Âl-i İbrahim

İSRAİL’le MİSAK

(BABİL ÖNCESİ)

 

 

 

BÜYÜK DÜN’ÜN  RİSALETİ  (Babil Öncesi)

 

  2000ler  İbrahim  Peygamber
    İsmail  Peygamber
    İshak  Peygamber
    Yakub Peygamber
    Yusuf   Peygamber
    Bünyamin  Yakub’un Küçük Oğlu
    Yahuda      12 Oğuldan biri
    Levi   12 Oğuldan biri
  1200ler   Musa    Peygamber
  1200ler  Harun Peygamber
  1200ler  Samiri   Mürted
  1000ler  Talut    Komutan
  1???-0962   Davud       Peygamber 
  0900ler   Süleyman Peygamber  
  0800ler İlya   Peygamber   
  0800ler Yeroham  Kral
  0800ler Yehoşafat Kral
  0800ler Yehu  Kral
  0648-0609  Yoşiya   Kral
  6??-5?? Yehoyakim Kral

 

    

   

 

 

Babil Sürgünü Öncesi

 

         Âli İbrahim’in İshak Boyu’nun Firavunlar Mısır’ında Yusuf’la başlayan, Musa’nın Çıkış’ı ile nihayetlenen Tarihi Sonrası’nda Temel’ini Musa’ya indirilen ‘Kitab’ın belirlediği, sonraki Yenileyiciler’le takviye edildiği ‘Çöl Periyodu’ başlar. Bu Dönem’de Peygambeler Etrafında şekillenen Vahy’in Ortak adı ‘Tevrat’tır. Levi b.Yakub Oğulları’nın ‘vadedilen Topraklar’a ulaşması ile başlayan ‘Kent Periyodu’nun Kitab’ı Yahuda Oğullar’ından Davud’a inen ‘Zebur’ olacaktır.  Musa’nın Şeriat’ını sürdüren Peygamber Davud’un ‘Mezmurlar’ında Vaazlar, Münacaatlar, İlahiler yer alıyordu. Aşağı’da Kutsal Kitap Geleneği’nde Yer alan Davud ve Süleyman Tasavvurları bulacaksınız.

 

 

Yakub Peygamber

 

     Yahudi İnanışı’na göre , MÖ 2000 Yılı’nın Başları’nda Kenan Ülkesi’ne gelmiş olan İbrahim’im İki Oğlu’ndan Yakub’un adı Tanrı tarafından İsrail olarak değiştirilmiş, Onun Oğullar’ının Adlar’ıyla anılan 12 Kabile de İsrailoğulları’nı oluşturmuştu. Bundan sonra Kenan’dan Mısır’a Göç eden İsrailoğulları MÖ 1200’lere kadar orada Tutsak kalmış, ama İbrahime verdiği sözü tutan Tanrı İsrailoğulları’nın Musanın Önderliği’nde Kölelikten kurtarmasını (Bak:Çıkış) sağlamış ona Sina Sağı’nda bildirdiği 10 Emir’le Halkına Yeni Yükümlülükler getirmiş ve Kenan Ülkesi’ne yerleştirmişti.

İsrailoğulları’nın Dini’nin Musa’yla Birlikte belirginleşen Başlıca Vurgusu, Ahlaki Seçim’de Bulunma Yeteneği’nin, İnsan’ı tanımlayan Temel Özellik olduğuydu.Buna göre İnsan, biri Tanrı Yasaları’na İtaat etmeye diğeriyse başkaldırmaya yönelten ikili bir Doğa taşıyordu ve İki Eğilim’den birini seçerek Ahlaki Özgürlüğü’nü kullanıyordu. Dolayısıyla Her İnsan Tanrı’yla bir Anlaşma İlişkisi içindeydi. Günah, Tanrı Yasaları’na bilerek başkaldırmak, bu Yasalar’a uymaksa Bilinçli bir Seçim’de bulunmak demekti.

    Yahuda,  Yakub’un İlk Karısı olan Lea’nın 4.Oğlu’ydu. Musa’nın  Ölüm’ünden sonra Yeşu’nun Filistin’e yerleştirdiği İsrail Kabileleri arasında Yahudaoğulları Kudüs’ün Güney’indeki Toprakları Yurt edindiler.

    Kenan Ülkesi’nde , başta Filistîler olmak üzere Çeşitli Halklar’la savaşmak Zorunda kalan İsrailoğulları sonunda MÖ 990 dolayında Davud’un Önderliği’nde  Birleşik bir Krallık biçiminde örgütlendiler. Kudüs’ü Ele geçiren Davud 10 Emir’i içeren İki Tablet saklandığı Ahid Sandığı’nı buraya getirdi. Oğlu ve Halifesi Süleyman da Ahid Sandığı’nın Çevresi’nde Birinci Mabed’i İnşa ettirdi.

    Yahuda (ibr.Yeudah) Filistin’in İlkçağ’daki Geleneksel Üçlü Bölümü’nde en Güney’de kalan Bölüm… O Dönem’de, Ortadaki Samiriyye ile Yahuda arasında Belirgin bir Sınır yoktu; Beer-Şeba Kenti Geleneksel olarak Bölge’nin en Güney Noktası sayılırdı.

    Filistin’in İsrailoğulları’nca ele geçirilmesinden önce Bölge’ye Kenanlılar Egemen’di. Hebron Kenti de Önemli bir Merkez’di. İsrail Kabileleri’nden Yahudaoğulları Kudüs’ün hemen Güney’inden Necef (Negev) Bölgesi’ne (Beer-Şeba’nın Güney’indeki Topraklar) kadar tüm Topraklar’a sahip çıktı. Şimeonoğulları, Benyaminoğulları ve Danoğulları da Bölge’deki Bazı Küçük Topraklar’a yerleşti. Davud Yahudaoğulları’nın Kralı olunca, Kenanoğulları’nın Eski Güçlü Mevzii Kudüs’ü ele geçirerek bu Kenti İsrail Kabileleri’nin Birleşik Krallığı’nın Merkezi yaptı.

Süleyman Dönemi’nde Yoğun Yabancı Etkisi’nin ve Kentsel Hayat’ın gelişmesinin Yol açtığı Dinsel ve Siyasal Gerilimler MÖ 922 de Kuzeyli Kabileler’in Ayrı bir Krallık Kurmasına Yol açtı.

 

 

Davud Peygamber

Ö.962

 

         Beytlehem’de (Yahuda Eyaleti) doğdu. Y.962’de Kudüs’te öldü. İsrailoğulları’nın Peygamberi ve Saul’den Sonraki 2. Kralı (MÖ 1000-962). İsrail’deki bütün Kabileleri kendisine bağlıyarak Merkezi Kudüs olan bir Krallık kurdu. Yahudi Geleneği’nde, Kişiliği’nde İsrailoğulları’nın Kurtarıcı Beklentisini yansıttığına inanılır. Mutlu bir Geleneğin Simgesi olduğundan, Yeni Ahit Yazarları İsa’nın Davud’un Soyu’ndan geldiğini vurgulamışlardır.

        

         Gençliği:

         Boaz’la Rut’un Torunu olan Yesse’nin En Küçük Oğlu’ydu. İsrail’in İlk Kralı Saul’un Saray’ında Yaverlik yaptı. Saul’den Oğlu ve Varisi olan Yonatan’la Yakın Dostluk kurdu ve Saul’un Kızı Mikal’la evlendi. Filistinliler’e Karşı yapılan Savaşlar’da Üstün Yararlılıklar göstererek Büyük bir Ün kazandı. Bu Durum’u çekemeyen Saul, onu öldürmek isteyince, Saray’dan kaçarak Filistin’in Kıyı Ovası’ndaki Güney Yahuda’ya ve Filistin’e gitti. Orada Büyük bir Beceri ve Öngörü’yle, Krallığın Temel’ini atmaya koyuldu.

         Ülkesi’nin Sınır Çölleri’nde (Yahuda) Başka Kaçaklar’ı  ve buraya Sığınanlar’ı örgütleyerek Haydutlar’dan koruyarak ya da Yöre’yi basan Çapulcular’ın Peşinden gidip çaldıklarını geri alarak, yavaş yavaş Yöre’de herkesin Sevgi’sini kazandı.   Kral Saul’un Saldırılar’ından korunmak için zaman zaman Filistin Kralları’na sğınmasına Karşın Yahuda Halkı, Davud’u Kral Saul’a Bağlılığı’nı sürdüren, Suçsuz bir Yurtsever olarak görüyorlardı. Sonunda, önce Hebron’daki Yahuda Kabilesi, sonra da Bütün İstailoğulları Davud’u Saul’a Karşı ayaklanan Biri değil, onun Ardıl’ı olarak görmeye başladılar. Saul ve Yonatan ölünce, Davud Hebron’daki Yahuda Kabilesi’ne Kral seçildi. Ama Diğer Kabileler, Saul’un Oğulları’ndan İş-boşet’e Bağlı kaldılar. Bunun üzerine Davud , İş-boşet’e Karşı Savaş’a girişti ve İş-Boşet öldürülünce Bütün İsrail’in Kral’ı oldu.

 

         Davud 1000-962 Arası’nda 40 Yıl Boyu’nca İsrail’in Kral’ı olarak kaldı. Surlar’la çevrili Kudüs’ü Ybancı Yesubiler’den alarak, Yeni Krallığı’nın Başkent’i yaptı. Filistinliler’i Ağır bir Yenilgi’ye uğratarak bir daha İsrail’in Güvenliği’ni Tehdit edemeyecek Durum’a getirdi ve Kıyı Bölgesi’ni de Krallığa bağladı. Edom, Moab, Ammon gibi Küçük Komşu Krallıkları kendisine bağlayarak bir İmparatorluk kurmaya yöneldi.

         Ama Aile İçi Anlaşmazlıklar ve buna Bağlı Siyasal Ayaklanmalar, Davud’un bir Asker ve Devlet Kurucusu olarak gösterdiği Başarı’yı gölgeledi. Krallığı oluşturan Çeşitli Topluluklar’ı birbirine bağlamak Amac’ıyla, bunların herbirinden bir Eş seçti.  Böylece Üyeleri arasında Kan Bağı olan Geleneksel Klan Yapısı’na göre çok Değişik bir Aile ortaya çıktı. Davud’un Eileri’nin Çoğu birbirine Yabancı’ydı. Çocuklar’ı ise, Ardıllık Çizgisi’ni belirleyen ve Anlaşmazlıklar’ın çözümlenmesini sağlayan Ortak bir Toplumsal Geleneği paylaşmıyorlardı. Bu Durum Aile içinde Anlaşmazlıklar’a ve Çatışmalar’a Yol açtı. Yahudi Kaynakları’nın İddiasına göre Davud’un Büyük Oğlu Ammon, Üvey Kız Kardeşi Tamar’a Tecavüz ettiği için, Davud’un 3.Oğlu ve Tamar’ın Öz Kardeşi Abşalom tarafından öldürüldü. Bir Süre Sürgün’de yaşayan ve daha sonra Baba’sıyla barışan Abşalom, yaşadığı Yöre Halkı’nın kendisine olan Sevgisi’nden yararlanarak ve Bazı Sraylılar’ı kullanarak ayaklandı. Davud Erden’e gitmek Zorunda kalınca, Abşalom bir Süre Kudüs’e Egemen oldu. Ama sonunda yenildi ve Davud’un Komutanlar’ından Yoab tarafından öldürüldü. Bunun Üzerine Davud’un Bat-şeba’dan doğan Oğlu Süleyman, Taht’ın Varis’i oldu.

 

         Politik Başarıları:

         Davud İsrail’in İlk Başarılı Kral’ıydı. İsrail’deki Bütün Kabileler’i birleştirip Kalıcı bir Hanedan kurarak, Kral Saul’un başaramadığı İşi gerçekleştirdi. İsrail Tarihi ve Gelebeği’nde Özel bir Yer aldı. Kitab-ı Mukaddes’in II.Samuel Bölümü Bab 9-20 ile I.Krallar Bölümü’nün 11-22 Bapları, Krallığı ve kendisinden sonra Gelenler’le İlgili Temel bir Kaynak’tır.  Bu ‚Tarih’in Davud’un Krallığı’ndan çok Kısa bir Süre sonra yazıldığı Konusunda bir Görüş Birliği vardır. Belki de bu Kaynak, Batı Dünyası’ndaki Tarih Yazıcılığı Geleneği’nin En Eski Örneği’dir. ‚Ali Davud’un Tarihi’ ve ‚Veraset Tarihi’ olarak da bilinen bu Yazılar, Davud’un  Kişisel Önderliği’ne ve Otoritesi’be dayanan bir Yönetim’i, Baba’dan Oğul’a geçen bir Krallığa dönüştürmede karşılaştığı Sorunlar’a açıklık getirir.

         Davud’un Krallığı’ndan Önceki Yüzyıllar’da, İsrailoğulları Gevşek Kabile Birlikleri içinde toplanmışlardı. Bunlar’ın En tanınanı Kuzey’de, Merkezi Şekem olan Efraim Kabilesi’nin Egemenliği’ndeki Birlik’ti. Bu Dönem’de Aileler’in genişlemesiyle Klanlar ortaya çıkıyor, bir araya gelen Klanlar da Kabileler’i oluşturuyordu. Toplum’un Kan Bağı’na ve Aile’ye dayanan bu Yapısı, Sami Geleneği’nin Temel özelliği idi. Bugün de Arabistan yarımadası’nda hala Geçerli’dir. Davud’a Karşı ayaklanarak onu bir Süre Sürgün’de yaşamak Zorunda bırakan Abşalom ve Süleyman’ın Varis olmasına Karşı çıkarak, bir Süre için Taht’ı El’e geçiren Adoniya İktidar’ın Hızla merkezileştirilmesi karşısında Düş Kırıklığı’na uğrayan ve Eski Gelenekleri’ni sürdürmek isteyen Yerel Güçler’den ve Kabileler’den Desdek alıyordu. Davud’un Baş’a geçmek için Başarı’yla uyguladığı Yerel Klan’ın Desdeği’ni ala Yönetim’ini, Ağlu Abşalom Baba’sına Karşı kullanmaya çalıştı. Süleyman’ın Krallığı Sona erince, Kabile Gelenekleri yeniden canlandı ve Birleşik Krallık canlandı. Davud’un Yakındoğu’daki Eski Devletleri Örnek alarak kurduğu bu Krallık, İsrail’in Toplumsal Yapısı’na ve Gelenekleri’ne Yabancı olduğundan Sağlam Temeller’e dayanmıyordu. Bu Nedenle Davud, Kabileler’e Krallığın Meşruluğunu benimsetmek ve onların Onay’ını almak gibi Sorunlar’la karşılaştı.

         İlk olarak, Yahuda Kabilesi’ni oluşturan Klanları birleştirdi. Klan Yapısına Özgü Siyasal ve Toplumsal İlişkiler’i Ustalık’la kullanarak  Egemenliği’ni Güvence altına alıp, onlara Krallığın Meşruluğu’nu benimsetti. Bütün İsrail’i kendisine bağlamak için önce Filistinliler’e karşı giriştiği Savaş’ta onları Kesin bir Yenilgi’ye uğratarak, Tüm Ülke’nin Güvenliği’ni sağladı. Ardından, Kudüs’ü, İsrail’in hem Yönetim, hem de Din Merkezi yaptı. Ama Bütün Bunlar Krallığın Sürekliliği’ni sağlamaya yetmedi ve Oğlu Süleyman’ın Ölüm’ünden Sonra Krallık bölündü. Dini ve Kültürel Açı’dan Çacalar’ıyla Olumlu Sonuçlar verdi ve ‚Davud’un Kenti’ Kudüs Sonu’nda Bütün Yahudiler’in Kutsal Kenti oldu.

 

         Dini Rolü ve Önemi:

         İsrailoğulları’nın Dini Geleneği’nde Davud’un Krallık Soyu ya da ‚Hanedan’ı, Tanrı ile Ulus Arası’ndaki İlişki’nin En Önemli Simgesi oldu. Eski Toplumlar’ın Çoğunda olduğu gibi, Kral hem Tanrısal, hem de İnsani Özellikler taşırdı ve Tanrı ile Halk Arası’nda bir Aracı’ydı. ‚Kurtarıcı’ Anlamı’na gelen ‚Mesih’ Sözcüğü de, Davud’un Soyu’ndan gelen Krallar için kullanılan Hamaşiah (Kutsanmış) türemiştir. Böylece, İsrail Halkı daha sonraki Güç Dönemler’de, kendini ve Ülke’yi kurtaracak bir Kurtaıcı beklemeye başladı. Hristiyanlık, İsanın Davud’un Oğlu olduğunu söyleyerek, bu Umud’un gerçekleştiği İnanc’ını yarattı. Davud, hem İsrail’e Siyasal Güc’ünü veren Büyük bir Önder, hem de İnançlar’ının En Önemli Simgesi olarak Halk’ın Belleği’ne yerleşti.

         Davud, Kudüs’ü El’e geçirdikten sonra yalnız Halk’ı yönetmekle kalmayıp, Dini Kurumlar’ında Yönetim’ini üstlendi. Kudüs’ün Yebusiler Dönemi’ndeki Hükümdarları, hem Rahip, hem Kral’dılar ve Tanrı ile Halk Arası’nda Aracı Rolünü üstlenmişlerdi. İsrailoğulları’nın Dini Geleneği’nde ise ne Aracılık Rolünü üstlenen Rahip-Krallar, ne de Yönetsel ve Dini Merkez olan, Surlar’la Çevrili Kentler vardı. Davud, Kudüs’ün Dini Gelenekleri’ni benimseyerek, bunları İsrail Toplumu’na uyarladı. Davud’la başlayan ve 400 Yıl kadar süren Krallık Dönemi Boyunca, İsrailoğulları’nın Dini İnançları’nda Kral yalnızca Rahip olarak değil, Tanrı ile Ulus Arası’ndaki İlişki’yi Kişiliğinde birleştiren bir Kişi olarak da Özel bir Önem taşıdı. Oysa Krallığı’ndan kurulmasından önceki İsrail Toplumu’nda, Tanrı ile Halk Arası’nda Kabile Şefleri Aracılığı’yla bir Anlaşma yapılırdı. Davud, Kudüs’ün Eski Kültürü’nü İsrail Toplumu’na uyarlayarak, kendi Toplum’unu ve Kent’in Dini Anlam’ını Ön Plan’a çıkaran bir yapılanma geliştirdi.

         Davud’un Tanrısı ‚Eski Kudüs Tanrısı’ değil Yehova’ydı. Dinin Semabi kökenini reddedenlere göre Davud Kudüs Tanrısı’na daha önce verilmiş Adlar’ı Yehova’nın Sıfatları haline getirmişti.  (Örn. El Elyon: En Büyük Tanrı).  İsrailoğulları’nın Tanrısı Ötekşler’in yerini aldıysa da, bu iddiaya göre, Tapınma’nın Özü değişmemişti. Buna göre Yehova Dünya’yı yaratmış , Uluslar’ı yönetmiş ve Evrensel İktidar’ının bir Göstergesi olarak Krallığı kurmuştu. Tanrı’nın Krallığa seçtiği ve kutsadığı Davud’un Merkezi, Kudüs’teki Sion Dağı’ydı. Yehova’nın Tahtı’da Sion’daydı ve Kral, onun Naib’i olarak Sağ’ında oturuyordu. Davud böylece, Kudüs’ün Kuruluş’undan beri var olan Rahip-Krallar Geleneği’ni sürdürdü.

         Davud bu Yeni İbadet Ritüeli ile İsrail’in Krallık Öncesi Dönemler’ini birbirine bağlamak ve yenilediği Din’i böylece İsrail  Kabileleri’ne beimsetmek Amac’ıyla Ahit Sandığı (Tabut) ‚nı Kudüs’e getirtti. Bu Sandık, İsrailoğulları’yla Birlikte Çöl’de dolaşmış ve onlara Yol göstermişti. Yehova’nın İsrailoğulları’yla Birlikte  çarpıştığını göstermek için Sandık Savaş’a götürülür, Halk’la Birlilkte olduğunu göstermek için Çöl’de dolaştırılırdı. Her Yıl yapılan Şenlikler’in bir Parçası olan Hac Yolculukları’nda da Birlikte taşınırdı. Sandık, Yehova’nın varlığı’nın bir Gösterge’si, neredeyse onun Varlık bulmuş Biçim’iydi.

         Krallığı, Tanrı’nın Arz’daki Varlığı’nın Özü ve Aracı olarak gören Sion İnanışı’nın Davud tarafından benimsenişi, Dünta Din Tarihi, özellikle de Batı Dünyası açısından Önemli Sonuçlar doğurdu. Kudüs, Kutsal Kent; Davud ise beklenen Mesih’in Habercisi oldu. İnsanlar’ı ve Dünya’yı yenilemek, yargılamak ve düzeltmek için ortaya çıkacak olan Mesih, ya yeniden gelecek olan Davud ya da onun ‚Oğlu’ olacaktı. Böylece Davud, Gelecekteki Mutluluğun ve Barış’ın Simgesi hali’ne geldi.

         Musevilik’te  Hristiyanlık’tan Önceki Son 200 Yıl’da ortaya çıkan ve Kültürel ve Dinsel Baskı Altındaki Topluluklar’a Umut vermek Amac’ıyla yazılan Apokalipsler’de Davud’a Simgesel bir Anlam yüklenmesi, onun Tanrı ile Halk Arası’ndaki Aracı Rolü’nü vurgular. Davud’un ‚Oğlu’nun üzerinde ise daha çok durulur ve ondan Uluslar’ın Tümü’nü yönetmek için Baş’a geçecek bir Kişi ve Tanrı’nın Oğlu olarak Söz edilir. Bu Düşünce daha sonra Hristiyanlığın Temel’ini oluşturdu.

 

Süleyman Peygamber

900 ler Ortası

 

    Qur’an Süleyman’ın Mulukiyet Yılları’nı çok ‚Özel bir Dil’ içinde Hikaye eder. Rüzgar onun emrine verilmiş, cinler ,onun için çalışmaktadır. Kuşları’ın Dilini çözmüş, Egemenliğini Özel bir İlim’le güçlendirmiştir. Olağanüstü Mimarisi vardır. Doğa ve Doğaüstü Güçlere hükmetmiştir. Babil Sürgünü sonrasında Yahudi Geleneği onun Başarılarını mitolojileştirmiş, iftiralar bulaştırmıştır. Bu Gelenek kaynaklarına göre Öyküsü etrafında bilineneler şöyle:

    İbranice Şlomo. Davud’un Oğlu ve Ardılı olan Peygamber.  İsrailoğulları’nın en Büyük Hükümdar’ı sayılır. Babasından devraldığı Devlet’in Konum’unu pekiştirmiş, Yönetim’i altındaki Topraklar’ı Askeri Gücü’yle denetlemeyi başarmıştır. Ama onun Dönem’inde İsrailoğulları Arası’nda olgunlaşan Çekişmeler, Süleyman’ın Oğlu Rehoboam Dönem’inde Devlet’in biri Kuzey’de (İsrail), Diğeri Güney’de (Yahuda) olmak üzere 2 Krallığa bölünmesiyle sonuçlanmıştır.

    Süleyman’ın Hayatı’yla ilgili Bilgiler’in Hemen Tümü Eski Ahit’ten kaynaklanır. Yer yer efsanevi Ögeler içerse de II.Tarihler Kitabı’ndaki Bölüm (1-9)  Genel olarak Önemli Tarihsel Bilgiler içerir. Süleyman Babasından oldukça Geniş bir İmparatorluk devralmıştı. Ayrıca Fenike gibi Askeri ve Ticari açıdan Çok Önemli bir Müttefik’i vardı. Annesi Davud’un Hitit Komutanı Uriya’nın Eski Karısı Bat-şeba’ydı.

    Süleyman’ın daha babasının Sağlığı’nda Kral olarak meshedildi. Taht’a çıkmaz Karşıtlar’ını Acımasızca birer birer yok ettiğini yazar bu Kaynaklar. Daha sonra Yakın Dostlar’ını Önemli Askeri, İdarei ve Dini Görevler’e getirdi. Evlilik Yolu’yla kurduğu İttifaklar’la da Durum’unu sağlamlaştırdı. Pek çok Kral’ın Kızkardeşleri ve Kızlar’ıyla evlenerek Büyük bir Ticaret  İmparatorluğu’nu kurmak için Gerekli Askeri ve Ticari Gücü topladı. Suriye’ye, özellikle de Suriye ve Mezopotamya Arası’ndaki Kervan ve Vaha Kenti Tadmor-Palmira’ya Başarılı Seferler düzenledi. Bölge’deki  Denetim’ini pekiştirmek Amac’ıyla Askeri, İdari ve Ticari Önlemler alarak Koloniler kurdu.

    Karmel Dağları’nda Kıyı Ovası’yla Emek Yizreel’i (Esdailon Ovası) birbirine bağlayan Geçit’te yer alan Megiddo Kenti Süleyman’ın kurduğu Koloni Kentler’in Bugün En İyi Durum’da bulunan Örneği.  Bu Kent’te 450 At alabilen bir Ahır’ın Kalıntılar’ının bulunması, I.Krallar Kitabı’nda Süleyman’ın 1400 Savaş Arabası ve 12.000 At’ı olduğu yolundaki Bilgiler’in pek de  Abarılı olmadığını göstermiştir.  (Bazı İlim Adamları Buluntular’ın bir Panayır yeri’ne ait olabileceği üzerinde dururlar). Süleyman’ın Geniş bir Alan’a yayılan Ticaret Merkezleri Ağı İlk Büyük Yahudi Diaspora çekirdeği’ni de oluşturdu.

 

    Kral Hiram:

    Süleyman’ın kurduğu temelde Ticaret’e dayanan  Devlet Yapısı, onun ve Dost Hükümdarlar’ın Kara ve Deniz Ticareti’ni geliştirmelerine Yardımcı oldu. Örneğin Tyros  (Sur) Kralı Hiram, Akabe Körfezi üzerindeki Elat Yakınları’nda Yer alan Etsyon-geber  Liman’ını ele geçirmek, buradan da Kızıldeniz Yolu’yla Hint Okyanus’una ulaşmak istiyordu. Hiram ile Süleyman’ın Ortak Deniz Ticaret Filosu o Çağ’da bilinen Denizler’in nedereyse En Uç Nokraları’na ulaştı. Düzenli Seferler’in bazıları Gidiş Dönüş 3 Yıl sürüyordu.

 

    Belkis’in Ziyareti:

    Belkıs’ın Arabistan Yarımadası’nın Güney’indeki, Kızıldeniz Yolu’yla Hint Okyanusu’na açılan Ülkesi Altın Madenleri ile Akgünlük ve Mürrüsafi Bitkileri bakımından Zengin’di. Süleyman’ın  Ticaret Ağı’nı koruyabilmesi için Seba Ülkesi’nin Ürünleri ve Ticaret Yolları gerekliydi. Belkıs’ın Mallar’ını Akdeniz’de pazarlayabilmek için Filistin Limanları’na İhtiyac’ı vardı. Belkis Süleyman’ın İnançlarını benimedi. Bir Oğulları dünyaya geldi.

    Filistin’de ve Devlet’e Bağlı Topraklar’ın  dört bir yanında Surlar ve Garnizonlar kurma gereği Süleyman’ı Geniş Çaplı  bir İnşaat Program’ına yöneltti. Ülkesi’nin Zenginliği’ni de böyle bir Girişim’e İmkan veriyordu. Özellikle Başkent Kudüs için çok harcamada bulundu. Burada bir Sur, Millo Ad’ı verilen bir Bina, bir Kraliyet Sarayı ve Ünlü Kudüs Tapınağı’nı yaptırdı.  Ayrıca Kent’in Çevresine de başlıca Yabancı Ticaret Toplulukları için Mabedler ve Başka Yapılar İnşa ettirdi. Mabed zamanla Yahudiliğin ve Erken Hristiyanlığın Tek Dini Merkezi Durumuna (Kıble) gelerek  Fiziksel Boyutları’nın Çok Ötesi’nde bir Önem kazandı. Diğer Yandan Süleyman Dönemi’nde gelişen Uluslararası Ticaret Ağı Düşünsel ve Tinsel Alanlar’da Evrensellik Anlayışı’nın doğmasını sağladı. Maddi Hayat’ta ortaya çıkan evrenselleşme Eğilimi Dini lil-Alemin olmaya açtı. Uluslararası Ticaret İnsanlar’a Zenginliğe kavuşmak için Uluslararası Barış’ın Gerekli olduğunu öğretti. Ama İnşaat Programı’nın   Dev Boyutları Baskı’yı da Birlikte getirdi.  Kurumsal olarak bu İşler’de Kenanlılar’ın çalışması, israiloğulları’nın ise Yönetici, Rahip ya da Savaşçı olması gerekirken, Kral’ın Aşırı İsteklerini karşılayacak sayıda Kenanlı olmadığından, İsrailoğulları’da bu ‚Aşağı’ İşler’de çalışmak Zorunda kalıyorlardı.

    Süleyman israil Oğulları’nın Geneleksel olarak 12 Kabile’ye bölünmesinin Birliği bozucu olduğunu, Kabile Ruhu’nun Devlet’in Yararı’na olmadığını anlamıştı. Bu Nedenle Büyük Ölçüde Kabile Ayrımları’nı gözetmeksizin Krallığı 12 Yönetim Bölgesi’ne ayırdı. Bölge Sayısı’nın yine 12 olasının Neden’i, Her Bölge’nin Yıl’ın 1 Ay’ı boyunca Devlet’e Karşı Yükümlülükler’ini yerine getirmek Zorunda olmasıydı. Her Bölge’yi Kral tarafından atanan bir Vali yönetiyordu. 12 Vali de bir Şef’e bağlıydı. Vergiler genellikle Zorunlu Çalışma Biçimi’nde ya da Ayni olarak ödeniyordu.

    Süleyman’ın Bilgeliği ve şairliği’yle de ünlenmişti. Bestelediği İlahiler’in Sayısı’nın 1005 olduğu söylenir. Kitab-ı Mukaddes’teki Süleyman’ın Meselleri’nde ona dayandırılan özdeyişler ve Bşlgece Sözler Yer alır. Neşideler neşidesi’nin Giriş Bölümü’nde de Kitab’ı onun yazdığı belirtilir. Diller’e Destan harem’inden, Aşklarından bahsler açılır. Süleyman Efsanesi’nin bir başka Yönü de Binbirgece Masalları’na Esin olmadıır. Burada Cinleri şişenin için koyup debize attığından bahsedilir.  Hristiyanlar Arası’nda İsa’nın ‚Davud Oğlu’ olarak anılması, onun yalnızca davud’un Soyundan geldiğini değil, Cinler’e de hükmettiğini çağrıştırır. 

 

 

 Süleyman Mabedi

950 ler

 

         İsrail Krallığı’nın İlk Yılları’nda Ahid Sandığı başta Şekem (Nablus) ve Şilo olmak üzere birkaç İbadet Yeri arasında dolaştırıldı. Hz.Davud Kudüs’ü alınca Sandık bu Kent’e taşındı. Böylece İsrail’in en Önemli Dini Emaneti’yle Krallık Yönetimi’ni bir araya getiren Kent, İsrail Kabileleri’nin Birliği’nin Simgesi haline geldi. Davud, kurulacak Mabed’in yeri olarak, İbrahim’in oğlu İshak’ı Kurban etmek için Sunak olarak seçtiğine inanılan Kaya’nın bulunduğu Moriya (Mabed Dağı) nı belirledi.

         Süleyman’ın Hükümranlığı Sırası’nda İnşa edilen Mabet MÖ 957 de tamamlandı. Bununla birlikte  diğer İbadet Yerleri de Yoşiya (hd MÖ 640- 609) tarafından kapatılana kadar Dini İşlevler’ini sürdürdüler. Yoşiya, Kudüs Mabedi’ni Yahuda Krallığı’ndaki Tek Kurban Yeri olarak belirledi.

         Mabed, Ahit Sandığı’nın Barınağı ve Halkın Toplantı Yeri olarak yapıldı. Bu yüzden de Yapı’nın kendisi küçük, ama Avlusu genişti. Doğu’ya bakan Dikdörtgen Biçimli Yapı’nın Eşit Genişlik’te 3 Odası vardı: Giriş Sundurması (Ulam), Dini Tören Odası veya Kutsal Yer (Hehal) ve Sandığın bulunduğu Kudusulakdes (Devir). Mabed’in Ön (Doğu) yüzü dışında Çevresi bir Mahzen’le (Yazia) çevriliydi.

         Mabed’de 5 Sunak vardı: Bunlardan biri Kudusulakdes Bölümü Giriş’inde, ikisi Yapı’nın içinde, Bronz’dan yapılmış bir Tanesi Sundurma’nın önünde  ve Basamaklı olanı Avlu’daydı. Avlu’da duran Büyük Tunç Tas ya da ‘Deniz’ Rahipler’in arınmasına yarıyordu. Kudusulakdes’de Ahit Sandığı’nın yanında Zeytin Ağacı’ndan oyulmuş 2 Melek Figürü duruyordu. İlahi Varlık’ın (Şehina) Barındığı yer olarak Kabul edilen bu İç Bölme’ye yalnızca Kohen gadol (Yüksek Rahip) Yom Kippur’da girebiliyordu.

 

Süleyman’ın Ölümü’nden sonra Kuzeyli 10 Kabile Yahuda’dan ayrıldıktan sonra da Kudüs Yahuda Krallığı’nın Başkenti olmayı sürdürdü.

Bunu İzleyen 200 Yıl boyunca İsrailoğulları başka Dinler’in yoğun etkisi altında kaldı. Kuzey’de , Kudüs’e karşı Yeni bir Dinsel Başkent olmak üzere Samiriyye (İbr. Şomson) kuruldu. Kral Ahab’ın İsrail’de Yabancı tanrılar’a tapınılmasına izin vermesinden sonra İlya Peygamber Bütün Kuzey’i Mürtedlikle suçlayarak kapsamlı bir Tecdid’e girişti.

    MÖ 800 lerin ortalarından sonra Aramiler’le sürdürülen Savaşlar’ın derinleştirdiği Sınıfsal Ayrımlar karşısında, Amos’un Öncülük ettiği Yeni Peygamberler Tanrı Karşısındaki Toplumsal ve Ahlaki Yükümlülükleri vurguladılar. 700 lerin sonlarında Asurlular’ın İsrailoğulları’nın üzerine yürümesi ve sonunda Yahuda Kralı Ahaz’ın Asurlular’a boyun eğmesi, Kötülükler’in Tanrı’ya Yüz çevirmekten kaynaklandığı inancını yayan Hoşea, İşaya ve Mika gibi Beni İsrail Nebileri’nin ,Yetkin bir Hükümdar’ın Önderliği’nde yüzyüze Toplumsal ve Siyasal bir Düzen kuran gerçekten Kutsal bir Topluluk Ülküsü’nü Yahudi Geleneği’ne yerleştirmesiyle sonuçlandı. Babil’in yahuda Krallığı’nı ele geçirmesi ve bunu izleyen Sürgün Dönemindeyse, İsrailoğulları’nın Yurtlar’ına dönmesinin, ancak bütün Dünya’nın onların Tanrı’sını benimsemesiyle gerçekleşebileceği Kavramı oluştu.

    Kuzey’deki İsrail Krallığı’nın MÖ 721 de Asurlular’ın eline geçmesinden ve öteki 10 Kabile’nin başka Halklar’la karışarak dağılmsından sonra Yahudaoğulları İsrailoğulları’nın tarihiyle özdeşleşti. Bugünün Yahudileri kendilerini Yahudaoğulları ile onların içinde eriyen Benyaminoğulları ve Tevrat Döneminde Rahiplik Görevlerini üstlenen Levioğulları’nın torunları sayarlar.

 

 

İlya (İlyas)

MÖ 800 ler

 

    Maide Suresi 85’de Peygaberlik ve Hidayet verilmiş bir Allah Kulu’dur İlyas. Saffat Suresinde biraz daha ayrıntısını bulduğumuz Mücadelesine göre: halkını Put’a tapmaktan kaçınmaya çağırdı. ‘Yaratıcılar’ın En İyisi olan’, ‘Onların da Atalar’ının da Rabbi olan İlah’a inanmaya çağırdı. Ama Baal-Bek Halkı İlyas’ı dinlemedi. Ona inana n az sayıdaki Kişi dışında Cehennem’i Hak ettiler.

    İbranice Eliyyahu. Kitab’ı Mukaddes’te İlya.  Kenan Tanrısı Baal Kültü’ne Karşı duruşta Musevi bir Başkaldırı Elçisi’dir.

    Eski Ahit’e göre İsrailoğulları’nın Tanrısı Yehova’dan başka gerçek tanrı olmadığı inancını yüksek sesle dillendirdi İlyas. Tanrı’nın  Aşkın olduğunu ve Kuruluş’un Günehlar’dan arınmış bir ‘Azınlığa’ bağışmanacağı Öğreti’sinin İlk Sözcüler’inden oldu. Ayrıca, Coşku ve Vecd yerine Akıl ve Ahlak Temeline Dayalı bir İnanc’ı öne çıkardı.

    Ekli Kitab İnancı’nda İlyas, Kral Ahab’ın Finikeli Karısı İzebel’in Yehova yerine Baal’e tapınmayı desdeklediği Dönem’de yaşamıştır. Peygamber, bu Yabancı Put’a tapanlara Ceza olarak Ülke’yi Kuyraklık’la korkuttu. Daha sonra Karmel Dağı’nda Baal’in 450 Elçisi’yle karşı karşıya gelir, onları yener ve Kuraklığı sona erdiğini bildirir. Daha sonra Mutsuzluğa kapılırsa da Güc’ünü toplar ve Ahab’ın Oğlu Nabot’u yargılayıp öldürerek Bağlar’ına El koymasına Ahlaki Gerekçe’yle  karşı çıkar.

    İlgili Kaynaklar Biyografisini Göğe çekilen İlya biçiminde sonlarlar. Böylece israiloğulları’na yeryüzü Dışı’nda bir Hayat olabileceğini gösterir. Halk Efsanelerinde Hıdırellez Kültü’nün bir parçasına dönüşmüştür. Yahudiler bir gün döneceğini beklemeye naşlamışlardır.

 

 

Yeroham

800 ler

 

         Yoram da denir. Eski Ahid’de geçen, Aynı Çağ’da yaşamış 2 Kral. Ahaz ile  İzebel’in Oğlu olan İsrail Kralı. Yeroham, (hd. MÖ 849-842 ) Yahuda ile yakın İlişkiler kurmuştu. Moabiler’in İsrail’e karşı çıkardığı Ayaklanma’da, Yahuda Kralı Yehoşafat’a Yardım etmeye, Suriye Kralı Hazael’den Ramot-gilead’ı almaya çalıştı. Ama oradaki Çarpışma’da yaralanınca Yahuda’daki Yizrael’e çekildi. Bu sırada Ramot-gilead’da Yönetim’i El’e geçiren Yehu Yeroham’la birlikte Tüm Ahab Ailesi’ni öldürttü.

         Yehoşafat’ın Oğlu olan Yahuda Kralı Yeroham (hd 849-842), öteki Yeroham’ın Enişte’siydi. Krallığı Sırasında Edomlular’la Libnak’ın çıkardığı Ayaklanmalar’la Filisti ve Arap Saldırıları’yla uğraştı.

 

 

Yehoşafat

800 ler

 

         MÖ 873-949 da Yahuda Kralı. Ahab, Ahazya ve Yoram’ın Egemen olduğu Dönemler’de Hüküm sürmüş, bu Krallar’la Siyasal ve Ekonomik İttiifak kurmuştu. Ragot-gilead Kentini yeniden El’e geçirmek için giriştiği Sefer’de Ahab’a, Moabi Ayaklanması sırasında Yoram’a Yardım etti. Ahazya ile birlikte Deniz Ticareti’ni genişletmeye çalıştı. Yahuda’da Dini ve Hukuki Reformlar yaparak Ordu’yu yeniden düzenledi, Siyasal İktidar’ı merkezileştirmeye çalıştı.

 

 

Yehu

800 ler

 

         İsrail Kralı (MÖ 842-815). İsrail Kralı Amri’nin oğlu Ahab Dönemi’nde (MÖ 874-853) İsrail Krallığı’nın Damaskus ve Asur Sınırı’nda Görevli Savaş Arabaları Birliği’nin Komutan’ıydı. Ahab’ın Asurlular’la yaptığı bir Savaş’ta ölmesinden sonra Taht’a çıkan Yehoram’ın  Krallığı sırasında da bu Görev’i sürdürdü. İlya’nın Ardılı Peygamber Elişa’nın Amri Hanedanı’nı devirmek için kendisinden istediği Yardım’ı Kabul ederek (II.Krallar 9-10) Yeroham’a karşı ayaklandı. Ahab ve İlya Öyküleri’nde anlatıldığı kadarıyla (I.Krallar 17-19) Elişa ve Yandaşları’nın Amri Hanedanı’na besledikleri Düşmanlık Eskiler’e dayanmaktaydı. Samiriyye Kenti’ni İnşa ettiren Kral Amri, Fenikeliler’le kurduğu İttifak’ın Yardım’ıyla Kuzey Krallığı’nı Ekonomik, Siyasal ve Eskeri Gücü’nün Doruğu’na ulaştırdı. Ama bu İlerleme, Peygamberler’in Cemaat’in Dini ve Kültürel Geleceği Açısından Tehlikeli gördükleri Dini bir Uzlaşma  ve Sosyoekonomik bir Kutuplaşma Pahası’na gerçekleşti.

         Aralarında Yeroham’la Ahab’ın Karısı İzabel’in de bulunduğu Bütün Hanedan Üyeleri’nin Ölüm’üyle sonuçlanan bu Ayaklanma, Amri Hanedanı’nın Gerileme Süreci içinde olduğu bir Döneme rastladı. Kitabı Mukaddes’in II.Krallar Bölümü’nde açıkça Yehu’nun tarafı tutulur. İzebel’in Korkunç Ölümü’nün Coşkulu bir Dil’le anlatılması da Ayaklanma’ya Kutsal bir Savaş gibi bakıldığını gösterir (9/30-37). Ama Peygamber Hoşea bir Yüzyıl sonra Kuzey’deki Krallığın Başkenti Yizreel’de dökülen bu Kanlar’ın Krallığın çok geçmeden yıkılmasına neden olduğunu belirtecektir (Hoşea 1 /4-5).

         Yehu’nun Zaferi Fenikeliler’le İsrail arasındaki İttifak’ı Sona erdirdi. Bağnazlık nedeniyle Fenikeliler’le Yeni bir İttifak kurulamadığı için İsrail MÖ 841 de Batı’ya doğru ilerlemeye başlayan Asur Kralı III.Şalmenezer Karşısında yalnız ve Savunmasız kaldı. Damaskus’u kuşatan Şalmenezer , Yehu’yu ve İzebel’in Kenti Sayda’yı (sidon) Harac’a bağladı. British Museum’daki Ünlü Kara Dikilitaş’ta Yehu’nun  Şalmenezer’e Haraç Ödemesini canlandıran Sahneler ve Çiziyazılı Metinler vardır.

 

 

Yoşiya

MÖ 648-609

 

         MÖ 640-609 Arası’nda Yahuda Kralı’ydı. Başlattığı Reform Hareketi’yle İsraşloğulları’nın Dini Geleneği’ne Damgasını vurdu.

         Yahuda Kralı Manasse’nin Oğlu’ydu. Babası Amon’un öldürülmesi üzerine 8 Yaş’ında Taht’a çıktı Asur Kralı Nabupolassar’ın Ölüm’ünü izleyen Kargaşa Dönemi’nde Asur, Kudüs Üzeri’ndeki Denetim’ini kaybetmişti. Mısır’ın da Güçsüz olması Nedeniyle Yahuda görülmemiş ölçüde bağımsızlaştı. Yoşiya, yaklaşık 621’de Tapınak’ı Odak alan bir Ulusal Canlanma Program’ı başlattı.

         Asur’da öteden beri Yönetim’e Karşı çıkan Babil Eyaleti’nin başını çektiği bir İttifak Niniva’yı yağmaladı. Mezopotamya’nın bölünmüş kalmasını isteyen Mısır Firavun’u Neko Zor Durum’daki Asurlular’a Yardım etmeye Karar verdi. Bu Amaçla Kuzey’deki İsrail Krallığı’na Birlik gönderdi. Yoşiya, İsrail’i Babil’in Koruması altında Yahuda’nın bir parçası yapmak Amac’ıyla Firavun’a Savaş açyıysa da Neko tarafından öldürüldü. Kısa Süre sonra Asur’da Babil Egemenliği kuruldu. Mısırlılar Geri çekildi ve Neko’nun Yahuda Tahtı’na çıkardığı Yoşiya’nın Oğlu Yekoyakim de Babil’in Egemenliği’ni tanımak Zorunda kaldı.

 

 

Yehoyakim

6??-5??

 

         Tevrat’ta (II.Krallar 23-34-24/17, Yeremya 22/13-19, II.Tarihler 36/4-8 ) Kral Yoşiya’nın Oğlu ve Yahuda Kralı (MÖ 609-598).

         Yoşiya, Megiddo Savaşı’nda ölünce, Küçük Oğlu Yehoahaz ( ya da Şallum) Yahudalılarca Kral seçildi. Ama Yahuda’yı İstila eden Mısır Firavunu II.Neko, Yehoahaz’ı Mısır’a götürerek Yehoyakim’i Taht’a  çıkardı. Bir süre Neko’nun Koruması altında Hüküm süren Yehoyakim, Mısır’a Ağır bir Haraç ödedi. Ama Kalde Hanedanı’ndan Babil Kralı II.Nabukadnezar’la yaptığı İttifak’ı bozarak Nabukadnezar’a karşı ayaklandı. Nabukadnezar bir Dizi Çarpışma’nın ardından Yahuda’ya kesin bir Saldırı düzenleyerek Kudüs’ü kuşattı (MÖ 598). Yehoyakim bu sırada öldü.