi. 1156’da Brindisi’de Birleşik Germen, Venedik ve Norman Kuvvetleri karşısında Yenilgi’ye uğraması İtalya’daki Bizans Etkisi’nin son bulmasına yol açtı.

           Manuel bundan sonra , I.Haçlı Seferi’nin ardından kurulan Haçlı Devletleri üzerinde Egemenlik iddiasında bulundu. 1158’de Kilikya’ya bir Sefer düzenleyerek kaybedilen Toprakları yeniden ele geçridi ve Antiokheia Prensi Chatillonlu Renaud ile Kudüs Kralı III.Baudouin’i Bizans Egemenliğini tanımak Zorunda bıraktı.

           Manuel Sırp ve Macarlar’la İlişkilerinde de Başarılı oldu. 1167’de Dalmaçya, Hırvatistan ve Bosna İmparatorluğa katıldı. Macersitan’ın Hanedan Mücadelesine Müdahale ederek kendi Adayı Bela’nın 1173’te Kral seçilmesini sağladı. Kuzey’deki başka Ğlkeler’le ilişkilerinde ise, aynı Ölçüde Başarılı olamadı. Bizans’ın Vedenik’le İlişkisi 1171’den başlayarak 10 Yıl Kopuk kaldı.

           Manuel’in Başka Yerlerdeki Etkinlikleri, selçuklular’ın Elindeki Doğu’ya gerekli Dikkati yöneltmemesine Yol açtı. 1145,1146 ve 1160’ta Konya’daki Selçuklu Sultanı’na karşı Seferler düzenlediyse de Sonuç alınamadı. 1176’da Selçuklular’a karşı Büyük Çaplı bir Saldırı düzenledi. Ama Myriokephalon Savaşı’nda aldığu Yenildi, Bizans’ın Çöküsümü hazırladı.

 

Konstantinos XI,Laskaris

11??-1205

 

           1204-05 Yılları’nda İmparator Unvanını taşıyan Bizans Hükümdarı. İmp.V.Aleksios Haçlılar’ın Nisan 1204’teki Kuşatması sırasında Konstantinopolis’ten kaçınca, Kent’i savunanların başında yer aldı. Ayasofya’da İmparator İlan edildi. Ama Kent hemen düştü; Konstantinos’la birlikte Nikaia’ya kaçan Yandaşlar’ı orada Haçlılar’a karşı ayrı bir Devlet kurmaya giriştiler. Konstantinos’un Ölünü’nden sonra yerine geçen Kardeşi I.Theodoros 1208’de İmparator Unvanı aldı. Konstantinos’un Nikaia’da gerçekten İmparator olarak Hüküm sürüp sürmediği tartışmalıdır. Konstantinopolis’in Düşmesi’nden sonraki Bizans Kaynakları’nda Konstantinos’un Adı geçmez.

 

  Theodoros I,Laskaris

1175-1222

 

           Konstantinopolis’in Haçlı İşgali altında kaldığı Dönem’de, Nikaia’nın İlk Bizans İmparatoru oldu.

           III.Aleksios’un Damadı’ydı. Latinler’in Konstantinopolis’i kuşattığı IV:Haçlı Seferi (1203-04) sırasında öne çıktı. Bizans Başkenti’nin düşmesinden sonra Bursa’ya, ardından Niakia’ya geçerek Yeni bir Bizans Devleti’nin Temeli’mi attı. 1208’de İmparator Unvanını adlı. Yeni kurduğu İmparatorluğu Haçlılar’ın yanısıra Trebizond’da İmparatorluğu’nu ilan eden David Komnenos’a ve Selçuklular’a karşı da korudu. Aleksios’a Sığınma Hakkı vermiş olan I.Keyhusrev’in Taht’tan çekilmesi için yaptığı Baskılara Karşı koydu. Bunu izleyen ve Keyhusrev’in Ölümüyle sonuçlanan Aleksios’u  yakalayarak Tutsak etti. Konstantinopolis’in Latim İmparatoru Flandes’li Henri ile giriştiği bir Dizi Savaş’ın ardından 2 İmparatorluk arasındaki Sınırları belirleyen bir Antlaşma yaptı (y.1214). Trabzon İmparatorluğu Toprakları’nın Büyük Bölümü’nü Ülkesine kattı. Henri’nin Ölümü’nden (1216) sonra İmparatoriçe Yolande’nin Kızı Maria’yla evlenerek, ayrıca Grek ve Latin Din Adamları’nı Nikaia’da buluşmaya çağırarak Latin İmparatorluğu’yla Bağlarını güçlendirmeye çalıştı. Ağustos 1219’da Konstantinopolis’teki Venedikliler’le Kazançlı bir Ticaret Antlaşması imzaadı. Ölümünden kısa süre önce Yolande’nin Oğlu ve Varisi Countenay’lı Robert’in Kızı Eudokia’yla nişanlandı. Yerine Damadı III.İoannes Dukas Vatatzes geçti.

 

 

İoannes III,Vatarzes

1193-1254

 

           Didymoteikhos (Dimetoka) da doğdu. 1222-1254 arasında Nikaia İmparatoru oldu. Konstantinopolis’in Latin İmparatorları’ndan geri alınarak Bizans İmparatorluğu’nun Yeniden kurulmasına giden Yolu hazırladı.

           Bizanslı Soylu bir Aile’den geliyordu. Nikaia İmparatoru I.Theodoros’ın Kızı Eirene’yle evlenerek Theodoros’un Ölümünden sonra İmparator oldu. Ama Theodoros’un Kardeşleri Aleksios ve İsaakios’un onun Hükümdarlığına Karşı çıkmaları üzerine İç savaş çıktı. Onları Hapse attırarak Gözlerini Kör ettirdi (1224). 1225’te  Rakiplerini desdekleyen Latin Kuvvetleri’ni Yenilgi’ye uğratarak Anadolu’ya Egemen oldu. Ardından Epeiros Despotu Theodoros Dukas’la savaştı ve Thessalonike’yi aldıktan sonra kendisini Bizans İmparatoru İlan etti (1225). Aynı Yıl Adrianopolis’i de almaya çalıştı ama bu kez Theodoros’un Birlikleri karşısında Ağır bir Yenilgi’ye uğradı. Bunun üzerine Bulgar Kralı II.İvan Asen’le anlaştı ve 1230’daki Çarpışma’da Theodoros’u Yenilgiye uğrattı. 1235’te de Konstantinopolis’i kuşattı. Ama Nikaia’nın gitgide bir Tehdit Kaynağı Durumuna geldiğini gören II.İvan Asen, III.İoannes ‘e Savaş aştı. 1237’de bir Barış yapıldıysa da 1241’de Asen’in Ölümünden sonra III.İoannes Bulgaristan’da Bazı Toprakları İlhak etti ve Epeiros Despotluğu’na yeniden Savaş aştı. 1242’ye gelindiğinde Epeiros Toprakları’ndan Önemli bir Bölümünü almış ve Epeiros Despotluğu’na Sürezebliğini Kabul ettirmişti.

           III.İoannes, Avrupa’daki Diğer Egemenlerle Anlaşmalar yaparak latinler’in Elindeki Konstantinoplis’i gitgide daha çok yalnızlığa itti. Yaklaşık 1250’de, Konstantinopolis’in yeniden Alınışına Yardım etmesi karşılığında Kutsal Roma-Germen İmparatoru II.Friedrich’in Vasalı olmayı Kabul etti. Anlaşma, İoannes’in İmparator’un Kızıyla Evlenmesiyle pekiştirildiğyse de Sonuç vermesi. İoannes, Latinler’in Konstantinopolis’ten ayrılmaları karşılığında Doğu ve Batı Kiliseleri’nin Birliğini sağlamaya söz vererek papalık’la da Anlaşma’ya çalıştı ama Başarılı olamadı.

           III.İoannes, Nikaia İmparatorluğu’nu Ekonomik açıdan kendine yeterli yılmaya çalıştı. Tarım ve Hayvancılığın gelişmesini sağladı. Hastaneler ve Yoksul Evleri yaptırdı. Ayrıca Nikaia’nın Kültür Hayatı’nın gelişmesi için çalıştı. Halk’ın sevdiği bir Hükümdar olması ve İyiliğiyle Ünlenmesi, Ölümünden yarım yüzyıl sonra Doğu Kilisesi’nin Azizleri arasına alınmasını sağladı.

     3 Kasım’da öldü.

 

 

Theodoros II,Laskaris

1222-1258

 

           I.Theodoros’un Torunu, III.Oannes Dukas’ın Oğlu’ydu. İyi bir Asker ve Edebiyatçı olarak yetişti. Bir süre Taht’a Ortak olduktan sonra Babasının Çlümü üzerine Kasım 1254’e kadar Tek Başına İmparator oldu. Anadolu Selçukluları’yla İttifakı yeniledi. 1255 başlarında Trakya ve Makedonya’yı İstila eden Bulgarlar’a Karşı 2 Başarılı Sefer düzenleyerek onları Antlaşma imzalamaya zorladı (Mayıs 1256). Kızı Maria’yı Epeiros (Epir) Despotu Mikhail’in Oğlu Nikephoros ile evlendirdi (Ekim 1256). Bu Evliliğe Karşılık Dyrrhachium (Bugün Dıraç, Arnavutluk) ve Servia (Yunasitan’da) Kentlerini istemesi üzerine Mikhail ile çıkan Savaş sürerken, Ağustos 1258’de, Bağdat’ın Moğollarca İşgal edildiği Yıl öldü.

 

 

İoannes IV,Laskaris

1250-1261

 

           Çocuk Yaşı’nda bir süre Hüküm sürdü. Nikia İmparatoru II.Theodoros ile (hd 1254-58) Bulgar Çar’ı II.İvan Asen’in Kızı Helene’nin Oğluydu. Babası öldürüldüğünde 8 Yaşında olduğu için Naipliği Theodoros’un Güvenilir Dostu Georgios Muzalon üstlendi. Ama Muzalon, Theodoros’un Ölümünden 9 Gün sonra Mikhail Palailogos’un Yandaşlarınca öldürüldü. Naipliği ele geçiren Mikhail kendisini İmparator ilan etti ve Aralık 1258’de İoannes’le birlikte Taht’a çıktı. Ağustos 1261’de, kendsine bağlı Birlikler’in Konstantinopolis’i Latinler’den kurtarmasından sonra Ayasofya’da Tek Başına Bizans İmparatoru olarak Taç giydi. 1258’den beri geriye itilmiş olan IV.İoannes Bithynia’da bir Kale’ye Tutsak edilerek kondu ve Gözleri Kör edildi.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Doğu Roma

600 ler

 

           Heracleios Hanedanı ve Müslümanlar:

 

Herakleios ve Thema Sistemi’nin Kökeni:

 

         Herakleios’a Yönelik en Büyük tehdit, Avarlar ile Sasaniler’den geliyordu.  Avarlar, Konstantinopolis’i koruyan Surlar’ın dışındaki bir Toplantı sırasında, 617’de İmparatoru bile bir süre Tutsak ettiler. Sasaniler Anadolu’ya girmiş, sonra Güney’e dönerek Kudüs ve İskenderiye’yi de ele geçirmişlerdi. Ahameniş İmparatorluğu’nun Görkemli Günleri neredeyse geri geliyordu.

         Herakleios’un bu Bozgunu Zafer’e dönüştürmekte dayandığı 3 Gün Kaynağı vardı.1.si, Kuzey Afrika ve Ravenna eksarkhos’luklarının sunduğu Askeri Yönetim Modeli’ydi. İmparator, Anadolu’daki Bizans Toprakları’na da benzer bir Model uyguladı. Kendisine bağlı strategos’ları (Komutan) thema Adı verilen Birlikleriyle ele geçirdikleri Topraklar’da hem Sivil, hem Askeri Yetkiler’le donattı.

         2.si,İmparatorluk Hazinesi, Phokas’ın Terör Dönemi’nde ya da daha sonra İdam edilen Soylular’ın Malikaneleri’ne El koymuştu. Dolayısıyla Herakleios, Hazine’de Para olmamasına karşın, At ve Silah İhtiyaölarını Nakitle karşılanamayan Atlı Askerleri Toprak bağışlayarak ayakta tutabilirdi. Bu Varsayımlar doğruysa, muhtemelen daha 622 öncesinde Küçük Asya’da Opsikion, Armeniakon ve Anatolikon gibi thema’lar vardı. Bu Topraklar thema’ların Adlarıyla anılıyordu. Böylece thema Terimi, zamanla bir Silahlı Birliği belirtmekten çıkarak Strategos’ların Yönetimindeki Bizans Yerel Yönetim Birimini tanımlamaya başladı.

Herakleios 622’de İranlılar’a karlı 7 Yıl sürecek bir Savaş’a giriştiğinde, 3.Güç kaynağı olan Din’e dayanıyordu. Artık Kutsal bir Nitelik kazanan Savaş, Kilise’nin Devlet Emrine verdiği Kaynaklar’la besleniyordu. Askerler Tanrı’dan Desdek umuyor, Savaş Alanında en Önde ilerleyen bir İsa Tasviri’nden Güç alıyorlardı. Herakleios, Kafkaslar’ın Kuzeyi’nden gelen Hazar Türkleri’nin, Bizans Diplomasisi için Uzun süre Önem taşıyacak desdeğinden de yararlanarak sasani Ordusunu 627’de Ninive’de yendi. 628’de Dastagerd’in ele geçirilmesinden sonra Husrev Taht’tan indirilerek öldürüldü. Bu Savaşı kazanan, artık İlkçağ’ın Roma’sı değil, Ortaçağ’ın Bizansı’ydı. Savaşlar’a Güç katan İlahiler’de Grekçe okunuyordu. Çünkü Halk Kültürü artık Latin değil, Grek ağırlıklıydı. Herakleios, Karmaşık Latince İmparatorluk Unvanlarını kaldırarak halkın benimsediği Grekçe Basileus Unvanını aldı. Böylece Basileus Bizans Hükümdarları’nın resmi Unvanı oldu.

 

Herakleios’un Ardılları:

 

           Herakleios’un Sasaniler’e Savaş açtığı Yıl, Hicret gerçekleşmişti. 632’de Rasulullah’ın Vefatı’ndan sonra Halifeler’in sürdürdüğü Fetih Hareketleri’nin Çarpıcı Sonuçları oldu. 632’de Bizans Ordusu Yermuk Irmağı’nda yenildi. Böylece Filistin ve Suriye Arap Denetimi’ne açıldı. İskenderi’ye 642’de  Teslim olunca, Mısır Eyaleti bir daha dönmemek üzere Bizans Dünyası’ndan ayrıldı. Bu arada Mezopotamya içlerinde de ilerleyen Müslümanlar Ktesiphon Krallık Kenti’ni ele geçirdiler. Ardından Sasani Kralı’nın Yönetimi’ndeki bir Ordu’yu Bozgun’a uğrattılar. Böylece İran’da Müslümanlar Dönemi başladı.

           Araplar’ın Büyük bir kolaylıkla ilerlemesi, Bizans ve İran’ın o Dönem’deki başlıca 3 Özellik’ten kaynaklanıyordu: Savaşlar’dan Soluğu kesilmiş olan her 2 Devlet de 632’den önce Seferberliğe Son vermişti: 2 Devlet de kendilerine Bağımlı olan ve Bedeviler’i durduran Sınır Devletleri’ni artık desdeklemez olmuştu. Özellikle Bizans’ta Dinsel uyuşmazlıklar, Suriyeliler’in ve Mısırlılar’ın Konstantinopolis’e Bağlılığını zayıtlatmıştı. Herakleios 2 Eyalet’teki Monofizit Dalga’yı yatıştırmak amacıyla  Monotelit (Thelema ‘İstek,İrade’)  Öğreti’yi ortaya attı: İsa’nın 2 Doğa’sı olmakla birlikte, tek bir İrade’si vardı. Bu Uzlaştırma Çabası ne Doğu’da, ne de Batı’da Başarılı olabildi. Müslümanlar, örneğin İskenderiye’deki Hristiyan Cemaatine Dini özerklik tanıyınca, İskenderiyeliler de Sürgün’deki Monofizit Patriklerini hemen geri çağırdılar.

           Yaşlanan Herakleios, Arap İlerlemesiyle başa çıkacak Güç’te değildi. Bu Görev, Herakleios Konstantinos, II.İustinianos gibi Ardıllarına düşecekti. Gerçekte Büyük Taht Kavgaları’yla geçen bu Dönem’de , Erkek Kardeşler’in birlikte Hüküm sürmesi durumunda Büyük olanın ötekinden Üstün olması İlkesi giderek yerleşti. Maviler ile Yeşiller arasındaki Çekişme 600 ler boyunca İmparatorluk Düzenini sarsacak Boyutlar’a ulaşmadı ama, II.İustinianos 705’te yine bir Ayaklanma Sonucunda Taht’tan indirildi ve Burnu kesildi. Bulgarlar’ın Desdeğiyle 705’te Taht’ı yeniden Ele geçiren İustinianos Korkunç bir İntikam Harekatı’na girişti. 711’de 2.kez taht’tan indirildi. 711-717 arasında Taht’a çıkan 3 İmparator’un Dönemi’nde İmparatorluk Ciddi bir Sarsıntı geçirdi. 717’de Anatolikon  Thema’sının Strategos’u III.Leon Taht’a çıkarak 2.bir Herakleios olacaktı.

           614-717 Dönemi’ndeki Askeri Gelişmeleri belirleyen 3 Etmen Şunlardı: Araplar’ın Deniz Gücü’nün artması, o Dönem’in Kaynaklarında Bulgarlar olarak anılan Onogur Hunları’nın Balkanlar’da yeni bir Tehlike yaratması; Kartaca ve Ravenna Eksarkhos’luklarında Bizans Yönetimi’nin Sürekli gerilemesine karşın, İmparatorlar’ın Batı’daki Topraklar’a Yönelik İlgisinin sürmesi. Araplar, Konstantinopolis’e ulaşan Deniz Yolları üzerindeki Denetimlerini artırarak Anadolu’yu Hedef alan İlk  Akınlarını bu Dönem’de başlattılar. 674-678 arasında Konstantinopolis’i 4 Yıl Kuşatma altında tuttular. Ama sonunda 30 Yıllık bir Ateşkes imzalayarak Bizans’a Para, Asker ve At türünden Haraç Ödeme’yi Kabul ettiler. II.Iustinianos’un 2.kez Taht’tan indirilmesi üzerine Deniz’den ve Kara’dan yeniden Saldırı’ya geçtiler. 717’de Konstantinopolis’i bir kez daha kuşattılar.

           Bu arada Balkanlar’da Bulgarlar, Avarlar’ın 626’dan önceki İşlevini üstlenmişlerdi. 600 lerin 2.yarısında Hazar Türkleri’nce Tuna Deldası boyunca Güney’e itilen Bulgarlar ile Bizans arasında 681,705 ve 716’da imzalanan Antlaşmalar Sonucunda, Trakya Ovalarına kadar Tuna’nın Güney’i Bağımsız Bulgar Krallığı Durumuna geldi. Bizans böylece Kuzey ve Orta Balkanlar’ın Denetimi’nden Yoksun kalıyordu. Buna karşılık 658’de II. Konstans’ın, 688’de de II.İustinianos’un Makedonya’da giriştiği Seferler’den daha kolay Sonuç alındı. 687 de Trakya, 695’de Hellas, Thema’ları oluşturuldu. Bizans, Yunanistan’ın Kıyı Şeridi ile Slavlar’ın Sızdığı Bazı Bölgeleri’nde Egemen olmaya başlamıştı.

           Batı’daki Durum o kadar İç açıcı değildi. Monotelist Öğreti’nin, Kuzey Afrika ve İtalya Kiliseleri’nde Tepki uyandırması, 646’da Kartaca, 652’de Ravenna Ersarkhos’larına Ayaklanma Cesareti’ni verdi. Yüzyılın sonunda Afrika’nın Çoğunu ele geçirmiş olan Müslümanlar, 711’de son Bizans Karakolu olan Septem’i de aldılar. Sicilya ve İtalya’daki birkaç Bölge Henüz Güvenlikteydi. Lombardlar’a karşı bir Sefer düzenleyen Konstans, Başkent’i Sicilya’ya taşımayı düşünecek kadar Batı’da Serüven arayan Son İmparator oldu.

           Askeri Durum’un Kötüleşmesine karşın bu Dönem’de Thema Sistemi kökleşmiş, Askerlik Görevi Soy’dan geçen bir Yükümlülük Haline gelmişti. Özellikle 600 lerde, Boş Toprakları işletebilmek ve Thema Sistemi içinde Asker Sağlayabilmek amacıyla Tehcir Politikası uygulandı. Savaş Tutsakları ve Köleler de Azat edilerek aynı Şartlar’da Toprağa yerleştiriliyordu. Sonraki Yüzyıllar’da da İmparatorlar bu Uygulama’yı sürdürerek Bizans Toplumu’nun Büyük Darboğazları’ndan biri olan Nufus Azalması’nın Etkilerini gidermeye çalıştılar. Daha 800’lere gelmeden Tarım’da genişlemenin açık Belirtileri vardı. Anadolu’da Zaten hiç sönmemiş bir Kentsel Örgütlenmse 800’lerle Birlikte canlanmaya, Balkanlar’da da Genişlemeye başladı. 600 lü Yıllar’ın Tarihini taşıyan Çiftçi Yasası’ndan anlaşıldığına göre, Bizans Toplumu’nun Teknolojik Temeli Çağdaş batı Avrupa’dan çok daha ileriydi:

           Demir’den Aletler kullanılıyor, Su Değirmenleri’nden yararlanılıyor, Protein bakımından Zengin Baklagiller yetiştiriliyordu. Batı Avrupa 900 lere kadar bu Aşama’ya ulaşamayacaktı. Mısır, Kuzey Afrika ve Sicilya gibi Buğday Ambarları’nın yitirilmesi, Tarım üzerinde Özendirici bir etkide bile bulunmuştu. Istilalar, ayrıca Büyük Malikhaneler’in parçalanmalarına yol açmış, Küçük Köylü İşletmesi bu Dönem’in Olağan Kırsal Örgütlenme Biçimi Durumuna gelmişti. Ortaklaşa Köy Örgütlenmesi’nin Köy Topluluğu ve Bazı Ortaklaşa Tarımsal Etkinlikler Biçiminde sürmesine karşın, Vergi Sicilleri’nde Kayıtlı olan Köylüleri Toprağa bağlamak amacıyla Devlet çok az Çaba harcamıştı. Kölecilik hala sürüyordu ama Geç Roma İmparatorluğu Dönemi’nin Kolon Düzeni Tarihe karışmıştı. 600 ve 700 lü Yıllar boyunca Tarım’daki İlişkiler’in Belirleyici Özelliği, İşgücü’nün Özgürlüğün ve Alışkanlıklar’ın artmasıydı.

           Toptan ve Perakente Ticaret’te de aynı Durum Geçerliydi. Mısır ve Kuzey Afrika’nın yitirilmesinden sonra, Komutanlık Yetkisi Soy’dan geçen Kaptanlar’ın Yönetimindeki Tahıl Filoları’nın yerini alan Bağımsız Tüccarlar gitgide Ağırlık kazandı. Bunun üzerine, Ticaret Etkinliklerini düzenlemek amacıyla Rodos Deniz Yasası hazırlandı. Özetle, sürekli Savaşlar’a karşın Bizans, Batı Roma’nın Son Dönemleri’ne göre çok daha sağlıklıydı. 6.Genel Konsil’in (680-681) Monotelitliği Mahkum etmesi, Devlet’in Sürekliliğini sağlayan bir başka Güvence oldu. Mısır ve Suriye’nin Müslüman Egemenliği’ne geçmesinden sonra, Doğu’ya özgü Monofizitliğe Ödün vermeye gerek kalmamıştı.

 

Ikonoklast Hareket

717-867

 

     İkonları Yüceltme Eğilimi Bizans Toprakları’nda özellikle 600 lerde yaygınlaşmıştı. İustinianos’un çağrısı üzerine 692’de toplanan Trullo (Quinisext) Konsili, İsa’nın Kuzu Simgesiyle değil İnsan Biçimi’nde betimlenmesini kararlaştırıldı. Iustinianos, Sikkeler’de ilk kez İsa Tasviri kullandı. Kendisini de ‘Tanrı’nın Kölesi’ olarak adlandırdı. Ikonları Yüceltme Öğretsisine karşı İlk tepkiler 700 lerin başlarında kendini gösterdi. Ama İkonoklast (Eikonoklastes) hareket ancak III.Leon’un 730’da çıkardığı kararnameler’le Devlet Politikası durumuna geldi. Leon’un Oğlu V.Konstantinos Dönemi’nde daha da şiddetlenerek İkon Yanlısı Akım’ın Önde gelen Savunucuları olan Manastır Üyelerine Ağır bir Baskı Uygulaması Biçimini aldı. Buna karşılık, 787’deki Nikaia Konsili, İmparatoriçe Eirene’nin Yönlendirmesiyle, İkonları Yüceltme Öğretisine yeniden Saygınlık kazandırdı. Ama V.Leon, Askeri Durumun kötüleşmesi üzerine Bizans’ın en Başarılı Komutanlarından biri olan V.Konstantinos’la özdeşleşmiş İkonoklast Hareketi 815’te canlandırmak zorunda kalacaktı. İkonlar, Ortodoks Öğreti’deki Kalıcı yerini ancak 843’te kazanabildi.

       

III.Leon ve V.Konstantinos:

 

           III.Leon’un Taht’a çıkmasıyla Bizans’ın Kaderi Belirgin bir Biçimde değişti. Bulgarlar’ın yardımıyla 718’de Arap Saldırılarını püstürten, sonraki 20 Yıl boyunca da Savaşlar’ın  kesildiği Dönemleri iyi değerlendiren Leon, Anadolu’daki Thema’ları yeniden örgütleyip sağlamlaştırmaya yöneldi. Geleneksel Müttefiki Hazar Türkleri’nin Desdeğiyle 740’ta Akroinon’da Araplar’a karşı Büyük bir Zafer kazandı. Ardılı Konstantinos ise ancak Kayınbiraderi Artavasdos’un Opsikion ve Armeniakon Themalarında başlattığı isyanı bastırarak Taht’a çıkabildi. Sonraki birkaç Yıl boyunca, Abbasiler ile Emeviler arasındaki çatışma Konstantinos’un işine yaradı. Kuzey Suriye’de önemli Zaferler kazandı, buradan Trakya’ya taşıdığı Tutsaklar’la 756-775 arasında Bulgarlar’a karşı en az 9 Sefer düzenledi. Böylece Kuzey’deki Düşmanı kalıcı biçimde Zayıf düşürdü. Konstantinopolis Halkı, sonraki Yüzyıllar’da Konstantinos’un Mezarını Kenti Düşmana karşı koruyan bir Türbe olarak görecekti.

 

Konstantinos’un Oğulları:

 

              Konstantinos’un Oğlu IV.Leon’un Ölümü üzerine 10 Yaşındaki Varisi VI. Konstantinos Taht’a çıktı. Oğlunun Naibeliğini üstlenen İmparatoriçe Eirene, 797’de Konstantinos’un Taht’tan indirerek Gözüne Mil çektirdikten sonra tek başına Hüküm sürmeye başladı. Eirene’nin İkon yanlısı Öğretiyi desdekleyen Politikası, Büyük Savaşçı V.Konstantinos’un Anısına hala Bağlı olan Thema Askerlerinin Çoğunun Tepkisini çekiyordu. Eirene, İkon Yanlısı Manastır keşişleri ile Konstantinopolis halkı’ndan desdek bulabilmek için bu Gruaplar’ın Vergi Yükümlülüklerini düşürdü. Ayrıca Konstantinopolis Limanı dışında Abydos ve Hieros’ta alınan Gümrük vergilerini de azalttı. Hazinenin bu yüzden uğradığı kayıpların etkisi, 781’de Araplar’ın, 792’de de Bulgarlar’ın kazandığı Zaferler’den sonra daha da ağırlaştı. Saray’daki Yüksek Görevliler’in Ayaklanamsı sonucunda Eirene 802’de Taht’tan indirildi ve Lesbos’a sürüldü. Böylece İsaura Hanedanı sona erdi.

        Bulgar tehdidi sonraki 3 İmparator’dan Hiçbirisinin Hanedan kurmasına imkan vermedi. Eirene’nin yerine geçen Usta Maliye Nazırı I.Nikephoros, İmparatoriçe’nin Kaldırdığı vergileri yeniden koydu, Mali Yönetim’de Bazı Reformlar gerçekleştirdi. Ayrıca Trakya Themasına Anadolu’dan Göçmen yerleştirdi. Ama Yeni ve Güçlü Bulgar Hanı Krum’a karşı Bizzat Komuta ettiği Savaş Nikephoros’un Ölümüyle ve Bozgunla sonuçlandı. Ardılı I.Mikhail, Adrianopolis’te Krum’la karşılaştığında Bizans Ordusu İç Çatışmalar yüzünden bölünmüş durumdaydı. Mikhail de uğradığı Bozgunun Bedelini tahtıyla ödedi. Mikhail’in Bizans İmparatorları içinde İlk kez Soyadı kullanması ve Asker İhtiyacı nedeniyle Devlet’in giderek Bağımlı duruma geldiği Toprak Sahibi Bük Ailelerin Yükselişinin bir Göstergesi’ydi.

        Daha Mikhail’in Ardılı V.Leon Taht’tan indirilip öldürülmesinden önce, Bizans’ın Balkanlar’daki Durumu Düzelmeye başlamıştı. Krum 814’de Konstantinopolis’e saldırmaya hazırlanırken aniden ölmüş, oğlu Omurtag da Bulgar Devleti’nin Batı Sınırını Frank Baskısına karşı koruyabilmek için Bizans’la bir Barış antlaşması imzalamıştı.

        Halife Harun Reşid’in Ölümüyle Müslüman Dünyası’nda bir İç Savaş başlamış, Doğu Cephesindeki çatışmalar da durmuştu. Leon’un, bu İmkan’dan yararlanarak Bulgarlar’ın yıktığı Trakya Kentleri’ni yeniden İnşa etmesi, ayrıca Makedonya, Thessalonike, Dyrrhachium, Dalmaçya ve Strymon Themalarının Kurulması Bizans’ın Balkan Yarımadasının Kıyı Şeridine adım adım yerleştiğini gösteriyordu.

        Yeni İmp.II.Mikhail, Amorionlular Hanedanı’nın Kurucusu oldu. Ama Mikhail’in Eski Silah Arkadaşı Slav Asıllı Thomas’ın İkon Yanlısı Kafkas Halkları’nın Başına geçerek Omurtag’ın da yardımıyla Konnstantinopolis’e saldırması, Bizans Toplumu’ndaki Rahatsızlıklar’ın Etnik çatışmalar’ın ve İkonoklast hareket’in yol açtığı Sürekli gerginliğin derinliğini gösteriyordu. Mikhail’in Oğlu Theophilos’un 838’de bir Müslüman Ordusuna Yenik düşüp ardından da Amorion Kalesi’ni kaptırması bu zayıflığın Sonucuydu. Akdeniz’deki Bizans Gücü’nün zayıflaması, Araplar’ın 826’da Gtit’i ele geçirerek saldırılarını Sicilya’ya yöneltmesi yine aynı Etmenlere bağlıydı.

 

İkonoklazm Bunalımı:

 

        İkonoklastlar ve İkon yanlıları bir tek noktada anlaşıyordu:Hristiyan Toplumu, Kutsal Tasvirler Konusunda Doğru bir Tutum benimsemeden başarıya ulaşamazdı. İki Taraf da Kilise’nin İlk Dönemine ait Metinler’de kendi Görüşlerini desdekleyen Kanıtlar buluyorlardı. İkon Yanlısı Görüşün en Yetenekli Savunucusu, 700 lerde yaşamış İlahiyatçı Damaskos’lu Aziz İoannes’ti. Yeni-Platoncu Öğreti’ye dayanan İoannes’e göre Tasvir bir Simge’den ibaretti. Tanrı, İsa’nın Kişiliği’nde İnsan Bedenine büründüğüne göre İkonlara karşı çıkılamazdı.

        Bazı tarihçiler 10 Emir’den 2.sinin Putperestliğe getirdiği kesin Yasağa Ağırlık veren İkonoklast İmparator III.Leon’un, islam’dan Etkilendiğini söylerler. Ama gerek bu Varsayım, gerek İkonoklast Akım’ın özellikle İmparatorluğun Doğu Thema’larında Yaygın olduğu Görüşü Tartışmalı’dır. Bununla birlikte Monofizitliğin, V.Konstantinos’u ve Çatışma’nın 700 lerin 2.yarısı boyunca izlediği Doğrultuyu etkilediği kuşkusuzdur. İsa’nın Tanrısal Doğası’nın Tekliğine inanan Monofizitler’e göre İkonları Yüceltmek Küfürle eşdeğerdir.İkonoklast Öğreti’yi güçlendiren bir başka Etmen, bu Öğreti ile İmparator’un Tanrı’nın yeryüzü’ndeki Vekili olduğu Görüşü arasındaki Yakın İlişki’dir. 500 ve 600 lü Yıllar’da Hüküm süren İkon Yanlısı İmparatorlar, Tanrı’nın birer ‘Kulu’ olduklarını vurgularlarken, örneğin V.Konstantinos İkonlar’ın yerine İmparatorlar’ın Portrelerini ve kendi zaferlerinin Tasvirlerini geçirmeye çalışmıştır.

        V.Konstantinos Dönemi’nde İkonlara karşı Mücadele, İkonlar’ın Başlıca Savunucusu olan Manastır Toplulukları’na karşı Mücadele Biçimini aldı. Ortodoks Din Adamları  üzerindeki Baskılar, Kilise’nin pek çok Hizbe Bölünmesiyle sonuçlandı. Uzlaşmaz İkon yanlıları, Stoudion Manastırı Keşişleri’ni Önder sayıyorlardı. Patrik İgnatios (847-858, 867-877) İkon Yanlıları’nın Sözcüsü olmuşken İkonoklast kesimde  ise Anastasios ve İoannes Grammatikos gibi Patrikler yer aldı. Tarasios, Nikephoros, Methodios ve Photios gibi Ortayolcu Patrikler ise, İkon Savunmacılarına Yakınlık Duymalarına karşın İmparator’la Uzlaşma’ya her zaman Hazır’dılar.

        İkonoklast Hareket, Bizans ile katolik Avrupa arasındaki İlişkileri de Sürekli etkiledi. Lombardlar’ın İlerlemesi, İtalya’daki Bizans Gücü’nü Ravenna Eksarkhosluğu ile sınırlamış, çoğunlukla Rum ya da Suriye Kökenli olan papalar da Ortak Düşmana karşı kendilerini savunabilmek amacıyla bu Bölgeye sığınmıştı.Ama 700 ler boyunca Başlıca 2 Sorun Roma’yı Konstantinopolis’den uzaklaştıracaktı. Bunlardan ilki İkonoklast hareket, 2.si ise İllyricum ile İtalya’nın Güneyindeki Calabria’da Dinsel yetkiler’in Kime ait olacağıydı. Papa II.Gregorius, III.Leon’un İkonoklast Öğretisini benimsemeye yanaşmamış, Ardılı Papa III.Gregorius da bu Öğreti’yi bir Kosnil’de açıkça mahkum etmişti. 751’de Ravenna’nın Lombardlar’ın Eline geçmesi ve Eksarkhosluğun Yıkılması üzerine Papalık bir Koruyucu, Frank Tahtını Merovenj Hanedanı’nın elinden alan III.Pepin’di. Papa Stephanus 754’de Pepin’i Frank Kralı olarak kutsadı, Kral da Lombardlar’a karşı Papa’yı savunmak amacıyla İtalya’ya girdi. 787’de Bizans’ta İkonoklast Öğreti’nin reddedilmesi bile, Ortodoks Bizans’ ile Katolik Avrupa arasındaki farklılıklar’ın giderilmesine yetmedi. Pepin’in Oğlu ve Ardılı Charlemagne’nın Danışmanları , bu kez de İkonları yücelten Öğdeti’ye aynı Kararlılıkla karşı çıktılar. Charlemagne 800 Yılı’nın Noel Günü Papa III.Leo’nun Elinden Roma İmparatoru olarak Tac giydi. Artık bir Barbar Kralı sayılmayan Charlemagne, Dönem’in Simgeciliği içinde yeni bir Constantinus olarak görülmeye başlanmıştı. Bizans Yönetimi bunu kabul edemezdi. Çünkü tek bir Tanrı, tek bir İman ve Tek bir Hakikat varsa, ancak tek bir İmparatorluk ve tek bir İmparator olabilirdi. Bu Tek İmparator’un da Konstantinopolis’de Hüküm sürmesi gerekiyordu.

        Roma ile Konstantinopolis arasında ortaya çıkan Tartışmalar genellikle Kilise Kuralları’nda odaklaşmış gibi gözükse de Temelde çok daha Önemli 2 Sorun vardı. 1.si Kuramsal açıdan ancak tek bir İmparatorluk olabilirdi ama gerçekte 2 İmparatorluk Hüküm sürüyordu. 2.si Roma ile Konstantinopolis arasındaki Orta Avrupa ile Balkanlar’da yaşayan Slavlar ve Bulgarlar, hangi tarafın yetki alanı içinde Hıristiyanlaştırılacaktı?

        İkonoklast Akım’ın kesin Tasfiyesi, III.Mikhail Dönemi’nde 843’de gerçekleşti. Naiplik Yetkisini 856’da İmparatoriçe Theodora’nın Elinden alan, Mikhail’in Dayısı Bardas’ın 858’de Konstantinopolis Patrikliğine atadığı Photios, 800 lerin ortalarında Slavlar, Bulgarlar ve Ruslar’a yönelik Misyonerlik etkilerinde Büyük Rol oynadı. Anadolu Sınırları’nda kazanılan Askeri Zaferler’lde de bir Canlanma görülüyordu.

        Sicilya’da ve Akdeniz’in bütününde Bizans Orduları daha az başarılıydı. Ama Photios’un Diplomatik Becerisi sayesinde, Konstantinopolis Patrikliği Roma karşısında konumunu korudu. Papa I.Nicolaus’un Photios’un Patrikliğe atanmasını Kilise Yasaları’na aykırı bulması üzerine Photios, Nicolaus’un Temsilcilerini İstanbul’da konuyu incelemek üzere bir Konsil Toplanmasına ikna etti. Nicolaus, Adamlarının Rüşvet aldığını öne sürerek  Photios’u Afaroz edince, 867’de   Konstantinopolis’te toplanan bir Konsil de Nicolaus’u Afaroz etti. 2 Taraf  arasındaki Çatışma’nın Temelinde yine Bulgaristan Hangi Kilise’nin Yetki Alanına girdiği Sorunu yatıyordu. Akdeniz’in batısında ve Doğusunda yüzyıllardır gitgide farklılaşan 2 Zihniyet ve Kurumsal Yapı artık iyice belirginleşmişti. Photios Bölünmesi (Skhisma) sırasında Batı’da Afaroz yetkisini Papa kullanırken, Doğu’da 867 Konsiline III.Mikhail, yani Tanrı’nın Yeryüzü’ndeki Vekili Başkanlık ediyordu.

 

 

Makedonyalı Hanedanı Dönemi

867-1025

 

           Mikhail bu Zafer’den kısa süre sonra Gözdesi Basileios tarafından öldürüldü. Basileios’un kurduğu Makedonya Hanedanı Dönemi’nde, en azından 1025’te II.Basileios’un Ölümüne kadar, Bizans Altın çağı’nı yaşayacaktı. Bu Dönem’de Bizans Orduları Doğu’da Araolar’a karşı Yeniden üstünlüğü Ele egçirdi. Bizanslı Misyonerler Slavları Hristiyanlaştırmal üzere Bizans Nufusunu Balkanlar’a ve Rusya’ya yaydı. İmparatorlar’ın Çoğu’nun kaba birer Asker olmasına karşın Bizans Edebiyatı’nda bir Diriliş yaşandı. Hukuk ile Yönetim Alanları’nda bazı Gerileme Belirtileri de ortaya çıktı. Kaynaklar olağanüstü bir hızla israf edildi. Batı’dan Kopuş gitgide daha da belirginleşti. Anadolu’da yaşanan Toplumsal vir Devrim İmparatorluğun Ekonomil ve Askeri Gücünü Temelinden sarsmak üzereydi.

 

          Askeri Canlanma:

 

           III.Mikhail’in Komutanları’ndan Petronas’ın 856’da Araplar’a Karşı kazandığı Zafer’le, BizansIn Kara ve Deniz Gücü Doğu’da yeniden ispatlanmıştı. Bizans’ın Araplar’a karşı uzun süre bir Varoluş Kavgası Biçiminde sürdürdüğü Mücadele, giderek bir Saldırı’ya dönüşecek ve en Parlak Dönemi’ne 900 lerde ulaşacaktı.

           Bizans ile Abbasi Devleri arasındaki sınırın en Zayıf noktası Toroslar’daydı. Kuvvetlerini bu noktaya yönelten I.Basileios Kıbrıs’ı bir süre ele geçirdi. Paulusçular’a karşı da bir Sefer düzenledi. Ama Bizans ile İslam arasındaki Çatışma, Batı’da olduğu kadar Doğu’da, Kara’da olduğu kadar Deniz’de, İmparatorluğun bütününü ilgilendiriyordu. 902’de Sicilya’nın Fethini tamamlayan Araplar’ı, Güney İtalya Eyaleti’nin  uzağında tutabilmek isteyem Basileios Batı İmparatoru II.Louis’yle bile İşbirliğini denedi. Müslüman Korsanlar 904’de Thessalonike’yi yağmaladılar, çok sayıda Ganimet ve Tutsak’la geri döndüler. Basileios’un Ardılı VI.Leon 911’de Girit’e bir Donanma gönderdi, ama Bizans Donanması’nı püskürten Müslümanlar 912’de Khios’ta (Sakız) Leon’un Gemileri’ni Bozgun’a uğrattılar.

Romanos Lekapenos Dönemi’nde Ermeni Kökenli Komutan İoannes Kurkuas Doğu’daki Bizans Saldırısını başarıyla sürdürdü. Kuskuas 934’te Melitene’yi (Malatya) 934’de de Edessa’yı alarak Fırat boyunca Abbasi Toprakları’nda ilerledi. Batı Orduları Komutanı (Domestikos) Nikephoros Phokas 961’de Girit’i yeniden ele geçirerek 150 Yıldır Ege’yi kasıp kavuran Arap Donanması’nı yok etti. Böylece Bizans’ın Deniz Üstünlüğü Doğu Akdeniz’de yeniden kuruldu. Nikophoros’un Stratejisi 962’de bütün Doğu Sınırı boyunca umulmadık Başarılar sağladı. Halep’in alınmasıyla Doruğa ulaştı. Nikephoros Mart 963’te İmparator İlan edilince, yine de bir Ermeni Komutanı olan İoannes Tzimiskes’i Doğu Domestikos’u olarak atadı. Nikephoros ile İoannes Tzimiskes’in Haçlı Tutkuları, kısa sürede Suriye ile Kutsal Topraklar böylece yeniden elde edildi. Kudüs’e hiçbir zaman ulaşılamadı, ama bir partikhane Merkezi olan Antiokheia 969’da geri alındı. Ele geçirilen Topraklar, Devlet’e Süvari sağlayan Askeri İşletmeler Biçimine dönüştürüldü. Ama bu Zaferler Batı Eyaletleri’nin zayıflaması pahasına elde ediliyordu. Nitekim Sicilya’yı geri alma Girişim’i 965’te Başarısızlıkla sonuçlandı.

           969’da Taht’ı Zorla ele geçiren İoannes Tzimiskes’in Seferleri, Suriye üzerinde Gözü olan Mısır’daki Yeni Fatımi Halifesi ile Musul Emiri’ne karşı yöneldi. 975’te Suriye ile Filistin’in neredeyse tümü ile Fırat’ın iyice Doğusuna kadar Mezopotamya’nın Büyük Bölümü Bizans Denetimine girmişti. Bir yandan Abbasi Başkent’i Bağdat’ın, diğer yandan da Kudüs ve Mısır’ın Yolu İoannes’e açılmıştı. Ama İoannes’in 976’da ölmesi üzerine Taht’a çıkan Makedonya Hanedanı’nın Meşru Varisi II.Basileios, Güçlerini Büyük ölçüde, Avrupa’da Bulgarlar’a karşı yöneltti. Basileios, yine de Doğu’da Toprak kazanma Düşüncesi’nden vazgeçmedi. Gürcistan (İberya) Krallığı bir Anlaşma ile İmparatorluğa bağlandı. Doğu Anadolu’nun bir Bölümü İlhak edildi. Suriye’deki Fatımiler’e karşı iki Cezalandırma Seferi’ne Basileios bizzat komuta etti.

           Slavlar ve Bulgarlar’la İlişkiler:

 

      Doğu’daki Eeski İmparatorluk Toprakları Doğu’daki ancak Savaşla geri alınabilirdi, ama Balkanlar’da ve Yunansitan’da Hristiyanlaştırma gibi Diplomatik bir Araç’tan da yararlanılabilirdi. Partik Photios’un başlattığı Slavlar’ı Hristiyanlaştırma Hareketi, Thessalonikeli 2 Keşiş Kyril ve Methodi tarafından sürdürüldü. Slav Dilleri için bir Alfabe geliştirilmesi, Kıtabı Mukaddes’in bu Diller’e çevrilmesini mümküm kıldı. Bu arada Sırbistan ve Bulgaristan’da Latin Misyonerler’i ile Bizanslı Keşişler arasındaki Çatışmalar, Roma ile Konstantinopolis’in İlişkilerini daha da kötüleştirecekti.

           Konstantinopolis ile gelişen Ticaret İlişkileri, Slavlar ve Bulgarlar arasında Bizans’ın Zenginlikleri’nden daha büyük pay alma Dürtüsünü körüklemişti. 893’te Bulgar Tahtı’na çıkan Simeon, Bizans Karşısında Araplar’dan bile daha Tehlikeli bir Düşman olduğunu ispatladı. Simeon’un Bizans tahtı’nı ele geçirme Çabaları 15 Yıl süreyle Bizans Tarihi’ne yön verecekti. Simeon 913’te Ordusuyla birlikte Konstantinopolis Surları’nın Önüne kadar geldi. Partik Nikolaos Mystikos, Simeon’u bir süre için yatıştırdı, ama Bulgarlar’ın Gücünü kıran ve Simeon’u caydıran I.Romanos oldu.

           Kiev’den yola çıkarak Dinyeper üzerinden Karadeniz’e ulaşan Savaş Gemileri Konstantinopolis’e ilk kez 860’ta saldırdı. Saldırı’nın püskürtülmesinden hemen sonra Rusya’ya Bizans Misyonerleri gönderildi. 911’de Ruslar’a Konstantinopolis’te Ticaret Ayrıcalıkları tanındı. 941 ve 944’te Prens İgor’un Önderliğinde düzenlenen 2 Rus Saldırısı da püskürtüldü. Ama I.Romanos, Rusya’nın Düşmanlığına son vermek amacıyla Diplomatik ve Ticari Yolları değerlendirdi. İgor’un Dul Eşi Olga 957’de Vaftiz edildi. VII.Konstantinos Dönemi’nde de Konstantinopolis’i resmen Ziyaret etti. Bizans Misyonerleri, Olga’nın Desdeği’yle daha büyük bir Güvenlik içinde çalışarak Rusya’da Hristiyanlığı ve Bizans Kültürü’nü yaydılar. Rusya Üzerindeki Bizans Etkisi, II.Basileios’un Bizans Tahtı’nı ele geçirmesine Yardımcı olan Kiev Prensi Vlamidir’in, bu Yardımı Karşılığında Basileios’un Bacısıyla evlenerek 989’da Hristiyan olmasıyla Doruğa ulaştı. Ardından Rus Halkı Kitle halinde Hristiyanlığı Kabul etti ve Konstantinopolis Patriğine bağlı Resmi bir Rus Kilisesi kuruldu.

 

           Bulgar Ayaklanması:

 

      871’de Bizans’ın Vasallığını kabul eden Bulgarlar bu Konumlarından Hoşnut değillerdi. Sonunda, Makedonya’daki bir Eyalet Valisi’nin 4 Oğlundan En Küçüğü olan Samuel’in Önderliğinde ayaklandılar. Başkentini Ohrida’da (Ohri) kuran Samuel, Adriatik’ten Karadeniz’e hatta bir süre için (Thesealonike dışında) Yunanistan’a kadar uzanan bir Devlet kurdu. Bulgar Sorunu’nun kesin Çözümünü 1018’e kadar 20 Yıl süreyle Acımasız ve Sistemli bir Askeri Harekat yürüten II.Basileios sağladı. Samuel’e Bağlı Topraklar Bizans İmparatorluğu’nun parçası olduğu ve 3 Thema’ya bölündü. Bu arada Sırbistan ve Hırvatistan Prenslikleri de Bizans’a bağlandı. Adriyatik’deki Dyrrkachium Limanı Bizans Denetimi’ne girdi. Justinianos Dönemi’nden bu yana İmparatorluk Avrupa’da ilk kez bu kadar genişliyordu. Ama Bulgaristan’ın İlhakı, Peçenekler, Kumanlar, Macarlar gibi daha Kuzey’deki Kabileler karşısında artık Tuna’nın Tek Savunma Hattı olduğu anlamına geliyordu.

 

           Batı’dan Uzaklaşma:

 

           Bizans Nufusu’nun Adriyatik’e kadar genişlemesi, Bizans’ın Güney İtalya, hatta Eski Batı Roma İmparatorluğu’nun Gündem’e getirmişti. Gerçi Balkan Yarımadası ile Yunansitan’a Slavlar’ın yerleşmesi, Doğu ile Batı arasındaki Fiziksel Bölünme’yi pekiştirmiş, 700 lerden sonra bu 2 Dünya Apayrı Yollar’da ilerlemişti. Ama Bizans Egemenliği’nin Yunanistan ve Doğu Avrupa’da yeniden kurulması, ayrıca Asya’da Müslümanlar’a Karşı elde edilen Kazanımlar, Bizanslılar’ın İmparatorluğun Evrenselliğine olan İnancını da güçlendirmişti.

           Evlilik Yoluyla kurulacak İffifaklar’ın, İmparatorluğu’nun Doğu ve Batı Kesimleri’ni birleştirecek Sicilya’daki Ortak Düşman Araplar’a karşı Birleşik bir Savunma İmkanı sağlayabileceği düşünülüyordu. VII.Konstantinos’un Oğlu II.Romanos 944’te İtalya Tahtı üzerinde Hak iddia eden Karolenjenler’den Provence Dükü Hugues’in Kızları’ndan biriyle evlendi. VII.Konstantinos, Almanya’daki Sakson Kralı I.Otto 962’de Kutsal Roma-Germen İmparatoru olarak Taç giyince Durum Bütünüyle değişti. Çünkü bu Bizans İmparatorluğu’nun Rakipsizliğini Hedef alan doğrudan bir Meydan okumaydı. I.İoannes’in 972’de Akrabalarından birinin II.Otto’yla evlenmesine Razı olmasıyla İlişkiler bir Öçlüde yumuşamıştı. Ama bu Evlilik de Batı’nın İmparatorluk Tezi’nin Kabulu anlamına gelmiyordu. II.Basileios, III.Otto’nun Bizanslı bir Prens’le evlenmesini Kabul ettiyse de bu Birleşme hiçbir zaman gerçekleşmedi. Ardından Basileios, İtalya’nın Bizans’a Bağlı Kesimi’nin Yönetimini yeniden düzenledi. 1025’te ölöeden önce de Sicilya’dan Araplar’a karşı yeni bir Sefer’in hazırlıklarına başlamıştı. Evrensel Roma İmparatorluğu Mitos’u sona ermişti.

 

           Kültür ve Yönetim:

 

      İkonlar Konusu’ndaki Çatışma, Bizans’ın gerek Kilise, gerek İmparatorluk olarak, Batı’dan uzaklaşmasına yol açmakla birlikte, Ortodox İnancı’nın Tanımlanmasına Yardımcı olmuş, Bizans Toplumu’nun gelecekteki Niteliğini Önemli ölçüde belirlemişti. Bir yandan Kilise Yeni bir Birlik ve Canlılık kazanıyor, Ortodox İnancı Dünya’nın Yeni Köşelerine yayılıyor, Manastırlar hızla çoğalıyor, 800 lerde Patrik Photios’un, 900 lerde de Simeon’un Vaaz ve Yazıları Ruhani Geleneği çok Uzaklar’a taşıyordu. Bir yandan da Devlet, gerko-Romen Miras’ın Bilincine gittikçe daha çok varıyordu. III.Mikhail Dönemi’nde Konstantinopolis Okulu’nun yeniden örgütlenmesiyle Klasik Gerek Araştırmaları’na yönelik İlgi canlandı. VII.Konstantinos Yönetim, Saray Törenleri ve İmparatorluğu’n Eyaletleriyle ilgili 3 Büyük Eser’in derlenmesini sağladı. Dönem’in bir Tarihini yazdırdı. Ayrıca Büyükbabası I.Basileios’un Biyografisini Kaleme alarak bu çalışma’ya katkıda bulundu

      Bu Dönem’de pek çok özgün araştırma üretildiyse de çok sayıda Leksikon (örn.900 ler ürünü Suda), Astroloji ve Ansiklopedi (örn.Photios’un Leksikon ve Bibliotheke’si) hazırlandı. 900 lerin Asker İmparatorları Entellektüel konularda daha az ilgilendiler. Ama 1000 lerde Mikhail Psellos ile birlikte Araştırmacılık’ta Yeni bir Atılım görüldü.

      I.Basileios ile oğlu VI.Leon, İmparatorluk Hukuku’nu yeniden düzenleyerek Yeni bir Dönem başlatmayı amaçlıyorlardı. Ama Baselios Dönemi’nde yalnızca bir El Kitabı (Prokherion) ile Büyük bir Yasa Derlemesi’nin Giriş Bölümü (Epanagoge) yayımlanabildi. VI.Leon ise Basilika’nın 60 Kitabını yayınlayarak bu Girişim’i sonuçlandırdı. Basilika, İustinianos’un Yasaları’nı Helenleştiriyor ve Hukukçular’ın daha Kolay Uygulayabileceği duruma getiriyordu. VI.Leon Dönemi’nde hazırlanan 113 Novella ise Ek ve Düzeltmeleri içeriyordu. Bizans Sivil Hukuku’ndaki Son Köklü Reform Hareketi’ni sergiliyordu. Roma’nın Cumhuriyet Kurumları’nın son kalıntısı olan Senato artık kaldırılmıştı. İmparator, yalnızca Uyruklarının Ruhani Esenliği Konusunda İktidarına Sınır tanıyordu. İmparatorluğun Bedeni olan İmparator ile Ruh’u olan Patrik arasındaki İkili Yönetim İlişkisi, I. Basileios’un Epanagoge’sinde muhtemelen Photios’un Kaleme aldığı bir Bölüm’de tanımlanıyordu.

      Bu Dönem’de Yönetim daha da Yoğun Biçimde Konstantinopolis’te toplanmıştı. İmparatorca atanan ve Ücretlerini ondan alan Memurlar’ın oluşturduğu Bürokrasi gitgide kalabalıklaşıp karmaşıklaşıyordu. Dışişleri ve Diplomasi Aygıtı da İmparator’un Denetimi’ndeydi. Ama Bazı Sivil Memurlar da kimin Taht’a çıkacağını belirleyecek kadar Güç kazanabiliyordu. Başkent’teki Ticaret, Alışveriş ve Sanayi Etkinliği’nin Düzenlenmesi ile Asayiş’in sağlanması Kent Eparkhos’unun Yetki Alanı içindeydi. 800 lerde kaleme alınmış Eparkhoslar Kitabı’na göre Zanaatci ve Perakenteci Loncalarını örgütlemek ve denetlemek de Eparkhos’un Görevi’ydi. Bu Loncalar’ın Yasal Hakları ve Devlet’e karşı Ödevleri sıkı Kurallar’a bağlanmıştı. Avrupa ve Asya Eyaletleri, 900 lerde Sayıları 30’a ulaşmış bulunan Thema’ Bölümğne göre yönetiliyordu. Themalar Alt Bölğmler’e ayrılıp küçülmül olmakla birlikte Askeri Niteliği’ni korumaktaydı. Themalar’dak Askeri ve Sivil Yetkileri birleştiren Strategoslar kendilerini atayan İmparator’a karşı doürudan Sorumluydu. Ordu ve Donanma, Her Thema içinde Soy’dan geçen Toprak Temliklerine Sahip Asker-Çifçiler’den oluşuyordu. Sınır Bölgeleri, kendi Subaylarının ya da Uç Beylerinin Komutası altındaki Sınır Birliklerince korunuyordu. Bu arada Savaş bir Bilim Konusu olarak ele alınmaya başlamıştı. VI.Leon’un, İmparator Mavrikios’un Strategion’undan esinlenerek Kaleme aldığı Taktika bu İncelemeler’in bir Örneği’ydi.

 

      Toplumsal ve Ekonomik değişme:

 

      Doğu’da girişilen Fetih Savaşları ve  İmparatorluk Politikası’nın genel olarak Askeri bir Yönelim kazanması, Yeni bir  Soylu Sınıfını öne çıkarmıştı. En Yüksek Askeri Konumları elinde tutan bu Sınıf’ın Ekonomik ve Siyasal Gücü, Toprak Mülkiyetine dayanıyordu. Kentler^deki Ticaret ve Sanayi’nin Devletçe çok sıkı denetlenmesi sonucunda Özel Girişim için kar getiren Tek Yatırım alanı Toprak Mülkiyeti olmuştu. Asker Kökenli Soylular, Özgür Köylü ve Savaşçılar’ın Çiftliklerini Satın alarak onları Çeşitli İlişki biçimleriyle kendilerine Bağımlı kılmayı başardılar. Her Ürün azalması, her Kıtlık, her Kuraklık ya da her Veba salgını, Zengin bir Toprak Sahibi’nin koruması altına girmek isteyen bir Köylü-Asker Yığını’nın doğmasına yol açıyordu. Bu Tehlikeli Gidişi İlk kez sezen I.Romanos 922 ve 934’te Küçük Toprak Sahipleri’ni Büyükler’e Karşı korumayı amaçlayan Yasalar çıkardı. Çünkü İmparatorluğun gerek Askeri, gerek Ekonomik Gücü, Thema Sistemi içinde, Vergi ödeyen Köylüler ile Köyllü-Askerler’in Özgür kalmasına bağlıydı.

      I.Romanos’u izleyen İmparatorlar, Tarımsal Yasalar’ın Alanını genişlettiler. Ama Araplar’a karşı girişilen Seferler’in Gidererini karşılamak için Vergileri artırma yoluna gidilince birçok Yoksul Köylü Toprağını satmak, başkalarının Toprağına Kiracı olarak sığınmak zorunda kaldı. Anadolu’nun Toprak Sahibi Soylu Aileleri’nden birinden gelen II.Nikeophoros Phokas’ın Toprak Tasarrufu konusunda çıkardığı Yasalar ise, Savaş Gereği sağlayavilecek durumda olan Köylüler tarafından, daha Hareketli bir Zırhlı Süvari Gücü oluşturulmasına yönelikti. Bu Politika, Köylü Milisler’in Toplumsal Bileşiminde kaçınılmaz Değişiklikler’e yol açtı. II.Nikephoros, ayrıca Kilise’nin daha çok Toprak Varlığı edinmesini önlemek üzere Kesin bir Tutum aldı. Geniş Mülkleri Ekonomi için Zeten bir Yük olan Manastırlar’ın Sayısı’nın artırılmasını yasakladı.

           Toprak Mülkiyeti Sorunu’yla Ciddi biçimde ilgilenen Son İmparator II.Basikeios’tu. Basileios 966’da Toprak Sahibi Aileleri cezalandıran bir Yasa çıkardı. 922’den bu yana Köylüler’den alınmış Topraklar’ın Sahipleri’ne geri verilmesini buyurdu. Diğer Topraklar için de bazen 1000 Yıl kadar geriye giden Mülkiyet Kanıtları sunulmasını istedi. Alle-lengyon olarak olarak bilinen Toplu Vergi Yükümlülüğü artık Köy Topluluğu’nun tümünü değil, Köy’e en Yakın Büyük Toprak Sahibi’ni ilgilendiriyordu. II.Basileios’un Bulgaristan’ı fethetmesi de İmparatorluğun Ekonomik ve Toplumsal Yapısını bir ölçüde değiştirdi. Çünkü burada kurulan Yeni Themalar’da, Anadolu’daki gibi Köklü bir Toprak Soyluluğu Geleneği yoktu. Ama 1025’te II.Basileios’un ölmesinden sonra Güçlü Toprak Sahipleri’nin Büyükler tarafından yutulmasını ve Sonuç olarak İmparatorluğun feodalleşmesini artık önleyemez oldu.

      Bu Süreç, özellikle Askeri Örgütenme için Yıkım’la sonuçlandı. Bizans İmparatorluğu’nun Makedonya Hanedanı Dönemindeki Üstünlüğü, büyük ölçüde, Ordusunun Anadolu’daki Rakipsizliğine dayanıyordu. Hem Bölge’nin yerlisi olduğu için Toprakların savunulmasıyla doğrudan ilgilenen, hem de Profesyonel bir Ordu olan bu Güc’ün o Dönem’de ne Batı’da ne de Arap Dünyası’nda bir benzeri vardı. Yine de gerileme ve Çözülme Tohunları bu Kurum’un İçinde Kök salmıştı. Çünkü Ordu Komutanları’nın çoğu Anadolu’nun  Büyük Toprak sahipleri arasından çıkıyordu. Oysa bunlar, Servetlerini ve Nufuslarını Ordu’nun varlığını Mümkün kılan Toplumsal ve Ekonomik Yapı’nın zayıflamasına Borçlu’ydu.

 

 

 Gerileme,Batı’nın Etkisi

1025-1260

 

      II.Basileios’un Ardılları daha çok Şartlar’ın biçimlendirdiği Kişilerdi. 1025-81 arasındaki 56 Yıl boyunca 13 İmparator taht’a çıktı. V.Konstantinos’un yeni bir Hanedan Kurma Girişimi başarısızlıkla sonuçlandı. 1081’de Taht’a çıkan I.Aleksios’a kadar Hanedan Sistemi işlemedi.

     

      1000 li Yıllar:

 

      Bizans’ın 1000 li Yıllar’daki Durumu, Roma İmparatorluğu’nun 200 lerdeki Durumuna benziyordu. Uzun bir Güven  ve Gönenç Dönemi’nden sonra Sınırların ötesinden gelen Yeni baskılar, Toplum içindeki Gizli gerilimleri derinleştirmişti. II.Basileios’un Ardıllarının kısa süren İktidarları, Bizans Egemen Sınıfı içindeki Bölünmeleri Eyaletler’in Askeri Aristokrasisi ile Konstantinopolis’in Sivil Aristokrasisi arasındaki Çatışma’yı yansıtıyordu. İncelmiş Kent Aristokrasisi, İmparatorluğun Militarist Yönelimini tersine çevirerek, Sivil Devlet Organlarını gemişleterek kentli Soyluları ve Ailelerini bol gelirli Görevler’le ve Süslü Unvanlar’la donatacak Hükümdarları  yeğliyordu. Mal Varlıkları Başkent’te değil Eyaletler’de bulunan II.Basileios’un cezalandırdığı Askeri Soylu Aileleri ise Asker Kökenli İmparatorları desdekliyorlardı. 900 lerin 2.yarısında İmparatorluğun Askeri Gücü’nün yetmediği açıkça ortaya çıkmıştı. Eyaletler’deki Toprak sahipleri İmparatorluğun önündeki Tehlikeleri 900 lerde çıkarılmış Tüm Yasalar’a Meydan okuyarak Topraklarını genişletmenin bahanesi olarak kullanıyorlardı. İmparatorluğun Savunma ve Saldırı Sistemi’nin Temelini oluşturan Anadolu’daki Thema Sistemi, Bizans’ın Düşmanları’nın Güç topladığı bir Dönem’de hızla çökmek üzereydi.

      Diğer yandan, Savaşlar’ın yabancılaştırıcı etkisine de kenti bir Kültür ve İncelik Merkezi durumuna getirme çabasıydı. IV.Konstantinos, Eğitim görmüş Kamu Görevlisi yetiştirmek amacıyla Konstantinopolis Universitesi’ne 1045’de Yeni bir Berat verdi. İoannes Ksiphilinos’un Yönetiminde Hukuk Okulu yeniden düzenlendi. Felsefe Okulu’nun Başına Mikhail Psellos getirildi.

 

      Bizans’ın Yeni Düşmanları:

 

      Bizans’ın 1000 lerde yeni Düimanları, Kuzey Doğu ve batı Sınırlarınde neredyse aynı anda belirdi. Birkaç cephe’de birden savaşabilmek için taht’ta bir Asker’in bulunması gerekiyordu.

     VII.Konstantinos, Peçenekler’in Bulgarlar, Macarlar ve Ruslar karşısında Yararlı bir Müddefik olacağını düşünmüştü. Ama Bulgaristan’ın alınmasından sonra Peçenekler, artık Bizans Toprağı olan bu Bölge’ye Tuna boyunca Akınlar düzenlemeye başladılar. 1000 lerin ortalarında Trakya ve makedonya’da Barışı Sürekli Tehdit eden bu Halk, Bogomilci Heretikler’in İsyan Duygularını da körükledi.

      Doğu Sınırı’ndaki Yeni Tehlike Selçuklular’dı.1055’te İran’ı ele geçiren selçuklular, çok geçmeden , fatımiler’in elindeki Mısır’a ve Bizans’ın Anadolu’daki Sınırlarına kadar uzanan bir alanda Egemenlik kurdular. 1064’de Bizans Sınırını aşarak Ani’yi Ele geçirdiler. 1067’de Kaisareia’yı aldılar. Bizans imparatorları’nın Doğu Sınırını Uzun zamandır ihmal etmiş olması yüzünden Köyleri yağmalayarak Kentleri yalıtmak kolaylaşmıştı. Durumun giderk kötüleşmesi, Anadolu’daki Askeri Aristokrasinin 1068’de kendi içinden birini, IV.Romanos Diogenes’i İmparator seçtirmesine imkan sağladı. Romanos’un Selçuklular’a karşı topladığı Ordunun çoğunlukla Yabancı paralı Askerler’den oluşması, Bizans’ın o Dönem’deki durumunun bir Göstergesiydi. Ağustos 1071’de Malazgirt Ovası’nda Selçuklu Sultanı Alp Arslan’a Yenik düşen Romanos Tutsak düştü. Fidye ve Haraç karşılığında Özgürlüğünü elde etmek üzere Selçuklular’la bir Anlaşma imzalamışken, Kontsntinopolis’teki Muhalefet onun İmparator olarak başkent’e dönmesine karşı çıkarak VII.Mikhail’i taht’a oturttu. Bunun üzerine de selçuklular Akınlarını sürdürdüler. VII.Mikhail, biri 1077’de Adrianopolis’te, diğeri 1078’de Nikaia’da kendilerini İmparator İlan etmiş olan Nikephoros Bryennios ile Nikephoros Botaneiates’e karşı Alp Arslan’dan Yardım istedi. Ama bunu izleyen 4 Yıllık İç Savaş süesince Doğu Sınırını koruyacak Birlik kalmadı. 1081’de Selçuklular iznik’e ulaştı. Bizans’ın Askeri ve Ekonomik Gücü’nün Merkezi olan Bölge artık Selçuklu Egemenliği altındaydı.

      Batı’daki Yeni tehlike ise 1000 lerin başlarında Güney İtalya’yı İstila etmeye başlamış olan Normanlar’dı.Robert Guiscard’ın Önderliğinde ilerleyen Normanlar, Bizans’ın İleri Karakolu Bari’yi 3 Yıllık bir Kuşatma’dan sonra Nisan 1071’de ele geçirdiler. İtalya’daki Bizans Yönetimi ve Konstantinopolis’in Sicilya’yı yeniden alma Umutları böylece sona eriyordu. Bu Durum, ayrıca Doğu ile Batı arasındaki Kalıcı Kopuşu da vurguluyordu. Roma ve Konstantinopolis Kiliseleri arasındaki Bölünme (Skhisma) 1054’de resmen İlan edilmişti. Bölünmenin Siyasal Çerçevesini o Dönem’de Bizans kadar Papalığı da ilgilendiren İtalya’daki Morman istilası oluşturuyordu. Ama Patrik Mikhail Kerularios’un Konstantinopolis’teki Kardinal Humbert tarafından Aforoz edilmesi, Uzlaşmaz bir İdeolojik Farklılığı de simgeliyordu. Katolik Kilisesi’ndeki Reform hareketi’nin, papalığın Evrensel Konumunu vurgulaması, Bizans Geleneği ile bağdaşamazdı.

 

I.Aleksios ve I.Haçlı Seferi:

 

      1071 yenilgisi bile Bizans için geri Dönülmez bir Çöküş’ün başlangıcı sayılamazdı. Ama İmparatorluğun Ayakta kalması batı’dakş Yeni Siyasal, Ticaeri ve Dini Güçler’e bağlıydı. Çünkü artık Anadolu’daki Ekonomik ve Askeri Kaynaklarına güvenemezdi. Konstantinopolis’in Sivil Aristokrasisi sonunda kaderine Boyun eğdi. 4 Yıl süren bir İç savaş sonunda Askeri Aristokrasi 1081’de Aleksios’u Taht’a çıkararak beklediği Zafer’i elde etti. Aleksios, II.Basilesios’tan sonra Bizans tahtına çıkan en Başarılı Asker ve Devlet Adamı’ydı.

      Normanlar, 1081’de Dyrrhachium’u Ele geçirmişler, Thessalonike’ye doğru Kara’dan iletlemeyi planlıyorlardı. Ama 1085’te Robert Guiscard’ın ölmesi, Norman Sorununa geçici bir Çözüm getirdi. Ertesi Yıl da Selçuklu Devleti İç Çatışmalar’a sürüklenmişti. 2 Büyük Düşmanının ortadan kalkmasını talihe Borçlu olan Aleksios 1091’de kendi gücüyle Peçenekler’i Bozgun’a uğrattı.

      Alekios Anadolu’yu Selçuklular’dan geri almayı tasarlarken, 1096’da Avrupa’nın batısından ilk Haçlılar geldi. İmparator, Batı’dan gelen  Paralı Askerler’in desdeğinden kuşkusuz Honut’tu. Ama bu Desdeğe Kutsal Toprakları Müslümanlar’dan kurtarmak için değil, Konstantinopolis’i savunmak ve Anadolu’yu Geri almak için İhtiyacı vardı. Üstelik I.Haçlı Seferi’nin 8 Önderinden 4 nün Norman olduğunu, Robert Guiscard’ın Oğlu Bohemond’un bunlar arasında olduğunu öğrenmek Aleksios’un Hiç Hoşuna gitmemişti. Aleksios, Haçlı Önderlerinden, Kutsal Topraklar’a giderken Selçuklular’dan alacakları her Toprak Parçasını ya lenti Bizans’a Geri bermelerini istedi. Ama Haçlılar’a yol boyunca sağlanan Gıda İkmailinin Maliyeti de Az olmadı.

     Nikaia 1097’de Haçlılar’ın Eline geçti, Anlaşma şartlarına Uygun olarak imparator’a telim edildi. Haçlılar 1098’de Antiokheia’ya ulaşarak burayı aldılar. Bohemond’un Kenti İmparator’a vermeyi reddederek Antakya Haçlı Kontluğu’nu kurmasının ardından, 1099’da Kudüs latin Krallığı ile Edessa ve Tripolis Haçlı Kontluklarını oluşturuldu. Haçlılar, Filistin ve Suriye Kıyı şeridine, yerleşmeye başladılar. Bu arada Aleksios, Orta Anadolu boyunca Bizans ile Müslümanlar arasında daha Güvenli bir Sınır oluşturmaya çalışıyordu. Bohemond 1107’de Batı’ya döndü.İtalya’dan başlayarak İmparatorluğu İstila etmek amacıyla yeni bir Harekata girişti. Buna hazırlıklı olan Aleksios, Bohemond’u 1108’de Dyrrachium’da Bozguna uğrattı.

      İmparatror Kara Ordusunu yeniden kurmuştu. Donanma’yı yeniden düzenlemişti. Ama bunun için Altın Sikke’nin değerini 2/3 oranında düşürmüş, bir Dizi Yeni vergi salmıştı. Vergiler’in İltizam Yoluyla toplanması artık olağanlaşmıştı, dolayıssıyla vergi Toplayıcıları artık kendi Kurallarına göre çalışıyorlardı. Eyaletler’de yaşayan Halk’a Savunma, Ulaşım ve Ordu İaşesi için Malzeme ve işgücü sağlama gibi ek Yükler getirilmişti.Orduda da Yabancı Asker Sayısı iyice çoğalmıştı. Ama Alekios yerli Asker sağlama’nın Yeni bir Yöntemi’ni geliştirdi. Pronoia biçiminde Toprak Bağışlama ve bu Bağışı Askeri Yükümlülüklere bağlama Sistemi yaygınlaştırıldı. Pronoia alan Kişi, Tasarrufundaki Mülk’ün Bütün gelirlerini ve Kiracılar’ın (Paroikoi) Yükümlü olduğu Bütün vergileri Toplama hakkına sahipti. Bunun karşılığında Belirli sayıda Asker ve Savaş gereciyle birlikte kendisi de Süvari olarak Ordu’ya katılmak zorundaydı. Pronoia sahibi’bin ölünceye kadar Malikhanesi üzerinde Mutlak Tasarruf yetkisi vardı. Öldükten sonra ise Toprak Devlet’e dönüyordu. Aleksios, ayrıca Kilise Mülkleri’nin daha karlı kullanılmasını özendirmek amacıyla bu Mülkleri Kharistikia (Hayır) olarak Kilise dışı Uyrukların işletmesine devretti. Pronoia Sistemi, hem Devlet, hem Askeri Aristokrasi için yararlıydı. Ama uzun Dönem’de, İmparatorluğun Toprak sahibi Aileler arasında parçalanmasına ve merkezi Hükümetin zayıflamasına yol açtı.

     

      Sonraki Komnenoslar:

 

      I.Aleksios’un oğlu II.İoannes ve Torunu I.Manuel Komnenos, Aleksios’un İç ve Dış Politikasını sürdürdüler. 1100 lerde Batılı Devletler Doğu’ya artık daha çok İlgi gösteriyor, Avrupa’da da Siyasal Durum giderek karmaşıklaşıyordu. Asya’da ise Selçuklular ile Danişmendliler arasındaki sürekli Çekişme, Kilikya’daki Ermeni varlığı ve Haçlı Devletleri’nin Etkinlikleri karmaşık bir Ortam yaratmıştı. Dış ilişkiler ve becerikli bir Diplomasi Bizanslılar için Büyük Önem kazanıyordu. 1130’da Sicilya’da II.Roger’in Yönetiminde Norman Krallığı’nın kurulması Bizans için daha da Büyük bir tehlikeydi.

                             I.Manuel, Bizans’ın Batı’daki Yeni Devletler’i ne görmezlikten gelebileceğini ne de Saldırı’yla sindirebileceğini açıkça kavramıştı. Ayrıca Batı Hayat tarzı’nın bazı Yönleri Manuel’e Çekici geliyordu. İlk 2 Karısı da Batılı’ydı. Latinler’e Saray’da Kabul gösteriyor, hatta Malikane bile dağıtıyordu. Ama bu Politika, Manuel’in Uyrukları’nın çoğunun Tepkisini çekti.II.Haçlı Seferi’nin (1147) Manuel’in Dönemine rastlaması gerginliği  daha da derinleştirdi. Bu ortamda Fransa Kralı VII.Louis, Konstantinopolis’e saldırmak amacıyla Sicilya’daki Norman Kralı Roger ile Pazarlığa oturdu ve Roger 1147’de Yunanistan’ı İstila etti. Manuel, Normanlar’a karşı Batı İmparatoru III.Konrad’la kurduğu İttifak’ı korumaya çalışıyordu. Ama 1152’den sonra Konrad’ın Ardıl’ı I.Friedrich (Barbarossa) ile bu İttifakı sürdüremedi. Friedrich’e göre, Kutsal-Roma-Germen İmparatorluğu ile ‘Rum Krallığı’ Adını verdiği Devlet arasında İttifak olamazdı. Manuel, Norman Krallığı’nı kendi gücüyle devirmek için 1154’te boşuna bir Girişim’de bulundu. Bizans Emperyalizmini Batı’da canlandırmak için artık çok geçti.

           Balkanlar’da ve Latinler’in Elindeki Doğu Toprakları’nda Manuel daha Başarılı oldu. Balkanlar’ın Kuzeydoğu Kesimi’nin çoğunu geri aldı. Macaristan’ı nedereyse bütünüyle Bizans’a Bağımlı bir Devlet Durumuna getirdi. Stefan Nemanja’nın Önderliğindeki Sırplar da Denetim altına alındı. Manuel’in 1159’da Antiokheia’yı geri alması, Haçlılar’ın İmparator’a yeni bir Bakışla yaklaşmasına yol açtı. Manuel, Selçuklular’ın elindeki Sivas-Amasya Bölgesine saldırdı. Ama Myriokephalon’da kuşatılan Ordusu İmha edildi. Bu Sonuç, Manuel’e karşı Selçuklular’ı desdekleyen I.Friedrich’i özellikle sevindirdi. Manuel’in Haçlılar’la Dostluk Politikası, Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu’nun , Papalığın, Normanlar’ın ve onlardan geri kalmayan Venedikliler’in Ortak Tepkisini çekiyordu. Manuel’in İtalya ve Balkanlar’da Bizans Nufuzunu canlandırmaya çalışması, bu amaçla 1169’da cenova, 1170’te de Piza ile anlaşması Venedik’in İşine gelmemişti. 1171’de Konstantinopolis’te düzenlenen Latin aleyjtarı bir Gösteri’den sonra, İmparatorluk’taki tüm Venedikliler tutuklanmış, Mülklerine el konulmuştu. Onlar da Konstantinopolis’in Batı Denetimine girmesinin, Bizans Ticareti’ndeki çıkarlarını korumanın Tek Yolu olduğunu düşünmeye başlamışlardı.

           I.Manuel’in Politikasını Bizanslılar’ın da Çoğu onaylamıyorlardu. Yine Konstantinopolis’te düzenlenen Latin aleyhtarı bir Ayaklanma’nın ertesinde tahta çıkan Manuel’in Yeğeni I.Andronikos’un Önderliğinde hemen bir Tepki Dönemi başladı. Andronikos, kendisini Bizans Yurtseverliği’nin ve ezilen Köylülüğün Savunucusu olarak gösteriyordu. Ama Reformlarını zorla Kabul ettirmeye kalkışınca da bir Tiran Durumuna geldi. Aristokrasi’nin Gücünü sarsarak İmparatorluğun savunmasını zayıflatıı. Bu sırada Macaristan Kralı Stefan Nemanja Bağımsızlığını İlan ederek Yeni bir Sırbistan Krallığı kurdu. İmparatorluğun içinde de Çözülme Süreci ilerliyordu. 1185’te Kıbrıs Valisi İsaakios Komnenos kendini Adanın Bağımsız Hükümdarı İlan etti. Aynı Yıl Normanlar Yunanisyan’ı yeniden İstila ederek Thessalonike’yi ele geçirdiler. Bu Gelişmeler Konstantinopolis’te bir Darbe’yle sonuçlandı ve Andronikos öldürüldü.

      Andronikos, Bizans Tahtına çıkan son Komnenos’tu. Onun yerini alan II.İsaakios’u İktidar’a Aristokrasi getirmişti. İsaakios’un Kardeşi III. Aleksios’un Hükümdarlığı, merkezileşmiş Bizans Yönetim ve Savunma Aygıtı’nın Son kalıntıları’nın da Çöküşüne Tanık olacaktı. En azından Dış Düşmanlarını durdurmaya çalışan II.İsaakios 1185’te Normanlar’ı Yunanistan’dan uzaklaştırdı. Ama 1186’da Bulgarlar, 2.Bulgar İmparatorluğu’nun kurulmasıyla sonuçlanacak bir İsyan başlattılar. 1187’de Salahaddin’in Kudüs’ü geri alması üzerine naşlayan III.Haçlı Seferi’nin Bizans’a ulaşması durumu daha da güçleştirdi. Bu Sefer’in Önderlerinden biri, Konstantinopolis’i İşgal etme niyetini açıkça İlan etmiş olan I.Friedrich idi. Friedrich Suriye Yolunda öldü, ama İngiltere Kralı I.Richard Kıbrıs’ı Isaakos Komnenos’tan aldı ve Ada bir daha Bizans Egemenliğine dönmedi.

 

      IV.Haçlı Seferi ve Latin İmparatorluğu:

      II.İsaakios’u 1195’te Kardeşi III.Aleksios Taht’tan indirdi. Batılılar, Haçlı Seferleri’nin başarısızlıkla  Suçlanması’ndan Bizanslılar’ı Sorumlu tutuyorlardı. İmp. VI.Heinrich, Sicilya Norman Krallığı’nı Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu ile birleştirmişti. Heinrich’in 1197’de Ölmesinden sonra, Batı’da, Konstantinopolis’in Fethinin birçok Sorunu Çözeceği Düşüncesi yeşermeye başladı. Macaristan, Sırbistan ve Bulgaristan’ın Yeni Hükümdarları, Bizans’tan koparamadıkları Egemenlik haklarını alabilmek amacıyla bu kez 1198’de Papa seçilen III.Innocentius’a yönelmişlerdi.

      Innocentius’un başlattığı IV.Haçlı Seferi, kısa sürede Kağıt üzerindeki amacından saparak Bizans’ın İşhaliyle sonuçlandı. Haçlılar’a Gemi sağlayan Venedik’in Politikası bu gelişme’de Başlıca Etmen oldu. 1203’te Haçlılar III.Aleksios’u Konstantinopolis’ten sürünce Başkent Halkı ayaklanarak Latin aleyhtarı V.Aleksios’u Taht’a çıkardı. Venedikler ile Haçlılar’ın, Konstantinopolis’i ve Bizans’ı İşgal edecek paylaşma Konusunda artık hiç Kuşkuları kalmamıştı. Başkent 13 Nisan 1204’te düştü. Konstantinopolis’in ele geçirilmesinden sonra Latinler 3 Gün süreyle görülmemiş bir Acımasızlık ve Şiddetle kenti Talan ettiler. Sanat Ürünlerinin Çoğu Talan edildi. Kütüphaneler yıkıldı. Bir faha bulunması imkansız İlkçağ yazmalarının Çoğu yırtılarak Sokaklar’a atıldı. 3 Günlük başıbozuk Talan’dan sonra Sistematik Talan başladı. Kent’in Bütün hazinelerine el konuldu. Yalnızca Fransızlar’a düşen 3/8 lik payın değeri 20 Milyon Altın Frank’tı. Konstantinopolis’i daha iyi tanıyan Venedikliler, en iyi parçaları seçip Kentlerine taşıdılar. Ortaçağ’ın en Büyük Kenti Böylece nededeyse tarihe Gömülme noktasına geldi. En çok 40-50 Bin Nufuslu Yoksul bir Kente dönüştü.

      İmparatorluk Topraklarının paylaşılmasında da karlı çıkan Venedikliler, kendi Ticaret Yolları üzerindeki başlıca Liman ve Adaları ele geçirdiler. Haçlılar ise Avrupa ve Asya Eyaletlerini fethetmeye koyuldular. Bizans’ın ilk Latin İmparatoru Flandre Kontu I.Baudouin, Trakya, Thessalonike, Atina ve Peloponnesos’ta (Mora) kurulan feodal Prenslikler’in Süzeren’i aldı. Kısa süre sonra da Bulgaristan Kralı ile Çatışmaya girdi.

      Buna karşılık Trebizond’da (Trabzon) Komnenos Ailesi’nden 2 Kardeş İmparatorluk Ünvanı üzerinde Hak İddia ediyordu.Kuzeybatı Yunanistan’daki  Epeiros’ta (Epir) ise III.Aleksios’un Akrabalarından Mikhail Angelos Dukas, Arta’da bir Başkent kurdu. Tselya’daki Haçlı Devletlerinin üzerine yürüdü. 3.Direniş Merkezi Nikaia’ydı. Yine III.Aleksios’un Akrabası olan I.Theodoros 1208’de burada kendi atadığı bir Patriğin elinden Taç giyerek İmparator oldu. Theodoros ile Damadı III.İoannes, Nikaia’da Bizans İmparatorluğu’nun Küçük bir Modelini oluşturdular. Sürgünde bir Kilise kurdular.

Anadolu’da sürekli bir Egemenlik kuramayan Latinler’in Avrupa’daki kazanımları da Yunanistan’ın Kuzeyindeki Bizanslı Hükğmdarlar’ın tehdidi altındaydı. Ama Yunanistan’ın Orta ve Güney kesimlerinde latin Egemenliği daha sürekli oldu.

      Latin İmparatorlarının en Başarılısı baudouin’in kardeşi Flandre Kontu Henri’ydi. Henri’nin Ölümünden sonra latim İmparatorluğu Girişim Gücünü yitirmiş, Konstantinopolis’in geri alınması Sürgündeki Bizanslılar için Belirgin bir Hedef durumuna gelmişti. Epeiros’ta Hüküm süren Theodoros Dukas, Topraklarını Kuzey Yunanistan ve Bulgaristan’a kadar genişlettikten sonra  1224’de Thessalonike’yi latinler’den geri aldı. Nikaia İmparatorluğu’nun tepkisine karşın İmparator olarak Tac giydi. Ama Theodoros 1230’da Bulgarlar’a karşı giriştiği Savaşta Bozgun’a uğrayınca, III.İoannes Nikaia’daki Egemenliğini Avrupa’ya kadar genişledip Bulgarlarla ittifak kurarak Konstantinopolis’i Çember’e alma imkanını elde etti. Thessalonike 1246’da Nikaia İmparatorluğuna Teslim oldu. Bu arada Anadolu’yu büyük bir karışıklığa sürükleyen Moğol istilası Selçuklular’ı zayıflatıyor, rakip Trabzon İmparatorluğunu da etkisizleştiriyordu.

      III.İoannes’in 1254’de  ölmesi üzerine Taht’a çıkan Oğlu II.Theodoros’un ardından Küçük Yaştaki Yeni İmparator IV.İoannes’in Naipliğini üstlenen VIII.Mikhail Nikaia’da Tac giydi. Bu arada II.Mikhail’in (Dukas) Yönetiminde Eperios’taki Bizans Devleti canlanmış, II.Mikhail Gözlerini Thessalonike’ye çevirmişti. 2 Rakip arasındaki Uyuşmazlık ancak 1259’da Makedonya’daki Pelagonia Savaşı’yşa çözülebildi. II.Mikhail, Pelopannesos’un Fransız Hükümdarı Guillaume de Villehardouin ile Sicilya Kralı Manfred von Hohenstaufen’in Desdeğini almıştı. 2 Yıl sonra bu Ordunun Komutanlarından biri Konstantinopolis’e girdi. Son Latin İmparatoru II.Baudouin İtalya’ya kaçtı. Venedikliler karlı Ticaret Merkezlerini yitirdiler. Ağustos 1261’de VIII.Mikhail Konstantinopolis’te İmparator olarak Tac giydi. Nikaia Tahtı’nın Çocuk Varisi IV.İoannes Laskaris’in Gözlerine Mil çelildi. Böylece Konstantinopolis’te Hüküm sürecek son Hanedan olan Palailogoslar Dönemi başladı.

 

 



[1]         Anlamsız olan bu deyimin Suidas olduğu sanılmıştır.

[2]         Lexique 1834,Londra

  1834,Halle